BİR SORUDAN FAZLASI | Nerede kaldın?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Nerede kaldın
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2022 11:59

Sürekli her yere geç kalmak bir hastalık belirtisi mi? Çevrenizde mutlaka sürekli işe ya da randevularına geç kalan, bunu alışkanlık haline getiren pek çok insan vardır. Hatta belki de o kişi sizsinizdir. 'Bekletme hastalığının' derinliklerine bakmaya çalıştık. Bekleyenlerle, bekletenlerle ve uzmanlarla konuştuk...

Haberin Devamı

“Sürekli her yere geç kalıyorum, “Asla dakik olamıyorum”, “Yol ne kadar açık olursa olsun bir türlü vaktinde buluşmaya gidemiyorum” gibi cümleleri çevremizdeki insanlardan çok fazla duyuyoruz. Bu insanların sıklıkla geç kalması genellikle, basit bir şekilde istenen bir şeyin ya da görevin ne kadar süreceğini doğru muhakeme etmede başarısız olmalarından kaynaklanıyor. Fakat sorun sandığımızdan daha büyük olabilir. 

İngiltere’de My Therapy Rooms'ta çalışan, bilişsel davranış konusunda uzmanlaşmış psikoterapist Somia Zaman, "Uzun süredir devam eden bir gecikme alışkanlığınız varsa, kronik geç kalma hastalığına sahip olabilirsiniz. Çünkü beyniniz bu şekilde kodlanmıştır ve değişmesi de zordur" diyor.

Biz de hem bekleten hem de bekletilenlerle bu konuyu konuşmak istedik. ‘Neden sürekli geç kalıyorsunuz? Bunun için nasıl bir zaman yönetimi yapıyorsunuz? Bekletilince neler hissediyorsunuz? Bu sorun hayatınızda ne gibi değişikliklere neden oldu?’ diye sorduk. 

Haberin Devamı

İşte aldığımız yanıtlar ve uzmanlar görüşleri…

‘ÜNİVERSİTE SINAVINA BİLE GEÇ KALDIM, BİR YIL KAYBETTİM’

C.G. (40): Geç kalmak ya da dakik olmak benim hâlâ mücadele ettiğim bir sağlık sorunum diyebilirim. Artık sağlık sorunu olarak görüyorum çünkü ne kadar istersem isteyeyim nasıl oluyor da randevulara bir türlü zamanında yetişemiyorum, anlam veremiyorum. Üniversite sınavında ilk yılımı sınava geç kalarak feda etmem bile bu sonucu değiştirmedi. Ne yazık ki eğitimimde bir yılımı kaybettim. İkinci yıl da sınava geç kalıyordum ama ucu ucuna yetiştim. 

Yıllar geçtikçe psikolojik tedavilerle daha iyi bir seviyeye geldim. Fakat kontrolcü olduğum ve her şeyi aynı güne sığdırmaya çalıştığım için geç kalma problemim hâlâ devam ediyor. Zaman yetmediğinden bir güne iki randevu ayarlamak durumunda kalıyorum. 

Bu da hiçbir şeye vaktinde yetişememe sorununu ortaya çıkarıyor. Artık mümkün olduğunca tek güne tek program ayarlıyorum. Gerekirse uykumdan, yeme içmemden feragat edip, tüm işlerimi geceden hallediyorum. Bence bu sorun tek bir güne pek çok şey sığdırmaya çalıştığımızdan kaynaklanıyor.

Haberin Devamı

BİR SORUDAN FAZLASI | Nerede kaldın

‘BEKLETİLDİYSEM BİR DAHA O KİŞİYLE BULUŞMAK İSTEMİYORUM’

Y.Ç. (30): Buluşmalara genelde çok özen gösteririm ve karşımdaki kişiden de bunu beklerim. Bu yüzden gece yatmadan önce zaman planlamamı kafamda iyice kurguladıktan sonra uyurum. Yalnızca buluşmalar için değil işe ve okula giderken de dakik olmaya dikkat ederim. Çünkü geç kalınan bir buluşma, bölünen bir ders veya yetişilemeyen işin karşıdaki kişiye değersiz hissettireceğini düşünüyorum. Bir buluşmaya sürekli geç kalan kişiler hakkında, bazı durumlarda (keyifli bir aktivite geçirmediysem) bir daha görüşmek istemediğim olabiliyor. Özellikle de geç kalmayı bir kusur olarak görmeyen kişilerle... 

Haberin Devamı

Zaman içerisinde geç kalmayı kendisine ilke edinmiş kişiler ise bana sorumsuz geliyor. Mantıklı bir neden sunmaksızın geciken kişilerin bencilce davrandığını düşünüyorum. Ayrıca bana göre geç kalanlar, bir yerlerde sürekli beklendiklerinin bilincindedir. Özellikle “Bana alıştılar ve bana göre kendilerini ayarlıyorlar” cümlesini kurmak yerine insanların sorumluluk bilincini kavramaları üzerine çalışmalar yapmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü geç kalmanın gerçekten ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum.

‘GEÇ KALDIĞIMDA KARŞI TARAF BANA BAĞIRACAKMIŞ GİBİ HİSSEDİYORUM’

D.C. (21):  Ben hep geç kalıyorum. Çünkü hazırlanırken saatin kaç olduğunu, zamanın nasıl geçtiğini asla anlamıyorum. Hatta bir kere arkadaşlarım beni bilerek bekletmişti onları anlamam için. O zaman da onlara çok kızmıştım iki saat gelmeyip oyalandıkları için. İstemeden de olsa beklettiğim kişiyle yüz yüze gelince çok stres oluyorum sanki her an bağıracakmış gibi hissediyorum. Bu sebeple o ortamda genelde huzursuz oluyorum. Fakat bu huyumu yeni yeni azaltmaya başladım. 

Haberin Devamı

Pandemi sonrasından genelde olmam gereken yere en fazla yarım saat geç kalıyorum. Sanırım pandemide dışarı çıkamadığım için pandemi sonrası buluşmalara daha hızlı gitmeye başladım. 

‘ARTIK BEN DE BULUŞMALARDA ONU BEKLETMEYE ÇALIŞIYORUM’

S.Ö. (37): Genelde geç kalmamak için vaktinden çok önce evden çıkarım. Hazırlanmamı da ona göre yaparım. Genelde buluşma yerine geldiğimde yarım saat önce geldiğimi fark ederim, beklerken de sıkıntıdan patlarım. Ama geç kalıp kimsenin zamanını çalmak istemem. Fakat karşımdakiler buna çok dikkat etmeyebiliyor. Hep de bir bahaneleri var; İstanbul trafiği… 

Evet, İstanbul kalabalık ve trafiği bol bir şehir olabilir. Ama ben belirdiğimiz saatte gelebiliyorsam karşımdaki de gelir diye düşünüyorum. Ne yazık ki kimse daha erken çıkayım, karşı tarafı bekletmeyeyim diye empati yapmıyor. Hoş bir durum değil. Baktım ki bir-iki buluşmada karşı taraf hep geç geliyor, ben de o kişiyle buluşurken artık geç çıkıyorum evden. Ancak böyle bu sorunu çözebiliyorum.

Haberin Devamı

‘BİR SİHİRLİ DEĞNEĞİM OLSA BU HUYUMU DEĞİŞTİRİRİM’

M.S. (20): Bir sihirli değneğim olsa kendimde değiştirmek istediğim kesinlikle bu huyum olur. Her zaman planlı ve programlı biri olmaya çalışıyorum. Yaptıklarım, yediklerim, giydiklerime kadar her şeyi önceden düşünür ve buna göre hareket ederim. Fakat okul ve buluşma gibi saatleri kesin olan etkinliklere sebepsiz yere sürekli geç kalıyorum. Sorumluluk duygusu olan biriyimdir fakat ne kadar erken hazırlanırsam hazırlanayım bir şekilde geç kalıyorum. Bunun nedenlerinden birisi kuşkusuz İstanbul trafiğidir. İşin bahanesi bir yana artık çevrem ve ben kendimi tanıdığım için buna göre hareket etmeye çalışıyor, kalabalık buluşmalara ise daha sonra katılacağımı belirterek sözleşiyorum.

‘BİR DAHA GEÇ KALMAYACAĞIM SÖZÜ VERSEM DE TUTAMIYORUM’

S.A. (44): Aslında bekletilmeyi hiç sevmem. Bu nedenle karşımdaki insana da bunu yapmayı hiç istemem. Fakat ister istemez insanları beklettiğimi kabul ediyorum. Bu durum ise genellikle şöyle gelişiyor; örneğin akşam saat 5'te buluşacaksak ve buluşacağımız yer yakın mesafedeyse, “Nasılsa çabuk giderim” deyip buluşmaya son 10 dakika kala evden çıkıyorum. Sonrasında ya otobüs gelmiyor ya da trafik oluyor. Evden çıkmadan önce bunları hesaba ne yazık ki katmıyorum. 

Aslında bunu istesem de yapamıyorum. Dalıp gidiyorum bir şeylere… Bir türlü kendimi zamanında dışarı atamıyorum ve bu davranışım yüzünden kendime de aşırı sinir oluyorum. Haliyle geç kalıyorum ve beklettiğim insan da haklı olarak tepki gösteriyor. Kendimi çok suçlu hissediyorum, bir dahaki buluşmada asla geç kalmayacağım sözü versem de sözümü tutamıyorum.

‘GEÇ KALANLARLA ARKADAŞLIK İLİŞKİMİ GÖZDEN GEÇİRİYORUM’

E.A. (19): Bir buluşma planı yapıldıysa ve öncesinde buna herkes onay verdiyse katılacak kişilerin saatinde orada olmasının gerekliliğine inanıyorum. Ben oraya yetişebilmek için bir çaba sarf ediyorsam ya da vaktimi onlara ayırabiliyorsam karşı tarafın da bunu düşünmesini beklerim. Eğer bir mazeret nedeniyle geç kaldıysa elbette bunu anlayışla karşılayabilirim fakat sürekli olarak bu durum ile karşılaşırsam sinirlenmeye başlarım. Hatta bu durum arkadaşlık ilişkilerimi gözden geçirmeme bile neden oluyor. Geç kalacağını anlayan kişilerin de bunu dile getirmesini beklerim. Yani eğer geç kalacaksa buluşma saatini erteleme fikrini önermeli.

'ZAMAN YÖNETİMİ KONUSUNDA KONSANTRE OLAMIYORUM’

B.Ş. (21): Aslında sürekli geç kalan birisi değilim. Fakat gitmek istemediğim ya da katılmak istemediğim bir yere davet edildiğimde zaman yönetimi konusunda ne yazık ki konsantre olamıyorum. Buluşmalara geç kalmamın tek nedeni elbette istememek değil... O günün enerjisi ve havası da oldukça önemli bir etken. Çünkü olumsuz hisler beslediğimde ya da hava sevdiğim gibi olmadığında enerjim düşüyor. Böyle durumlarda karşımdaki kişiye değer verdiğim için görüşmeyi ertelemeyi teklif edemiyorum ama gitmek de istemiyorum. 

Bu neden karşımdaki kişinin kırılmaması için geç de olsa buluşmaya katılmayı tercih ediyorum. Keyif almayacağımı düşündüğüm veya modumu yakalayamadığım bir buluşma için ayarlanan mekâna kaç dakikada ulaşacağımı zihnimde toparlayamıyorum ve sanki her zaman yaptığım rutin işler daha da uzun sürüyor. Yalnızca buluşmalara değil, derslere, işe, otobüse de kendimi iyi hissetmediğim durumlarda ne yazık ki geç kalıyorum.

HEP GEÇ KALIYORUM, SANIRIM SORUNUM RAHATLIK’

A.Ş. (26): Bu yaşıma kadar hep geç kalan ya da bekleten taraf olduğumu söyleyebilirim. Aslında bu konuyu kendi içimde pek çok kez düşündüm ve değerlendirme, mukayese etme fırsatı yakaladım. Kendimce geç kalma konusuna dair bulduğum nedenlerin başında kişisel rahatlık geliyor. Genel iş hayatımda olmasa da buluşmalar konusunda bir zaman yönetimi yanlışlığı yaptığımı düşünüyorum. 

Sosyal yaşantıda daha çok ‘nasıl olsa’ diye düşünebildiğim için bu problemi yaşadığımı düşünüyorum. Çünkü okul ve iş hayatımda geç kalan birisi değilim. Buluşmalara geç kaldığımda kendimi elbette mahcup hissediyorum ama beni tanıyan insanlar veya yakın ilişkiler kurduğum kişiler de zaman içerisinde alışmaya başlıyor, bu sayede de ona göre plan yapıyorlar. Yeni tanışacağım insanlara karşı daha dikkatli oluyorum. 

'HERKESİN VAKTİ DEĞERLİ'

Ö.B.H. (23): İkili veya daha fazla görüşmelerde önceden planlanmış durumlarda çok dikkatli oluyorum. Böyle durumda da bu planı yaptığım kişi veya kişilerden de aynı özeni göstermesini bekliyorum. Çünkü günümüzde zaman kavramı her insan açısından çok önemli. Zamanı iyi yönetmek ve bundan en iyi şekilde verim alabilmek açısından insanların belli başlı planlarına sadık kalması gerekiyor. Çünkü herkesin vakti değerli...Bir başka durum ise duygusallık. Bunun insanlar açısından zamana göre daha ön planda olduğunu düşünüyorum. Çünkü görüşeceğimiz kişi geç kaldığında ve geçerli bir bahanesi yoksa üzücü bir etki bırakabiliyor. Açıkçası kendimden özetlemek gerekirse bu iki durumu çok fazla yaşadım. Tabii bu durum bir yerden sonra insana normal bir şeymiş gibi hissettirmeye başlıyor. 

'ARKADAŞLARIM GEÇ KALIYORUM DİYE BULUŞMA SAATİ KONUSUNDA YALAN SÖYLÜYOR'

B.B. (39): Normalde önemli bir randevum varsa mutlaka vaktinde giderim çünkü ne beklemeyi ne de bekletilmeyi severim. Öğrencilik yıllarımda sınavlara geç kalıp bütünlemeye kaldığım çok oldu ama iş hayatında bu kadar rahat olamam diyordum. Önce ortama alışana kadar kasıyorum kendimi ama bir yerden sonra kopuyor ve bu alışkanlığım tekrar kapımı çalıyor. Yıllarca iş yerinin servisini kaçırıp bir saate yakın geç gittim işe. Göze batmıyorsa ve kimse bir şey demiyorsa iyice yayıyorum hatta. Uyarı falan alırsam kısa bir süre toparlanıyorum, sonra aynen devam.

Bir kere şehir dışında bir iş toplantısına gitmem istendi, uçağı kaçırdım. Zaten ondan sonra bir daha beni göndermediler. Bir kere de tatile giderken uçak kaçırmanın dışında öyle çok vukuatım da yok ama son zamanlarda elimde olmadan geç kalma problemim tekrar baş göstermeye başladı. 

Mesela arkadaşlarımla yürüyüş yapmak için her gün aynı saatte sözleşiyoruz ama ben sürekli geç kalıyorum. Bilerek değil gerçekten çabalıyorum ama yine de geç kalıyorum. Önce pek laf etmediler ama iki kere tekrar edince ‘bir yere uğramadan gel, herkese selam vermek ya da konuşmak zorunda değilsin” diye tembih ediyorlar. Rahatlıktan ya da umursamazlıktan değil, gerçekten çabalasam da zamanı yönetemiyorum ve geç kalıyorum. 

Yine geçenlere bir yemek organize ettik ve randevulaştık. Buluşma saatimiz akşam 6'daydı. Ben 8'e doğru ancak gidebildim. Meğer aslında gerçek buluşma saati 7'ymiş, bir tek bana 6 demişler ama yine geç kalmışım. Kardeşlerim de hep buluşma saatlerini 2 saat daha erken söylüyorlar, küçük kardeşim olur da o saatte giderim diye bana gizlice haber veriyor.

BİR TEK DÜĞÜNÜMÜZE GEÇ KALMADI

M.V. (42): Benim eşimde bu hastalıktan var sanırım. Normalde işine aşırı titiz ama randevu saatleri konusunda çok büyük sorun yaşıyor. Ne yaparsa yapsın bu sorununu aşamıyor. Önceleri "Bilerek yapıyor, bu kadar olmaz" diyordum ama öyle değilmiş meğer.

Yaptığı iş gereği müşterilerini bekletmesi o gün işin durmasına neden oluyor.  Onun imzası ve onayı ile işi ilerletecek olan kişiler bu nedenle bekletilmeye tahammül edemiyor. Birkaç kez ben de bekleyen müşterilerin sinirli tavırlarına tanık oldum ve onlara hak verdim. Bir gün birileri fena canını yakacak diye korkuyorum. Ben ona bu konuda destek olmaya çalışıyorum çünkü tek başına çözemiyor. Gerçekten bu alışkanlığından kurtulmak istiyor ama...

Bir gün bir müşterisine beraber gittik, dediği saate yetiştik. Biz mutlu mesut vaktinde geldik diye sevinirken müşteri randevunun dün o saatlerde olduğunu söyledi. O gün ben yerin dibine girdim ama eşim normal karşıladı bu durumu. Böyle hikayeleri çokmuş. Bir yerden duymuş bu bir hastalıkmış diye, ne zaman bu konuda kızsam, "Ben hastayım, kızma bana" diyor. Küçükken okula hiç yürüyerek gidememiş mesela. Evden annesi hep aynı saatte gönderdiği halde sürekli geç kalıyormuş, koşa koşa kan ter içinde giriyormuş ilk derse. Onunla evlenmeden önce beni de çok bekletmişliği var, düğünümüze de geç kalır diye çok korkuyordum ama sanırım tek geç gelmediği yer düğünümüz oldu.

Peki bu bir hastalık mı? Sürekli geç kalanlar tedavi ile bu alışkanlıklarından kurtulabilirler mi? 

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat Alpay ile konuştuk.

SİZ DE GEÇ KALMA SENDROMUNA YAKALANMIŞ OLABİLİRSİNİZ

“Bu hastalık ne Amerika Birleşik Devletleri'nin ne de Avrupa’nın ve dolayısı ile Türkiye’nin kullandığı psikiyatrik hastalık kayıt ve kodlamasında yer alıyor. Başka bir deyişle resmi olarak bir hastalık olarak kabul edilmez ancak ortada bir gerçek var ki toplumumuzun bir kısmında kronik geç kalma durumu mevcut ve bunun varlığı hiçbir şekilde yadsınamaz” diyen Alpay, bunun başka hastalıkların bir semptomu olarak kabul edildiğini belirterek söze başladı.

Kronik geç kalma durumunun kişinin sosyal, ekonomik ve kişiler arası ilişkilerinin bozulmasında önemli rol oynadığının altını çizen Alpay, hepimizin günlük yaşamında bir yerlere (iş, okul, toplantı veya randevu) geç kalabileceğini, fakat bunun bir sağlık sorunu olduğunu hiç düşünmediğimizi belirterek, “Her şeyi planlamanıza rağmen dakik olamıyor ve geç kalma sebebiniz için sürekli kendinizce bahane uyduruyorsanız, geç kalma sendromuna yakalanmışınızdır” dedi.

Alpay bu problemi nedeniyle mesaisine düzenli devam edemediği için işinden olanlar ya da sınava zamanında gidemediği için devre kaybedenler olduğunu belirtti.

SANKİ ÖNÜMDE KİLİTLİ BİR DEMİR VARMIŞ GİBİ

Bu dertten mustarip pek çok danışanı olan Alpay, ödevlerini zamanında veremediği için yıl kaybeden bir danışanının durumu, “Doktor Bey, her şeyi hazırlıyorum fakat hiçbir zaman zamanında istediğim yere gidemiyorum, sanki önümde kilitli bir demir varmış gibi geliyor” sözleri ile özetlediğini aktardı.

Alpay, bir başka bir hastasının da bu hastalıktan “Gecikeceğimi biliyorum fakat sanki bir ağırlık gitmeme engel oluyor” diye yakındığını anlattı.

Alpay, obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan hastaların büyük kısmının da evden bir türlü çıkamadığını, saatli doktor randevusuna bile evin elektriğini, suyunu, doğalgazını kontrol etmekten dolayı geciktiğini, bazen her şeyin tamam olduğunu tasdikleyecek biri yoksa evden hiç çıkamadığını ifade etti.

Bu konuda çalışan uzmanlar geç kalma vakalarını psikolojik ve biyolojik olarak ikiye ayırır. Kronik geç kalma psikolojik olarak yoğunlaşma ve dikkatini toparlayamama olarak kabul edilir. Biyolojik nedenler ise çok daha yaygındır.

Kronik geç kalmalarda önce altta yatan sebebin araştırılması gerektiğini, değişik hastalık gruplarında değişik psikolojik ve organik nedenlerin elde edilebileceğini ifade eden Alpay, aslında geç kalma sendromunun çok eksenli olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bunun depresyonda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, kişilik bozukluklarında, OKB'si olan hastalarda görülen geniş bir spektrum olduğunu sözlerine ekledi.

Kronik geç kalma her toplumda değişik algılanır. Örneğin ABD'de daha sert önlemler alınırken, bazı Avrupa ülkelerinde ve ülkemizde hoşgörü düzeyi daha fazladır. Geç kalma sendromu içinde olan insanların birçoğu "Ne olursa olsun beni idare ederler" derken, bazıları kişiler kendilerini beklemek zorundaymış gibi davranırlar. Bu nedenle toplumda güvenilmeyen insanlar gibi görülürler. Aslında bilerek ve isteyerek yaptıkları şeyler olmasa bile tepki çeken insanlardır.

Alpay, San Diego State Üniversitesi’nden araştırmacı Jeff Conte’nin bu konuyla ilgili görüşlerini de paylaştı:

“Conte, aynı anda birkaç işi yapmanın çoğu insan için pek mümkün olmadığını vurgularken; bunun zamanlamayı unutturabileceğini ve yapılan iş yarım bırakılarak planlanan randevuya geç kalınmasının çok olası göründüğünü belirtiyor. Bu insanların kaygı taşımayan ve rahat insanlar olduğunu ve hiperaktif olduğunu belirtiyor. Her ne kadar geç kalma sendromundaki kişilerin kaygı taşımadığı söylense de bunun böyle olmadığına şahit olmuş bir hekimim. Aslında içlerindeki fırtına ile sağa sola savruluyorlar.”

Duke Üniversitesi’nden Psikoloji ve Ekonomi Profesörü Doktor Dan Ariely, konuyla ilgili derin araştırmalar yapıyor ve bu probleminin asıl sebepleri üzerinde duruyor. Ariely, geç kalmanın bir numaralı ve en önemli sebebini gün boyunca her şeyin normalden daha yavaş ilerleyeceğine duyulan inanç olarak açıklıyor, planlanan programın ne kadar zamanda sonlanacağının hesabının yanlış yapılmasından kaynaklandığını belirtiyor. 

Alpay ise zaten program yapma yeteneğinden yoksun bu insanların uygun bir program yapmalarının olası olmadığını sözlerine ekledi.

My Therapy Rooms'la çalışan CBT (Bilişsel davranışçı terapi) ve EMDR (Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) konusunda uzmanlaşmış psikoterapist Sonia Zaman, uzun süredir devam eden bir gecikme alışkanlığını beyin bu şekilde kodladığını, bunun kodlama terapotik yöntemlerle çözüldüğünü belirtti.

Alpay, sürekli geç kalma sendromunun psikolojik olduğu kadar biyolojik bir sorun da oluğu için bu durum ortaya çıkınca mutlaka bir hekime gidilmesi ve asıl altta yatan hastalığın tedavisinin yapılması gerektiği konusunda uyardı. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!