'Endüstri 4.0'

 AVRASYA Bir Vakfı’nda her cumartesi yapılan konferanslardan birinde bulundum.

Haberin Devamı

Konferans çoğumuzun pek bilmediği ve bir an önce kapsamlı bir şekilde ülkemizde uygulamaya geçildiğinde Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek Endüstri 4.0 üzerineydi.  İlk sanayi devrimi buharlı makinelerle geldi. İkinci sanayi devrimi elektrikle, üçüncü sanayi devrimi dijitalleşme ile geldi. Endüstri 4.0, ucu açık olan dördüncü sanayi devrimidir. 

Konferansı Türkiye’de bu konuyu en iyi bilen Siemens çatısı altında kısmen uygulayan kişi olan Siemens’in Genel Müdür Yardımcısı, İcra Kurulu üyesi Elektronik Yük. Müh. Ali Rıza Ersoy idi. Paneli de bu köşede kendisinden birkaç kere bahsettiğimiz, kitaplarını tanıttığımız Ersoy’un da yakın dostu, araştırmacı yazar İsmail Tokalak yönetti. (Tokalak’ın Bizans-Osmanlı Sentezi adlı kitabını okumanızı öneririm.)

Dinleyiciler olarak hepimiz üç saatlik konferansı adeta nefes almadan dinledik ve hükümet yetkililerinin de bu projeye yakın ilgi gösterdiğini öğrenerek umutlandık, yüreğimize su serpildi. Türkiye’nin dünya çapında teknik bilgi ve becerisi yüksek kişilere sahip olduğunu ve bunların ülkesi için bir şeyler yapmak için gecesini gündüzüne katarak çalıştığını görmek ayrıca hükümet yetkililerin de buna duyarsız kalmadığını öğrenmek son yıllarda yaşadığımız karamsarlıkların yanında ülkemizde geleceğe umutla da bakabileceğimiz gelişmeler olduğunu bize gösterdi. Bu yazıyı herkese iletmenizi öneririm.


ALMANLAR GELİŞTİRDİ

Haberin Devamı


Endüstri 4.0, Almanların öncülüğünde geliştirilmiş olan ve Almanların 2011 yılında isimlendirdiği, üretimi ucuzlatan, hızlandıran, kişinin talebine özel yapan; enerji tüketimini fazla stokları, hatayı minimale veya sıfıra indiren dijital, üstün bir üretim sistemi. Bu üretim sistemi, insanların kol kuvvetini hemen hemen sıfıra indirip insanoğlunun yaratıcı gücünü, bilgi ve becerisini ortaya koyarak üretimi dijital bağlantılarla yüksek teknoloji ile entegre olmuş insan yapımı, birbiriyle haberleşebilen yapay zekâlı robotlara yaptıran, fabrikalardan insanı kaldıran bir sistem. Bu sistemde yapay zekâlı robotlara da KOBOT adı veriliyor. 

Diğer güzel haber; şu anda Türkiye’de üretimde Arçelik ve Ford Otosan kısmen de olsa KOBOT kullanıyor. Ali Rıza Ersoy bu konunun Türkiye’de bir an önce yaygınlaşması konusunda şöyle dedi:“Önümüzdeki sonbaharda başlarsak 3-4 yıllık gecikmeyle 4.0 devriminde olacağız. Komşularımızdan iyiyiz bu konuda... Komşularımız bizim kadar Batı’ya entegre değil. Mühendisleri yok. Afrika’da girişimcileri yok. Bizim kadar teşvikle, hızla harekete geçirilebilecek dinamik bir toplum başka yerde yok. 2000 yılında Türkistan’dan Atlas Okyanusu’na kadar yürüyen başka millet yok. Geçen yıl 3.8 büyüdük. 4.0 tehdit idi şimdi fırsata çevirebiliriz. (Bunun için yılda 10-15 milyar TL yatırım yapılması gerekiyor.)  2020 yılında yaklaşık 50 milyar cihazın birbiriyle iletişim halinde olacağı tahmin ediliyor. Akıllı üretim sistemlerinin, akıllı şehir, ev, lojistik, şebeke, cihaz unsurlarının sosyal ağlar ve e-ticaret ağlarıyla birleşmesi sonucu veriler, hizmetler, nesneler ve bireylerin internet ortamını kullanarak kuracağı ekosistemdeki ağın önümüzdeki çeyrek asırda küresel ticaret hacminin yaklaşık % 46’sını etkileyeceği öngörülüyor. 2018 yılında sanayide 2.3 milyon ünite robot kullanılması bekleniyor.


NELER OLACAK?

Haberin Devamı


Bu teknolojinin yaygınlaşması işsizler ordusunu arttırabilir korkusu var. Fakat bu teknolojiler yeni iş kolları yaratacak. Refahı arttırınca insanlar gereksiz yere yıllardır aynı işi yapmak için günde 8-10 saat çalışmak zorunda kalmayacak; daha yaratıcı olgulara kafalarını yoracak, devamlı kendilerini geliştirme imkânları doğacak. Sosyal medya uzmanlığı, yazılım mühendisliği daha da yaygınlaşacak. Bu teknoloji ile eğitim sistemi de tamamen değişecek. Dijital okuryazarlık önem kazanacak. AR-GE mühendislerinin sayısında müthiş bir artış olacak. İnsanların çalışamaz hale gelmiş, tedavi edilemeyen organları bu teknoloji ve üç boyutlu yazıcılar vasıtasıyla kişiye özgü üretilebilecek. Arabanın yedek parçası gibi insanların organları yenilenecek. Sırf bu gelişmeler bir iş kolunu yaratacak. Niteliksiz işgücü nitelikli işgücüne dönüşecek. Niteliksiz işleri de robotlar yapacak. Elektrik ve elektronik, mekanik ile birlikte uyum modelinde çalışan bir orkestraya dönüştürülerek ‘Mekatronik’ çağa gelindi. Endüstri 4.0, ucu açık olarak bu gelişmeyi daha da hızlandıracak. 


ÇİN’DEN TEKRAR BATIYA

Haberin Devamı


Almanya’nın ‘Endüstri 4.0’ projesiyle sıfıra yakın maliyetli işçilikle üretim yapmaya başlaması, dünyada reel sektörün büyük bir kısmını ucuz işçilikle kendisine çeken Çin’in dünyadaki üretim yarışmasında avantajını kaybetmesi anlamına gelmektedir. Bu, üretimin Uzakdoğu’dan tekrar Batı’ya kayması demektir ki bu büyük bir eksen kaymasına sebep olacak demektir. Bizim bir an evvel kısır çekişmelere, kriz çözme yerine kriz üretmeye bir son vererek bu yarışmada yerimizi almamız gerekmektedir. Bu çağı da ıskalamamız demek, gelecek çağın sömürülen ülkelerinden olacağımız demektir.


MÜCADELE DEĞİL 'MÜCÂMELE'


EMEKLİ Büyükelçi Tugay Uluçevik’in dünkü yazısının (gazetede) birinci sütunun son satırında geçen ‘mücadeleye’ sözcüğü ‘mücâmele’ olacaktır. Uluçevik, ”Mücâmele’ kelimesi diplomatik dilde kullandığımız, Arapça kökenli ve ‘karşılıklı iyi ve güzel muâmelede bulunma, iyi geçinme’ anlamına gelmektedir” dedi. Uyarısına teşekkür eder, özür dileriz.


MESAJ PANOSU

Haberin Devamı


CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, İmamoğlu ilçesinde “Fabrikalar kapanıyor, cezaevleri açılıyor. Yatırımsızlık aldı başını gidiyor. İhracat yapacak ülke kalmadı” diye konuştu...

NASUH Mahruki ile Cem Haydar Bektaş’ın Viyana–CHP Birlik’te anayasa ve referandum üzerine yaptıkları konferansın ikincisi bugün 14.00’te Edirne Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde yapılacak.


CHP’li Çam: Savunamadıkları sistemi getirme hevesindeler


 CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, “İktidarın Anayasa’yı çiğnediklerini, hukuku ayaklar altına aldıklarını, babalarının çiftliği gibi bu ülkeyi yönetmeye kalkıştıklarını itiraf ediyorlar” dedi. İzmir’de neden ‘hayır’ vereceklerini yoğun bir tempo içinde binlerce kişiye anlattıklarını söyleyen Çam, özele şöyle konuşuyor:

Haberin Devamı


“Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın hatta bakanların mitingleri, TV konuşmaları, açıklamaları ‘evet’ için tek bir kalıcı cümle içermiyor, sürekli Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun ve bizlerin eleştirilerine cevap vermekle geçiyor. Savunamadıkları bir sistemi getirme hevesindeler” diyen Çam, ‘tarafsızlık’ üzerine de şöyle konuşuyor:


“Anayasamızın 101’inci maddesi gereği partisiyle ilişkisi kesilen Cumhurbaşkanı Erdoğan 103’üncü maddesi ile de tarafsızlığı, namus ve şerefi üzerine yemin etmiştir. Şimdi ise Cumhurbaşkanı, AKP genel başkanıymış gibi meydan meydan, televizyon televizyon gezip anayasa referandumu için oy istemektedir. Anayasa oylaması yapılmadan ve sonuç belli olmadan Erdoğan, AKP genel başkanı gibi davranmaktadır. Bu ülkenin savcıları yargıçları anayasayı çiğneyen her kim olursa olsun hakkında işlem yapmak mecburiyetindedir. Facebook ve çeşitli sosyal medyada paylaşım yapanlar hakkında soruşturma gözaltı ve acımasızca işlem yapan savcı ve hakimleri asıl anayasayı çiğneyenler hakkında işlem yapmaya davet ediyorum.”   


 Fırat Kalkan’ının maliyeti nedir


 KERKÜK Vilayet Meclisi, bölgesel yönetimin bayrak diye kullandığı sembollerin resmi dairelere asılması kararı aldı ve uygulamaya koydu. Türkmenler anayasaya aykırılık iddiası ile yargıya müracaat edeceklerini açıkladılar.


Talabani’nin mahdumu,-ki, kendisi, 4 Temmuzda, özel kuvvetlerimizin başına torba geçirilirilmesini filme almış bir ABD işbirlikçisidir-, “Bayrağımız Kürdistan’ın Kudus’ünde dalgalanıyor” iddiasını dile getirdi, niyetilerini açık etti.


Türk milliyetçiliği jargonunda, “Kerkükü savunmak Türkiyeyi savunmaktır” diye yazar.Fırat Kalkanı harekatının sona erdirildiği resmen açıklandı.
Operasyonun amacı neydi, ne kadarı gerçekleştirildi, meşkuk...


ABD ve Rusya, gözümüzün içine baka baka üsler kurdukları bölgelerde, çoluk-çocukla ‘Kantonculuk’ oynuyor.


Irak ve Suriye gibi orta doğunun kalbindeki iki devleti, devşirme cihatçı mukalliti lejyonerler, PKK teröristleri ve ayakçıları ile dağıttılar, insanlarını karada bombalarla, denizlerde boğarak katlettiler.Bir stratejik ortağımız, diğeri yakın dostumuz, görüntülü komedi devam ediyor, ettiriliyor..Nihai aşamanın, Türkiye’yi, güneyinden ve güneydoğusundan mengeneye almak olduğu, bayram baklavası gibi ortada.


Türkmenlerin kalbi Kerkük’ten, silah zoruyla Kürtlere bir Kudüs çıkarmak hayalinin bedeli nedir, yakında ortaya çıkar..


Bahçeli doğru söylemiş, “darı unundan baklava olmaz” ama lafla da milliyetçilik gemisi yürümez.Fırat Kalkanı’ndan vazgeçmenin maliyeti, “incir ağacından oklava“ olmasın...


Kaan KAYGILI 


GÜNÜN SÖZÜ: “Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.” (Yasir OKTAY)

Yazarın Tüm Yazıları