Bu yaz nerede yiyoruz?

Pek çok kişi tatile çıkınca İstanbul biraz nefes aldı. Ben de uzun zamandır gitmek isteyip vakit bulamadığım birkaç yeni mekâna uğradım, müdavimi olduğum yerleri de ihmal etmedim. Şehirde kalanlar için hamsi turşulamadan ahtapot ızgaraya sizin de tatmanızı istediğim birbirinden leziz tavsiyelerimi derledim.

Haberin Devamı

Bu ara yapmayı en çok sevdiğim şey, yaşadığım Bomonti’nin dışına çıkmak. Mesela Tarabya sahilde yürüyüş sonrası TRBY adlı kahveciden aldığım kahveyle sahilde keyif yapmak... Burası yalın, minicik bir kahve dükkânı. Yakınında pek çok bildik kahveci var ama TRBY yine de hep dolu. Duvara ‘Mahallenizin kahvecisini tercih edin’ tarzında sempatik yazılar asmışlar. Çalışanlar güleryüzlü ve en önemlisi yılmadan, usanmadan ne sorsanız sakince anlatıyorlar. Kahve alan herkese bir de rejisör sandalyesi veriyorlar. Kahvenizi elinize alıp, sandalyenizi koltuğunuzun altına sıkıştırıyor, karşı kaldırımda denizin kıyısına istediğiniz yere kuruluyorsunuz. Müthiş huzurlu. Kahveniz bitince sandalyeyi iade ediyorsunuz. Ama 250 liralık o sandalyeleri bile çalacak kadar medeniyetsizler varmış maalesef!

Haberin Devamı

Bu yaz nerede yiyoruz
Frankie İstanbul’un terası

Cihangir’i hep severim zaten, bu ara Sur Balık Cihangir’den dolayı daha çok gidiyorum semte. Sur Balık denince aklınıza hemen Arnavutköy’deki geliyor değil mi? Aslında Sur Balık, Türkiye’deki tek zincir balık restoranı. Hepsinde yemedim ama yediklerim arasında hiçbir lezzet ve hizmet farkı olmaması bir başarı. Mesela Kapadokya Avanos’a gittiğimde, Kızılırmak kıyısında İstanbul ayarında kurulan sofranın keyfi hâlâ aklımda. Sur Balık’ların hepsinin bir diğer ortak özelliği de manzara... Ama tabii içlerinde Tarihi Yarımada ve Galata Kulesi manzaralı Cihangir şubesinin yeri ayrı. Bodrum’dan zeytin, Çanakkale’den Ezine peyniri ve zeytinyağı, Rize’den gelen mısır unuyla yaptıkları mısır ekmeği ve üzeri bol soğanlı, yerli tohum bahçe domatesiyle mevzuya yavaştan girmenizi tavsiye ederim. Fazla karışık mezelere bayılmasam da buradakilerin sosu ve tadı kıvamında. Klasik köz patlıcan, şakşuka gibi mezelerin dışında avokadolu karides, levrek pazı sarması, balık Adana diğer alternatifler... Ama en önemli ayrıntı, her balığı doğru teknikle pişirmeleri...

Bu yaz nerede yiyoruz
Sur Balık Cihangir

Haberin Devamı

MUTFAKLARIN BAŞINA İYİ İSİMLER SEÇİYOR

Ortamı, servisi ve yemekleriyle bir diğer favori balıkçımsa Arşipel. Özellikle bu güzel havalarda, Boğaz’ın kıyısında, masalsı bir atmosferde yemek yemek şahane. Yurtdışından gelen ve klasik balık lokantası kültürünü anlatmak istediğim yabancı misafirlerimi Arşipel’e götürüyorum. Arşipel de dahil olmak üzere tüm Jüpiter Group mutfaklarının koordinatörü Asım Yıldız’ın en önemli özelliklerinden biri mutfakların başına çok iyi isimler seçmesi. Nitekim Arşipel mutfağının bir süredir başında olan Egeli şef Süleyman Gürbüz’ün mezelerde yaptığı dokunuşlar dikkat çekici. Sıcak Ege otları, limon soslu ızgara istiridye mantarı, tarhunlu midyeli börek, beyaz şarapta marine edilmiş asma yaprağında levrek Süleyman Şef’in menüye kattıklarından... Hamsiyle yaptığı turşulamaysa, ekşisi ve tuzuyla, Yunan adalarında yediğim benzelerini aratmayacak türden...  

Haberin Devamı

Bu yaz nerede yiyoruz
Balık Adana tabağı

Frankie İstanbul’un terasınıysa geçen günlerde ilk kez ziyaret ettim. Galataport’un Beşiktaş yönüne doğru en uç noktasında burası... Dolayısıyla kruvaziyerler yanaştığında dahi Frankie’nin önü kapanmıyor. Böyle bir manzaraya sahip, müzikleri iyi, gustolu müşterilerin gittiği ve çok iyi yemek yiyebileceğim şehirde kaç yer var ki! Frankie’de yerken bunu düşünmeden edemedim.

D.ream Grubu bünyesinde, Nişantaşı’ndan sonraki yeni yerinde açılan mekânın menü konsepti de baştan aşağı yenilenmiş. ‘MediterrAsian’ diye adlandırdıkları mutfağın başında şef Aykut Doğanok var. Akdeniz malzemeleri ve ruhunun Uzakdoğu teknikleriyle birleştiği menüde akya tataki, orkinos sırt, mavi yengeç dolgulu kabak çiçeği tempura, kızarmış deniz mahsullü siyah pirinç mutlaka ortaya paylaşımlık söyleyip tatmanız gerekenler. Frankie’de kendinizi size iyi hissettiren bir başka şey de şu anda D.ream Grubu’na konsept danışmanlığı yapan, markanın kurucusu Kaya’ya (Demirer) denk gelmek ve birçok eski çalışanın hâlâ serviste olduğunu görmek. Frankie’yi bu şekilde al; Ibiza, Londra, Miami gibi yerlere koy bence aynen burada olduğu gibi iş yapan bir dünya markası olur.

Haberin Devamı

Bu yaz nerede yiyoruz
Frankie’nin ızgara ahtapotu

Bir yerden daha bahsedeceğim. Çok yakın zamanda iddialı, global bir marka daha İstanbul’a geldi: SAX. İlk mekânını Beyrut’ta açan SAX, kısa sürede ünlendi. Kahire ve Doha gibi yerlerden sonra Sarıyer’deki Six Senses Kocataş Mansions’a geldi. Six Senses’ın üst kısmında, müthiş bir manzaraya sahip alanda açılan SAX’ta her akşam canlı müzik var. Ne içeceğinizi siz bilirsiniz ama tavsiyem, bardan çıkan iddialı kokteyllere de bir fırsat vermeniz...

Tüm bu iddianın yanında insan elbette yemekleri merak ediyor. Açıkçası müziğin ve mekânın rehavetine kapılıp ‘Bu ortamda gelecek ortalama tabaklardan da mutlu olabilirim’ diye düşünürken SAX mutfağı beni son derece şaşırttı. Kadayıfa sarılı labne peyniriyle çıtır tzatziki kadayıf, levrek ceviche, çıtır yufka içerisinde brie peyniri iddialı başlangıçlardan... Ana yemeklerdeyse iyi malzemenin basit bir tabağı ne kadar öne çıkarabildiğine şahit oluyorsunuz, tıpkı yediğim limon soslu ızgara piliçte olduğu gibi... Bana sorarsanız SAX İstanbul’a çok yakışmış. Yolu açık olsun...

Haberin Devamı

Bu yaz nerede yiyoruz
SAX’ta çıtır tzatziki kadayıf

Yazarın Tüm Yazıları