Çocuklara nefretle mücadeleyi öÄŸretmek için yaÅŸa göre öneriler

Koronavirüs salgınıyla mücadele tüm dünyada ve ülkemizde devam ederken, Amerika iç karışıklıklar yaÅŸadığı bir döneme girdi. George Floyd’un ölümünün ardından nefret söylemleriyle, ırkçı yaklaşımlarla mücadelenin önemi tekrar hatırlandı. Bizler, haberler ve sosyal medya aracılığıyla sürece uzaktan dâhil oluyoruz. Her ne kadar ülkeler arası mesafeler olsa da, kaygılar ve endiÅŸeler ortak. Özellikle ebeveynler, en kıymetlileri çocuklarını ön yargılı, nefret dolu, ayrımcı düşünce ve kiÅŸilerden nasıl koruyabileceklerine dair endiÅŸe taşıyorlar.Â

Haberin Devamı

Küçük yaştan itibaren verilen doğru eğitim ile her türlü ayrımcılığın çocuğunuza etki etmesini önleyebilir, şahit olduğu ayrımcı tavırlara karşı doğru yaklaşımlar sergilemeyi öğretebilirsiniz.  Kötü niyetli olay ve inançları doğru değerlendirmelerine ve iyilik için güç olmalarına rehberlik edebilirsiniz. Peki nasıl?

0-6 yaş dönemi: Yaşamın ilk yıllarında amaç, şefkat ve hoşgörü temelli pozitif bir düşünce zemini oluşturmak olmalıdır. Çocuklar ırk, cinsiyet ya da etnik kökenlerini seçerek doğmuyorlar. Doğal olarak ayrımcılık bilinciyle yaşamaya başlamıyorlar. Bu dönemde verilen eğitimle, çocuğun gelecekte nasıl düşüneceği ve farklılıklara nasıl yaklaşacağına dair kontrol ebeveynlerin elindedir. Yapılan tüm araştırma ve çalışmalar, küçük yaşta farklılıklara saygı duyma bilinciyle yetiştirilen çocukların gelecekte bu düşünce yapılarını doğru davranışlar olarak sergileyebildiğini göstermekte. 

Haberin Devamı

• Çocuğunuz ona benzemeyen ya da alışık olduğu çevredekilerden farklı bireylerle hiç karşılaşmayabilir. Bu durumda ebeveynler farklılıkları evlerine getirebilirler. Kitaplar ve filmler farklı kültürleri tanıtabilecekleri en kıymetli kaynaklar. Ailecek planlanan bir film gecesinde, farklı kültüre ait bir film izlenebilir ve üzerine sohbet edilerek çocuğun merak ettiği sorular cevaplanabilir. 

• Çocuğunuza bu konuya dair eğitim vermeye başladığınızı, çocuğun hayatına dâhil olan ve paylaşımlarına güvendiğiniz yakın çevrenizle de paylaşabilir, destek isteyebilirsiniz. Öğretmeniyle sürece dair iş birliği yapabilirsiniz.   

• Eğer çok dilli ebeveynler iseniz, çocuğun ana dilini öğreniminin ardından başka bir dil öğrenmeye de teşvik etmelisiniz. 2014’te Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma sonuçları; günlük hayatta birden fazla dil duyan çocukların, dili kendilerinden farklı olan insanları daha fazla kabul ettiklerini göstermektedir.  

• Bu yaş grubu çocuklar için kelimeler oldukça önemlidir. Merakla sorulan sorulara karşı ebeveyn sessiz kalmamalı, sorusunu önemsediğini hissettirmeli ve konuyu geçiştirmemelidir. 

Haberin Devamı

6-8 yaş dönemi: Ayrımcılık ve nefret tutumlarına karşı açıkça konuşmak bu çağda daha kolay hale gelir. Özellikle ilkokul sürecindeki akran ilişkilerinde, okul öncesi döneme göre yaşanan değişimler, çocuklar için adalet kavramını daha önemli hale getirir. Çocuklar bu dönemde, ayrımcılığa dair hassasiyet geliştirebilir ve sorgulamaları fazlaca olabilir.

• Çocuğunuz rehberiniz olsun. Onun dile getirdiği duygu ve düşünceler sizin paylaşımlarınızı yönlendirecektir. Size düşen ona doğru soruları sormaktır. Ne duyduğunu, nasıl anladığını, akranlarının neler konuştuğunu, televizyonda neler gördüğünü öğrenmek konuşmanızı yönlendirecektir.

• Sohbetinizde aşırıya kaçmayın. Basit, kısa ve olabildiğince dürüst cümleler kurun. Eğer kişisel olarak yanlı düşünceleriniz var ise, bunları yansıtmamaya çalışın. Sizin düşünceniz, çocuğunuzun düşüncesi olacaktır. Onun sizi model aldığını unutmayın ve objektif cümleler kurun. 

Haberin Devamı

• Eğer cevabını bilmediğiniz ya da yorum yapamayacağınız sorular sorar ise, dürüst şekilde bilmediğinizi söylemekten çekinmeyin. Anlamsız, konu geçiştirici ya da yanlış bir cevap vermeniz onun zihnini karıştırabilir. Ebeveyn olarak her konuyu derinlemesine bilmenize gerek yok. Onu sevdiğinizi ve onu güvende tutmak için elinizden geleni yapacağınızı söylemeniz yeterlidir.

9-11 yaş dönemi: Teknolojinin yaygınlığı, günden güne uyaranların artışı çocukların korkutucu olaylarla sıkça karşılaşır olmalarına neden oldu. Dolayısıyla çocukları korumak ve sağlıklı bir bilinç kazandırmak ebeveynler için çok daha önemli bir görev haline geldi. Çünkü artık çocuklar, doğru ya da yanlış fark etmeksizin bilgiye çok hızlı şekilde erişim sağlıyorlar. Bu yüzden izledikleri içerikleri, duydukları cümleleri doğru şekilde anlamalarına mutlaka yardımcı olmalıyız.  

Haberin Devamı

• Ekran kullanımı ve içerik takibi, güvenlik ayarları aracılığıyla ebeveynlerin kontrolünde olmalıdır. Özellikle akranlarıyla arasında geçen sohbetlere dair bilgi edinmek, takip ettiği siteleri incelemek, telefonunda kullandığı uygulama ve içeriklerini kontrol etmek gereklidir. Dil, din, ırk, cinsiyet, kültür zorbalıklarının ve diğer tüm nefret içerikli paylaşımların birinci hedefinin özellikle genç kitle olduğu unutulmamalıdır.

• Bu yaş grubu çocuklar, tanıdığı ve sevdiği kişilere yönelik ön yargılı görüşler oluşturmaya başlayabilirler. Örneğin; teyzesi ayrımcılığı destekleyen bir sosyal medya paylaşımı yayınlar; komşunuz cinsiyetçi bir söylemde bulunur. Çocuk, haklı olarak zihin karışıklığı yaşayabilir. O kişiyi seviyor ve önemsiyordur, ancak düşüncelerinin ailesininkinden farklı olduğunu görmek onu düşündürebilir. Bu durum fark edilmeli ve üzerine konuşulmalıdır. Ebeveyn dilini tarafsız tutmalıdır. Örneğin ‘Teyzeni seviyoruz ancak ondan farklı düşünüyoruz. Tıpkı renk, ırk, cinsiyet, kültür gibi düşünceler de farklı olabilir.’ diyerek durum normalize edilmelidir.

Haberin Devamı

12 yaş ve üzeri: Çocuklar çocukluktan çıkmaya hazırlandıkları bu dönemde, kimliklerini kazanır ve nasıl bir yetişkin olacaklarına dair temel oluştururlar. Bu yaş dönemi oluşan düşünce yapısı sağlıklı ise genç birey şefkat, merhamet ve saygı içeren bir yaşam sürecektir.  Diğerleri ise nefret temelli, daha karanlık bir yol izleyeceklerdir.

• Her yaş döneminde gerekli olan güçlü iletişim, bu yaş grubu için çok daha fazla önemli hale gelir. Çocuğunuzun ister sanal ortamdan ister sosyal hayattan olsun, önyargılı düşüncelere ya da nefret söylemlerine tanıklık ettiğini fark ederseniz, vakit kaybetmeden konu üzerine mutlaka konuşun. 

• Konuşmalarınızda yargılayan, eleştiren, kural koyan, yasaklayan cümleler kullanmayın. Sohbetinizi olabildiğince açık ve samimi tutun. Ben öyle düşünmüyorum, şu düşüncende haklısın, bir de şu yönden düşünmeyi denemelisin, benim de eskiden senin gibi düşündüğüm olmuştu sonra şunları yaşayıp yeni şeyler öğrendim gibi yapıcı cümleleri tercih edin.  

• Düşünceleri eyleme dönüştürmek, genç bireyde bir kontrol duygusu doğurur. Irk, din, dil, cinsiyet, kültür farklılıklarına yönelik nefret söylemlerine ya da eylemlerine maruz kalmış kişilerle tanışmak, iletişim kurmak ya da yardımcı olmak, duygu ve düşüncelerinde kalıcı etkiler yaratır.

Konuya özveri ile yaklaşın

Elbette bunları uygulamak, dile getirmek kadar kolay olmayabilir. Ebeveynler zorlanabilir, tökezleyebilirler. Çünkü ayrımcılık ve nefret konusu, rahatsız edebilecek düzeyde hassas aynı zamanda karmaşık bir içeriğe sahiptir. Düşüncelerde olduğu gibi duyguların ifadesinde de açık olmak ihmal edilmemelidir. Örneğin anne-baba üzüntüsünü göstermez ise, çocuk üzgün olduğunda kendini anormal hissedebilir.  Baş etmemiz gerekmiyormuş gibi davranırsak baş etme becerilerini onlara öğretemeyiz. Anne-babalar en güçlü araçlarının içgüdüleri olduğunu unutmamalı ve konuya özenli yaklaşmalıdırlar. 

Yazarın Tüm Yazıları