Ana haber bülteninde baba haber

Biz, 5. Kat’ın ‘ekçi’ sakinleri, çarşamba, perşembe ve cuma akşamları, toplantı masasının etrafında toplaşıp, gazete káğıtlarından oluşan bir ‘örtü’ üzerinde, ekip Şekip şeklinde, müesseseler için kullanılan ‘Biz bir aileyiz’ mavrasına itibar edecek olursak, maaile yemek yiyoruz.

En büyük eğlencemiz de yemek saatine denk düşen ANA haber bültenlerini izleyip üzerine geyik çevirmek.

Zira haberlerin içeriği hiç de iç açıcı olmadığı hálde, o haberlerin sunum şekilleri, insanı genellikle ortasından yarıyor.

Var ya, o haberlerin alttaki spotlarını okumak, kullanılan jargona takılmak gibi bir lüksümüz de olmasa, mesainin akşama sarkan saatlerinin yarattığı gerilimle ne halt edeceğiz meçhul.

Pek diyesim de yok ya, hadi yine de Allah da onları güldürsün diyelim...

Bildiğiniz üzre, haber bülteninin ANA haber bülteni olması, mevzuların tamamen BABA, yani eril bir bakışla ele alınmasına engel teşkil etmiyor.

Değil mi ki bu memlekette bütün oralar, buralar, şuralar errrkeklere ait territoriler, eğer kadınsanız, ahvaliniz her daim şu cümleden ibaret demektir: Daral daral bitmiyor.

Geçenlerde yine çok şık bir klişe dile geldi haberin birinde. Biz ordan alıp mevzuyu fizana kadar uzattık tabii... Şöyle ki:

‘İleri gelen’ şeklinde tabir ettiğimiz bir şahsiyet, hapishane ziyaretinde bulunuyor. Kadınlar koğuşunda mahkûmlara bir istekleri olup olmadığını soruyor. Kadın mahkûmlar da efendim, evet, makyaj malzemesi istiyor.

Bunun üzerine haberi sunan dışses, bittabii pek mühim bir çıkarımda bulunuyor:

Kadın her yerde kadın!

Ben tabii orda; ‘Allah sizi davul etsin!’ şeklinde, hafif tertip bir kopmuşum.

Bildiğiniz kadın işte: Kikirik, süsüne püsüne düşkün, bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umrunda mı dünya, vs...

‘Ben makyaj yapmadığım için ‘kadın kimi durumlarda odun’ tipi kadın mı oluyorum?’ diye sordum ortama.

Gazetecilik dürtüleri kuduruk bir arkadaştan; ‘Onu bırak da ‘kadın her yerde erkek’ diye bir şey peydahlansa, bak işte onun şahane haber değeri olmaz mıydı? Adam köpeği ısırdı modeli... ‘Kadın her yerde adam çıktı’ türünden bir çıktı haberi bile olurdu valla!’ şeklinde cevap geldi.

Bu geyiğin bir de ‘çocuk her yerde çocuk’ modeli vardır biliyorsunuz. Meselá ciddi ortamlarda ortada hebele gübele dolanan şuursuz çocukları çekerler ve biz bunu pek şirin buluruz.

Yanisi kadın her yerde süslüdür, çocuk her yerde şuursuzdur...

Gelin görün ki ‘erkek her yerde erkek’ tribine nedense girilmez.

Niye böyle diye, akıl yürütmeye çalıştık. Sonunda ‘Herhálde erkekler, metroseksüeller, mirller (Bu da yeni moda, metroseksüelin abarmış háli.) filan çıktığından beri her yerde erkek sayılmıyor’ şeklinde iyiniyetli bir sonuca vardık.

E iyi ama, iki sene evveline kadar tiridine bandığımın, pardon trendine yandığımın dünyasında böyle mefhumlar yoktu ki?

Sonra sessizce dağıldık. Herkes işine gücüne döndü. İşler bitti, giden evine gitti, kimimiz çıkmak üzere araba beklemeye başladık.

Ben o arada gazeteleri, dergileri yüklenip bir kez daha televizyonun karşısına çöktüm.

Bir magazin programında, şimdilerde et, pardon deniz sezonu da açıldı ya, sahil kasabası eğlenceleri yayınlanıyor.

Eğlence dediğiniz malûm. Bikini, mayokini, minikinileriyle eğilip bükülen, oturup kalkan, bir ön cepheden bir arka cepheden yatan matan kadın görüntüleri.

Görüntüler ekrandayken Dış Ses Bey yine ne buyursa beğenirsiniz:

‘İşte Çeşme bu Çeşme BEYLER!’

Tam o sırada içeriden ‘N’oldu abla?’ diye panik hálinde bizim Şeref geldi.

Farkında değilim, höykürmüşüm.

Sanki söz konusu Dış Ses Bey, Şeref’miş gibi, ona çemkirmeye başladım: ‘Kardeşim, nasıl bir izan kadın izleyici diye bir şey de olduğunu hesaba katmaz? Baldır-bacak göstermek suretiyle sadece BEYLER’e hitap ediyorlarsa, kadın milleti programı izlemesin o zaman! Bu mudur?! Biz oturup yemek ve boncuktan çanta yapma programlarını, bir de şuyum buyum olur musun programlarını izleyelim. Haberdi magazindi, bize gelmez yani. Bu mudur?!.’

‘Tamam abla, kızma’ dedi Şeref, ‘Valla ben yapmadım’ hállerinde.

‘Pöh!’ demişim. ‘Hadi be... Al işte: Erkek her yerde erkek...’

Helin’e co-star buldum

Gözümüz aydın, sit-com áleminin lamba cini Birol Güven yeni bir ‘proce’yi hayata geçiriyormuş.

Bilin bakalım Friends dizisinin yerli versiyonu olarak düşünülen Erkekler Neden Evlenmez’in başrol oyuncularından biri kim olacak?

‘Bu kıza bir kapıdan kariyer yapmadan, aaa valla, kimsecikleri şurdan şuraya bırakmayız’ seferberliğinin de başrol oyuncusu, daha doğrusu tabiri caizse edilgen kahramanı olan Helin Avşar...

İnternet yayıncısı olsun... Olmadı, yönetmen asistanı olsun.... Olmadı, hadi modacı olsun... O da olmadı, dizi oyunucusu olsun...

Nasipse yakın bir gelecekte ilk demosunun haberini de okuyacağız inşallah.

Müge Anlı, röportajda Güven’e şöyle soruyor:

n İsimsiz oyuncuları tercih etmenize karşın bu oyunculara verdiğiniz yüksek ücretlerin piyasayı zorlamasından da şikáyet ediliyor?

El cevap:
Ben kastta yaratıcılıktan yanayım. Bazen bir kast vardır, insanı hiç heyecanlandırmaz, çıtası vardır, reytingi bellidir. Meselá Cihan Ünal, Tamer Karadağlı ve Levent Ülgen’e başka kanallar karşı çıktılar ama çok iyi oynadılar. Ben bu yaratıcılığın peşindeyim işte.

Şimdi bu noktada benim hafif tertip aklım karıştı. İsimsiz oyunculara dair bir soruya verilen cevapta Cihan Ünal, Tamer Karadağlı, Levent Ülgen gibi aktörler olunca, takdir edersiniz ki karışması da normal.

Yine de Birol Güven’in tam anlamıyla kendisiyle çeliştiği iddia edilemez, o da ayrı...

Zira mevzu yaratıcılık kovalamaksa, Güven, Helin Avşar’a başrol teklif etmekle, yaratıcılıkta kendini aşmış.

Öyle ki bu yaratıcılığa naçizane bir katkıda bulunmak adına bünyeye ilham geldi: Kadroya Hakan Tankut diye biri var, ‘sosyete playboyu’ şeklinde anılan abilerden, onu alsınlar.

Hani Hıncal Uluç’un sweetheart’ı Ece Gürsel’in ‘Bu adam beni reklam için kullandı’ diyerek taze nişan attığı zat-ı muhterem.

Nasıl fikir? Gerçi beyefendinin tipi öyle ahım şahım bir şey değil ama magazin kameraları karşısında şahane rol yapabiliyor. Yani yetenek deseniz var, piyasa deseniz gani...

Sosyete camiası, reytingleri patır patır patlatır valla. Hiper heyecan verici bir durum değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları