Yaşananlar

Haberin Devamı

Bu çağda bu kafa

CAHİT Akıncıoğlu adındaki muhterem, Antalya'da yayınlanan Yeni İleri Gazetesi'ndeki köşesinde şöyle ferman buyurmuş;

‘‘Moda, Türk aile yapısını tahrip eden, inanç bütünlüğümüze yönelik sinsi faaliyet gösteren bir ajandır. Bu ajanı yabancılar moda dergileriyle Türkiye sınırları içine sokarlar.’’

Kafaya bak, kafaya...

Yazdığı sadece bu kadar mı?.. Oku, oku gül... Leblebi, çekirdek türünden eğlencelik bir yazı... Tekmili birden evlere şenlik...

UYAN ARTIK

Mübarek, hangi devirden kalmış anlamadım. Genleri hangi balmumunun içinde bulundu ve sonradan hayat verildi bilemiyorum. Ama, onu artık uyandırıp 2000'li yıllarda yaşadığını hatırlatmakta fayda var. Hani, askerin biri, 2'nci Dünya Savaşı'nda ormana saklanmış da, bulunduğunda ise savaşın bittiğine bir türlü inanmamış ya... Onunki de o hesap... Cahit efendi... Cahit efendi... Uyan da balığa gidelim. Dünya nerede, sen neredesin dön bir bak...

Şimdi, durup dururken, bu zata neden kızdım?..

Tabii ki, sadece modaya ajan dediği için değil...

Bakın daha neler yumurtlamış, neler;

‘‘..Mankenler çok zayıf, sağlıksız tiptedir. Bu yapıda bir kadının doğuracağı çocuk sağlıksız olur.’’

Bitmedi... Yumurtlamaya devam;

‘‘Lokal açma, oto galerisi açma, tüketim ve kullanım mallarının satış reklamları dahi bu edep dışı açık saçıklıkları kullanır olmuşlardır.’’

KAFAYA BAK

Vah ki vah... Umutsuz bir vaka...

‘‘Göğüsleri teşhir, göbekleri açıkta bırakma ve daha vahimi vücudun en mahrem yerlerini çıplaktan öte görünümlü ortaya koymak, defilelerin yarış alanı. Eskiden, bunun en hafifinin sadece resmini basan gazeteler, gayri ahlaki diye savcılarca kapatılırdı.’’

Benim bildiğim muhteremin yazısının çıktığı gazete, dediği tür fotoğraflardan sıkça basar... Modaya, modacılara, modellere sayfalarında yer verir.

Bu kafaya göre, demek ki kendi gazetesi de gayri ahlaki ve tez kapatılmalı...

Ya kendisine ne demeli?.. Ayağında çarık, sırtında entari, başında fes olmadığına göre, modaya öyle veya böyle kendisi de ayak uydurmuş.

Cahit efendi, bir de kalkıp köşesinin ismini, ‘‘Hizmet Yolu’’ koymuş.

Aman, böyle hizmet eksik kalsın.

Ben, kendi adıma zat-ı alinizden hizmet falan beklemiyorum.

Sahilde aşk

Şimdi, Cahit Akıncıoğlu kızacak ama, elin adamları neler yapıyor, şöyle bir dış dünyaya bakalım.

Turizmde, en büyük rakibimiz İspanya'nın sahil kenti Malaga, yeni bir uygulama başlatmış.

Happy Hour uygulaması... Gece saat bir ile iki arasında geçerli bir uygulama bu... Özeti de şu; plajda seks... Veya plajda mutlu geçen bir saat...

Malaga'daki sahilin bir bölümü, turistler diskodan çıktıktan sonra rahatça sevişsinler diye ayrılmış. Bunun için de, sahili aydınlatan ışıklar o saatte söndürülecek, burada devriye gezen polis sayısı azaltılacakmış.

Düşünün, aynı uygulama, Konyaaltı'nda olsa ne olurdu?

Kıyamet kopardı herhalde...

Orada da kopmuş... En başta, kilise tepki göstermiş.

Peki, sonra... Yerel yönetim, yani belediye, tüm tepkiye rağmen, plajda sekse resmen izin vermiş.

Olmaz ya, diyelim ki, bizim Konyaaltı Sahili için de böyle bir karar çıktı... Işıkları söndürsek, bu kez elleri fenerli röntgenciler türer... Sevişen çiftlerin arasında ateş böceği gibi dolaşırlar.

İspanyolların tersine, bırakın polisi sahilden uzaklaştırmayı, biz her çiftin başına bir tane dikeriz... Gerekçesi de şu olur; sevişirken rahatsız edecek vatandaşları bertaraf etmek için...

Ne dersiniz?.. Gün gelir, böyle bir şey bizde de olur mu?..

Belki...

Peki, olursa başımıza taş yağar mı?..

En iyisini Cahit efendi bilir...

Ayıp oluyor

Birileri gidip, İstanbul'daki şu AMATEM'cilerin kulağını çeksin artık. Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a şirin gözükmek için yaptıkları yeter... Uyuşturucu kullanımı ile ilgili abuk sabuk araştırmayı iyice tahlil etmeden kamuoyuna açıklayan bu kurum, Antalya'yı kötülemeye devam ediyor.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne bağlı bu kurumun sözde araştırması, gazetelerde yine yayınlanıyor. Ve, tabii ki, Antalyalı öğrenciler, uyuşturucu kullanımında en başta gösteriliyor. Buna rağmen, aklı selim biri çıkıp da, AMATEM'cilere, ‘‘Bu araştırma yanlış. Vermeyin artık şunu basına’’ demiyor.

Sözüm, önce seçilmişlere... Antalya'yı sevmek, öyle sağlık ocağı yaptırtmak, bakanlıklardan ödenek kopartmakla falan olmuyor. Bazen de, bu tür yanlışları düzeltmek için kolları sıvamak gerekiyor. Bu güzelim kentte yaşayan liseli gençliğin imajı ayaklar altında iken, koltuklarınızda nasıl rahat oturuyorsunuz anlamıyorum.

Ünlü sözler

‘‘Arayan köpek, eninde sonunda kemik bulur.’’ Borrow

dgundogdu@hurriyet.com.tr

TELEFON: (0242) 340 38 38

Yazarın Tüm Yazıları