Bir kuru temizleme öyküsü

Şöyle bir arkanıza yaslanın.

Beyninizi iyice boşaltın. Yapmanız gereken herşeyi bir süreliğine boşverin. Kulağınızı iyice bana verin. Sıkı bir kadın öyküsü geliyor. Son zamanlarda dinlediğim en etkileyici öykü.

Komik, absürd... Ama gerçek.

*

Olayın kahramanı bir kadın.

Takıntılı bir kadın. Adı Yasemin. 29 yaşında. O bir gazeteci, daha doğrusu bir dergici. Allah için aklına koyduğunu herşeyi yapıyor. Onun için kapalı kapılar yok. Ne yapıyor ediyor, hepsini açıyor.

Ya da açtırıyor!

*

Nasıl mı? Hikayenin burasında Cevat Kuru Temizleme devreye giriyor. Zaten ben oldum olası merak etmişimdir, Cevat Kuru Temizleme'nin sahibi olan bir Cevat Bey gerçekten var mıdır, bu vesileyle öğrenmiş bulundum, gerçekten varmış ve Yasemin'den iyi olmasın, İzmir'de yaşayan, kesinlikle halden (ve kadından!) anlayan şahane bir beyefendiymiş. Ama biz onun varlığından henüz haberdar değiliz...

*

Yasemin bir düğüne gidecek.

Can ciğer kuzu sarması bir arkadaşının Hyatt Regency'de düğünü var. Yasemin bir kadın. Zaman kavramıyla derdi olan bir kadın. Çünkü o bir gazeteci, 18 tilki dolaşıyor kafasında, 18 bin şeyi aynı anda yapmaya çalışıyor, ee haliyle zaman zaman çuvallıyor, herşeye yetişmeye çalıştığından iki ayağı bir pabucu giriyor.

Allah'tan üç gün önceden o düğüne ne giyeceğini hesaplamış. Babaannesinin eski bir elbisesini gardroptan çıkarmış. Kahverengi yerlere kadar inen acayip havalı bir etek ve üzerine giyeceği siyah büstiyer durumu kurtaracak, Diba'da bir de kafasına şık bir topuz oturturlasa, bir de makyaj... düğüne tip top hazır olacak.

Ama işte elbiseyi kuru temizlemeye vermesi gerekiyor. Gümüşsuyu'ndaki Cevat Kuru Temizleme'ye elbiseyi veriyor. Derdini anlatıyor. ‘‘Ben her şeyi son dakikada yaparım, aman ha, kuaför işlerimi hallettikten sonra şu gün gelip alacağım elbiseyi’’ diyor.

*

Düğün günü yine 18 bin iş bir arada hallediliyor. Ama işte, İstanbul trafiği hesaba katılmamış durumda!

Pür makyaj, kafası topuzlu kadın Cevat Kuru Temizleme'yi arıyor, ‘‘Yoldayım. En geç 7'de orada olacağım gözünüzü seveyim, dükkanı kapatmayın, ortalıkta kalırım yoksa...’’ diyor.

Kafası topuzlu kadın, nefes nefese şimdi Pucci olan Gümüşsuyu'ndaki kuru temizlemeciye geldiğinde ne oluyor?

Başında kaynar sular dökülüyor...

Çünkü dükkan kapı duvar!

Gitmişler...

İnanabiliyor musunuz, gitmişler!

Ama babaannesinin elbisesi içeride...

Yasemin'in düğüne gidebilmesi için o elbiseyi giymesi gerekiyor. Ama elbise dükkanın içinde bir yerlerde asılı duruyor. Peki bizimki ne yapıyor?

*

İşte kadın olmak böyle bir şey.

Yasemin'in bundan sonra hedefe kilitlenerek (hedef de babaannesinin elbisesi!) yaptığı şeyleri bir erkeğin yapabileceğine beni asla kimse inandırmaz.

Bir erkek vazgeçer.

Kaderine küser.

Eve gider başka bir şey giyer.

Peki Yasemin ne yapıyor?

Trans halinde gidiyor, bir çilingir buluyor. Çilingire ‘‘Usta açılacak bir kapı var, gel’’ diyor. Usta geliyor, ‘‘Burası mı?’’ diyor. ‘‘Evet, evet’’ diyor bizim ki, ‘‘Cevat babam olur, içeride kasayı unuttum, aç ki kapıyı, kasayı alayım, akşam bir arıza olmasın evde’’. Usta ‘‘Hay hay’’ diyor, tornavidayı sokuyor, kilidi kırıyor, Yasemin de o esnada en soğukkanlı haliyle kahverengi yerlere kadar uzanan düğün elbisesini buluyor, usta kapının kilidini değiştiriyor, fakat o arada dükkana canhıraş bir şekilde genç bir adam geliyor, ‘‘Benim patronun da bir gömleği olacaktı, almazsam beni vurur, akşama giyecekmiş’’ diyor. Yasemin adama acıyor, ‘‘Nerede fişiniz? Gömlek hangisi?’’ derken, fişin üzerinde yazan miktarı genç adamdan alıyor, kendi borcunu da ekliyor, orada bir kültablasının altına paraları koyuyor, ustanın eline tutuşturduğu yeni anahtarlarla olay mahalini terk ediyor.

Sabah 7'den önce gelecek yeni anahtarları Cevat Kuru Temizlemeci arkadaşlara teslim edecek, durumu izah edecek, falan filan...

Düğün şahane geçiyor!

Sabaha kadar tepiniyorlar...

Bizim ki 7'ye çeyrek kala Cevat Kuru Temizleme'ye geliyor.

*

O da ne!

Sabahın körü ama içerisi kalabalık. Personel kafayı yemiş durumda! Ne olup bittiğine haliyle anlam veremiyorlar, onlar da bir çilingirle içeri dalmışlar, bir hırsızlık oldu sanmışlar. Ama yok...

Kasadaki paralar duruyor. Üstelik kültablasının altında iki fiş ve yanına iliştirilmiş paralar var.

Yasemin durumu açıklıyor. Ben bir kadınım lütfen beni anlayın diyor. Adamların surat ifadeleri anlatılır gibi değil tabii...

*

Saat 9:30'da Yasemin Karaköy Karakolu'ndan aranıyor: ‘‘Hakkınızda haneye tecavüz ve hırsızlıktan şikayet var!’’ Bizim ki ‘‘Nasıl yani?’’ diyor. Polisler de şöyle diyor: ‘‘Bir kuru temizleme olayı varmış da, ifade vermeye gelin yoksa biz sizi gelip alacağız’’ Haklı olarak Cevat Kuru Temizleme Gümüşsuyu şikayette bulunmuş ‘‘Burası dingonun ahırı mı?’’ demiş. Ne deseler haklılar...

*

Peki olay nasıl kapanıyor?

İşte şimdi geldik bu hikayenin erkek kahramanına. Cevat Kuru Temizleme'nin İzmir'de yaşayan halden ve kadından anlayan sahibi Cevat Bey, ‘‘Kızcağızın kötü bir niyeti yokmuş. Kapansın bu mesele!’’ diyor. Ve Yasemin'i affediyor.

Anlayacağınız bizimki paçayı Cevat Bey sayesinde kurtarıyor!

İtirazı yoksa, bir gün Cevat Bey'le tanışmak isterim. Çok renkli bir kişilik olduğuna eminim. Şimdi izninizle Bebek Cevat Kuru Temizleme'ye gitmem gerekiyor benim. Bir arkadaşımın düğünü var da... Ama yemin ederim çilingirlerden uzak duracağım!
Yazarın Tüm Yazıları