Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Dostumun dostu benim de dostumdur

Arif Yüksel'in yakın dostu güleryüzlü bakanımız Prof. Dr. Selçuk Öztek, kendini tarafsız buluyor. Oysa ‘‘dostumun dostu benim de dostumdur’’ cümlesini hatırlasa Arif Yüksel'in Tansu Çiller'le ne kadar yakın dost olduklarını bilir. Arif Yüksel, Çiller'in kulağına bu ismi fısıldayınca Çiller tarafsız Adalet Bakanı Prof Dr. Selçuk Öztek'in ismini Ecevit'e veriverdi. Artık içiniz rahat olsun Adalet Bakanı tarafsız.

Arif Yüksel'in dostu olması sebebiyle makamına oturtulan Adalet Bakanımızın Yargıtay üyelerini çok objektif kriterlerle seçmediği anlaşılıyor. Zaten ben de böyle bir beklenti içinde değildim. Adalet Bakanı'nın tarafsız olmadığını ne zaman somutlaştırabilecektim onun izindeydim. Ve sürdüğüm iz sonunda haklı olduğumu ortaya çıkardı.

ORTAK NOKTA

Yargıtay'ın 15 yeni üyesinden 4 Şubat l999 tarihinde Adalet Bakanlığı'nın Başkanlık ettiği Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) katlılanların listesine bakınca Tansu Hanım'ın en yakınlarından Arif Yüksel'in yakın dostu, yeni bakanımızın vefa borcunu ne güzel ödediği hemen anlaşılıyor. Seçilenlerin çok önemli bir ortak noktaları var. Yargıtay'ın yeni üyeleri 11 Haziran l999'daki Genel Kurmay Başkanlığı brifingine katılmamış olanlardan seçilmiş!

11 Haziran 1997'de Refahyol hükümeti iktidardaydı. Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, ‘‘Adalet Kazan, Şevket Kepçe’’ sloganı ile etraf inliyordu. Brifinge katılmak da katılmamak da serbestti. Ama Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Mesutoğlu, Ankara'daki hakim ve savcıların dikkatine bir duyuru yayınladı. 6 Haziran tarihli duyuruda Genelkurmay karargahında irticai faaliyetlerle ilgili brifing verileceği belirtilmişti. Kazan, bunu duyar doymaz etrafında terör estirdi ve brifinge katılmaya yasak koydu. Kazan'a inat. Buna rağmen çoğunluk brifinge katıldı.

Genelkurmay brifingine katılmayanların dördü, geçen gün ödüllendirildi ve yargıtay üyeliklerine, ‘‘alınlarının teriyle’’, tarafsız Adalet Bakanımız sayesinde yerleştiriliverdiler. Şimdi Tansu Hanım'ın bakandan yeni isteklerinin neler olacağını çok merak ediyorum.

Kaderim, Kader'le hiç barışmayacak

GEÇENLERDE bir gazetede ‘‘şehirci aday’’ diye bir hanım belediye başkan adayını gördüm. Şehirci aday adayı kendini (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Kader'e teslim etmiş. Sloganı ‘‘Kentimizi evimiz gibi yaparız.’’ Hatunun ismi Berna Türkili. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Şehir Bölge Planlama bölümündeki eğitimin ardından Amerikalar'a gitmiş. Amerika'da belediye araştırmaları yapmış. Kaderciler'in etkisiyle birikimini Ankara'da uygulamak istemiş ve Çankaya Belediye başkanlığı için ANAP'tan aday adayı olmuş. Şimdi bu güzel hatunu niye yazdığımı merak edenleri aydınlatayım. Bu hanım kızın tek bir sakıncası var; uzun zaman Gülay Aslıtürk ile birlikte Şişli Belediyesi'nde Danışman olarak çalışmış. Ankara'da ikamet eden Berna Hanım, Şişli’nin Ankara'daki işlerini takip ediyormuş. Berna Hanım, Ankara'da bazı diğer ANAP'lı belediyelere de danışmanlık yapmış. Gülay Hanım'ın belediye tecrübesi meydanda. Bakalım Berna Hanım da Gülay Hanım kadar becerikli olabilecek mi? Kader'ciler Aslıtürk'ü savunmuşlardı. Belki ileride Berna Hanım'ı da savunurlar. Şimdi kadın adaylarının üstüne yazı yazdığım için bana nasıl kızdıklarını görür gibiyim. Kaderim bir türlü Kader ile tanışmayacak.

Banu Alkan'ın neresini?

DÜN evde arkadaşlarla televizyon seyrediyorduk. Ben elimde televizyon aleti sürekli zaping yapıyordum. İşte tam o sırada bitmek üzere olan bir haber programında beni kahkahalara boğan bir haber gördüm. Uzun zamandır ilk kez TV beni güldürdü. Manisa'da bir soygun olmuş. Banu Alkan'ın 148 bin satan kaseti ‘‘Neremi neremi?’’yi taşıyan kamyon çalınıvermiş.

Haberciler hemen Banu Alkan'ı buluyorlar, ‘‘Ay bu da mı başıma gelecekti?’’ diye şuh kahkalar atıyor. Bu haber tam benim ruhuma göreydi. Kesik baş yok, gasp yok, adam kaçırma yok, eroin, kokain gibi sosyetik mallar yok. ‘‘Neremi neremi’’yi beğenen hırsızlar kasetleri çalıvermişler.

Demek ki yakında ‘‘Neremi neremi’’ karaborsaya düşecek. Ama Bekir Coşkun konuyla ilgili çok güzel yazmış. Ondan alıntı yapmadan duramayacağım:

‘‘Eğer kirliliğin ve rezaletin bir marşı olsaydı, en uygunu Banu Alkan'ın neremi neremi parçası olurdu...’’

Coşkun, toplumsal kirlenmeyi içine sindiremiyen yazarlarımızdandır. Hele CHP'nin İstanbul Belediye Başkanı için yazdığı şu cümlenin zerafetine bakın:

‘‘Dünyanın heryerinde sol partiler çevrecidir. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olarak yeşil alanları betona çeviren bir holding sahibini, Adnan Polat'ı buldu. Yap-satçı müteahhit holdingci CHP'nin belediye başkanı olacak.’’



Yazarın Tüm Yazıları