Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin ülkeden ayrılmak isteyen mültecileri engellememe kararı alması ve Yunanistan sınırında yaşananlar, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki 18 Mart 2016 tarihli göçmen mutabakatını ilişkilerin merkezine taşıdı. Türk tarafı Avrupa’nın sadece maddi boyutuyla gündemde tutmaya özen gösterdiği mutabakatın yeniden ele alınarak, günün koşullarına uygun hale getirilmesini istiyor. AB de ilişkilerin kapsamlı şekilde masaya yatırılmasından yana.
ATİNA’YA ELEŞTİRİ
AB kanadının en ivedi beklentisi, Yunanistan sınırındaki göçmen baskısının azaltılması konusunda uzlaşı sağlamak. Türkiye’nin 2016’daki mutabakattan sonra çok iyi bir iş çıkardığını ve milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaptığını söyleyen AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Sınırın korunması zorunluluğu var. Bu, AB hukukunun bir parçası. Aynı zamanda sığınma talebinde bulunma hakkının da aralarında bulunduğu temel hakların korunması gerekiyor, AB başından bu yana Yunanistan güvenlik birimlerinin uyguladığı sert önlemler nedeniyle eleştiriliyor. Önlemler orantılı olmalı. Aşırı güç kullanımı kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
ÖNEMLİ OLAN KONUŞMAK
Yeni bir diyaloğun başlangıcının ve yeniden konuşmaya başlamanın söz konusu olduğunu ifade eden Von der Leyen şunları söyledi: “Önemli olan diyaloğun yeniden başlaması. Görüş ayrılıklarımız var. Bunun olması normal, önemli olan bunları konuşmak. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda AB ile Türkiye arasında çok sayıda temas olacak.”
YENİ ARAYIŞ
AB liderleriyle Erdoğan arasındaki görüşmelerin kapsamı sadece Türkiye ile Yunanistan sınırındaki durumla kısıtlanmadı. Suriye, göç, güvenlik ve Türkiye-AB ilişkilerini ilgilendiren diğer konular da masadaydı. Bunda Türkiye’nin görüşmede ele alınan konulara paket olarak bakması etkili rol oynadı. Ankara, mutabakatın güncellenmesinden yana. AB kanadı da özellikle kural dışı giriş yapmaya çalışan mülteci sayılarının radikal bir şekilde düşmesini sağlayan belgenin kısıtlı zaman için oluşturulduğunu ve daha geniş bir perspektife oturtulması gerektiğini kabul ediyor.
SOMUT DESTEK BEKLİYORUZ
Cumhurbalkanı Tayyip Erdoğan, Brüksel’de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. Türkiye’nin Avrupa Birliği Daimi Temsilciliğinde basına kapalı gerçekleştirilen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye’nin Suriye sınırı aynı zamanda NATO’nun sınırıdır. Türkiye 9 yıldır Suriye kaynaklı tehditlerle mücadele ediyor. DEAŞ ile göğüs göğüse çarpışan ve şehitler veren tek NATO ülkesiyiz. Müttefiklerimizin tamamının somut desteğini bekliyoruz. NATO ittifak dayanışmasını net bir şekilde göstermesi gereken kritik bir dönemin içindedir.
AKIL VE İZAN DIŞIDIR
Sayın Genel Sekreter’e ayrıca düzensiz göç konusundaki değerlendirmelerimizi de aktardık. Bir müttefik ve komşu ülkenin düzensiz göç dalgasının müsebbibi olarak Türkiye’yi işaret etmesi akıl ve izan dışıdır. Bu ülkenin, mevcut durumu ve AB’yi de kullanarak kendine haksız kazanımlar elde etmeye çalışmasına izin vermeyeceğimizi Sayın Genel Sekretere de özellikle ifade ettim. ”
NATO’DAN 5 MİLYAR DOLAR
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise şöyle konuştu:
“Türkiye Suriye’deki durumdan en fazla etkilenen ülkedir. NATO Türkiye’ye füze savunma sistemleri ve hava ile deniz mevcudiyetiyle destek veriyor. NATO Türkiye’ye yıllar içinde 5 milyar dolardan fazla askeri yardımda bulunmuştur. Bu Türkiye’ye olan desteğimizin göstergesidir. Türkiye-Yunanistan sınırında yaşananlardan ötürü endişemizi dile getirdik. Şu anda mülteci ve göçmen krizine yardım etmek üzere adımlar atmaya başladık.”
VİZEDE MUAFİYET TALEBİ
Vize muafiyeti de Türkiye’nin öncelikleri arasında. AB’nin Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlaması için gerekli olan 72 kriterden 66’sı tamamlanmış durumda. Geri kalan 6 kriterin tamamlanmasına yönelik çalışmalar sürüyor. Ankara bu kriterlerin sağlanması konusunda AB’den esneklik istiyor. Müzakere başlıklarında ilerleme sağlanmaması da Türkiye’yi rahatsız eden konular arasında. AB ise özellikle vize muafiyeti ve müzakere başlıkları konusunda adım atması gerekenin Ankara olduğu görüşünde. Reform sürecine kararlı bir dönüşün süreci rahatlatacağı vurgusu Brüksel’de sıkça yapılıyor. AB, Türkiye sınırına yakın belirli alanlarda koşulların iyileştirilmesi ve yerel nüfus ile mültecilerin daha güvenli olacak alanlarda yaşamasını sağlamak üzere Türkiye ile her türlü ortak çabayı göstereceğini taahhüt etmişti. Geçmişte Türkiye’nin bu konudaki çağrıları dikkate alınmadı. Ankara bu konudaki ısrarını sürdürüyor ve AB’den somut destek istiyor.
SEVGİ GÖSTERİLERİYLE KARŞILANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmenin yapıldığı Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği’nin önünde Türk vatandaşları tarafından sevgi gösterileriyle karşılandı.