Ayşe Özek Karasu: Son sözlere ne oldu



Ayşe Özek KARASU
Haberin Devamı

Artık hiç kimse öbür dünyaya göçerken, tarihe geçecek son sözlerle ölmüyor. Büyük insanların son sözlerini içeren nice antolojiler var, ancak bunların içeriği tarihin belli bir döneminde eriyor. Yakın tarihe bakarsanız, ölüm döşeğinde son nefesle savrulmuş pek vurucu bir sözcük bulunmuyor. Bunun bir tıbbi, bir de edebi nedeni var.

Oteller kralı Conrad Hilton'a ölürken soruyorlar; ‘‘Geride kalanlara etmek istediğin son bir laf var mı?’’ diye. O da söylüyor: ‘‘Banyolardan duş perdelerini kaldırmasınlar.’’

Yani yakın tarih de ünlü son sözlerden yoksun değil. Ancak işadamı Hilton'un ölürken aklına gelen perdelerle, şair Goethe'nin son sözlerine giren perdelerin semantiği tamamen zıt özellikler taşıyor. Goethe de ölürken perdelerden bahsediyor. Perdeleri açmalarını istiyor ki, içeriye ‘‘Biraz daha ışık!’’ girsin.

Peki bugünün insanları neden ölürken veciz sözler söylemiyor? Bunun bir tıbbi bir de edebi nedeni var. Tıbbi nedeni; bugünün insanları, bütün aile bireylerini ahşap karyolanın etrafına toplayıp, tül cibinlikler altında teatral sahnelerle ölmüyor. Eğer elim bir kaza söz konusu değilse, ölüm genelde yoğun bakım ortamında çıkageliyor.

Minik hortumlar, kablolar ve narkoz etkisi altında etkileyici bir son söz söylemek de kolay olmuyor elbette.

Edebi nedene gelince; bugünün yazarları 100-200 yıl öncesinde olduğu gibi tanrısal ilhamla yazan varlıklar olarak görülmüyor. Bu nedenle yazarlar şairane sözler söylemek için çaba göstermiyor. Ya da söylememiş olsa bile, hiç kimse yazarlara belirli bir son söz atfetmiyor.

GOETHE ÖYLE DEMEMİŞ

Eski dönemlerin yazarlarına atfedilen bazı sözlerin doğru olmadığı iddiası da sık sık gündeme geliyor. Şimdi de Goethe'nin ‘‘Biraz daha ışık’’ demediği iddia ediliyor. Biraz düş kırıklığı yaratabilir, ancak şairin bu dünyayı terkederken hiç de şairane olmayan bir biçimde uşağı Krause'ye ‘‘Şarabıma şeker koymadın mı?’’ diye sorduğu öne sürülüyor.

Bu iddianın sahibi geçenlerde Almanya'da yayınlanan Son Sözler Antolojisi'nin yazarı Werner Fuld. Goethe'nin son sözleriyle ilgili başka iddialar da var. Gelini Ottilie von Goethe’ye, ‘‘Gel sevgili kızım yanıma otur ve bana elini ver’’ dediğini söylüyor. Uşağı Krause ise efendisi tarafından perdeleri açtırmak amacı dışında bir nedenle çağrıldığını iddia ediyor, ancak ayrıntılı açıklamada bulunmuyor.

EDEBİYATÇILAR MERAKLI

Fuld'un antolojisindeki ünlü son sözlerin büyük kısmı yazarlara ait. Bir de tabii ‘‘Ölüyorum!’’, ya da ‘‘Vatanım’’, ‘‘Vive la France’’ gibi sözlerle ölenler var.

Yazarlar edebi biçim ve biçemlerine uygun sözlerle göçüyorlar. Dünya görüşlerini, edebi stillerini yansıtıyorlar. Örneğin paradoks ustası Kafka ölüm döşeğinde büyük acılar içinde kıvranırken, kendisine morfin sözü veren yakın dostu ve doktoru Robert Klopstock'a şöyle diyor: ‘‘Öldürün beni, aksi takdirde bir cani olacaksınız.’’

SAÇIMI BERBAT ETTİN

Yazarların çok ince küfür ya da alay içeren son sözleri de var. Örneğin içkiye düşkünlüğü, kiliseye düşmanlığıyla tanınan İrlandalı Brendan Behan, ölüm döşeğinde alnındaki ter damlacıklarını şefkatle silen rahibeye öyle ifrit oluyor ki, şu sözlerle son nefesini veriyor: ‘‘Umarım bütün çocukların piskopos olur.’’

Ya da büyük Alman şairi Heinrich Heine. Tanrının günahlarını affetmemesinden korkup korkmadığı sorulduğunda, giderayak cevabını yapıştırıyor: ‘‘Tabii ki affeder, bu onun işi.’’

Fransız drama yazarı Claude Joseph Dorat ise öleceği gün berberini çağırıp son derece iddialı bir saç modeli yaptırıyor. ‘‘Bugünkü randevuma hazırlanmalıyım. Ölüm gelip beni alacak. İnsan önemli bir randevusu olduğu zaman görgü kuralları gereği tuvaletini ihmal etmemelidir’’ diyor.

Ancak züppece şıklığıyla tanınan Dorat'nın son sözleri bunlar olmuyor. Artık son nefesini vermek üzereyken bir hanımefendi arkadaşı gözyaşları içinde kendisine sarılınca şöyle diyor: ‘‘Gönlümü mest ettin ama, maalesef saçlarımı da berbat ettin.’’

SÖZ SÖYLEME KAVGASI

Fuld'un antolojisinde insanların bir son söz söyleme kaygısına ilişkin örnekler de var. Meksikalı devrimci Pancho Villa 1923 yılında bir suikast sonucu ölmek üzereyken bir gazeteciye, kendisini öbür dünyaya suskun bir şekilde göndermemeleri için yalvarıyor: ‘‘Lütfen bir şeyler söylediğimi anlatın...’’

Ölürken neler söylediler

Kendimi çok iyi hissdiyorum - H.G.Wells

Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim - Douglas Fairbanks

Bana bir çelik yelek verin - Kurşuna dizilmek üzere olan katil James Roges.

Ya bu duvar kağıtları gider, ya da ben - Oscar Wilde Paris'teki bir otel odasında son nefesini verir ve gider, duvar kağıtları ise kalır.

Tabii ki herkes ölür ama, benim için bir istisna olacağını düşünmüştüm hep - William Saroyan

Yaşadığım gibi ölüyorum. İlişkilerimin şerefine! - Oscar Wilde. Bu versiyona göre de Wilde elinde bir şampanya kadehiyle öbür dünyaya göçmüştür.

Keşke biraz daha şampanya içebilseydim - John Maynard Keynes

Sadece aptallar son söz söyler - Karl Marx

Tanrı onun için yaptıklarımı nasıl unutur anlamıyorum - Fransa Kralı 14. Louis

Sen de mi Brütüs - Jül Sezar (Shakespeare'e göre)

Yazarın Tüm Yazıları