Hay bin fıtrat!

Yine yolsuzlukları, bin odalı sarayları, işçi cinayetlerini, kadın cinayetlerini, ağaç katliamlarını, savaşı, barışı, nefesimizi alan betonlaşmayı konuşamıyoruz. Cumhurbaşkanı yine sinirleri hoplatacak, gündemi değiştirecek bir balonla gündemi uçurdu. Tıpkı "Kristof Kolomb'un Amerika kıyılarına vardığında camiye benzer bir tepe değil de bizzat cami görmüş" gibi bir illüzyon yaratmaya çalışan yeni balonun, balon olduğunu biliyoruz ama yine de yakalamak için peşinden koşturuyoruz...

Haberin Devamı

Üstelik bugün 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü... Şaka gibi, kadınların en az yarısı, toplu bir şekilde, devletin en üst makamının diliyle şiddete uğruyor.

*

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, henüz bir yıl önce, kızı Sümeyye Erdoğan'ın girişimiyle kurulan ve bu kadar süre içinde topladığı milyonlarca lirayla Türkiye'nin en zengin kadın derneği ünvanını elde eden Kadın ve Demokrasi Derneği'nin (KADEM) bir toplantısında konuştu.

Kısaca; "Bunlar var ya bunlar, feminist" dedi.

"Aileye anneliği kabul etmeyerek girdiler" dedi.

"Takmışlar bir eşitlik eşitlik diye... Adaleti ıskalıyorlar" dedi.

"Kadın hareketi sizsiniz, bundan sonra sorumluluk sizin" dedi.

Yani, tam olarak böyle demedi ama topluma, "bunları dinlemeyin, kızımın kurucusu olduğu derneği izleyin, kadın onlar" demeye getirdi.

Haberin Devamı

"Kadın annedir, anneliğinizi bilin, evinizde oturun, öyle her yerde olacağım diye ortalığa atlamayın, erkekle eşit olmak kadının fıtratına aykırıdır"ı bir kez daha tekrarladı.

Onyüzmilyonbininci kez, "Haddinizi bilin" noktasındaydı.

Yüzyirmiyedibininci kez, siyaset söylemini kadınlar ve kadın bedeni üzerinden kurdu.

Bize ise yine Türkiye'nin yakıcı sorunlarını bir yana bırakıp "Bu konuşmadaki 7 ihlali bulmak" kaldı.

Bu ülkede, öyle geçen yıl, büyük hükümet destekleriyle filan değil, 100 yıldan fazla süredir sadece kendi çaba ve birikimleriyle kadınların hayatında olması gereken büyük değişimler sağlamış Kadın örgütleri buldu ihlalleri. Hızlıca yapılan ilk açıklama bu. Ama çok iyi görünüyor ki daha çok balonlar olacak, böyle ardından koşturacağımız...

FITRAT DEĞİL ANAYASA

İşte o açıklama:

"Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz 2010’da ilk defa dile getirdiği kadınla erkeğin hiçbir şekilde eşit olamayacağı söylemini bugün (dün) bir kez daha tekrar etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu söylemi, Türkiye’nin de imza attığı birçok uluslararası sözleşmede yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine karşı çıkmaktadır.

Zaten Dünya Ekonomik Forumu’nun Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre 142 ülke arasında en sonlarda, 125. sırada olan Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu söylemiyle cinsiyet eşitliğini sağlamak konusunda bir politika uygulamayacağını Cumhurbaşkanı’nın ağzından beyan etmiş oldu. Türkiye Anayasası’nın 10. Maddesi diyor ki, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan bu söylemi ile Türkiye Anayasası’nı da ihlal etmektedir.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü beyanatları Türkiye’de on yıllardır toplumsal cinsiyet eşitliği için çaba gösteren kadın hareketinin tüm kazanımlarını yok etmeyi amaçlamaktadır. Bu söylem ayrıca uluslararası insan hakları rejimleri çerçevesinde oluşturulmuş, Türkiye’nin de imzacısı olduğu ve Türkiye Anayasası’nın 90. Maddesi uyarınca kanun hükmünde olan, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşme’ne aykırıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın bu beyanı Türkiye’nin de taraf olduğu 1995 Pekin Deklarasyonu, Pekin +5, Pekin +10, Pekin +15 ve bunlara ilişkin tüm BM Kadının Statüsü Komisyonu (CSW) kararlarına da aykırı bir beyandır.

Haberin Devamı

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde günde üç kadın öldürülürken eşitlik olmadan adaletin mümkün olmadığını hatırlatıyoruz. Son yıllarda %1400 artan kadına yönelik şiddetin önemli bir nedeninin evrensel eşitlik anlayışının bu şekilde reddedilmesi olduğuna inanmaktayız.

Kadın örgütleri olarak eşitlikten ödün vermeyeceğimizi ve eşitliğin bir pazarlık malzemesi değil, demokratik ve evrensel bir hak olduğunu bir kez daha hatırlatıyor ve kadınların neredeyse 100 yıl önce kazandıkları haklarını geri alma hamlesi olarak gördüğümüz bu yaklaşımı kabul etmediğimizi belirtiyoruz."

Yazarın Tüm Yazıları