Gazetenizde geçen Pazar, ‘‘Dans'ın Sultanları'nı şoke eden soru: Yunanlı mısınız?’’ başlıklı bir yazı çıktı.
Alman ZDF kanalında yayınlanan bir şov programı, Sultans of the Dance'i davet ediyor, iddiaya göre de, temsilden sonra sunucu Thomas Gottschalk, dansçılarımıza, ‘‘Siz Yunanlı mısınız?’’ diye soruyor.
Zateno Gottschalk denen adam, grubumuzu tanıtırken de, ‘‘Türk’’ ve ‘‘Türkiye’’ kelimelerini hiç telafuz etmiyor!
Biz, yıllardar Adana'da yaşayan Almanlar ve bu programı seyreden izleyiciler olarak, haberin veriliş biçimini eleştiriyoruz, çünkü olay tam olarak anlatıldığı gibi gerçekleşmedi.
Bir kere, dans topluluğu sahneye davet edilirken takdim şöyle yapıldı: ‘‘Şimdiye kadar bir çok ülkeden dans grupları bu programa katıldı. İrlanda'dan, Afrika'dan vs. Bu akşam çok özel bir gösterisiyle Bosphorus'tan The Sultans of the Dance'i misafir ediyoruz’’.
Şimdi, sunucu ‘‘Türkiye'deki Bosphorus’’ mu deseydi?
Herkesin bildiği gibi dünyada tek bir Bosphorus var.
O da Türkiye'de bulunuyor!
* * *
Çok başarılı bir dans gösterisinden sonra Thomas Gottschalk, topluluğu tebrik etti ve danslar hakkında bir açıklama yapabilecek İngilizce ya da Almanca bilen bir dansçıyı mikrofona davet etti.
İki hanımefendi, yabancı dil bildiklerini iddia ederek, sunucunun sağında ve solunda yer aldılar.
Ve Gottschalk şu soruları sordu:
- Bu güzel danslar sadece bir yöreye mi ait? Bunlar tipik Ege dansları mı? Yoksa uluslararası dansları da bu programa aldınız mı? İrlanda dansları gibi (Nitekim bu benzetme bazı danslara çok da uzak değil)...
Almanca bilen dansçı omuzlarını silkmek ve gülümsemekle yetindi.
Çünkü söylenenleri anlamadı!
Aynı sorular, İngilizce bildiğini iddia eden hanımefendiye de soruldu.
O da sualleri yanıtsız bıraktı.
Sadece, ezberlediği kısa konuşmasını yapıp, programa davet edildikleri için ne kadar mutlu olduklarını anlattı.
Hiçbir yanıt alamayan sunucu ise şaşırdı, şu kelimelerle kapanışı yaptı:
‘‘Her neyse, dansların nereden geldiği ve ne ifade ettiği hiç önemli değil. Önemli olan güzel ve büyüleyici olması. Avrupa turuna çıkan Sultans of the Dance'i tekrar Almanya'ya bekliyoruz.’’
* * *.
Bu meselede özellikle şu iki hususa değinmek istiyorum.
1) İki ülkenin arasında son zamanlarda zaten değişik sebeplerden dolayı bir sürü anlaşmazlık yaşanıyor. Bunu bir de basın yoluyla kamçılamak ne kadar doğru? Her iki kültürü de yaşayan, Alman ve Türk medyasını sürekli takip eden insanlar olarak bu konularda daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyoruz. Ama kritiğimiz sadece Türk medyasına değil, Alman medyasında da zaman zaman böyle polemik yayınlar oluyor, onları da eleştirisiz bırakmıyoruz!
2) Büyük bir dünya turuna hazırlanan ve takdire değer kaliteli bir dans topluluğu, nasıl olur da yanında yabancı dil bilen bir temsilci bulundurmaz? Yazık değil mi bu emeğe? Birileri de çıkıp orada, dansları, çalışmaları ve Türk kültürünü anlatsaydı fena mı olurdu? (Türk-Alman Kültürel İşbirliği Adana adına, Annette Çoşkun)
HAMİŞ: Cumartesi günkü Fatih Altaylı röportajına, kendisine söz hakkı doğduğu için Mehmet Cansun'dan açıklama geldi. Ama çok geç geldi. Sefa ile Selman aşağıda gözümü oymak üzere yazıyı bekliyorlar. Açıklama ikinci yazı olarak sığacak gibi değil. Meraklanasınız diye son satırı yazıp, gerisini Cumartesi'ye bırakıyorum: ‘‘Ben 8 ay boyunca kendisini, eşini ve çocuğunu bir abi gibi sevdiğim 2. Başkan'ımla değil, Başkan'ın altını oymak isteyen bir köstebekle görev yapmışım...’’