Hadi Uluengin: Şilep, devlet ve mülteci

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

KITA Avrupa'sındaki sosyal refah ülkelerini belirleyen temel özelliklerden birisini, buralarda alt seviyede bir fukaralığa izin verilmemesi oluşturur.

Daha Türkçesini söylersek, sefalet yasaktır !

Eğer süper esrarkeş, hiper alkolik ve ültra berduş değilseniz, arzulasanız bile açlıktan ölmeniz ve soğuktan kıkırdamanız maddeten imkansızdır.

İster o ülkenin öz be öz yurttaşı olun, ister sonradan gelip ora sınırları içine geçici veya kalıcı olarak yerleşin, ‘inayetli devlet’ ne yapıp yapıp biraz yardımınıza koşar. Asgari bir çizginin altına düşmenizi engeller.

İşte söz konusu olgudan yola çıkıp, sahillerimizdeki fırtınada hayatlarını yitiren yetmiş yedi milletten şilep ‘mültecisi’nin (!) tragedyasına geleceğim.

Ancak, önce bu ‘inayetli devlet’lere dahil olan Belçika'ya uğrayarak...

* * *

EFENDİM, tüm Avrupa ülkelerine olduğu gibi Benelüks krallığına da akın akın ‘mülteci’ (!) geliyor. Sadece geçen yıl 43 bin kişi başvuruda bulunmuş...

Slovakyalı Çigan ‘ırkçılık kurbanıyım’ diyor; Hintli Sih ‘zorla saçlarım kesiliyor’ diyor; Makedonyalı Arnavut ‘üniversiteye gitmeme izin vermiyorlar’ diyor ve hepsi birden ‘eziliyoruz’ gerekçesiyle sığınma hakkı istiyor.

Dedim ya ‘inayetli devlet’, Brüksel hükümeti de derhal, başvuruya muhtemelen yıllar sonra olumlu veya olumsuz bir cevap verilene dek, böyle bir müracaatı gerçekleştirmiş olana ayda yaklaşık 700 - 800 dolar maaş bağlıyor.

Laf aramızda, Belçikalı vergi mükellefi bir güzel ‘söğüşleniyor’ !

Fakat söz konusu hükümet artık ‘uyanmış’ ki geçende yeni karar çıkarttı. 3 Ocak'tan itibaren para verilmeyecek ve yalnız iaşe ve yatak temin edilecek...

Aman efendim, meğer ta Bangladeş'teki ‘mazlum’ dahi harita üzerinde bile yeri kolay saptanamayan şu küçücük memleketi ne kadar yakından izliyormuş.

Karar açıklandığı an binlerce ve binlerce ‘mülteci’ (!) Belçika'ya üşüştü ki sığınma başvurusunu 3 Ocak öncesinde yapıp aylık maaşa hak kazanabilsinler.

Gelelim kıyılarımızda batan ‘Pati’ şilebindeki insanlara...

* * *

HEDEF illa Belçika olmasa bile tragedyada hayatlarını kaybedenler aslında bu ülkede şu an yaşanan ‘mültecilik oyunu’nun doğal uzantısını oluşturuyorlar.

Eğer ulaşabilselerdi onlar da her hangi bir ‘inayetli devlet’in kapısını çalacak ve mensubu oldukları kabileye etnik baskı ya da aidiyetini taşıdıkları mezhebe dini ayırımcılık yapıldığı gerekçesiyle sığınma hakkı isteyeceklerdi.

Önce, nahif olmayalım ! Hintli veya Çinli, ‘cennet’ vadeden uluslararası kaçakçılara para vererek kah gemi sintinesinde, kah kamyon kasasında Avrupa'ya ulaşmaya çalışan bu yeni tür ‘ekonomik göçmenler’ büyük çoğunluk olarak kendi ülkelerindeki esas yoksul kesimi değil, daha orta sınıfları temsil ediyorlar.

Tarladaki Bangladeşli köylünün mafyaya beş bin dolar ‘sulanmak’ gibi bir lüksü yok. Hele hele Brüksel'deki yasa değişikliğini bilmesine hiç imkan yok !

İki; bana ne isteyen ‘inayetli devlet’i istediği kadar ‘söğüşlesin’ ve hatta biraz da mehel olsun ama, yalan eninde sonunda ‘çakozlanıp’ sınır mümkün mertebe kapatılmaya çalışıldığından, mülteciliğin böylesine ayağa düşürülmesi gerçekten sığınmaya ihtiyacı olanların önünü kesiyor. Kongo'da fikir suçundan zindana giren şahıs asparagastan ilticacılar yüzünden Fransa'dan kovuluyor.

Üstüne üstlük, bu düzenbazlık sıkı vize uygulamasına gerekçe yaratıyor.

Üç; söz konusu sahte ilticacılar sığınma hakkını kazanabilmek için kendi ülkelerini bire bin katarak şikayet ettiklerinden, sütten çıkmış ak kaşık olmasa dahi o ülkenin adı abartılmış biçimde ‘kötü’ye çıkıyor. Olaylara çoğu kez sathi yaklaşan iyiniyetli Avrupalılar da bu tongaya gayet güzel basıyor.

Tamam ‘inayetli devlet’ ve tamam ‘Pati’ şilebindeki kurbanlar ama, biz de olaylara sathi yaklaşmayalım ve şilebin ambarının içindeki gerçeği görelim !

Yazarın Tüm Yazıları