Seyahatname-i petrol

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

13. asrın Venedik taciri Marco Polo ‘Milyon’ adlı ünlü seyahatnamesinde, yemin billah ve dehşet hayretler içinde, Kafdağı'nın ötesindeki bir denizde suyun alev alev yandığını zikreder. Bu suya ‘sihirli iksir’ der. Sonra, yöre ahalisinin hem bunu şerbet niyetine içtiğini, hem de onunla ısındığını ekler.

Kuşkusuz, hayali geniş Polo ‘Milyon’una epey atmasyon katmıştır. Ama, söz konusu deniz ve söz konusu sıvı da Kafdağı'nın ötesinde hep mevcut olmuştur.

Bu deniz Hazar Denizi'dir ve bu sıvı petroldür...

* * *

MALUM, Sovyet İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana Hazar petrolleri iştah kabartıyor. 21. yüzyılın stratejileri Kafkas aşırı bölge üzerine inşa ediyor.

Normal... Çünkü, tahminlere göre ‘Bahri Hazer’in altında yetmiş milyar varil hacminde ‘kara altın’ var. Böyle bir rakkam Körfez'den sonra en zengin ikinci stoğa tekabül ediyor. Doğalgaz yatakları da cabasını oluşturuyor.

‘Otomobil uygarlıkları’nın hayat iksiri Kafdağı'nın ötesinden fışkırıyor.

Şüphe yok, Marco Polo'yu 13. asır sonunda hayretler içinde bırakan Hazar petrolü 20. asır sonunda dünyanın kaderini etkileyecek bir sıvı olarak akıyor.

* * *

TEKRARI gereksiz, nereden bakarsanız bakın yukarıdaki kadim coğrafya ve yukarıdaki muazzam servet bizim ülkemizi de çok yakından ilgilendiriyor.

Elin Amerikalısı ta Atlas'ın öte yakasından ve elin Rusu ta stepin diğer ufkundan neftli deniz kıyısına alelacele demir atarken, bölgeyle ırki, tarihi ve ruhi bağları olan bizler her halde ya Rabb'i şükür diyecek değiliz.

Ve yine malum, bizim için hayati nokta Bakü - Ceyhan hattında odaklaşıyor.

Türkiye'nin ‘kara altın’dan nasiplenebilmesinin stratejisi de, taktiği de, taarruzu da, müdafaası da özünde bu boru hattını kotarabilmekten geçiyor.

* * *

KOTARABİLECEK MİYİZ ? Aras, Munzur, Nurhak, Anti-Toros ve Toros, Kafdağı'nın ötesindeki denizden fışkıran petrole Marco Polo'nun 13. yüzyılda geçtiği mitoloji coğrafyasını katettirerek onu bizim denizimize aktarabilecek miyiz ?

Kolay değilse de mümkündür !..

Çünkü en önemlisi, süper güç ABD'yle Türkiye'nin çıkarları çakışmaktadır.

Birleşik Devletler'in esas tercihi bizim taraftan yanadır ve bu eğilim her geçen gün daha da netleşmektedir. Yeni Dünya'nın lobileri bize işlemektedir.

Nitekim bu yüzdendir ki hem 7-8 Aralık'ta Washington'da toplanacak Türk-Amerikan Ekonomik Komitesi'nde, hem yine gelecek ay Mesut Yılmaz'ın yapacağı ABD ziyaretinde Bakü-Ceyhan parkuru gündemin ilk maddesini oluşturacaktır.

Ancak, kolayından pes etmeyecek Rusya'nın, İran'ın hatta Çin'in meydanı boş bırakmayacağı ve en başta da Kürt Sorununu kullanarak bizim güzergah üzerindeki boruyu dinamitlemeye çalışacağı göz önüne alınırsa, projenin Ankara açısından çok yönlü ve çok çetrefil bir denklem dizisi getireceği de açıktır.

Başka bir deyişle, petrol vanasını tutabilmemiz hem dış politikadaki son derece hassas dengeleri ayarlamaktan, hem de diğer güçlerin bölgeyi ‘kaşıması’ nı engellemek için iç bünyede Güneydoğu'yu cözümleyebilmekten geçmektedir.

Hattın fiilen gerçekleşebilmesi için harici ve dahili faktörleri ‘optimum’ seviyeye yükseltecek stratejik ve uzun vadeli kararlar almak gerekmektedir.

Böylesine kararlar isabetli biçimde benimsendiği takdirde de, 1272 yılında tam bugünkü Ceyhan'a ayak basarak proje parkurunu ters yönden katetmiş olan Marco Polo'nun ‘sihirli iksiri’ bizim limanımızdan akabilecektir.

O zaman gel keyfim gel, bizim 21. yüzyıl seyahatnamemizin başlığı ‘Milyon’ değil, dolar cinsinden dokuz sıfırlı ‘Milyar’ olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları