Avrupa’nın sınavı

Güncelleme Tarihi:

Avrupa’nın sınavı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2016 10:35

Avrupa Birliği (AB) ağır sancıların yaşandığı bir dönemden geçiyor bugünlerde.

Haberin Devamı

Bir yanda sığınmacı krizi, diğer yanda İngiltere’nin AB’yi terk etme planları.

İşte bu her iki kriz de, yarın Brüksel’de başlayacak ve iki gün sürecek AB Zirvesi’nde görüşülecek.
AB üyesi ülkelerin Devlet Başkanları ve Başbakanları bir yerde Avrupa’nın ve AB’nin kaderini belirleyici nitelikteki bu zirvede doğru yolu bulmanın yollarını arayacak.

* * *

İngiltere, AB’nin anası konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) girmek için yıllarca kapıda bekledi.
İngiltere, 1961 yılında İrlanda ve Danimarka ile birlikte AET’ye üyelik başvurusunda bulundu.
Diğer üye ülkeler İngiltere’nin üyeliğine sıcak baktığı halde, dönemin Fransa Devlet Başkanı Charles de Gaulle, buna karşı çıktı.
De Gaulle, İngiltere’nin ekonomik sıkıntılar yaşadığı, Kıta Avrupası’ndan çok farklı ve Amerika Birleşik Devletlerine (ABD) politik açıdan bağlı olduğu gerekçesiyle “Non” (hayır) dedi.
Charles de Gaulle, “İngiltere hiç de Avrupalı değil, AET’ye üye olacak olgunlukta da değil” dedi.
Hatta “Avrupa bir kıtadır. İngiltere ise onun karşısında büyük bir ada” diyerek İngiltere’nin Avrupa’ya ait olmadığını bile ima etti.
Ama İngiltere AET sevdasından vazgeçmedi.
1967 yılında yeniden başvurdu.
1969 yılında Charles de Gaulle istifa edip Cumhurbaşkanlığını bıraktıktan sonra İngiltere’ye AET yolu açıldı.
1973 yılında İrlanda, Danimarka ve İngiltere, AET’ye tam üye oldu.
İki yıl sonra yapılan referandumda İngilizlerin yüzde 67.2’si AET’de kalmayı onayladı.

* * *

Haberin Devamı

Ancak daha sonraki yıllarda İngiltere bazı alanlarda su koyvermeye başladı.
Demir Lady olarak nitelenen dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, “Paramı geri istiyorum” kampanyası başlatarak, İngiltere’nin AET’ye daha az para ödemesini zorla kabul ettirdi.
Üye ülkelerde serbest dolaşımı içeren Schengen Sözleşmesi’ne imza koymadı.
Avrupa Para Birimi’ne (Euro) katılmadı.
Son yıllarda ise İngiltere’nin AB’yi terk etmesi hem ülkenin hem de diğer ortakların gündemine iyice yerleşti.
Buna İngiliz halkının karar vermesi isteniyor.
Yani referanduma gidilmesi.
En geç 2017 yılında bu referandumun gerçekleşmesi planlanıyor.
İşte referandum öncesi ne koparsak kardır misali İngiltere Başbakanı David Cameron, AB liderleriyle sıkı bir pazarlık yapmaktadır.
İngiltere, AB’den gelen göçmenlerin 4 yıldan önce sosyal yardımlardan yaralanmamalarını istiyor.
Cameron kendi açısından haklı olabilir ama bu AB’nin temel ilkeleriyle bağdaşmıyor.

* * *

Haberin Devamı

Evet, İngiltere’ye verilecek her türlü taviz, bir Medeniyetler Projesi, bir Dayanışma Projesi olarak nitelenen AB’nin bütünlüğüne zarar verecektir.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Biz İngiltere’nin AB’de kalmasını istiyoruz” diyerek ağırlığını koymaktadır.
Ancak Merkel’in işi hiç de kolay gözükmemektedir.

Çünkü Brüksel’deki AB Zirvesi öncesi Merkel’in sığınmacıların üye ülkeler tarafından paylaşılması politikasına tepkiler yoğunlaştı.
Şimdiye kadar pürüzsüz yürüyen Paris-Berlin ilişkilerinde de sığınmacılar yüzünden sancılar yaşanmaya başladı.
Paris, “Biz 30 bin sığınmacı alırız. Daha fazlasına yokuz” diyerek Merkel’in politikasına “Non” dedi.
Evet, Avrupa’yı da AB’yi zorlu bir sınav bekliyor.
Tabii Almanya Başbakanı Angela Merkel’i de...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!