Hakim olamadığınız nefsinizin, cahillikten kararmış algılarınızın bedelini edebiyata ve sanata ödetemezsiniz.

Bu hafta edebiyat ve sanat adına oturup sorgulamamız gereken iki olay yaşadık.

Haberin Devamı

90’lı yıllarda açılan ve Beşiktaş’ın en büyük kitabevi ve kırtasiyelerden biri haline gelen Kabalcı Kitabevi 30 Ekim Pazar günü tahliye edildi, kapatıldı.

Ressam Ali Elmacı’nın Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’in yüzünü kadın bedeni formundaki bir heykele resmetmesine tepki gösteren bir grup, İstanbul Lütfü Kırdar'da açılan çağdaş sanat fuarı “Contemporary Istanbul 2016” etkinliğini bastı.

Kabalcı Kitabevi sahiplerinin son yıllarda iflas ettiği, yayın evinin işletmesinin Final Yayıncılık şirketine geçtiği ve kitabevinin günden güne küçüldüğü biliniyordu. Son zamanlarda sıklıkla yeni kitap gelmemesinden şikayet eden kitapseverler de vardı.

Bu iki olay bana göre edebiyat ve sanata verdiğimiz değeri açıkça ortaya seriyor. Her şeyden önce edebiyat ve sanat dediğimizde ne anlıyoruz bunu sorgulamamız gerekiyor.

Haberin Devamı

Günümüzde kitaplar sadece entelektüel bir imaj çizmek adına elde taşınıyor.

Her hangi bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak sadece cv’ye yazılarak sosyal – ilgili insan imajını yaratmak amacından öteye gidemiyor.

Büyük isimlerden söz edilir, başarılı isimler resmedilir, heykelleştirilir. Kısaca ses getiren isimler çeşitli yollarla yaşatılır. Gurur duymamız gereken yerde çağdaş sanat fuarı basmak, bazılarının sanattan ve anlamdan zerre anlamadığının bana göre çok net göstergesidir. Biraz üzerinde kafa yorarsak temelinde yatan gerekçeler - gerçekler oldukça ürkütücü.

Bir ülkede 30 yıla yakın varlığını sürdürmüş, bulunduğu semtin simgesi haline gelmiş bir kitabevi kapanma noktasına geliyorsa bu okumayan bir toplum olduğumuzu açıkça gösterir.

Bugün kitapların fiyatlarını gerekçe olarak sunanlar kahve ya da tarot baktırmak için falcılara elleri titremeden 50 – 100 TL’ler verebiliyorsa kitap fiyatlarından önce zihniyetleri irdelemek gerekir.

Bugün gerekçe ne olursa olsun bir sanat etkinliği eller kollar sallanarak basılabiliyorsa sanata yüklediğimiz ya da yükleyemediğimiz anlamları sorgulamamız gerek.

Mesele Abdülhamid’in yüzünün mayolu KADIN FORMUNDAKİ bir heykele resmedilmesi. Şayet Abdülhamid’in yüzü bir t-shirt ya da bandana üzerinde olmuş olsaydı eminim övgü sözleri duyardık.

Buradanda kadının nasıl algılandığını – nasıl bir anlam yüklendiğini anlamak hiç zor değil.

Haberin Devamı

Zihniyetlerinizi değiştirin. Hakim olamadığınız nefsinizin, cahillikten kararmış algılarınızın bedelini edebiyata ve sanata ödetemezsiniz.


Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.motivasyonatolyesi.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.twitter.com/aycakn
www.intagram.com/aycakn

Yazarın Tüm Yazıları