Sedat Ergin

Henry Kissinger daha çok günahlarıyla hatırlanacak

1 Aralık 2023
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ABD dış politikasının muhtemelen hakkında en çok konuşulan siyasi şahsiyeti olan eski dışişleri bakanı ve Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger, önceki gün 100 yaşında hayata veda ederken, geride oldukça tartışmalı ve günahlarla dolu bir miras bıraktı.

Aslında bu mirasın arkasında son derece çarpıcı bir yaşam öyküsü var. Bu öykünün öznesi Almanya’da Bavyera’nın Fürth şehrinde yaşayan bir Yahudi ailesinin büyük çocuğudur. Aile, Almanya’da yükselen Nazi tehlikesi karşısında 1938 yılında ABD’ye göç etmek zorunda kalır ve ayak bastıkları New York’ta mütevazı koşullarda ayakta kalmaya çalışır. Ailenin iki erkek çocuğundan biri en büyük merakı futbol olan Heinz Alfred Kissinger’dır.

Kissinger’ın ebeveynlerinin kaçmakla ne kadar isabetli bir şekilde hareket ettikleri, aileden Almanya’da kalan en az 13 yakın akrabanın Naziler tarafından gaz odalarında ya da toplama kamplarında katledilmesiyle anlaşılacaktır.

*

ABD’de Henry adını alacak olan Heinz Alfred Kissinger, Amerika kıtasına ayak bastığında henüz 15 yaşındadır. İngilizceyi her zaman kırık bir Alman aksanıyla konuşmuş olan Henry Kissinger’in öyküsündeki önemli dönüm noktalarından biri, 20 yaşındayken askere alınması ve savaşın sonuna doğru kendisini ailece göç etmiş oldukları Almanya’da bu kez bir ABD askeri olarak bulmasıdır.



Yazının Devamını Oku

Savunma Bakanı Güler F-35’lere olumsuz bakıyor, ancak...

29 Kasım 2023
ASLINDA ilk bakışta bir kez daha malumun ilamı oldu Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in geçenlerde TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda ABD’den F-35 savaş uçakları alımı konusunda yaptığı eleştirel çıkış.

Güler’in bu açıklamasında teknik sorunları nedeniyle bu uçaklara dönük ifade ettiği olumsuz bakışı hesaba kattığımızda, Ankara’nın son yıllarda ABD ile ilişkilerini ciddi bir şekilde sıkıntıya sokan F-35 seçeneğinden bir hayli uzaklaşmış olduğunu teslim etmemiz gerekiyor.

Gelgelelim, satır aralarına baktığımızda, Güler’in bütün olumsuz bakışına karşılık Ankara’da bu seçeneğe kapının tümden kapatılmadığı da anlaşılıyor.

Durumu tam olarak gösterebilmek için önce komisyon toplantısının tutanaklarına yönelmemiz gerekecek.

*

Öncelikle belirtelim, Güler, komisyon toplantısında milletvekillerinin F-35 savaş uçaklarına ilişkin sorularına verdiği yanıtlarda son derece şüpheci bir bakış yansıtıyor.

Örneğin, önce “Bu F-35 konusu hakikaten Türkiye’de bizim oturup düşünmemiz gereken bir konu” diyor. Ardından, ABD ve İsrail’de F-35’lerle ilgili yaşanan bazı teknik problemleri hatırlatıyor:

Şu anda Amerika’da dahi F-35’lerin çoğunun uçuşu kesilmiş durumda. İsrail, F-35’lerini uçuramıyor ve bu konuda da sürekli olarak açıkça Amerika’ya saldırıyor. Avrupa’daki birçok ülkede de anlaşılmayan, onların çözemediği aksaklıklar var.

Peki teknolojideki en ileri aşamayı temsil eden

Yazının Devamını Oku

Üretkenliğinin sırrı: ‘Gündüzler devletinse, beyaz geceler benimdir’

25 Kasım 2023
Değerli tarihçi ve büyükelçi Bilal Şimşir’e veda ettik

BULGARİSTAN vatandaşı olarak Gimnaziya’da, yani lisedeki kayıtlı ismi biraz uzundu: Bilal Niyaziyev Mehmed Eminov Paşov...

Kısaca Paşov derlerdi.

Peki neden Paşov?

Anlattığına göre, büyük dedesi 1853-56 Kırım Harbi’ne katılmış ve cephede bir Osmanlı Paşası’nın yanında görev yapmıştı. Askerden Bulgaristan’da yaşadıkları kasabaya bir gümüş madalyayla döndüğünde, Paşa’nın yanında görev yapmış olmasının da havasıyla aile Paşalar diye anılmaya başlanmıştı.



Yazının Devamını Oku

Oramiral Tatlıoğlu’nun NATO’ya ‘Karadeniz’i Ortadoğu’ya çevirmesinler’ mesajının kodları

24 Kasım 2023
DENİZ Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun Türkiye’nin herhangi bir ülkenin, aynı zamanda NATO ve ABD’nin de Karadeniz’e girmesini istemediği yolundaki açıklamasını, son zamanlarda Ankara cephesinde Karadeniz’in güvenliği konusunda yapılmış olan en kuvvetli beyan olarak görmemiz gerekiyor.

Oramiral Tatlıoğlu’nun bu çıkışını değerlendirmeden önce ne dediğini kısaca hatırlayalım.

Deniz Kuvvetleri Komutanı, bu beyanını 18 Kasım tarihinde Yalova’nın Altınova ilçesinde Milli Savunma Üniversitesi’nin Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu Eğitim Merkezi Komutanlığı’ndaki konuşması sırasında yapmıştır.

‘KARADENİZ’DE JEOPOLİTİK MÜCADELE...’

Komutan, konuşmasında önce Türkiye’nin Karadeniz’deki çıkarlarının geniş bir değerlendirmesini yapıyor. Ardından, 2008 sonrasında Gürcistan ile Rusya arasında başlayan gerilimlerden itibaren yaşanan ve son olarak Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’yı işgaliyle birlikte tırmanan gelişmeleri tahlil ediyor.

Oramiral Tatlıoğlu, bu çerçevede “İşgalin Karadeniz’deki jeopolitik mücadelede yeni bir dönemi başlattığını” vurguluyor.

Daha sonra projektörleri NATO’ya çeviriyor:

“Bildiğiniz gibi, NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor. Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz alacağımızı ifade edip, NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz.”

Açıklamalarının en çok dikkat çeken bölümlerinden biri de şu ifadelerde karşımıza çıkıyor:

Yazının Devamını Oku

Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’nda reform hedefi

23 Kasım 2023
Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı koltuğuna oturmasından bu yana altı aya yakın bir süre geçti.

Bu süre zarfında yaptığı görevindeki hedeflerine dönük temel siyaset açıklamalarına baktığımızda, Dışişleri Bakanlığı’nda kapsamlı bir kurumsal reformun kendisinin önemli bir stratejik önceliği olacağını anlıyoruz.

Fidan, bu konudaki ilk dikkat çekici çıkışını, SETA isimli düşünce kuruluşunun “Insight Turkey” isimli yayınının geçen eylül sayısında yayımlanan “Türkiye Yüzyılı’nın Başında Türk Dış Politikası: Sınamalar, Vizyon, Hedefler ve Dönüşüm” başlıklı makalesinde yapmıştı.

Kurumsal reform, Fidan’ın yazısında yeni döneme bakışında en iddialı, en hırslı göründüğü alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Fidan, göreve başladığı ilk günden itibaren Dışişleri Bakanlığı’nın kurumsal transformasyonunun hızlandırılmasını kendi açısından bir öncelik olarak gördüğünü belirtiyor bu metinde.

*

Fidan, dönüşüm ihtiyacının gerekçeleri üzerinde ayrıntılı değerlendirmeler yapıyor. Örneğin, dış politikanın artık klasik anlamda diplomasi ile sınırlanamayacağını, günümüzde uluslararası ilişkilerin gündeminin güvenlik, istihbarat, ticaret, finans, çevre, enerji, kültür, iletişim, sağılık da dahil olmak üzere hepsi birbiriyle iç içe geçmiş alanların yarattığı karmaşık bir çeşitlenme gösterdiğini anlatıyor. Bu durum, yeni aktörlerin ve paydaşların denkleme girmesini de beraberinde getirmiştir.

Sonuçta bütün bu gelişmeler küresel ölçekte dışişleri bakanlıklarının portföylerinin, ilgi ve görev alanlarının genişlemesi sonucunu doğurmuştur.

Bakanlıktaki dönüşümün “proaktif” bir yaklaşımı esas aldığını anlatıyor. Fidan’a göre, bu yaklaşım, bir yandan yüzyıllar boyu damıtılmış olan birikim ve becerilere sadık kalırken, diğer yandan küresel ilişkilerin sürekli değişim içindeki zeminine kendisini uyarlamayı hedefliyor.

*

Yazının Devamını Oku

Dışişleri Bakanı Fidan AİHM’nin Kavala kararı için hangi mesajları veriyor?

22 Kasım 2023
Önceki gün TBMM Plan ve Bütçe Plan Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçe kanun teklifi görüşüldü.

Bu toplantı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ilk kez TBMM’deki bir Bütçe Komisyonu toplantısında milletvekillerine sunum yapıp, onların görüşlerini, eleştirilerini dinlemesi, sorularına yanıt vermesine sahne oldu.

Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri, bu çerçevede Avrupa Konseyi ile ilişkilerin geleceğini konu alan sorularla da karşılaştı toplantı sırasında.

Tabii konu Avrupa Konseyi olunca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanması ile ilgili problemler, özellikle de Osman Kavala hakkındaki AİHM kararın uygulanmamasının yol açtığı sonuçlar da gündeme geldi. Bu tartışmalar sırasında Selahattin Demirtaş’ın durumuna da değinildi.

*

Tartışmaların bu faslında İstanbul CHP milletvekili ve emekli büyükelçi Namık Tan, Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarını hatırlatarak, “Anayasa’nın amir hükümleri uyarınca, Türkiye uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini iç hukukuna ithal etmiştir ve uygulamak zorundadır. O halde, Avrupa Konseyi ve AİHM kararlarını neden uygulamıyoruz?” diye sordu.

Gelecek Partisi’nden Bursa Milletvekili Dr. Cemalettin Kani Torun, Kavala ile ilgili AİHM kararı uygulanmadığı takdirde “Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkarılma işleminin başlayacağını” öne sürerek, “Bu durumdaki bir ülkeye Avrupa ve ABD fonlarının gelmesinin çok zor olacağını”savundu, “Bir çıkış yolunun bulunması herkesin yararına olacaktır” diye konuştu.

Keza İzmir CHP milletvekili Prof. Yüksel Taşkın, Hakan Fidan’ın “AB Türkiye’nin stratejik önceliğidir” şeklindeki açıklamasını hatırlatarak, bu çerçevede Kavala ile ilgili AİHM kararlarının uygulanmaması meselesini açtı “Avrupa Konseyi’nden ayrılmayı göze alıyor muyuz?” sorusunu yöneltti.

*

Yazının Devamını Oku

Ogün Samast’ın serbest kalmasının bize hatırlattıkları

18 Kasım 2023
Öldürüleceğini herkes biliyordu.

Bir tek o bilmiyordu. Cinayetin işleneceği bilgisi yalnızca Trabzon’da kalmamış, bu konudaki resmi istihbarat raporları İstanbul ve Ankara’ya kadar ulaşmıştı.

Yani geçen çarşamba günü cezasını tamamladığı gerekçesiyle cezaevinden serbest bırakılıp elini kolunu sallayarak dışarı çıkan Ogün Samast’ın, 2007 yılında Hrant Dink’i vuracağı devlet birimleri açısından cinayet öncesinde bir açık sırdı o tarihte.

Trabzon Emniyet Müdürlüğü biliyordu. Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı biliyordu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü de biliyordu.

Dahası, Trabzon’daki Jandarma Komutanlığı da biliyordu.

Zaten organizasyonun kilit aktörlerinden “Büyük Ağabey” Erhan Tuncel polisin istihbarat elemanıydı; Yasin Hayal ise Jandarma’nın...

Tuncel, Hayal’in Hrant Dink’e dönük bir suikast hazırlığı içinde olduğunu çok önceden bildirmişti Trabzon Emniyeti’ne. Onlar da İstanbul ve Ankara’ya iletmişlerdi.

Bütün bildirimlere rağmen Yasin Hayal’in azmettirdiği Ogün Samast, bir engellemeyle karşılaşmadan 19 Ocak 2007 günü Şişli’de Agos gazetesinin merkezinin bulunduğu binanın önünde Hrant Dink’i tabancayla öldürdü. Dink’in başına ve boynuna üç kurşun isabet etti.

*

Yazının Devamını Oku

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan dikkat çekici bir milletvekili dokunulmazlık kararı

17 Kasım 2023
TÜRKİYE’nin gündemi günlerdir Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin TİP’ten Hatay milletvekili seçilen ve halen cezaevinde bulunan Can Atalay’ın dokunulmazlıktan yararlanması yolunda verdiği kararı “uygulamayacağını” belirterek yaptığı meydan okuma ve bu hamlenin yargı ve siyaset dünyasında yol açtığı elektrikli tartışmalara kilitlenmiş bulunuyor.

Bu konudaki tartışmaları izlerken Yargıtay’ın tutumunu yakından ilgilendiren bir belge dikkatime takıldı. Değindiğim belge, Yargıtay Başkanlığı’nın eleştirilere yanıt vermek üzere 10 Kasım tarihinde yayımladığı açıklamanın ardından, Can Atalay’ın avukatları tarafından 14 Kasım’da yapılan açıklamada hatırlatılan bir Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı.

Avukatlar Fikret İlkiz, Deniz Özen, Akçay Taşçı ve Evren İşler’in imzalarını taşıyan bu açıklamada, yine milletvekili dokunulmazlığını ilgilendiren benzer bir sorunun çözümünde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun almış olduğu “Esas No: 2020/16-462, karar No: 2022/671” başlıklı karara atıf yapılıyor.

* * *

Bu karar, Can Atalay gibi hakkındaki yargılama süreci kesinleşmeden TBMM üyeliğine seçilen bir başka milletvekili Ahmet Şık’ın durumunu konu alıyor.

Dosyadaki olay şöyle özetlenebilir: Ahmet Şık 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan genel seçimde HDP’den TBMM’ye seçildiğinde, Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarları hakkında 2016 yılında açılmış olan davada sanık olarak yargılanmaktaydı.

Şık, seçimden kısa bir süre önce 25 Nisan 2018 tarihinde İstanbul’daki 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmış, ardından bu karara karşı Yargıtay’da temyize gitmişti. Seçildiğinde cezası henüz kesinleşmemiş olan Ahmet Şık, kürsüden yemin ederek milletvekilliği görevine başlamıştı.

Sonradan kapatılıp görev alanı itibarıyla 3’üncü Ceza Dairesi’ne dönüşen Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi, 12 Eylül 2019 tarihinde aldığı kararda, diğer sanıkların bir bölümüyle birlikte Şık hakkındaki mahkûmiyet kararını bozmuştur. Bunun üzerine dava dosyası İstanbul’daki 27’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri gelmiştir.

Bu arada

Yazının Devamını Oku