1- Ruhsal sağlığınızı koruyun
Sürekli ölüm, endişe ve tartışma içerikli programları izlemek ruh sağlığınızı olumsuz etkilemekle beraber bu olumsuz duyguların çocuğunuza da yansımasına sebebiyet verir. Bu nedenle öncelikli olarak hastalıkla ilgili doğru kaynaklardan bilgi almak ve bilgi kirliliğinden uzak durmak çok önemlidir.
2- Korkutmayın
Korkutarak çocuğa herhangi bir davranış kazandırmak doğru ve kalıcı bir yöntem değildir. Çocuk yapmaması gereken davranışı, korkutan figürün olmadığı her yerde tekrarlayabilir. Bunun yanı sıra çocuğu korkutmanın, çocukta nasıl duygular uyandıracağını ve ne gibi hasarlar bırakabileceğini tahmin etmek mümkün değildir. Çocuklar yaşlarına ve kişisel özelliklerine göre olayları farklı şekillerde içselleştirebilirler. Bu nedenle hastalıktan korunması amacıyla çocuğu korkutmak yerine anlaşılır bir dil kullanarak kısa ve öz şekilde çocuğu hastalık hakkında bilgilendirmek gerekmektedir. Bu bilgilendirmeyi oyun içinde yapmak çocuk için çok daha etkili bir yöntem olacaktır.
3- Nasıl korunabileceğini anlatın
Ellerin temizliği koronavirüs ile mücadelede dikkat edilmesi gereken ilk noktadır. Özellikle çocuklar her yeri ve her nesneyi dokunarak keşfettikleri için el yıkama alışkanlığı edinmeleri çok önemlidir. Eller yıkanırken birlikte 20’ye kadar sayabilir ve bu sırada oyuncaklardan veya çocuk şarkılarından faydalanabilirsiniz. Sabun kullanımının önemini anlatmak için sabun-karabiber deneyinden faydalanabilirsiniz.
Sabun-karabiber deneyi; Su dolu kaba biraz karabiber dökün. Karabiberlerin mikrop rolünde olduğundan bahsedin. Kulak çubuğunu sabuna batırıp ardından karabiberli suya daldırın. Sabun karabiberleri ittirecek ve böylelikle mikroplar sabundan kaçmış olacaktır.
Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise maske kullanımıdır. Çocuğa maske kullanımını sevdirmek için maskeyi oyunlarınıza dahil edebilirsiniz. Örneğin oyun sırasında oyuncak bebek veya hayvanlarına maske takabilir ve süreci eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
Özel öğrenme güçlüğü; okuma bozukluğu(disleksi), matematik bozukluğu(diskalkuli), yazılı anlatım bozukluğu(disgrafi) ve dil bozukluğu(afazi) olmak üzere dört ayrı alanda ele alınır. Bu nedenle bu tanıyı alan her çocuğun zorlandığı alan farklı olabilmektedir.
Özel öğrenme güçlüğü belirtileri
-Konuşma problemleri; sözcük dağarcığında yetersizlik, gecikmiş konuşma
-Okuma ve yazma problemleri; okumayı ve yazmayı öğrenme aşamasında gecikme, harfleri karışma ve değiştirme, heceleri değiştirme, yanlış okuma ve okuduğunu anlayamama
-Odaklanma problemleri; dikkat ve konsantrasyon eksikliği, odaklanamama, konuyu takip etmekte zorlanma
-Kavrama problemleri; renkler, sayılar, zıt anlamlı kelimeler, gün, ay, yıl ve saat gibi kavramları öğrenmede güçlük yaşama,
-Dört işlem problemleri; çarpım tablosunu öğrenmede güçlük, tersten bölme işlemi yapma, işaretleri karıştırma
-Yer-yön problemleri; sağını solunu ayırt edememe, uzaklık ve derinlik algısında bozukluklar
Hayal gücüne dayalı yalanlar: Okul öncesi dönem çocuklarının hayal gücü çok zengindir. Özellikle 3 yaş ve sonrasında hayal gücüne bağlı sembolik oyunlar çok sık görülür. Bu gibi durumlarda söyleneni yalan olarak değerlendirerek çocuğa kızmak veya doğru olanı öğretmeye çalışmak çocuğun yaratıcılığını ve hayal gücünü sınırlar.
Dikkat çekmeye dayalı yalanlar: Normalde çevresinden göremediği ilgiyi abartılı bir durum anlattığında gördüğünü fark eden çocuk, fark edilmek ve ön plana çıkmak için bu tür yalanları her durumda kullanmaya başlayabilir. Örneğin çocuğun okulda 15 tane elma yedim diyerek ailesinden tepki almaya çalışması gibi.
Gözleme dayalı yalanlar: Bu tip yalanlarda başrol genellikle çocuğa bakım verendir. Örneğin anne çocukla birlikte evde otururken çalan telefona şu an dışardayım diye cevap veriyorsa çocuk bu durumu normalleştirir ve başka yerlerde kullanmaya başlar.
Korkuya dayalı yalanlar: Çocuk yanlış, eksik veya hatalı bir iş yaptığında ailesi tarafından sözel veya fiziksel olarak cezalandırılıyorsa, korktuğu için kendini koruma amacıyla yalana başvurabilir.
Kabul edilme kaygısına dayalı yalanlar: Özellikle mükemmeliyetçi bir ailede büyüyen çocuklarda çok sık rastlanılan bir durumdur. Çocuğun kendini ispatlama ve ailesinin gözüne girme kaygısıyla söylediği yalanlar, örneğin dış çevrede bir arkadaş grubuna girme amacıyla söylenen yalanlara dönüşebilir. Anaokulunda evcil hayvanı olan 2 çocuğun birbirlerine hayvanlarını anlatırken, sırf aralarına girmek için bir evcil hayvanı olduğunu varsayıp anlatan başka bir çocuk buna örnek gösterilebilir.
Şaka yoluyla söylenen yalanlar: Çocuk yalnızca gülmek, eğlenmek ve eğlendirmek amacıyla bu tür yalanlara başvurabilir.
Ebeveynlere öneriler
Çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarını gözlemlemek ve buna yönelik davranmak gerekir. Ebeveyn olarak çocuğun anlattığı her şeyi önem derecesi gözetmeksizin yadırgamadan, küçümsemeden dinlemek, anlamaya çalışmak bu hususta çok önemlidir. Böylece çocuk ailesi tarafından önemsendiğini hisseder ve kendini değerli hissetmek veya dikkat çekmek için yalan söylemeye ihtiyaç duymaz.
Sınırsız yetişen çocuk dış dünyaya açıldığında ev içinde gördüğü ilgi alaka ve sınırsız alanı çevresinden de bekler ve göremediğinde bu sefer çevresi ile iletişim sorunları yaşamaya başlar. Örneğin okula uyum(oryantasyon) sürecinde evde sınırsız yetişen çocukların okula çok daha zor adapte olduğu görülmektedir. Bunun sebebi okulda uyulması gereken birtakım kurallar olması ve çocuğun buna ayak uyduramamasıdır.
Doğru sınır koymak
Sınır koymak demek elbette ki çocuğun özgürlüğünü kısıtlamak, yasaklar getirmek, cezalar vermek demek değildir. Aksine çocuğun özgüven gelişimini destekleyerek yerine göre nasıl doğru davranacağı hakkında çocuğu bilgilendirmek, çevresiyle doğru iletişim kurmayı öğretmek ve çocuğun güvende olmasını sağlamak demektir. Doğru sınır koymak kısaca çocuğa sınırlar içinde sınırsızlığı, özgürlüğü öğretmektir.
Tutarlı olunmalı
Tutarlı olmak doğru sınır koymanın en önemli adımlarındandır. Bir konuda çocuğa bir gün hayır denilip ertesi gün evet deniliyorsa, bu durum çocukta kafa karışıklığına sebep olur. Çocuk, ebeveyn tutarsızlığını gördüğünde sınırların esneyebildiğini fark eder ve her seferinde bu sınırları daha fazla zorlamaya başlar. Bu nedenle ebeveyn olarak sınırların nasıl olması gerektiğini öncesinde netleştirmeli ve buna uygun davranmaya özen göstermelisiniz.
Hayır demek yerine alternatif yollar üretilmeli
Çocuğun isteklerine ‘’hayır’’ demek yerine alternatif olarak ne yapılabileceğini düşünmek hem aile içi iletişimi kuvvetlendirir hem de doğru davranışın öğrenimini kolaylaştırır. Örneğin duvarı boyamak isteyen çocuğa hayır diye sınır koymak yerine, duvara bir sayfa yapıştırmak ve orayı boyayabileceğini söylemek doğru olacaktır. Böylece çocuk sınırlı bir alanı dilediği gibi boyayarak kendi istediğini gerçekleştirmiş olacak aynı zamanda ebeveynleri tarafından anlaşıldığını fark edecektir.
Sınırlarınız olumlu olmalı
Bu süreci, doğru zamanı bekleyerek başarılı bir şekilde tamamlamak, çocuğun sosyal, duygusal, kişisel ve psikolojik gelişimi için son derece önemlidir.
Tuvalet eğitimine ne zaman başlanılmalı?
Genellikle çocuğun tuvalet alışkanlığını 18-42 ay arasında edinmesi beklenir. Ancak her çocuğun bireysel özellikleri ve gelişim hızı birbirinden farklı olduğu için yaşından ziyade çocuğun hazırbulunuşluğunu dikkate almak gerekir.
Çocuğumun hazır olduğunu nasıl anlarım?
-Çocuk kendini ifade edebilecek kadar konuşuyorsa,
-Kirli bezinden rahatsızlık duyuyorsa,
-Kakasını yaparken saklanıyor, çömeliyor, kaka yaptığını ifade ediyorsa,
-Sabahları kalktığında bezi kuru ise,
Dolayısıyla birbirini dinlemek, dikkati konuşan kişiye vermek, sıra bekleyerek konuşmak gibi iletişim kurmanın yollarını ilk olarak ailemizden öğrenir, çevreyle iletişimimizi de öğrendiğimiz bu yollarla kurarız. Bu nedenle aile içi iletişim çok önemlidir.
- İlk iletişim
Yeni doğan bir bebeğin tepkilerine önem vermek gerekir. Çıkardığı sesleri taklit etmek, ağladığı zaman onu anladığını dile getirmek, kucağına almak, sarılmak, kendini güvende hissetmesini sağlamak, beslemek, gazını çıkarmak gibi eylemler bebekle ilk iletişimi başlatır.
- Çocuğunuzu dinleyin
Çocuk yaşının ilerlemesi ile birlikte kendini sözel olarak daha iyi ifade etmeye başlar. Yaptıklarını, oynadıklarını, gördüklerini anlatmak ister. Öğrenmeye ve çevreyi sorgulamaya başladığı için devamlı olarak sorular sorar. Çocuk bir şeyler anlatırken dikkati çocuğa vermek, her sorusunu cevaplamaya çalışmak gerekir.
Dinlerken çocuğun boy hizasına inmek, göz teması kurmak ve başka bir işle ilgilenmemek gerekir. Eğer başka bir isle meşgulseniz ‘’İşim biter bitmez seni dinleyeceğim, anlatacaklarını merak ediyorum’’ gibi bir yaklaşımla bunu dile getirebilirsiniz.
- Değerli hissettirin
Çocuğu dinlerken onu anladığınızı sözel yollarla veya mimiklerinizle çocuğa hissettirmelisiniz. ‘’Hmm, evet tabii, öyle mi?’’ gibi ifadeler kullandığınızda veya mimiklerinizle bunu gösterdiğinizde çocuk onu önemsediğinizi ve dinlediğinizi anlar. Bu durum onu sizinle iletişimini devam ettirmesi için heveslendirir.
Önemli olan oluşan bu kıskançlık duygusunu dengede tutmak, kardeşler arasındaki iletişim ve bağı kuvvetlendirmektir. Bu noktada elbette ki en büyük sorumluluk ebeveynlere aittir.
Kardeş doğmadan önce yapılması gereken hazırlıklar
Her yeni olay çocukların rutinini değiştirir ve çocuklar için yeniyi kabullenmek yetişkinler kadar kolay olmayabilir. İşte bu yüzden çocuğu bu değişikliğe önceden hazırlamak çok önemlidir.
Bebek doğmadan önce büyük çocuğa bu durumu tüm gerçekliğiyle anlatmak gerekir. Genel olarak ebeveynlerin ‘’Kardeşin gelince oyunlar oynayacaksınız, birlikte gezmeye gideceksiniz’’ gibi söylemlerle yarattıkları olumlu tablolar, bebek doğduktan sonra çocukta hayal kırıklığına sebep olabiliyor. Bu nedenle ‘’Kardeşin doğduğunda özellikle annen olmak üzere hepimizin yardımına ihtiyaç duyacak, çok küçük olacağı için seninle hemen oyunlar oynayamaz ama büyüdükçe sen ona oyunlar öğretebilirsin, yemek yemeye başladığında yemeğini yedirebilirsin’’ gibi daha gerçekçi tablolar sunması beklentiyi yükseltmez.
Yeni bebek haberini çocuğa verirken bu konuyla ilgili yazılmış çocuk kitaplarını okumak, büyük çocuğun bebeklik resimlerini kullanmak, süreci kavramayı kolaylaştırabilir. ‘’Bak bu fotoğrafta annenin kucağındasın, ona ihtiyacın var. çok küçüksün ve henüz konuşmayı bilmiyorsun, kardeşinin de senin gibi yardıma ihtiyacı olacak. Bu yüzden, bir süre hep annenin kucağında kalması gerekebilir’’ gibi.
Yeni bebek için alışveriş yaparken, büyük çocuğun fikirlerini almak gerekir. Bu hem öz güven gelişimi hem de kendini olayın içinde hissetmesi için önemlidir. Örneğin; ‘’Kardeşinin odasını ne renk yapalım, sence hangi yatak onun için daha uygun olabilir?’’ gibi sorulardan yararlanılabilir. Yeni bebek için düşündüğünüz isimleri seçenek halinde büyük çocuğa sunmak ve fikrini almak kardeşini benimsemesi için güzel bir yöntem olacaktır. Bebek doğduktan sonra büyük çocuğa kardeşiyle ilgili sorumluluklar vermek de bu noktada çok önemlidir.
Anne doğumdan çıktığında fiziksel ve duygusal olarak kendini iyi hissetmeyebilir veya kendinde olmayabilir. Böyle durumlarda anne kendine geldikten sonra büyük çocuğun onu görmesi daha doğru olacaktır. Aksi halde bu durum büyük çocuğun, yeni bebeğin annesine zarar verdiğine dair düşüncelere girmesine sebep olabilmektedir.
Ailelerin en sık yaptıkları hatalar
Ancak aşağıda bahsedeceğim odaklanma ve konsantrasyon becerilerini kuvvetlendiren dikkat egzersizleri her yaşa ve her çocuğun gelişim düzeyine göre uyarlanabilir.
1- Açık havaya çıkın
Açık hava gezileri, doğa yürüyüşleri, dış mekanda oynanan oyunlar stres seviyesini azaltır, konsantrasyon becerilerini arttırır.
Öneri; Birlikte doğa yürüyüşüne çıkın. Değişik renklerde yapraklar toplayarak bunları renklerine göre gruplandırın.
2- Birlikte gözlem ve inceleme yapın
Bir oyuncağı, bir nesneyi, bir olayı birlikte gözlemlemek, onun hakkında konuşmak, yorumlar yapmak, kısaca belli bir süre tüm dikkati bir noktada toplamak faydalı bir dikkat egzersizidir.
Öneri; 3 veya daha fazla oyuncağı bir araya toplayın. Çocuk ile yaklaşık 1-2 dakika oyuncakları inceleyip hakkında konuşun. Daha sonra çocuktan gözlerini kapatmasını isteyin ve oyuncaklardan bir tanesini saklayın. Çocuktan gözlerini açıp sakladığınız oyuncağın hangisi olduğunu bulmasını isteyin. Yaşla birlikte oyuncak sayısını da artırabilirsiniz.
3- Hareketli oyunlar oynamasına izin verin