Sena Karabiber

Çocuk için oyun ve oyuncağın önemi

7 Ekim 2020
Oyun, çocuğun sosyal, duygusal, bilişsel, fiziksel kısacası gelişiminin her aşamasında çok önemli bir yere sahip olan en temel ihtiyaçlarından biridir. Çocuk için en kalıcı öğrenme yolu oyundur. Oyun sırasında çocuk hem eğlenir hem de yeni davranış ve bilgiler kazanır.

Çocuk oyun içinde kendini keşfeder ve pek çok duyguyu yaşayabilir. Böylece empati yeteneği gelişir. Oyun çocuğun sözel olarak dışa vuramadığı pek çok duyguyu açığa vurmasına yardımcı olur, çocuğu rahatlatır, iyileştirir.

Oyun yoluyla çocuk anne olur, baba olur, bebek olur, doktor olur. Kısacası farklı sosyal rollere girerek gerçek hayatı oyununun içine dahil eder.

Oyunun en etkili aracı ise oyuncaktır. Dolayısıyla çocuk için seçilen oyuncaklar da çocuğun gelişiminde en az oyun kadar önemli bir yere sahiptir.

Oyuncak seçiminde nelere dikkat etmek gerekir?

Oyuncak seçiminde oyuncağın, çocuğun takvim yaşı ve gelişim dönemine uygun olmasına dikkat edilmelidir. Ancak şunu da unutmamak gerekir; aynı yaş döneminde de olsa her çocuğun gelişim hızı farklıdır. Bu nedenle oyuncağın üstünde yazan yaş sınırıyla birlikte çocuğun bireysel özelliklerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Çocuğun yaş ve beceri düzeyinin üzerindeki oyuncaklar çocukta motivasyon bozukluğu, özgüven eksikliği ve başarısızlık duygusuna sebep olabilir.

Oyuncağın içerdiği materyallere dikkat etmek gerekir. Kanserojen veya zararlı kimyasallar içermeyen oyuncaklar tercih edilmelidir. Aksi halde çocuğun sağlığı tehlike altına girer. Bununla birlikte çocuğun yutma ihtimali göz önüne alınarak küçük parçalı oyuncaklar 3-4 yaş öncesinde önerilmemektedir.

Fazla yapılanmamış, çocuğun hayal gücünü geliştiren, yaratıcılığı destekleyici işlevsel oyuncaklar tercih edilebilir. Yaşa göre, lego, oyun hamuru, doktor seti, mutfak aletleri gibi oyuncaklar bunlara örnek gösterilebilir.

Seçilen oyuncağın çocuğun ilgi alanına hitap etmesi çok önemlidir. Çocuğun oynarken keyif alması, mutlu olması, oyuncağa kendinden bir şeyler katması gerekir. Eğer çocuğun ilgi alanına girmiyorsa o oyuncağın fiyatının, ne kadar eğitici olduğunun veya ne kadar tercih edildiğinin hiç bir önemi kalmaz.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda dil gelişimi

7 Ekim 2020
Dil gelişimi yaşam boyu devam eden bir süreçtir. İlk doğduğu an ağlama ile başlayan dil gelişimi, çocuğun çevresindeki sesleri duyması ve taklit etmesiyle devam eder.

Bir yaştan itibaren çocuk dede, baba, mama gibi sözcükler kullanarak tek sözcük dönemine girer. 18 aydan itibaren iki sözcüklü kelimeler kullanmaya başlayabilir. Telgraf konuşması denen bu dönemde kelimeler tam bir cümle oluşturmasa da anlam ifade eder. "Anne gel, araba git, baba aç" buna örnek gösterilebilir. 2-3 yaş arası dönemde çocuktan 3-4 kelime kullanarak daha anlamlı ve düzgün cümleler kurması beklenir. 3 yaştan sonra kelime haznesinin gelişmesi ve sosyalleşmenin başlamasıyla çocuk duygu ve düşüncelerini daha rahat bir şekilde dile getirebilecek hale gelir. 5 yaş ve sonrasında çocuğun kullandığı dil artık yetişkin dili kadar net ve anlaşılır olur. Bu dönemde yaklaşık 2000 kelime kullanabilen çocuk, 8-9 yaşlarına geldiğinde ortalama 3000 kelime kullanabilir.

Dil gelişimini destekleyici öneriler

Bebekler dili taklit ederek öğrenmeye başlar dolayısıyla ailenin çocukla etkileşimi dil gelişimi için en önemli etkendir. Yenidoğan döneminden itibaren çocukla iletişim içinde olma, çocuk tepki vermese dahi çevredeki nesneleri, kavramları çocuğa tanıtma, masal anlatma, şarkı söyleme, tekerlemelerden yararlanma gibi pek çok eylem çocukta dil gelişiminin temellerini oluşturur. Bu dönemde çocuğun dil gelişimi için en büyük ihtiyacı ebeveynin sesini duymaktır.

Çocuğun belli ettiği duyguları hakkında konuşun. Örneğin çocuk gülüyorsa, "Bu senin çok hoşuna gitmiş olmalı, komik değil mi?" gibi cümleler kurarak iletişime geçebilirsiniz.

Çocuğun çıkardığı sesleri taklit edin. Bu durum çocuğu daha fazla ses çıkarması için cesaretlendirir.

Çıngırak, rüzgar çanı, doğa sesleri, marakas gibi müzik aletlerinin sesleri çocuğun ses algısını genişletir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar çeşitli sesler dinletmeye çalışın.

Yenidoğan döneminden itibaren çocuğa kitap okuyun. Kitap okumak kelime dağarcığını geliştirirerek çocuğun yeni kelimeler öğrenmesini sağlar. Kitabı okurken resimlerini çocuğa göstererek resimler hakkında da konuşabilirsiniz.

Çocuk için en iyi öğrenme yolu oyundur. Teknolojik aletlerden uzak bir şekilde çocuk odaklı oynadığınız her oyun çocuğun kelime haznesini genişletir, dil gelişimini hızlandırır. Oyun sırasında farklı ve yeni kelimeler kullanmaya özen gösterin. Bilmediği kelimeleri mutlaka açıklayarak anlatın.

Yazının Devamını Oku

Okul öncesi dönem mahremiyet bilinci kazandırma

2 Ekim 2020
Mahremiyet yalnızca çocuğun bedenini, özel bölgelerini korumaktan ibaret değildir. Kendini, kendine ait olanı, vücudunu, isteklerini, duygularını, kararlarını bilme ve koruma isteğini de kapsar.

Çocuğa öğretilmesi gereken mahremiyet bilinci ise her şeyden önce çocuğa saygı duymakla başlar.

Mahremiyet bilinci kazandırırken dikkat edilmesi gereken noktalar

- İsteklerine ve kararlarına saygı gösterin

Çocuk mahremini ve çevresindeki insanların mahremine saygı göstermeyi ailesinin ona karşı davranışlarından öğrenir. Bu nedenle ebeveynlerin öncelikle çocuğa karşı kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirmesi doğru olur. Örneğin yetişkin biri, nasıl ki kendine ait bir eşyayı birine verirken kendi isteği ve arzusu dahilinde olmasını bekliyorsa, çocuk bir eşyasını arkadaşı ile paylaşmak istemediği zaman da aynı şekilde saygı göstermek ve zorlamamak gerekmektedir. Yine aynı şekilde çocuk doyduğunu hissediyor ve daha fazla yemek yemek istemiyorsa onu yemesi için zorlamamak gerekmektedir.

- Bedenine saygı gösterin

Çocuğa bedeninin kendine ait olduğunu ve kendi isteği dışında kimsenin ona dokunamayacağı anlatılmalıdır. Ebeveynleri başta olmak üzere herkesin çocuğu öpmeden, sarılmadan, çocukla temasa geçmeden önce çocuğu bilgilendirmesi ve izin alması gerekir. Hastalık gibi özel durumlarda temasta bulunulması gerekiyorsa öncesinde çocuk mutlaka bilgilendirilmeli, temasın nedenleri anlatılmalıdır.

- Doğru bilgi verin

Çocuğa özel bölgelerini gerçek isimleri ile öğretmek, bu konuda merak ettiği her türlü soruyu yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir şekilde cevaplamak ebeveynlerin sorumluluğundadır. Bu noktada gerçekçi olmak ve doğruları söylemek çok önemlidir. Aksi halde geçiştirilen veya yanlış bilgi verilen çocuklar, sorularının cevaplarını araştırırken güvenilir olmayan kaynaklara başvurabilirler.

Yazının Devamını Oku

Cinsel kimlik gelişim süreci

30 Eylül 2020
Cinsel kimlik gelişimi süreci, çocuğun kendi benliğini keşfetmesi, bedeninin ve cinsiyetinin farkına varması, karşı cinsi ayırt edebilmesi gibi olayların tümünü içinde barındırır. Çocuğun doğumuyla birlikte başlayan bu süreç, çocuk 3 yaşına geldiğinde keşif ve merak duygusuyla birlikte su yüzüne çıkar. Böylece çocuğun oyun arkadaşı, oyun ve oyuncak tercihleri şekillenmeye başlar.

Kendi bedeninin farkına varan çocuğun oyun arkadaşı seçimi genelde kendi cinsinden olur ancak karşı cinsi seçmesi de son derece normaldir. Bu dönemde evcilik, doktorculuk gibi hayal gücüne dayalı bedeni keşfe yönelik oyunlar çok sık görülür.

Çocuk, ilgi ve isteği doğrultusunda cinsiyet ayrımı yapılmaksızın her türlü oyuncakla oynayabilir. Örneğin; erkek çocuğun oyuncak bebekle oynaması son derece normal karşılanması gereken bir durumdur. Kendini oyuncak bebeğin babası, abisi, arkadaşı rollerine koyarak oyunlar oynayabilir. Bu durumu engellemek çocuğun hayal gücünü ve yaratıcılığını sınırlar.

Cinsel kimlik gelişiminde ailenin rolü ne olmalıdır?

Ailelerin, kadın ve erkek davranışlarıyla ilgili verdikleri yönergeler, anne baba ilişkileri ve bununla birlikte ev içinde iş bölümü yapılması çocuklarda sosyal cinsiyet kimliğinin temellerini oluşturur. Örneğin; çocuk babanın da yemek, temizlik, ütü gibi işlerde aktif olarak rol alabileceğini; annenin de çalışıp para kazanabileceğini, gerektiğinde tamir gibi güce dayalı işleri yapabileceğini bilmelidir. Bu sağlıklı bir kimlik gelişimi için oldukça önemlidir.

3 yaş sonrasında çocuklarda ebeveynlerine benzeme duygusu ön plana çıkar. Erkek çocuklar babayla, kız çocuklar anneyle özdeşim kurarlar. Bu dönemde kız çocukların annenin takılarını takması, makyaj malzemelerini merak etmesi, erkek çocuklarının babanın tıraş makinesiyle oynamak istemesi, tamir aletlerini kurcalaması gibi durumlar çok sık gözlenir.

Çocuğun bedenini tanımasına izin vermek, vücudunun bölümlerini anlatmak, özel bölgelerinden bahsetmek ebeveynlerinin görevidir. Böylelikle çocuk hem başkalarının bölgeleriyle ilgili sınırları hem de kendi bedenini korumayı öğrenir.

Çocukların sordukları sorulara nasıl yaklaşmak gerekir?

Çocukların ailelerine cinsellikle ilgili sorular sorabilmesi için güçlü bir güven bağı oluşturmak gerektiğini unutmayalım. Yaşlarına uygun bir şekilde tüm sorularını cevaplamak ve her zaman doğru bilgiyi vermek sağlıklı bir cinsel kimlik gelişimini beraberinde getirir.

Yazının Devamını Oku

Okul öncesi dönemde korku

15 Eylül 2020
Bir şeylerden korkmak; gülmek, ağlamak, şaşırmak kadar normal bir duygu durumudur. Her insanın, hatta yeryüzünde yaşayan tüm canlıların birtakım korkuları olabilmektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte korkular da farklılıklar göstermektedir.

Okul öncesi dönemde ortaya çıkan korkular çoğunlukla gelip geçicidir ancak bu noktada korku yaşayan çocuğa doğru bir yaklaşımda bulunmanın önemi büyüktür. İlk üç yaş korkuları yüksek ses, süpürge sesi, yabancı yüzler, annenin babanın gitmesi gibi somut olaylardan oluşur. Hayal gücünün gelişimiyle birlikte üç yaşından sonra çocuk soyut korkular da edinebilir.

Çocuklarda oluşan korku nedenlerinden bazıları

Ailelerin doğru davranışı kazandırma veya sözünü dinletme amacıyla çocukları korkutmaları, çocukluk korkuları arasında en sık görülenlerdir. Çocuk yanlış bir şey yaptığında; doktor amca sana iğne yapar, seni öğretmenine söylerim, sözümü dinlemezsen odandan çıkamazsın, böyle yaparsan evden giderim gibi söylemler çocuklarda yeni ve başka korkulara da sebep olabilmektedir.

Ebeveyn veya çocuğa bakım veren kişinin aşırı korumacı olması çocukta öz güven ve korku problemlerine sebep olur. Yapma düşersin, canın acır, araba çarpar, hasta olursun gibi söylemlerle büyüyen engellenmiş çocuklar kendine bir şey olacağı düşüncesiyle her şeyden korkup uzak durmaya çalışabilir.

Bazı korkular gözlem yoluyla kazanılır. Anne babanın veya bir arkadaşının çocuğun yanında bir şeyden korkması çocukta da aynı ya da benzer bir korkuya sebep olabilir.

Kontrolsüz teknolojik alet kullanımı da çocuklarda korkuya sebep olabilmektedir. Ebeveynlerin kontrol etmeden çocukların izlemesine izin verdiği içerikler, izleme sırasında araya giren reklamlar çocukluk korkularının oluşumunda etkili role sahiptir.

Çocuklar çoğu davranışı oyun yoluyla kazandıkları gibi korkuyu da oyun yoluyla edinebilirler. Bir arkadaşının saklanırken birden bağırarak ortaya çıkması, bir oyuncakla çocuğun üstüne korkunç bir ses çıkararak gelmesi gibi durumlar çocuklarda korkuya sebep olabilir.

Tüm bunların yanı sıra çocuğun yaşadığı deneyimler de korku oluşumuna sebep olur. Örneğin asansörde kalan ve korkan bir çocukta kapalı alan korkusu gelişebilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Okul öncesi dönemde okula uyum (oryantasyon) süreci

29 Ağustos 2020
Çocuklar için yeni bir alışkanlık edinmek çok kolay değildir. Özellikle zamanının çoğunu evde bakım vereni ile geçiren okul öncesi dönem çocukları için anaokuluna başlamak, yeni bir ortama girip evinden uzaklaşmak çok daha zordur. Bu nedenle okula uyum sürecinde ebeveynlerin bazı noktalara dikkat etmesi gerekmektedir.

Oryantasyon sürecinde ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktalar şöyle;

- Rutinini bozmayın

Okul öncesi dönem çocukları için yeni bir duruma uyum sağlamak zaten zordur. Bu nedenle çocuğun hayatında okula başlamak gibi büyük bir yenilik olacaksa, onu etkileyecek başka bir değişim olmamasına dikkat edilmelidir. Örneğin eve yeni bebek gelir gelmez çocuğu okula başlatmak veya yeni eve taşınıldıysa akabinde çocuğun yeni bir okula gitmesi çocukta oryantasyon sorunları ortaya çıkarır.

- Kitap okuyun

Okula başlamadan önce okulla ilgili çocuk kitaplarından faydalanılabilir. Kitapların resimlerinin çok, yazılarının ise az olmasına dikkat etmek gerekir. Okulda yapacakları ile ilgili görsellerden yararlanarak çocuğu bilgilendirmek, okulla ilgili olumlu bir hava yaratmak uyum sürecini kolaylaştırır.

- Doğru bir izlenim yaratın

Genellikle ebeveynler çocuğun okulu sevmesi için okul hakkında ‘’Bir sürü oyuncak var, istediğin kadar oynayacaksın, arkadaşların olacak, çok eğleneceksin’’  gibi tamamen olumlu bir tablo yaratarak çocuğu beklenti içine sokar. Ancak çocuk, okulda bazı sınırlar olduğunu, dilediği gibi davranamayacağını, oyun oynamanın dışında etkinliklere de katılması gerektiğini gördüğü zaman hayal kırıklığı yaşar. Bu durum okula karşı tepki gösterme, gitmek istememe gibi uyum sorunlarına sebebiyet verebilir. Bu nedenle okulla ilgili çocuğa doğru bilgi vermek okula uyum sorunu yaşamamak adına önemli bir noktadır.

- Öğretmeni ile tanıştırın

Yazının Devamını Oku

Sembolik oyun

20 Ağustos 2020
Çocuğun yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanarak oyun içinde bir nesneye amacı dışında anlamlar yüklemesine, başka karakterlerin rolüne girmesine, kısaca "-mış gibi yapma" durumuna "sembolik oyun kurma’’ denir.

Çocuklarda nesneler ile sembolik oyun kurma genellikle 12-18 ay itibari ile başlar. 36 ay ve sonrasında yaşın ilerlemesi ile birlikte oyun içinde nesnelere yüklenen anlamlar çeşitlenir, başka insanları ve sosyal rolleri taklit etme durumu başlar.

Sembolik oyun kurmanın çocuk için yararları

- Sembolik oyun çocukların sosyal, bilişsel, dil ve problem çözme becerilerini geliştirir.

- Oyun sırasında çocuk, gözlem yeteneğini kullanarak pek çok role girer. Bu duruma çocuk için "gerçek hayatın taklidi" de denilebilir. Oyun sırasında çocuk anne, baba, doktor, öğretmen olabilir. Örneğin, "Ben öğretmen olsaydım nasıl davranırdım" düşüncesi ile empati kurmayı öğrenir ve öğretmen gibi davranmaya başlar. Çocuğun sosyal rollere girmesi, oyun içinde rolünün gerektirdiği sosyal kurallara uyması aynı zamanda öz denetiminin gelişmesini sağlar.

- Sembolik oyunda çocuk nesnelerin gerçekte kullanım amaçlarının bilincindedir. Oyun içinde yaratıcılığını ve hayal gücünü kullanarak o nesneyi başka bir nesneye benzetmek, amacı dışında kullanabilmek bilişsel beceri gerektirir. Sandalyeden araba yapmak, kartondan ev yapmak, muzu bir telefon gibi kullanmak, sopanın üstüne atmış gibi oturmak, kalemi mikrofon olarak kullanmak gibi oyunlar sembolik oyun örnekleridir.

- Çocuklar sembolik oyun yoluyla problem çözme becerilerini geliştirir. Çünkü oyun çocuğun rahatlama yoludur. Çocuk oyun içinde özgürdür, istediği role girer, dilediği gibi oynar. Gerçek hayatta ise bir problemle karşılaştığında oyun içinde olduğu gibi rahat olamayıp atik davranamayabilir. Bu nedenle oyun sırasında problemlere çözüm üretmek çocuk için daha kolaydır ve bu gerçek hayatta karşılaşacağı problemler için adeta bir ön hazırlıktır.

- Yaşın ilerlemesi ile birlikte çocuk sembolik oyuna arkadaşlarını da dahil etmeye başlar. Çocuk oyun sırasında arkadaşının rolünü, duygu ve düşüncelerini anlayarak ona uyum sağlamaya çalışır. Bu durum çocuğun sosyal becerilerini geliştirir. Aynı zamanda arkadaşlar arasında geçen diyaloglar sözlü iletişimi kuvvetlendirerek dil gelişimini destekler.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda teknoloji bağımlılığı

14 Ağustos 2020
Uzun süre telefon, tablet, televizyon gibi teknolojik aletlere maruz kalma durumu çocuklarda teknoloji bağımlılığına sebep olur.

Çocuklarda teknoloji bağımlılığının olası nedenleri;

-Ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim yetersizliği,

-Ebeveynin çocuğa yeterli zaman ayırmama durumu,

-Gün içinde çocuğu teknolojik aletlerle oyalama çabası,

-Yemek yemesi için çocuğu uzun süre ekrana maruz bırakma,

-Ebeveynlerin teknolojik aletlere olan bağımlılığı,

-Çocuğun arkadaş ortamındakilerin teknolojiye yakınlığı,

-Bilgisayar oyunları,

Yazının Devamını Oku