’3.5 ay ömrün var’ dediler ’hasta hakkımı’ aradım 3.5 yıldır yaşıyorum

İNGİLİZ işadamı Frank Buckle, 2004 yılında bir böbreğinin üstünde şişkinlik farketti.

O zamana kadar ciddi bir şikayetle doktora gitmemişti. Şişkinliği eşine de gösterdi, öncelikle aile doktoruna başvurdu.

Aile doktoru bir ilk tetkikleri yaparken, Frank Buckle kan tükürdü. Bunun üzerine aile doktoru Buckle’yi yönlendirdi: "Hemen bir onkoloğa görünmenizde yarar var."

Frank Buckle
, doktorunun dediğini yaptı, soluğu onkoloğun yanında aldı. Onkolog önce muayene etti, ardından ultrason, MR çektirdi ve teşhisini koydu:

- Üzgünüm Bay Buckle, maalesef kansersiniz. Üstelik 3.5-4 ay ömrünüz ancak var.

- Peki öneriniz nedir doktor bey?

- Acilen ameliyat olmanız gerekiyor.

Frank Buckle, hemen ameliyat için hastaneye başvurdu. Ancak, hastane ameliyat için 6 ay sonrasına gün verdi. O da durumu onkoloğa bildirdi: "3.5-4 ay ömrüm kaldığını söylüyorsunuz, ameliyat gününü 6 ay sonrasına veriyorlar. Bu nasıl iş?"

Onkolog, hastanedeki gücünü kullandı, kendi doğum gününe denk gelen bir tarihte Frank Buckle’yi ameliyat etti. Böbreğin üstündeki tümörü temizledi.

Aradan bir süre geçti, kanser tümörleri Frank Buckle’nin akciğerine de sıçradı. Bununla da kalmadı, dirseğinde bir ur belirdi. Buckle, bir yandan metastaz sıkıntısı çekerken, diğer taraftan da hastalığıyla ilgili araştırmalar yaptı.

Buckle, o günlerde ABD’de yeni bir ilacın piyasaya çıkmak üzere olduğunu öğrendi. Hemen ameliyatı yapan onkoloğa gitti: "Ben bu ilacı denemek istiyorum."

Onkolog, "Sözünü ettiğiniz ilacı burada deneyemezsiniz. Ancak, Manchester’da bir klinik var, onlar size yardımcı olabilir" yanıtı verdi.

Frank Buckle, kafasına koyduğu yeni ilaç denemesini Manchester’daki klinikte görevli bir profesörün gözetiminde yaptı. Sonuç olumluydu.

Buckle’nin bu öyküsünü, uluslararası ilaç devi Pfizer’in sponsorluğunda Brüksel’de düzenlenen "Avrupa’da Sağlık Bilgisinin Önündeki Engeller" toplantısında dinledim. Öykünün en çarpıcı bölümünü Buckle’den aktarayım: "O günlerde ABD’de deneme aşamasında olan ilacı kullanmaya başlayınca tümörler bariz şekilde küçülmeye başladı. Dirseğimde çıkan tümörün zamanla küçülmesini gözlerimle bizzat izledim. Akciğerimdeki tümör de aynı şekilde küçüldü."

Frank Buckle, konuşmasını bitirirken özellikle vurguladı: "İlk kanser teşhisi konulduğunda 3.5-4 ay ancak yaşarsın demişlerdi. Bakın üzerinden 3.5 yıl geçti, hálá aranızdayım."

Buckle, öyküsünün sonunda özellikle bir kez daha dikkat çekti: "Gittiğiniz ilk doktor bir teşhis koyduğu zaman hemen kabullenmeyin. Ulaşabildiğiniz her kaynaktan hastalığınızla ilgili bilgi araştırın, bunu doktor veya doktorlarınızla tartışın. En doğru tedavi yöntemine öyle karar verin."

Buckle
’nin öyküsü ve verdiği mesaj, daha önce Avrupa Erkek Sağlığı Forumu temsilcisi Ian Banks ile Prof. Reinhard Angelmar’tan aktardığım "Kendini tanrı gibi gören doktor dönemi kapanıyor" sözüyle örtüşüyor...

Cumhurbaşkanı Gül Kayseri’yi izliyor

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 364 oda ve borsa başkanıyla sektör meclisi başkanlarının katıldığı iftar sonrasında Çankaya Köşkü’nde tek tek başkanları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tanıttı.

Sıra bana geldiğinde, "Vahap Munyar, Hürriyet Gazetesi’nde çalışıyor ama burada TOBB’un Medya ve İletişim Meclisi Başkanı kimliğiyle bulunuyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, elimi sıkarken Kayseri’yle ilgili, "New York Times ekibi Kayseri’ye neden çanta dolusu bisküvi götürdü" yazımı anımsadı: "Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ahmet Hasyüncü’yü yazmıştınız."

Rifat Hisarcıklıoğlu araya girip takıldı: "Sayın Cumhurbaşkanım, Malatya’dan fırsat bulursa arada Kayseri’yi de yazıyor."

Cumhurbaşkanı Gül’ün yazımı anımsaması, Kayseri’yi yakından izlediğini gösteriyor.

250 kilo altın yatırdık şimdi 100 kiloya düştü

ATASAY Kuyumculuk CEO’su Cihan Kamer, İstanbul Yenibosna’daki merkez binalarını yaptırdıkları sırada 250 kilogram altına eş para harcadıklarını söyledi: "İstanbul’da gayrimenkul fiyatları artarken bizimki düştü..."

İstanbul’da bir gayrimenkulün fiyatının düşmesi pek olası değildi... Cihan Kamer ekledi: "Biz altın işi yaptığımız için, ölçümüz altındır. Altının onsu şimdilerde 745 dolar dolayında... Yükselen altın fiyatları, bizim binanın değerini de 100 kilogram altına indirdi."

Cihan Kamer, arada babası Atasay Kamer’e, "Binayı yan tarafa doğru büyütsek" gibi öneri götürmeye kalkınca aldığı yanıt, "Önce 250 kilo altını kurtaralım, sonra bakarız" oluyormuş...
Yazarın Tüm Yazıları