Çok az adam ölüyor

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Türkiye'de yılda ortalama 6000 kişi trafik kazalarında ölmektedir. Yaralı sayısı ise yılda 100.000 civarındadır. Bunlar resmi rakamlardır. Kayıt dışı kazalarda ölen ve bilhassa yaralananları ilave edersek, her yıl 110.000 dolayında insanın, trafik kazası sonucunda bedenen hasar gördüğünü söyleyebiliriz. Bu rakamlara, bir de ölü ve yaralıların yakınlarını katarsak, trafik kazası mağdurlarının sayısı yılda rahat bir milyona yaklaşıyor diyebiliriz. Neresinden bakılırsa bakılsın, trafik kazaları ‘‘içtimai ve iktisadi’’ bir felakettir. Başta yaya yürürken bir bitirimin aracı altında kalan annem olmak üzere, birçok yakın veya tanıdığımı trafik kazasında kaybettim. Arkadaşlarımın delikanlı oğulları veya kızları arasında trafik kazasına karışmayan hemen hemen yok gibi. Tüm bunları yaşamış bir kişi olarak, soğukkanlılıkla şunu ifade edeyim: Türkiye'de trafik kazalarında çok az sayıda insan ölüyor.

Milyon araç başına ‘‘kaza sıklığı’’ veya ‘‘kaza ciddiyeti’’ istatistikleri, Türkiye'nin medeni ülkelere kıyasla, trafik kazalarında, yaklaşık sekiz katı daha yüksek riziko seviyesinde olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle, Türkiye'de medeni ülkelerdeki sıklıkta ve ciddiyette trafik kazası olsa, ölü sayısı yılda 6000'den 800'lere düşecek. Hakeza yaralı sayısı da aynı oranda azalacak. Pek tabii, maddi hasar da azalacak. Ama bu olmayacak. Çünkü aslan sürücülerimiz, dünyanın en iyi şoförlerinin kendileri olduğuna inanarak, inatla, ısrarla, azimle ve asla ‘‘tedbirsiz ve terbiyesiz’’ davranmaktan taviz vermeden, berbat bir şekilde araç kullanmaya devam edecekler.

* * *

Bu satırları okuyanlar arasında, yazdıklarımı onaylayanlar veya onaylamayanlar çıkacaktır. Ama şurasını adım gibi biliyorum ki; bu yazıyı okuyan sürücülerden hiçbiri, ‘‘Acaba, ben de yazarın kastettiği berbat şoförlerden biri miyim?’’ diye düşünmeyecek. Asla kendini sorgulamayacak, asla kendinde hata aramayacak, arasa da bulmayacak. O, kendisinden başka diğer sürücülerin yüzde doksanının ‘‘araba sürmeyi bilmediğini’’ kendi kendine tekrar ederek, mutlu ve şoförlüğü ile gururlu bir şekilde yaşamaya devam edecek. Çiğnediği her trafik kuralından sonra, ‘‘...biliyorum, kurala riayet etmedim ama...’’ diyerek hep kendini haklı çıkaracak. Hatta bunları, aklından dahi geçirmeden, o hep ‘‘bildiği gibi’’ aracını sürecek.

Ta ki, bir gün kaza yapacak veya bir trafik kazasının mağdurlarından biri olacak. Ondan sonra ne mi olacak? Size yapılan bir çalışmanın sonuçlarını aktarayım:

a) Uykusuzluk çekecek, b) Kâbus görecek, c) Sık sık başı ağrıyacak.

Eğer kendisi sakat kalmış veya sevdiklerinden birini kaybetmişse;

a) Mesleki ve özel hayata olan ilgisini kaybedecek, b) Araç sürmede güçlük çekecek, c) Kendine güvenini kaybedecek, d) Yürek daralması (korku) krizlerine girecek, e) İntihar etme hissine kapılacak, f) İntikam alma duygusuyla yanacak, g) Hazım bozukluğu çekecek, h) Çabuk sinirlenecek, i) Bedeni ve ruhi olarak çöküntüye uğrayacak.

(Bu yazının son sözü, Uğur Özoğuz'a ait bir klasiktir.)

SON SÖZ: Kaza, insanlara takdiri ilahi değil, tekdiri ilahidir.













Yazarın Tüm Yazıları