Bu yıl 1.000 ilave istihdam yaratmaya hazırlanan McDonald’s’ın hedefi her restoranında minimum 2-3 orta yaşlı istihdam etmek. Bu kişilerin bir kısmını da anneler, ev kadınları oluşturacak. Bu sayede hem anneler ev ekonomisine katkı sağlayacak hem şirket bağlılığı yüksek çalışanlar elde edecek. Anneleri istihdam etmek için kolları sıvayan McDonald’s bunun için pazar pazar dolaşıp el ilanı bile dağıtmış ve sonuçta 100 kadını da işe almış, hedef bu kapsamda 300-400 kişiyi daha işe almak. Bu yıl çalışanların ailelerini de restoranlara davet edip, çalışma ortamını göstermeye başladıklarını söyleyen McDonald’s İK Direktörü Dr. K. Mehmet Büyükçolak, “Aile ortamı yaratamayan perakende de başarılı olamaz” diyor.
#Mcdonald’S TürkiyeDanimarka’dan Güney Afrika’ya hamburgere kafa tutuyor ama büyük zincirlerin aksine küçük işletmeler sistemiyle yayılıyor. Birçok Avrupa kentinde sayıları binlere ulaştı. Sempozyumlar düzenleniyor, tezlere konu oluyor. Yurtdışındaki macerasına kaldırım kenarlarında başlayan Türk döneri ikinci vatanı Almanya’da ‘yeni nesil dönerci’lerle sınıf atlıyor; dünyanın önemli otellerinin mönülerine giriyor. Üstelik artık kuvvetli bir siyasi sembol. Nasıl mı?
#DönerSon yılların gözde reklam araçlarından bir tanesi de insan kalabalığının yoğun olduğu iş plazaları ve alışveriş merkezleri gibi yerlerdeki asansörler. Her gün yüzlerce insan taşıyan asansörlerin hem iç duvarları, hatta zemin ve tavanları hem de kapı dışları, reklam mecrası olarak kullanılabiliyor. Modern asansörlerin iki yana otomatik açılıp kapanan kapıları reklam yaratıcılığını teşvik eden ayrı bir özellik.
Yılmaz Özdil’in 1 Nisan’da Doğan Kitap’tan çıkan ‘İsim Şehir Hayvan’ adlı kitabında, Sabah ve Hürriyet’te yayımlanmış 262 köşe yazısı bir araya geldi. Bu röportaj, kitapla sınırlı kalmadı. Onu dinlerken, gözlerken yazılarının neden bu kadar çok okunduğunu daha iyi anladım.