Zeynep Ersoy Kerherve
Zeynep Ersoy Kerherve
Zeynep Ersoy Kerherve

Çocuğunuzun cinsiyeti

Gebeliğimin 5. ayında doktorum, bir kızım olacağını müjdelediğinde, mutluluktan uçmuştum.

Haberin Devamı

Gebeliğimin 5. ayında doktorum, bir kızım olacağını müjdelediğinde, mutluluktan uçmuştum. Oysa kız çocuklarını ailenin bir parçası bile saymayan, çocuk sayısını verirken kızları ayırıp, erkekleri sayan, yeri geldiğinde kızlarını namus uğruna harcayan, kendi seçiminde direten cesur yürekli kadınlarını yok sayan, dışlayan, öldüren bir toplumun içinde yetişmiştim.

Şanslıydım, çünkü büyük bir şehirde, okumuş, yazmış bir anne babanın kucağına doğmuştum. Bizimkilerin ilk çocuğu, ailelerin ilk kız torunuydum. Rivayete göre babam ben doğduğumda çok sevinmiş… Sonraki yıllarda çeşitli nedenlerle gerilimler yaşasak da ben doğduğum topraklarda yetişen pek çok genç kıza göre şanslı bir azınlıktım. Babam, hayatimin ilk erkeği, beni sevdi ve koruyup kolladı. Her ne kadar ergenlikle beliren tehlikeler onu da korkuttu, endişelere soktuysa da… Dayandı, aldığı ataerkil eğitime kafa tutarak, beni özgür bir birey olarak yetiştirmeyi denedi, sanırım başardı da…

Bense bir Avrupa ülkesinde gebe kaldım. Eşim Fransız, ailesi Fransız. Ama hiç kızı olmamış. Kayınvalidem 'kız çocuğu büyütmenin, erkek çocuğu yetiştirmekten çok daha zor olduğunu, aslında hiç bir zaman bir kızı olsun istemediğini' söylediğinde nasıl şaşırdığımı sanırım tahmin edersiniz…

Bunca yıl karşı çıktığım, kendimce mücadele ettiğim 'ayrımcı-öteleyici' yaklaşım, burada 21. yüzyılda gelişmiş olduğu varsayılan bu Avrupa ülkesinde de karşıma çıkıyordu… İnanamadım. Sonraları buna benzer öyle çok söylem işittim öylesine saçma sapan fikirler duydum ki.
Kız çocuklarının aslında hiçbir yerde istenmediğini fark ettim… Onlardan, başına gelebileceklerden, sonrasında dönüşecekleri kadınlardan korkuyor toplumlar, anne, babalar…

Haberin Devamı

Anne olarak benim içim rahat, kızıma doğru bildiğim değerleri, insan olmanın özelliklerini ve güzelliklerini öğretmeye çalışıyorum. Cinsiyetinin altını hiç çizmiyorum. Özgür düşünmesini, 'bunu kızlar yapamaz' diyerek kendine toplumun direttiği sınırları çizmemesini istiyorum... En önemlisi de eşit olduğunu unutmamasını hep anımsamasını ve buna yürekten sahip çıkmasını öğütlüyorum...

Ne kadar başarılı olduğumu zaman gösterecek. Ama bunun için çaba sarf ediyorum.

Haberin Devamı

Bu arada ya ben nasıl bir kadına ve anneye dönüşüyorum?

Kızımın bana gelmesiyle, kadın olarak kendimi kabul etmeyi öğrendim. Ama en önemlisi onunda büyüyünce sağlıklı bir kadın olabilmesi için benim hayatımda boş kalan yerleri doldurmam gerektiğinin farkına vardım.

Büyümesi, benden ayrı bir birey olabilmesi için zamanı geldiğinde beni beğenmeyeceğini, hatta bana benzememek için elinden geleni yapacağını, ama günün birinde dönüp dolaşıp « annesi gibi » olacağını biliyorum…

Kızımın ve aslında bütün kadınların daha rahat, kendileri gibi oldukları, eşit olanaklara, eşit haklara sahip oldukları bir geleceği düşlüyorum ve bunun için elimden geleni yapıyorum.

Haberin Devamı

Onlara iyi eğitimler vermek için didiniyoruz ama yaşayacakları, bir yerinden içine karışacakları toplumun değişimine ne kadar katkımız var?

Çocuklarımıza en iyiyi vermeyi hedeflerken, yaşayacakları çevreyi kısıtlıyoruz gibi geliyor.

Küçük bir kız çocuğunun anne babasıysanız ona karşı sorumluluğunuz büyük… Onun özgürlüğü için uğraş verme zorunluluğunuzu unutmamalısınız… Düşünün bir kere belki yandaki komşunuzun her gün yaşadığı şiddet size dokunmuyor, zaten dokunmadığı için 'bin yıl yaşayabiliyor' ya üzerinize titrediğiniz küçük prensesinize dokunduğunda 'kol kırılır yen içinde kalır' diyebilecek misiniz?

Eğer vicdanınız el veriyorsa cevap verin bakalım… Uzun laflara gerek yok , 'kadın namusu' düşkünü, sadece iki değil pek çok yüzlü şiddet düşkünü, 'kadını aşağılamayı' normal yaşam olarak algılayan köhnemiş geleneklere, örflere ve adetlere takılmış toplumun eli sizin biriciğinize uzandığında ne yapacaksınız? Yine susacak mısınız?