Aramızda şu diyalog yaşandı: ‘Adım Aslı Bülbül. İsmime aldırmayın, Maksim’de assolist değil, New York’ta modern dansçıyım.’
Bayıldım tabii.
Telefonda anlattıklarına da...
Adına da...
25 yaşındaydı, konservatuar kökenli bir dansçıydı, New York'un en iyi modern dans company'lerinden birinde çalışıyordu: Bill t. Jones/ Arnie Zane Dance Company, kısa bir süre Türkiye'de kalacaktı, sonra hooop ver elini New York, son beş yıldır zaten orada yaşıyordu ve yakında Bill t. Jones'la birlikte bir dünya turnesine çıkmaya hazırlanıyordu...
* * *
Öyle telefonla kurtulamazsınız benden dedim.
Evim de yeni zaten, gelen giden yok, evime davet ettim.
Ama gözünüzü seveyim yabancı basında hakkınızda ne çıkmışsa getirin ve bana uzun uzun kendinizden söz edin dedim.
Çünkü laf arasında Newyork Times Review'da süper dansçı olarak adının geçtiğini anlatmıştı.
Gözlerimle gördüm.
İkna da oldum.
* * *
Arkadaşlar Aslı Bülbül'lerden çok fazla yok.
O bu ülkede tırışkadan meşhur olanlara benzemiyor.
Onun gibi insanları koruma altına almak lazım.
Gerçekten.
Çünkü bir insanın New York gibi, neredeyse herkesin dansçı, aktör ve müzisyen olduğu bir şehirde 1500 kişi arasından ‘işte bu kadın’ diye seçilmesi epey bir meseledir.
Bir şeyi acayip çok istemeniz ve kesinlikle özel bir yeteneğinizin olması gerekir.
* * *
Mimar Sinan Üniversitesi'nin bale bölümünü bitirdikten sonra New York'a giden Aslı Bülbül'ün bir takım şeylere kolay ulaştığını zannediyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
İzmit'li orta halli bir ailenin kızı. Evet, bir modern dans okulundan burs alıyor okuyor, ama bu arada sürekli çalışıyor.
Bir yandan günde on saat garsonluk yapıyor, diğer yandan dans ediyor.
Ve tabii yorgunluktan ağlıyor. Yaşadığı zorluklar anlatılır gibi değil. Ama yılmıyor.
Yalnızlıktan ağladığı zamanlar oluyor.
Yine de hiçbir şey onu hedefinden vazgeçiremiyor.
Bu yazıyı ordövr kabul edin.
Ana yemek yakında gelecek.
Aslı Bülbül'ün ismi ve cismi aklınızda yer etsin istedim...
Bakar mısınız küçük Zeynep’in güzelliğine
Kutup'un çektiği Zeynep fotoğrafları o kadar güzeldi ki, dayanamadım bir tane de buraya çaldım. Yani bakar mısınız şunun güzelliğine! Var mı böyle bir şey? O kadar tezahürat yaptık ki, kızının üzerine titreyen bütün babalar gibi Fatih de, ‘‘Nazar değmesin kızıma. Bir nazar boncuğu oturtun fotoğrafına’’ dedi. Yazar Fatih'i her zaman ciddiye aldığımı söyleyemem ama baba Fatih'i alırım. İsteğini yerine getiriyorum ve itiraf ediyorum: Altaylı'nın baba hali, yazar halinden çok daha sempatik!
ŞİŞİK EGOLARA İTHAF OLUNUR
Sibel Telger C. yollamış. Ona mı ait, başkasına mı, alıntı mı, anonim mi, düz yazı mı, şiir mi hiçbir fikrim yok. Sadece hoşuma gitti. Kendisine teşekkür ediyor, aşağıdaki cümleleri şişik egolulara itaf ediyorum.
HAMİŞ: Biliyorsunuz değil mi, hep ‘‘başkaları’’dır şişik egolu olanlar!
* * *
Başkası bir işi uzun sürede yapıyorsa, yavaştır.
Ben... titizimdir.
Başkası bir işi yapmıyorsa, tembeldir.
Ben... meşgulümdür.
Başkası talimat almadan iş yapıyorsa, limitleri aşıyordur.
Ben... kesinlikle inisiyatif kullanıyorumdur!
Başkası görgü kurallarını çiğniyorsa kabadır.
Ben... ee kendime özgü biriyim.
Başkası bir şeylerde önüme geçmişse, kuralları ihlal etmiştir.
Ben... tabii ki sıkı bir çalışmanın ödülü, mutlaka haketmişimdir!
Başkası amirlerini memnun ediyorsa, yalakadır.
Ben... Durun bir dakika, bunun adı ortak çalışma!
Bu kadın ben miyim
Sen özgür bir kedisin, iyi ki boşandın diyenler... Ben de boşanmak istiyorum, nasıl becerdin diyenler... Aramıza hoş geldin diyenler... Kelim, acilen tanışalım diyenler... Tai masajına ihtiyacın vardır, bak yanlış anlama diyenler... Dağda yürüyüş en iyisi, açılırsın diyenler... Allah belanı versin, senden de bu beklenirdi diyenler... Gel seni tropik bir adaya uçurayım diyenler... Elaleme kulak asma diyenler... Bu aralar mağduru oyna diyenler... Çocuğunun velayeti için savaşman gerekmedi, bak benim başıma neler geldi diyenler... Sakın kedini ona bırakma diyenler... Sakın kendini bırakma diyenler... O keltoşu zaten hiç gözüm tutmamıştı diyenler... Başka birine nasıl alışırız, o bizim eniştemizdi diyenler... Üzüntünün değerini bil, seni daha güçlü yapacak diyenler... Çıldırdın mı, neden boşandın diyenler... Çocuğunuz mu olmuyordu, ondan mı ayrıldınız diyenler... Senin de bir özel hayatın var aslında, seni sıkıştırmalarına izin verme diyenler... Adı ayrılık yine de zordur, dertleşmek için buradayız diyenler...
Yani diyen diyene...
Değişen medeni halim üzerine gelen mail'ler dudağımı uçaklatıyor.
Kimi espri yapıyor, kimi nasihat veriyor, kimi flört ediyor, kimi küfrediyor, kimi saçmalıyor, kimi de kendi deneyimlerini aktarıyor.
Ama herkes bir şeyler söylüyor.
Okuduğum mail'ler de bana, ulan bu kadın ben miyim dedirtiyor!