Ben de dans etmeliyim...

ERTUĞRUL Özkök, “Ben durup dururken dans ederim” başlıklı pazar yazısında, denizde balinayı görünce de dans ettiğini yazdı.

Haberin Devamı

Bu iyi bir şey...

Aksilik ben çok dans bilmem. Yoksa her çeşitten canlı ortasında durmadan dans edecektim ve muhterem karım evin ortasında “iki ileri, bir geri, yarım sağa” dans etmekte olan bendenize soracaktı:

“Yine ne gördün?..”

“Kedi geçti?..”

“Deminki neydi?..”

“Kuş...”

Kediler, köpekler, kirpiler, kelebek, çekirge...

*

Ertuğrul Özkök, beyaz balina “Aydın” geldiğinde ise yazı işleri masasında çalışırken hep birlikte kalkıp dans ettiklerini de yazdı. Demek ki mutlu haberler gelince insan tabii ki mutlanıyor... Diyelim ki şöyle bir haber:

“Başbakan, Türkiye yıldız ülke oluyor, dedi...”

Hadiiii yazı işleri kadrosu dansa...

Ya da:

“Kriz teğet geçti...”

Ne bilelim biz...

*

Doğrusu dansı bana yanlış öğretmişlerdi. “İki ileri bir geri” miydi, yoksa “iki geri bir ileri” miydi o yıllarda? İçimden “İki geri... İki geri...” diye diye dans ettiğim ilk kızdan uzaklaşıp gözden kaybolurken, bir gün bunun gazetecilikte işe yarayacağını bilememiştim.

İşte lazım oldu:

Haberin Devamı

“Başbakan, nereden nereye geldik, dedi...”

Belki de o an Ertuğrul Özkök ve editörler, yazı işleri masasından kalkmış dans ediyorlardır... Ben ise “iki geri, bir ileri, yarım sağa”yı öğrenseydim, uzakta bir yerde yazımın başından kalkıp dansa katılabilirdim.

Muhterem karım soracaktı:

“Kuş mu?..”

“Hayır, Başbakan... İleri bir noktaya geldik...”

“Deminki neydi?..”

“Cumhurbaşkanı... Tarihi fırsat dedi...”

*

Bu iyi bir şey...

İyi bir şey olduğunda, hep birlikte kalkıp dans etmek...

“İki ileri bir geri” miydi, “iki geri bir ileri” miydi?..

Yazarın Tüm Yazıları