Cümbüş naklen yayınlanır mı

TESADÜF, RTÜK Başkanı’nın açıklamasıyla aynı gün yayınlandı yazım.

"RTÜKİST kanallar" başlığıyla televizyonlardaki filmlerde, dizilerdeki karartma, mozaikleme, perdeleme, bipleme furyasını yazmıştım.

Otosansürün bazen sansürden de yaman olduğunu...

Sürüp gidiyor tartışma.

RTÜK’tür, içkidir-sigaradır, müstehcendir-dekoltedir, edeplidir-edepsizdir mozaiğinde...

* * *

Geçenlerde Nail Tan ve Salih Turhan’ın bir kitabını okudum.

"Ankara türküleri ve oyun havaları".

Ben diyeyim 100, siz deyin 80 yıl öncesinin Ankarası var kitapta.

Cümbüş, muhabbet başlamış.

Kadınlı, erkekli, içkili-mezeli-nargileli, müzikli-oyunlu ama mutlaka edepli bir eğlence...

Sazın, sözün ardından, kırık havalara geçiyor çalanlar.

Müzisyenlere "Şunu çal, bunu söyle" demek ayıp sayılıyor.

Saz çalınırken konuşmak da...

Oynamaya başlıyor, cümbüşe katılanlar.

Çengiler, köçekler, köy sakinleri.

Nağme gelin, sabahi, misket, cezayir, hüdayda, Ankara koşması, yandım şeker, mor koyun...

Sabaha karşı seymenler zeybeğe kalkıyor.

Sonra Fişekçi Kadir Ağa çıkıyor ortaya.

Vücuduna bağladığı havai fişekleri oyun sırasında tutuşturuyor.

* * *

Düğün oluyor köyde.

Çengilerin ücretiyle içki parasını köyün delikanlıları aralarında topluyor.

Yiyecek, davul-zurna gideri ise düğün sahibinin.

Geceyarısı gençler kız evinin yakınında ateş yakıp Köroğlu ezgisiyle Sinsin oynuyor.

Düşünüyorum da...

Bu cümbüş-eğlence, naklen ve mozaiksiz yayınlanabilir miydi bugün.

Yarın Ankara’nın pek bilinmeyen başka bir yönüyle devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları