AB’ye göre yüzde 6 rüşvet serbestmiş

GEÇENLERDE 35-40 yıl kadar önce çıkmış, ‘Kamu kurumları rüşvet verebilir’ anlamına gelen, ‘Kamu kuruluşları ihracatta yüzde 10’a kadar komisyon ödeyebilir’ kararının hálá yürürlükte olup olmadığını sorgulayan bir yazı yazdım... ‘Kamu’dan tık çıkmadı...

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, ‘Saddam’a rüşvet verenler listesinde Tüpraş’ın da adının yer almasıyla inceleme başlatmıştım, konuya bu yönüyle de bakacağız’ dedi.

Konuyla ilgili en ‘gerçekçi’ yorum ve tespit Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan geldi: ‘Keşke senin yazdığın gibi bir karar olsa ve bizim kamu kurumları da yurtdışında iş yaparken gerektiğinde komisyon ödeseler...’

Hisarcıklıoğlu
’nun açıkça kamu kurumlarının yurtdışında iş alabilmek için birtakım kurum ve kişilere ‘komisyon ödemesi’ni desteklemesi bana ilginç geldi, o sözlerini sürdürdü: ‘Dünyanın birçok önde gelen ülkesi kendi mallarını satabilmek, kendi şirketlerinin bir başka ülkeden iş almasını sağlamak için gerektiğinde ‘komisyon ödeme’ formülünü uyguluyor. Çünkü, bazı ülkelerde hálá iş yapabilmek birilerine ‘komisyon’ ödemeye bağlı bulunuyor.’

Ben yapılan ödemeye, ‘rüşvet’ tanımı yaptıkça, Hisarcıklıoğlu, ‘komisyon’ diye düzeltti, sonra konuyu Avrupa Birliği’nin (AB) çizdiği ‘çerçeve’ye getirdi: ‘AB’nin bu konuda yazılı olmayan kuralı var. Adresi belli olmak, istenince bilgi vermek kaydıyla AB, ister özel sektörün, isterse devlet şirketlerinin dış satımlarında, başka ülkelerdeki ihalelerde ‘yüzde 6 komisyon’ ödemesini ‘normal’ karşılıyor...’

Hisarcıklıoğlu
, geçmişte dünyanın birçok ülkesinin söz konusu komisyonu yüzde 10 dolayında uyguladığını vurguladı: ‘AB, bu konuda tavanı yüzde 6 belirledi. AB’ye göre, ‘komisyon’ diye ödenecek para mutlaka banka üzerinden birilerinin hesabına geçecek. Öyle açıktan, ‘komisyon’ ödemek yok. Yani, komisyon da ödüyorsan, bunun kayıtlı olması gerekiyor.’

Hisarcıklıoğlu
, söz konusu ‘komisyon’ ödeme formülünü İsviçre’deki banka hesaplarına benzetti: ‘Bu iş aynı İsviçre’deki banka hesapları gibi. İsviçre’deki banka hesapları gizlidir. Kapalı tutulur. Ancak, en azından orada bir takım kayıtların olduğu bilinir...’

Hisarcıklıoğlu
, ‘komisyon’ların birçok gelişmiş ülkede muhasebeleştirilebildiğini vurguladı: ‘Bizim muhasebe sisteminde bunları göstermek mümkün değil. Birçok gelişmiş ülkede şirketler dış satımlarında, yurtdışı ihalelerde ödenen ‘komisyon’u muhasebe kayıtlarında gösterebiliyor...’

Hisarcıklıoğlu
, konunun bir yanına özellikle dikkati çekti: ‘AB her ne kadar yurtdışı satış ve ihaleler için ‘komisyon’u mübah görse de, yurtiçinde asla böyle şeyleri hoş karşılamıyor.’

Hisarcıklıoğlu
, ‘komisyon ödeme kriteri’ni anlatırken, aklıma Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk Hava Yolları (THY) adına Airbus’la pazarlık yaparken Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’den Başbakanlık için uçak istediğini anımsadım. Oradan uçak değil, Mercedes Maybach sözü verildi...

Airbus, bizim Başbakanlığa bir uçak verseydi, muhasebe kayıtlarında nasıl tanımlayacaktı? Maybach, Airbus’un muhasebe kayıtlarına nasıl girdi?

Belki AB’nin yazılı olmayan ‘komisyon kriterleri’nin içinde bunun da bir adı vardır...

Ecevit’in hastalığı İSO’ya ‘başbakansız plan’ getirdi

İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) 25-26 Kasım 2005’te ‘4’üncü Sanayi Kongresi’ni gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Kongrenin ana başlığı, ‘Sürdürülebilir Rekabet Gücü ve Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinde Türk Sanayii’ olacak. İSO’nun Başkanı Tanıl Küçük, yönetim ekibinden Zeynep Bodur Okyay ve Ataman Onar’la birlikte Kongre’deki hedeflerini anlatıyor.

Bu yılki Kongre’nin ana konuşmacıları arasında Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dikkati çekiyor. Kısa süre önce Yabancı Sermaye Derneği (YASED) ve Finans Dünyası Dergisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla başarılı bir toplantı gerçekleştirmişken, İSO’nun Kongresi’nde neden Başbakan görünmüyor?

Küçük, ilk kongre günlerine uzanıyor: ‘1’inci Sanayi Kongresi’ni düzenlerken dönemin Başbakanı Bülent Ecevit hastaydı. Biz de Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in bizi onurlandırmasını rica ettik. Sağolsun İSO’yu kırmadı. O zaman da gördük ki, bu organizasyonlara Cumhurbaşkanı veya Başbakan düzeyinde katılım olduğunda onlar gidince salon boşalıyor. Bizim amacımız iki gün boyunca Türk sanayiine yön verecek tartışmalar yapmak...’

Küçük
, ‘Biz ağlama değil, arayış platformu yaratmaya çalıştık, çalışıyoruz’ diyor...

Tüm sanayicileri 25-26 Kasım’da Cevahir Kongre Merkezi’ne bekliyor... Gitmekte yarar var...
Yazarın Tüm Yazıları