88 yıl sonra iade-i itibar

Yunanistan Yüksek Mahkemesi 88 yıl önce ‘Yunan ordusunun birliklerini düşmana teslim etmek’ ve ‘Yunan ordusunun yeniden örgütlenmesini engellemek’ gibi suçlarla ölüm cezasına çarptırılan beş siyaset adamı ve bir askerin beraatini kararlaştırdı

Geçen yıl 6 Aralık’ta ‘Suyun Öte Yanından’ Yunanistan’da açılan bir davadan bahsetmişti. Kısaca hatırlatalım: Yunan tarihinde ‘Küçük Asya Felaketi’ olarak bilinen Kurtuluş Savaşı yenilgisi üzerine o dönemin başbakanlarından Petros Protopapadakis’in torunu Mihalis, Yüksek Mahkeme’ye başvurup vatana ihanet suçundan ölüm cezasına çarptırılan ve 15 Kasım 1922’de kurşuna dizilen dedesi için iade-i itibar talebinde bulunmuştu.
Nikos Protopapadakis’in yanı sıra daha iki başbakan (Dimitris Gounaris ile Nikos Stratos, iki bakan (Nikolaos Theotokis ile Yorgo Baltacis) ve bir general (Yorgo Hacıanestis) tarihe ‘Altılar Davası’ olarak geçen davada ölüm cezasına mahkûm edilmişti.
Yunanistan Yüksek Mahkemesi (Arios Pagos) geçen hafta ikiye karşı üç oyla 88 yıl önce ‘Yunan ordusunun birliklerini düşmana teslim etmek’ ve ‘Yunan ordusunun yeniden örgütlenmesini engellemek’ gibi suçlarla ölüm cezasına çarptırılan beş siyaset adamı ve bir askerin beraatini kararlaştırdı.
İki hakim, ‘Altılar Davası’ ile ilgili tutanaklarını bulunmadığı ve o davada dinlenen tanıkların da artık hayatta olmaması sebebiyle yeniden davaya bakılamayacağını savunarak 1922’deki ölüm cezası kararının bozulmamasını istedi.
Buna karşı çoğunluk, yani diğer üç hakim, “Dedem vatan haini değildi” diyen Mihalis Protopapadakis’in gerekçelerini haklı buldu. İnfaz edilen başbakanın torunu, “Yunan ordusunun İzmir’den ayrılışı 30 Ağustos 1922’de başlayıp 5 Eylül’de tamamlandı. Altılar Davası’nın ilk duruşması aynı yılın 31 Ekim’inde yapıldı. Bu kadar kısa bir süre içinde mahkemenin altı sanığı ölüme mahkûm edecek belge ve kanıtları olamazdı” görüşünü savundu. 88 yıl sonra gelen beraat kararında eski başbakanlardan Elefterios Venizelos’un “Onlar vatan haini değil. Cezaları infaz etmeyin” diyen bir telgrafı ve parlamentodaki bir konuşması da etkili oldu.
TARİH KİTAPLARI DEĞİŞSİN
Karar açıklandıktan sonra mutluydu torun Protopapadakis. “Oğlum bir gün okul dönüşü büyükbabasının vatan haini olup olmadığını sormuştu. Okulda öyle söylemiş öğretmen. Tarih kitabı öyle yazıyormuş” diyor.
Mihalis Protopapadakis şimdi tarih kitaplarında da dedesiyle ilgili yazılanların değiştirilmesini isteyecek.

ATİNA’DAN ERDOĞAN GEÇTİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Akdeniz’de İklim Değişikliği Konferansı için geçen hafta geldiği Atina’da Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile iki saat süren görüşmesinden sonra 1999’da başlayan Türk-Yunan yakınlaşması süreci yeni bir döneme girdi. Artık ‘Ege’de barış-dostluk havası’ yerini ‘Ege’de çözüm havası’na bırakıyor. Sorunlar halının altına saklanmıyor. Karasularıydı, hava sahasıydı, kıta sahanlığıydı, oydu, buydu çözüm zihniyetiyle ele alınıyor. Atina’da da Ankara’da da çözüm için siyasi irade var. Ev sahibi Yunanistan ve Türkiye’den başka bir tek Malta’nın başbakan düzeyinde temsil edildiği göz önüne alınırsa sanırım Akdeniz İklim Değişikliği Konferansı Erdoğan ile Papandreu’nun ‘derin sularda’ yüzmeleri için herhalde bahaneydi. Beklentilerin aksine Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın Atina’ya gelmemesi ise doğal olarak kafalarda “Acaba havayı bozmasın diye mi?” sorusu yarattı. Erdoğan Atina’dan ayrıldığında hava birazdan kararacaktı. Masmavi denize baktım. Sakin çok sakindi.

LADY GAGA’NIN ZİYARETİ HAKKINDA HER ŞEY

Uzatmalı sevgilis Luc Carl ile evlendiği haberlerini doğrulatamadım. Buna karşılık asil bir babalık görevi olarak hemen bütün şarkılarını bildiğim Lady Gaga’nın Girit-Santorini-Atina-Mikonos turu hakkında epey ‘istihbarat’ topladım.
Bir kere helikopterle geldiği Girit adasında kaldığı Elunda sahilinde Lady Gaga’yı sevgilisi Luc ile öpüşürken görmeyen kalmadı. Öğrenciler ve garsonlar da buna dahil.
Santorini’de ‘raki’ yani ‘rakı’ tavernasında dostları ve korumalarıyla birlikte akşam yemeği yedi. Deniz ürünlerinden ve beyaz şaraptan oluşan yemeğin sonunda rakı-bal karışımı ‘rakomelo’ içti (onca yıldır bu zevksiz şeyi nasıl ve neden içerler bir türlü anlayamam).
Atina’da Akropolis mabedini görmek istedi ama o saatte kapalı olduğundan ziyaret edemedi. No problem! Akropolis eteklerindeki Dionisos restoranında da başka kimle olacak? Lec ile birlikteydi. Ziyaretçi defterine “S’agapo (seni seviyorum) Akropolis” diye yazdı. Rujlu dudaklarıyla da deftere bir öpücük kondurdu.
Mikonos adasındaysa, güneş batımı vakti bir başka olan Cavo Tagoo otelinde kaldı. Yaz bitti ya; dünya çapındaki restoranı Nammos kapalıydı. Araya eş-dost koyup bir geceliğine açtırmayı denedi ama ı-ııh olmadı. Mikonos’tan ayrılırken de ağzında kocaman bir puro varmış.
Yazarın Tüm Yazıları