Çiller bu sorulara yanıt verebilir mi?

Tufan TÜRENÇİ
Haberin Devamı

Amerika'yı fetheden Tansu Çiller ülkeye döner dönmez ayağının tozuyla grup toplantısına katılıp izlenimlerini anlattı.

Kendi ‘‘ikinci demokrasi hamlesi’’ ile Amerika'daki gelişmelerin birbirine paralel olduğunu belirterek şöyle dedi:

‘‘Global dünyada güçlü devlet yok, bireyin hakları var. Dayatma yok, zor yok, siyasette komplo yok, kartel yok, kapalı kapılar ardında pazarlıklar yok. Şeffaflık var ve İnternet var.’’

Amerika'yı yeni keşfettiği için kendisini kutlarız.

Yalnız bunları okuyunca insanın aklına bazı sorular gelip takılıyor.

Acaba o güçlü, o şeffaf Amerika'da başkanın eşi faks talimatlarıyla devleti çaktırmadan yönetmeye kalkabilir mi?

Başkan bir ihale için şirketlerin verdiği teklif zarflarını Beyaz Saray'a getirtip eşiyle birlikte açarak ‘‘İhale şuna verilsin’’ diyebilir mi?

Kaynağını gösteremediği parasını yurtdışına transfer edip, örneğin Fransa'nın Akdeniz kıyılarında vilalar, oteller, alışveriş merkezleri satın alabilir mi?

Bunlar ortaya çıkınca ‘‘Hepsini satıp bir vakfa bağışlayacağım’’ diye halkını kandırır mı?

Acaba Amerikan başkanı ‘‘Babamdan kalan 1000 doları akıllıca kullanarak trilyonlar kazandım ve bu serveti böyle yaptım’’ masalını anlatabilir mi?

Bir gecede yabancı dövizlerin değerini yüzde üç yüz fırlatıp ülkesinin ekonomik krize girmesine neden olursa o koltukta oturabilir mi?

Eşinin bu döviz artışından büyük servet kazandığı yolunda yoğun söylentiler çıkarsa bunu duymamazlığa gelebilir mi?

* * *

Hadi hepsini geçelim...

Ama acaba Amerikan başkanı ‘‘Ülke için teröristlerden bile daha zararlıdır’’ dediği parti ile mücadele için oy isteyip sonra da hakkındaki soruşturmaları örtbas edebilmek için o partiyi iktidar yapabilir mi?

Sayın Çiller'in bu sorulara verecek bir yanıtı olduğunu sanmıyoruz.

Bunu biraz da onu havaalanında karşılayıp ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor’’ diye bağıran DYP'liler düşünsün.

Şimdi gelelim Tansu Hanım'ın Amerika maceralarına.

Olay hiç de kendi anlattığı gibi değil. Tersine, tam bir fiyasko.

Gazeteci arkadaşlarımızın ortak değerlendirmesi şöyle:

‘‘Söyledikleri, anlattıkları çelişkilerle doluydu. Kimseye söz bırakmayacak kadar çok konuştu. Kendisine sorulan sorular karşısında dağıldı, ilgisiz yanıtlar verdi. Tansu Hanım'ın düştüğü durumdan Türk olarak utandık. Keşke bu toplantıya katılmasaydı.’’

Bir gazeteci arkadaşım ise ilginç bir uyarıda bulundu:

‘‘Buna rağmen çok güzel konuşmalar oldu. Çok önemli görüşler ortaya atıldı. Özellikle demokrasi hakkında, birey hakları konusunda. Tansu Hanım bol bol not aldı. Bunları Türkiye'de satar. Yani bazı değişik söylemler kullanırsa burada öğrendikleridir.’’

* * *

Unutmadan bir noktaya daha değinelim.

Tansu Hanım Adalet Komisyonu'nda görüşülen irtica ile mücadele yasa tasarıları için partisinin komisyon üyelerine kızdı.

Çünkü bu üyeler Hanımefendi Amerika'dayken yasa tasarılarına destek vermeye kalktılar.

Demokrasi kahramanı, bir zamanlar köktendinciliğe karşı Türkiye'nin sigortası olan yürekli kadın, arkadaşlarına şu talimatı verdi:

‘‘Komisyonda irtica ile mücadele yasa tasarılarını desteklemeyin. Partimiz bu yasaların tümüne karşıdır.’’

E... Oy almak için umudunu miting alanlarına astırdığı türbanlı dev afişlere bağlayan Tansu Hanım'a da bu yakışır.

DYP'ye dönme hazırlığı yapan Doğan Güreş Paşa ile partiye yeni giren Hasan Kundakçı Paşa'nın dikkatine arz olunur.

Yine DYP'ye dönme yollarını ufak ufak yoklayan bazı politikacılara da duyurulur.













Yazarın Tüm Yazıları