Tufan Türenç: Daha 51 yaşındaydı






Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

BİZİ, yaşam denen büyünün içinde tutan bağın ne kadar ince olduğunu pazartesi sabahı bir kez daha gördüm.

Gazeteye girer girmez arkadaşlar Orhan'ın yığılıp kaldığını haber verdiler.

Beşinci kata koştuğum zaman iş işten çoktan geçmiş, 51 yıllık yaşam sessizce noktalanıvermişti.

Bu ne anlaşılabilir, ne de kabul edilebilir bir olaydı.

Orhan sabah arkadaşlarıyla buluşup tenis oynamış, sonra gazeteye gelmiş ve sabah toplantısı için hazırlık yaparken aramızdan kopup gidivermişti.

Ölüm işte bu kadar basit gelip çöküveriyor başımıza.

Sonra da sevdiğimiz insanları çekip alıveriyor bizden.

Ve biz çaresizlik içinde hüzünlere boğulup kalıveriyoruz bu yalan dünyada.

Orhan 27 yıldır bu mesleğin çilesini çekiyordu.

Kimseyi kırmadan, kimseyi üzmeden en dürüst şekilde habercilik yapıyordu.

Zaman zaman dertleşirdik onunla.

Bana uzun uzun magazin dünyasındaki ilişkilerin bazı tatsız boyutlarını, muhabirleri bu pisliklerden korumak için nasıl uğraştığını anlatırdı.

Ben o dünyayı fazla bilmediğim için anlattıklarını hayretle dinledikçe o sabırlı bir derviş gibi gülümserdi:

‘‘Tanrı'ya şükürler olsun ki bizim çocuklar arasında bu pisliklere bulaşan yok.’’

* * *

Orhan 1974 yılında başlamıştı gazeteciliğe. İki yıl öncesine kadar Hürriyet'te çalışmış, sonra Star'ın teklifini kabul ederek oraya geçmiş ama sonra yine gazetesine dönmüştü.

Döndüğü için çok mutluydu.

Çünkü Hürriyet onun evi gibiydi. O nedenle de Star'da mutlu olamamıştı.

Duygusal bir insandı. Çabuk kırılırdı. Ama sıkıntılarını, üzüntülerini hiç belli etmez, hep içine atardı.

Belki de bu onun kalbini yordu. Çünkü hiç beklenmedik bir anda, hiç sinyal vermeden yorgun kalbi duruverdi Orhancığın.

Nasıl yandık ona anlatamam. Hepimiz ağladık, ağladık, ağladık...

Gazetenin magazin haberlerinin yükünü tek başına çeker, hiç şikáyet etmez, yaptığı işleri cilalamadan getirir yazı işleri masasına verirdi.

Magazin dünyasının son yıllardaki prensiydi o...

Bazı toplantılarda sanatçılar arasında nasıl derin bir saygınlığı olduğunu görür, gazetem adına bundan gurur duyardım.

Ben magazinci değilim ama kaprislerle dolu bir dünyanın insanlarıyla böylesine saygılı bir ilişki kurmanın zorluğunu çok iyi bilirim.

Orhan bunu en mükemmel bir şekilde yapabilen bir kişiliğe sahipti.

* * *

Her gazeteci gibi parasal sıkıntılar içinde bir 27 yıl geçirmişti.

Son yıllara kadar başını sokacak bir evi bile olmamıştı. Kirada oturuyordu.

Buna çok canı sıkılırdı. Son zamanlarda gönlüne göre bir kat almış, oraya taşınmıştı. Kiradan kurtulduğu için çok mutluydu.

Ondan daha çok sevindiği olay da tek yavrusunun okulunu bitirip iyi bir işe girmesiydi.

Kızıyla nasıl gurur duyardı anlatamam. Sevgili yavrusundan bahsederken sesi titrerdi.

Biz de takılırdık ona, ‘‘Eh Orhan evi aldın, kız da kendini kurtardı sana artık karada ölüm yok’’ derdik.

Güler, ‘‘Vallahi doğru. Allah'a çok şükür’’ derdi.

Ama tam oh diyeceği zaman yüreği bunu ona çok gördü.

Ve bir sabah günlük toplantı öncesi sessizce duruverdi.

Gel de kadere isyan etme.

Orhancık daha 51 yaşındaydı.

Yazarın Tüm Yazıları