Halikarnas Balıkçısı’nın yeğeni BM’ye genel sekreter oluyor

Hafta içerisinde Papa’nın málum hezeyanlarıyla meşgul olduğumuz sırada New York’ta sessiz sadasız bir yarış başladı ve Birleşmiş Milletler’in görev süresi önümüzdeki aylarda sona erecek olan genel sekreteri Kofi Annan’ın yerini almak isteyen adayların isimleri açıklandı.

Bu isimlerden biri, Ürdün tarafından genel sekreterliğe aday gösterilen Prens Zeyd bin Raad bizim için önem taşıyordu, Türkiye’nin isim yapmış eski bir ailesine, Şakir Paşalılar’a mensuptu. Babaannesi, Türk resminin önde gelen ismi Fahrünisa Zeyd idi."Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir Kabaağaçlı, ilk kadın seramikçimiz Füreya, gravürcü Aliye Berger, ressam Nejat Devrim, tiyatrocu Şirin Devrim akrabalarıydı. İşte böyle bir ailenin mensubu olan Prens Zeyd hakkında basınımızda hiçbirşey yazılmadığını görünce, onun kim olduğunu anlatayım dedim.

TÜRKİYE ve İslam dünyası hafta içerisinde Papa’nın málum hezeyanlarıyla meşgulken, New York’ta sessiz sadasız bir yarış başladı ve Birleşmiş Milletler’in görev süresi önümüzdeki aylarda sona erecek olan Ganalı genel sekreteri Kofi Annan’ın yerini almak isteyen adaylar şimdiden çalışmaya başladılar.

Dünyanın dört bir tarafından gidip Birleşmiş Milletler’de görev yapan ve ülkeleri tarafından genel sekreterliğe aday gösterilen bu diplomatlardan biri, Ürdün Krallığı’nın adayı Prens Zeyd bin Raad, bizim için ayrı bir önem taşıyor.

Zira, Prens’in bir tarafı bizden, yani Türk. Zeyd bin Raad annesi tarafından Türkiye’nin siyasette ve sanatta isim yapmış eski bir ailesine, Şakir Paşalılar’a mensup: Babaannesi, Türk resminin önde gelen ismi Fahrünisa Zeyd. Büyük dayısı edebiyat tarihimize "Halikarnas Balıkçısı" diye geçen Cevat Şakir Kabaağaçlı, teyzesinin kızı hayatı romanlara konu olan ilk kadın seramikçimiz Füreya, bir diğer büyük teyzesi gravürcü Aliye Berger, amcası ressam Nejat Devrim, halası da tiyatrocu Şirin Devrim.

İşte, edebiyat ve sanat tarihimizde bu derece önemli kişilerle akrabalığı bulunan Ürdünlü prensin Birleşmiş Milletler’e genel sekreter adayı olup da bu adaylığın basınımızda pek farkedilmediğini görünce, Prens Zeyd bin Raad’ın aile ilişkilerini ayrıntısıyla yazmak istedim.

1914’teki CİNAYET

Önce, 1914’te Afyon’da işlenen bir cinayete uzanalım: Şakir Paşa’nın öldürülmesine...

Şakir Paşa, Afyon’un eski bir ailesine mensuptu. Dedeleri arasında din bilginleri ve meşhur hattatlar vardı. Ağabeyi Ahmed Cevat Paşa, İkinci Abdülhamid’in sadrazamlığını yani başbakanlığını yapmıştı.

İki kardeş, askeri okuldan mezun olduktan sonra Erkánıharp Mektebi’ni yani o zamanın Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay subay oldular ve vazife icabı imparatorluğun dört bir yanını dolaştılar. Bir yandan askerlik yapıyor, bir yandan da ardarda kitap çıkartıyorlardı. Zamanla her ikisi de Paşalığa yükseldi, ağabey 1891’de sadrazamlık koltuğuna oturdu ve kardeşini Atina’ya büyükelçi olarak gönderdi.

BODRUM SÜRGÜNÜ

Şakir Paşa,
Girit’te bulunduğu sırada Sare İsmet adında bir hanımla evlendi ve ikisi erkek dördü kız, altı çocuğu oldu. Ağabeyi Sadrazam Cevat Paşa bu arada Abdülhamid’in gözünden düşmüş, sadrazamlıktan alınmış, askeri vazifelerle İstanbul’dan uzaklaştırılmış, derken Şam’a yollanmış, İstanbul’a dönebilmesine Şam’da verem olması üzerine izin verilmiş ve hayata 1900 senesinde henüz 49 yaşındayken veda etmişti.

Ağabeyinin bu acı kaderi Şakir Paşa’yı derinden etkiledi. Sarayla bütün alákasını kesti, görevlerinden ayrıldı ve ailesiyle beraber Büyükada’daki köşküne çekildi. Vaktini artık sadece kitap yazmakla geçiriyordu.

Paşa, 1914 Haziran’ında bir gün yanına iki oğlunu, Cevat ile Suat’ı alarak Afyon’a gitti. Afyon’da vaktiyle bir çiftlik satın almış ama senelerdir gitmemişti. Hem çiftliğin ne vaziyette olduğunu görecek, hem káhyalarla oturup hesap-kitap yapacaktı. Alacağı parayı dönüşte kızlarından birinin düğün masrafına harcamayı planlıyordu.

Şakir Paşa, İstanbul’a bir daha dönemedi. 28 yaşındaki oğlu Cevat’la bir gece kimselerin bilmediği bir sebep yüzünden tartışmaya başlamış, tartışma kavgaya dönmüş ve Cevat siláhını çekip kurşunları babasının üzerine boşaltmıştı.

Afyon’dan Büyükada’ya, Paşa’nın cenazesini getirdiler.

Paşa’nın oğlu Cevat Şakir, 14 sene hapse mahkûm oldu. Cezasının yarıdan fazlasını çektikten sonra afla çıktı ama 1925’te yeniden hapse düştü. Bir gazetede çıkan yazısı yüzünden İstiklál Mahkemesi’ne verilmiş, bu defa üç sene kalebentliğe mahkûm edilmiş ve Bodrum’a sürülmüştü. Tahliyesinden sonra Bodrum’dan bir daha ayrılmadı ve hayatının sonuna kadar orada kaldı. Soyadı kanununun çıkmasından sonra "Kabaağaçlı" olmuştu. Tam adı Cevat Şakir Kabaağaçlı idi ama talih garip bir cilve yapmış, mahkûmiyetinden sonraki hayatını Bodrum’a sürdürmesi hem bugünün Bodrum’unu, hem de Türk Edebiyatı’nın büyük isimlerinden birini, "Halikarnas Balıkçısı"nı yaratmıştı.

TAHTIN VÁRİSİ

Oğlunun kurşunlarına kurban giden Şakir Paşa’nın ortanca kızı Fahrünisa ise, ilk evliliğini 1930’ların tanınmış gazetecisi İzzet Melih Devrim ile yaptı. Bu evlilikten Şirin adında bir kızı ile Nejat isminde bir oğlu oldu, sonra kocasından ayrıldı ve hayatını bir Arap prensi ile birleştirdi: Birinci Dünya Savaşı yıllarında bize karşı Arap isyanını başlatan ve daha sonra Hicaz Kralı olan Şerif Hüseyin’in oğullarından Prens Zeyd ile.

Resim yapan ve sonraki senelerde modern Türk resminin en büyük isimlerinden biri kabul edilen Fahrünisa, yahut bu evliliğinden sonraki tam ismiyle Prenses Fahrünisa Zeyd’in 1936’da bir başka oğlu daha oldu: Prens Raad. Irak tahtının várisi olan Prens, Ürdün’de senelerce saray nazırlığı yaptı.

Şimdi, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne aday olan 1964 doğumlu Prens Zeyd, işte, bizim Halikarnas Balıkçısı’nın kızkardeşi Fahrünisa Zeyd’in torunu, yani oğlu Prens Raad’ın çocuğu. Modern Türk sanatına çok önemli katkılarda bulunmuş böyle bir ailenin mensubu olan Prens Zeyd hakkında basınımızda hiçbirşey yazılmadığını görünce, BM’nin genel sekreterliği için yarışan bu Ürdünlü prensin kim olduğunu anlatayım dedim.

Genel sekreter adayının bütün akrabaları birinci sınıf sanatçıydı

HALİKARNAS BALIKÇISI (CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI)

Şakir Paşa’nın 1890’da doğan oğlu ve katiliydi. Sürgüne gittiği senelerde küçük bir balıkçı köyü olan Bodrum, onun sayesinde bugünkü konumuna geldi. "Halikarnas Balıkçısı" adıyla çok sayıda eser verdi. İlk karısı Aniesi’den sonra iki evlilik daha yapan Cevat Şakir 1973’te öldü ve Bodrum’a hákim bir tepeye defnedildi. Sağlığında Bodrum’un bir caddesine isminin verilmesine "Caddeden geçen hayvanlar üzerime pislerler" diyerek karşı çıkmıştı.

FAHRÜNİSA ZEYD: Şakir Paşa’nın ortanca kızı ve Halikarnas Balıkçısı’nın kızkardeşiydi. 1901’de Büyükada’daki köşkte doğdu, 1991’de Amman’da öldü. İlk evliliğini gazeteci İzzet Melih Devrim ile yaptı, bu evlilikten doğan iki çocuğu, Nejad ile Şirin de anneleri gibi sanatçı oldular. Daha sonra Irak Kralı Birinci Faysal’ın küçük kardeşi Prens Zeyd ile evlendi. Birçok memlekette sergiler açan Fahrünisa Zeyd, modern Türk resminin en büyük ustalarından sayılır.

ALİYE BERGER: Paşa’nın en küçük kızıydı. 1903’te o da Büyükada’da doğdu ve 1974’te aynı yerde öldü. Sevgilisi Karl Berger’le 23 yıllık beraberlikten sonra evlendi ama kocası altı ay sonra bir kalp kriziyle hayata veda etti. Düştüğü bunalımdan kurtulmak için resme başlayan Aliye Berger yağlıboya, desen ve gravürün en önemli isimlerinden oldu. Verdiği bir mülákatta sanatını anlatırken "Aşkla yaşadım, ne yarattımsa aşkla ve sevgiyle yarattım" diyordu.

FÜREYA: Türk sanatının ilk ve en önemli kadın seramikçisi kabul edilen Füreya, Şakir Paşa’nın büyük kızı Hakiye Hanım’ın çocuğuydu. 1910’da Büyükada’da doğdu, Fransız okulunda okudu, İstiklal Mahkemeleri’nin ünlü ismi Kılıç Ali ile evlenip Ankara’ya yerleşti ve Mustafa Kemal’in yakın çevresine girdi. Seramikle, tedavi için gittiği İsviçre’de ve oldukça geç bir yaşta tanışmıştı. Ayşe Kulin’in bundan birkaç sene önce yayınladığı ve Füreya’nın öyküsünü konu alan romanı, 50 küsur baskı yaptı.

NEJAT DEVRİM: Şakir Paşa’nın torunu ve Fahrünisa Zeyd ile Zeyd’in ilk eşi İzzet Melih Devrim’in oğluydu. 1923’te doğdu, Paris’te resim öğrendi ve Türkiye’nin ilk soyut ressamı kabul edildi. Son senelerinde Polonya’da yaşayan Nejat Devrim, 1995’te orada, Noy Sacz’da öldü.

ŞİRİN DEVRİM: Fahrünisa Zeyd’in kızı, Nejat Devrim’in kızkardeşi. 1926’da İstanbul’da doğdu. Çocukluk seneleri Berlin ve Bağdad’da geçti. İstanbul ve New York’ta okudu, Yale Üniversitesi’nin tiyatro bölümünü bitirdi. Türk tiyatrosunun önemli bir ismi oldu ve Amerika’da senelerce sahneye çıktı. Stanford, Carnegie-Mellon ve Wisconsin Üniversiteleri’nde profesörlük yapan Şirin Devrim, ailesinin öyküsünü "A Turkish Tapestry" adıyla kitaplaştırdı ve kitap daha sonra "Şakir Paşa Ailesi-Harika Çılgınlar" ismiyle Türkçe olarak da çıktı.
Yazarın Tüm Yazıları