Amerika’dan dünyaya bağnazlık ihracı

Massachusetts Caddesi üzerinden şehre iniyorum. Başkan Yardımcısı’nın evine gelmeden solda bir kalabalık fark ettim. Norveç Büyükelçiliği... Önünde Gizli Servis’in kamyon yarısı jipleri... Obama taziyeye gelmiş.

Trafik yavaşladı. Polis aşağıdan gelenleri kesti. O sırada yan taraftaki Vatikan Büyükelçiliği’nin önünden... Ellerinde dev pankartlar bir grup çıktı. Aşağı yukarı 10 metre uzunluğunda fotoğraflar. Üzerilerinde de kanlı bebek görüntüleri. Bir yandan yoldan geçenlere resimleri gösteriyor... Bir yandan da “kürtaja hayır” diye slogan atıyorlar. Neye bakacağımı şaşırdım. Sonra ağır ağır devam ettim.
Bir anket yapılsa... Ve Amerikalılara tek bir soru sorulsa... “Dünyada bir kavram sizin tekelinizde olacak. Hangisini isterdiniz?” diye. Hiç şüphem yok!.. Ezici çoğunluk “Özgürlük” derdi. “Özgürlüğü en iyi biz tanımlarız. En iyi biz uygularız. En iyi biz anlatırız.”
Ama kavramın ifade ettikleri bu ezici çoğunluk için ortak bir anlam taşıyor mu, diyecek olursanız da... Şöyle söyleyeyim... Bugün Amerika’da milyonlarca kişi, Irak Savaşı’nın bir hata olduğunu kabul ediyor. Ama büyük kısmı da Amerika’nın bir milyonun üzerinde kişinin öldüğü Irak’ı gerçekten özgürleştirdiğine inanıyor. Ve kurucu babalardan beri, dünyada özgürlüğün hamisinin Amerika olduğunu düşünüyor. Başkan, çoğu çocuk 100’e yakın ölü için taziye sunarken... Dışarıda insanlara bebek cesetleri gösterip “Sakın kürtaj yaptırmayın” diye bağırmanın da parçası olduğu bir özgürlüğün!..

HEPSİ YENİ KITA’NIN ADAMI

Her şeyin bir kolayı bulunur. Sene başında Milletvekili Giffords’ı vurup dokuz kişiyi öldüren genci deli ilan ederken tartışmayı sosyolojik boyuttan koparttığınız gibi... Her olayda meseleye ‘münferit’ deyip kendinizi aklayabilirsiniz. Türkiye’de de olan şeyler biliyorsunuz... Ancak hepimizi içine alarak söylüyorum. Artık şunu sormanın zamanı geldi!.. Norveçli katil Anders Behring Breivik de bir deliyse... Onunla aynı düşünceleri savunan... Tek farkı tetik çekmemiş olan diğerleri akıllı olabilir mi?
Çoğu Amerikalı. Breivik’in günlüklerinde alıntı yaptığı kişilere bakın. Çarpıttığı eski filozoflar dışında hemen hepsi Yeni Kıta’nın adamları...
Pamela Geller var. “Srebrenica’da Müslümanlar katledilmedi, düşmana zarar vermek için intihar ettiler” diyen blogger. Breivik bayılıyor.
Robert Spencer var. New York’ta İkiz Kuleler’in yakınına yapılacak İslam merkezine “Ground Zero’ya cami dikiyorlar” diye karşı çıkıp kampanya başlatan Jihad Watch’un kurucusu. 64 kere alıntılamış günlüğünde.
Daniel Pipes var. Obama’dan İran’a hemen saldırmasını isteyen akademisyen. İdeolojik gurusu.
Ve 1996’da yakalanıp hapse atılan Çılgın Bombacı Ted Kaczynski’den... Viyana Kapıları blogunda takma adla yazan Virginialı’ya kadar onlarca ilham kaynağı. Hepsi de buralardan. Amerikalı...
Ortak özellik çıkarmaya çalıştığınızda zorlanmazsınız. İslam karşıtlığı... Yeni bir sol tanımı arayışı... İsrail yanlılığı... Avrupa’yı beğenmeme... Vesaire...
Ancak daha geniş baktığınızda. Hepsi de ‘özgürlük’ yanlısı. Örneğin Pamela Geller’ın sitesinin adı ‘Atlas Silkindi’, Amerikan tarihinin en liberal düşünürlerinden Ayn Rand’ın kitabının ismi. Ve Spencer’dan Pipes’a diğer her biri de... İfade özgürlüğü savaşçısı. Gerekirse İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçılığa kadar varan... Ancak asla nefret suçu sayılmaması gereken neredeyse sonsuz bir özgürlüğün savunucusu.
Norveç olayı şunun kanıtı aslında.
Bir Amerika var. New York, Washington, Kaliforniya gibi kıyı kesimlerinden çıkarttığı fikirleriyle dünyayı etkileyen... Yüksek Mahkemesi’nin aldığı kararlarla dünyaya özgürlüğün referansını sunan. Siyahlardan eşcinsellere ayrımcılığın her türlüsünü gerileten... Akademik ufku kocaman bir Amerika!
Ama bir de başka bir Amerika var. Kürtaj yapan doktorların katledildiği iç kesimlerden yükselen... Çarpık bir özgürlük anlayışıyla dünyaya bağnaz fikirler yayan... Cinayetlerin teorisini kuran... Deliler yaratan. Ve hem Arizona’daki gibi kendini vuran... Hem de Norveç’tekilerin kanına giren zehirli bir Amerika...
İki Amerika var. Ve dünya sanki bu iki Amerika’nın savaş alanı gibi...

Captain America bugün olsa nasıl davranırdı

Popüler kültürün radikalleşmesi... Geçen gün Norveç olayını yorumlarken biri böyle diyordu. Breivik’in takip ettiği bütün blogların, internet sitelerinin popüler kültür unsuru olduğunu... Buralarda yaşanan radikalleşmenin de Breivik’i katliama kadar sürüklediğini söylüyordu.
Norveç olayı olmadan siyaset bilimci Prof. Dr. Michael Gunter ile telefonda konuşuyoruz. Ermeni hareketi içinde bazı şiddet eğilimleri oluşmaya başladı. Onu soruyorum. “ASALA 1980’lerin sonunda bitti. O adamların hiçbiri kalmadı geriye. Şimdi ASALA’nın ismini kullanan, ASALA ismini çalan yeni bir grup çıktı” dedi. “Neden” diye sordum. “Çünkü” dedi “1915’in 100. yıldönümü geliyor ve bazı genç Ermeniler, uluslararası toplumun kendi tarih versiyonlarını (soykırım) kabul etmemiş olmasından hayal kırıklığı yaşıyorlar.” En ilginci... “Nerede büyüyorlar” dedim. “Lübnan. Orası 1970’lerde de Ermeni terörizminin doğum yeri olmuştu. Şimdi merkezi hükümetin güçlü olmayışı, radikal unsurların rahat hareket edebilmelerini sağlıyor” dedi.
Captain America filmini görmeye gittim geçen hafta. 2. Dünya Savaşı yıllarında Amerikalılara moral aşılamak için bulunan süper kahramanın yeni versiyonunu görmeye. Ve film boyunca, bir yandan da 70 yılda popüler kültürün nasıl bir dönüşüme uğradığını izledim. O hiçbir defosu olmayan... Hiçbir yanlış karar almayan... Baby boomer’ların (2. Dünya Savaşı ertesinde doğan kuşak) erdem sahibi olmaları için donatılmış karakter bugün artık yok. Onun yerineyse... Amerikan Kongresi’nde soykırım tasarısı kabul edilmedi diye Lübnan’daki bir Ermeni’nin şiddete yönelmesine çanak tutan bambaşka bir dinamik... Radikalleşmiş bir popüler kültür var!.. Sanki Captain America’nın da baş edemeyeceği bir düğüm.
Bitti. Ve birden hiç beklemediğim kadar iyi çıkan filmin ikinci bölümünü merak etmeye başladım... Çünkü Captain America’yı bugüne getirmişler... Bugünün Times Meydanı’na koymuşlardı. Ve ben de tam olarak... 1950’lerdeki Amerikan rüyasını temsil eden bir sembolün... El Kaide ile savaş yıllarında nasıl davranacağını görmek istiyordum.
Yazarın Tüm Yazıları