Siz yönetici olsaydınız ne yapardınız?

İşletme okullarında öğrencilere bir vaka çalışması (case study) verilir ve onlardan gerçek hayattaymış gibi çözüm istenir. Gerçek hayat olmasa bile, işin içinden olduğu için, bu tür vaka çalışmaları yönetici adaylarını şirket dünyasına hazırlar.

Haberin Devamı

Tam böyle olmasa bile, üniversitelileri, genç yönetici adaylarını, PR ve iletişim uzmanlarını, hatta yöneticileri böyle bir çalışmaya, yaşanmış bir olayda nasıl karar vereceklerini paylaşmaya davet ediyorum. Olayı şöyle ortaya koyayım:

-Toplantıya katılmak için bir otele gidiyor, valeye arabanızı çalışır vaziyette veriyorsunuz. Arabanın anahtarı, bir ev anahtarı ile birlikte anahtarlığa bağlı.

-Gece geç saatlerde etkinliğiniz sona eriyor, arabanızı çalışır vaziyette alıyor ve evinize gidiyor, park ediyorsunuz. Stop etmek için anahtara basıyor ve elinize alıyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki, üzerinde anahtarlık ve evin anahtarı yok.

-Arayıp tarayıp sonunda evin anahtarını sürücünün yanındaki küçük bölmede buluyorsunuz. Anahtarlık ise kayıp…

-Eve ulaştığınızda oteli arıyorsunuz; ‘Telefonunuzu alıp size dönelim’ yanıtını veriyorlar. Ama dönen olmayınca, iletişim müdürü ve genel müdürü arıyorsunuz. İşte benim sorum da burada ortaya çıkıyor. Sizce bu otelin hem genel müdürü hem de iletişim müdürü nasıl bir yanıt vermişlerdir?

a. Çok özür dileriz, sizin için ne yapabiliriz?

b. Çok üzgünüz, hemen anahtarlığınızın aynısını gönderiyoruz.

c. Anahtarlığınızı kaybettiğinize üzüldüm, umarım bulursunuz.

d. Valemizle ilgili bir sorun olamaz, kendiniz kaybetmişsinizdir, umarız bulursunuz.

e. Kayıtlarımızda herhangi bir anahtarlık bulunmamıştır.

Kendinizi CEO ya da iletişimci yerine koyun. Sizce otel yönetimi bu yanıtlardan hangisini vermiştir? Doğru yanıt veren ilk 3 kişiye son kitabımı hediye etmek istiyorum.

Haberin Devamı

Mayısta gidenler Temmuz’da gelir mi?

Dünya borsaları, son birkaç haftayı dışarıda bırakırsak, Mayıs ayından bu yana satış ağırlıklı bir seyir izliyor. Bunda ‘sat’ raporları veren dünyaca ünlü yatırım bankalarının payı büyüktü.

Bir süredir ABD başta olmak üzere Avrupa ve Japon borsalarında yükselişler gözleniyor.  Bu yükselişte izlediğim kadarıyla iki önemli faktör etkili oluyor:

1. Dünyanın önde gelen bankalarından ‘al’ yönünde raporlar geliyor. ‘Mayısta sat, temmuzda al’ anlayışı borsalarda kendini gösteriyor.

Deutsche Bank, JP Morgan, Citigroup ve Nomura’nın raporlarında ‘yeniden alım’ uyarıları dikkati çekiyor. Örneğin, Deutsche Bank, ‘Hisse senetlerinde yeniden taktiksel görünümümüzü pozitife çeviriyoruz’ önerisinde bulunuyor.  JP Morgan ise, ‘Biz Mayıs-Haziran dönemindeki konsolidasyon çağrımızı geçen hafta kapattık. Borsalarda yeni bir çıkış bekliyoruz’ değerlendirmesini yapıyor.

2. Bence ikinci önemli faktörü ise borsaların ‘mevsimsel’ hareketleri oluşturuyor. Örneğin, ABD borsalarının 1950 yılından bu yana olan seyrini ortaya koyan rakamları incelediğinizde, Temmuz ayı farkını açıkça görüyorsunuz.

Burada iki veriye dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, ‘S&P Endeksi’nin 12  ayı yükselişle kapatma olasılığını’ gösteren veri… Buna göre Temmuz, yükseliş yaşanma olasılığı en yüksek ilk 3 aydan biri durumunda… İkinci veri ise 1950 sonrasında aylık ortalama yükselişleri ortaya koyuyor. Burada da yine Temmuz en iyi ilk 3 aydan biri olarak öne çıkıyor.

Biliyorsunuz para piyasaları ve borsalarda, geçmiş hareketler, gelecek için önemlidir… Hem hisse hem de endeks hareketlerinde bunlar dikkate alınır. Siz de temmuz ayına biraz böyle bakın, ama temkini elden bırakmayın.

Â

Yazarın Tüm Yazıları