Omega 3 gücü çok önemli

EPA ve DHA olması fark etmiyor, omega 3 yağlarının her ikisi de sağlığımız için muazzam işlere imza atıyor. Kısacası “Neden daha çok Omega 3 kazanalım?” sorusunun yanıtını, “sağlığını korumak, güçlü, formda ve fit kalmak isteyen herkesin” bilmesi gerekiyor. DHA ve EPA’nın marifetlerine gelince...

KESİP SAKLAYIN: OMEGA 3’ÜN 10 MARİFETİ

1-Belleğimizi daha güçlü yapmak ve tutmak için daha çok DHA’ya ihtiyacımız var.

2-Kalp aritmilerini önlemek için EPA vazgeçilmez bir güç.

3-Daha güçlü bir bağışıklık sistemi için EPA da DHA da önemli.

4-Kanın akışkanlığını artırarak pıhtılaşmasını ve dolayısıyla kalp krizi, inme ve felç riskini azaltmak için özellikle EPA’ya her yaşta çok ihtiyaç var.

5-İyi kolesterolümüzü artırmak ve aşırı trigliserid yükümüzü azaltmak için de bol bol EPA kazanmalıyız.

6-Kanserli hücrelerin çoğalma ve yayılma potansiyelini azaltarak kansere karşı korunmak için de EPA ve DHA’ya ihtiyacımız var.

7-Yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarını geciktirmek için özellikle DHA rezervleriniz çok önemli.

8-Sağlıklı saçlar ve parlak, genç ve ipeksi bir cilt için de Omega 3 desteği şart.

9-Yaşlanmanın en önemli nedeni olan mikropsuz iltihapları (inflamasyonu) önlemek, en azından geciktirmek ve etkisini hafifletmek için öncelikle EPA desteği lazım.

10-Daha güçlü bir bellek ve daha geç bir beyin yaşlanması için öncelikle DHA ve tabii ki bir miktar da EPA vazgeçilmez doğal güçlerdir.

İYİ BİLGİ: MAGNEZYUMSUZ OLMUYOR

Yiyecek içeceklerle düzenli olarak magnezyum kazanmamız sağlığımızın vazgeçilmez ayrıntılarından biridir. Ve bilelim ki mineral zengini sularla, daha çok yeşil yapraklı sebze, bakliyat, yağlı tohumlar ve çekirdeklerle magnezyum kazanımımız ancak garanti altına alınabilir. Peki, magnezyum neden bu kadar mühim?

KESİP SAKLAYIN 2: MAGNEZYUMUN 10 FAYDASI

1- 300’den fazla enzim, 600’e yakın gen, magnezyum olmadan görev yapamıyor.

2- Sinir sistemi onsuz sınıfta kalıyor.

3- Kaslarımız o olmazsa gevşeyemiyor, kasılıp kalıyor, kramplarla bunalıyor, ağrıyor, sızlıyor.

4- Uykumuzun kalitesi düşüyor, uykumuz bozuluyor.

5- Kemiklerimizin gücü azalıyor, daha kolay kırılıyor.

6- Stres yanıtlarımız güçsüz kalıyor, depresyon kolaylaşıyor.

7- D vitamininin, insülinin ve daha pek çok yaşamsal maddenin görevleri aksamaya başlıyor.

8- Bellek gücü azalma sürecine giriyor.

9- Bağışıklık gücümüz bile formunu koruyamıyor.

10- Beyin sisi, huzursuz bacak, fibromiyalji ve benzeri pek çok sağlık sorunu devreye girmeye başlıyor.

HATIRLATMA: KALSİYUMU UNUTMAYIN

Kalsiyum sağlığımız için önemli. Normal bir yetişkinin vücudunda bir kilogramdan daha fazla kalsiyum var. Bunun da yüzde 90’ından fazlası kemiklerde. Geri kalanın çoğunluğu da hücresel yapılar ve dokusal kompozisyonlarda yer alıyor. Günlük pratikte çok önemli olan kan kalsiyum seviyesine gelince. Kanımızdaki toplam kalsiyumun miktarı bir gramı bile geçmiyor. Kısacası kanımızda dolanıp duran kalsiyum değeri toplam kalsiyum hazinesinin en fazla binde birini oluşturuyor. Ama yine de kandaki rakam çok ama çok önemli. Çünkü ne kalbimiz ne beynimiz ve sinir sistemimiz, ne de diğer hücrelerimiz kalsiyumsuz yapamıyor. Kalp atımlarının düzgün olması, tansiyondaki ayarın bozulmaması, sinir sistemimizin tıkır tıkır çalışması, kaslarımızın üstlendikleri işleri yapması için kalsiyum olmazsa olmaz bir element. Bununla birlikte özellikle kemik erimesi ile mücadele nedeniyle bu mühim mineralin dikkatsizce kullanıldığı da bir gerçek. Kemik erimesinin tedavisinde kullanılan kalsiyum haplarının zannedildiği kadar masum olmadığı pek çok araştırmayla net ve açık olarak kanıtlandı. İhtiyaç duyduğumuz kalsiyumu sadece haplarla karşılamak yerine daha fazla kalsiyum zengini besin tüketmek zorundayız.

YENİ BİLGİ: OTİZM-LİTYUM İLİŞKİSİNE DİKKAT!

Otizm giderek sıklaşan önemli bir sağlık sorunu. Bugüne kadar yapılan araştırmalar ne yazık ki otizmin nedeni ya da nedenleri konusunda bizi net ve açık olarak aydınlatmadı, aydınlatamadı. Diğer taraftan geçtiğimiz günlerde önemli bilimsel ve hakemli dergilerden birinde, Jama Pediatrics’te yayımlanan yeni bir araştırma, otizm ile içme sularındaki lityum miktarı arasında bir ilişkinin olabileceğini gösterdi. Danimarka’da yapılan bu araştırmada, hamile kadınların kullandığı musluk suyunda yüksek oranda lityum (tehlikeli bir ağır metaldir) bulunmasının, yeni doğan çocuklara otizm teşhisi konma ihtimalini neredeyse yüzde 50 oranında arttırabileceğini gösterdi. Yine aynı araştırmada içme sularında yüksek lityum seviyesi saptanan bölgelerde otizm riskinin belirgin olarak arttığına da işaret edildi. Bu araştırma sudaki lityumun otizme hangi yolla sebebiyet verebileceğini göstermese de üzerinde önemle durulması gereken yeni ve önemli bir bulguya işaret ediyor. Bu nedenle özellikle çevre kirliliğinin süratle arttığı, depremler nedeniyle yeraltı ve üstü toprak hareketliliğinin maksimum noktalara ulaştığı ülkemizde de lityum, arsenik, cıva, kadmiyum, alüminyum ve benzeri ağır metallerin içme sularında ne oranla bulunduğunun sık sık araştırılması gerekiyor.