Elektrik çarpması...

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Ne zaman ‘‘Nükleer santral’’ sözcüklerini duysam canım sıkılır...

Komutanı mehmetçiğe sormuştu:

‘‘Atom bombasını anlat...’’

Mehmetçiğin yanıtı kısa ve özdü:

‘‘Fena patlar...’’

Benim canımı sıkan, nükleer santrallerin fena patlaması değil...

Canımı sıkan; yeşil doğayı vererek aldığımız elektrik ile, hoparlörden metalik bir ezan sesi elde etmemiz...

Ya da; çam ağaçları yerine yükselen zehirli bacalar canımı sıkar...

*

Bir gece vakti, bir köy düğünü...

‘‘Behram çok güzel oynar’’ dediler...

Behram nazlandı... Otuz kişi elinden tutup çekiştire çekiştire ortaya getirip bıraktılar...

Önce kollarını yanlara açıp bir zıpladı...

Sonra öbür yana...

Herkes birbirine ‘‘Çok güzel oynar da, daha ısınmadı’’ dedi... Biraz beklediler, Behram ısınsın...

O günlerde köylüye yabancı elektrik henüz yeni... Düğün sahibi, evine elektrik geldiğini göstermek için, telin ucundaki ampulü ortaya kadar sarkıtmıştı...

Behram bir-iki zıpladı, olmadı...

O an aklına ‘‘Çayda çıra’’ figürü geldi... Her zaman ortada asılı olan gazlı lüks lambasını alır, öylece oynaya oynaya döner, herkesi büyülerdi...

Çıplak ampule elini attı...

Belki kaç volt titredi...

O an alkış koptu...

Herkes birbirine ‘‘Hah şöyle... Yani bu kadar güzel fıstık silkelenir’’ dedi...

‘‘Nasıl da titrettirdi her yanını...’’

‘‘Eee bravo... Kafası sanki dinamo...’’

‘‘Kalça atışı gibisi yok...’’

Keyiflenenler yerlerinden fırlayıp, Bahram'ın elinden tuttular... Muhtar, encümen üyeleri, bekçi, köylü...

Hepsi titredi...

*

Benim canımı sıkan:

Atom reaktörlerine, termik santrallere, nükleer enerjiye el atan ahmak akılsızlar...

Ve yok olup tükenen yeşil doğa karşısında, sanki iyi bir şey yapılmış gibi, yetmiş milyon olarak el ele tutuşup oynamak...

Sonra çarpılmak...

Yazarın Tüm Yazıları