Kenan Başaran

Necip'in 300. maçı!

6 Mayıs 2019
Güneş, geçen hafta yapmadığını bu hafta yapıp şoke etti.

BEŞİKTAŞ, farklı kazanıp şampiyonluğa yeniden ortak olurken dahi çok hücum yemiş ve orta alanda üstünlük kurmakta zorlanmıştı. Güneş’in G.Saray’a karşı tedbir almasını bekliyordum ama bunun Necip olacağı aklıma gelmemişti! Kâğıt üzerinde itiraz edilecek bir seçim değildi ama tutmadı. Dorukhan-Necip-Atiba’lı ‘mücadeleci’ orta alanda G.Saray’ın baskısını kıramadı. Diğer yandan Beşiktaş’ın tüm gol planı Burak’a uzun toptan ibaretti. Hücumda çoğalamadığı için Ljajic de etkisiz kaldı. Solda Caner en azından ortalarla katkı vermeye çalışırken diğer tarafta Lens, rakibi tehdit edici deparlara girişmedi. Devre bittiğinde Beşiktaş’ın 2 şutu vardı, korneri yoktu. 

YILDIRIM PSİKOLOJİYİ BOZDU

Bülent Yıldırım’ın da inisiyatif haklarını ağırlıkla G.Saray lehine kullanması ve Caner ile Vida’ya bence yanlış kartlar çıkarması da siyah beyazlıları her geçen dakika isyankârlaştırdı. Net ofsayt için bile dakikalarca VAR’a bakılması da psikolojik olarak Beşiktaş’ı ezdi. Tartışmalı taç kararı ve devamındaki gol, devre biterken maçın senaryosunu değiştirdi. 2. devreye kalabalık şekilde hücuma çıkarak başlayan Beşiktaş, yine taçtan gelen atakta 2. golü yedi. 2-0’dan sonra Güneş’in ekibi tüm riskleri alınca maç büyük gel-gitlere sahne oldu. Siyah beyazlılar pozisyonlar bulsa da ikinci devredeki oyunu sadece istatistiklerinin biraz düzelmesini sağladı; gol hariç!

KONFETiLERiN ANLATTIĞI

MAÇ maç başında ve sonundaki konfetiler, G.Saray’ın konsantrasyonunu gösteriyor. Yönetiminden hocasına kadar hafta boyu bu maçla yatıp kalktılar. Medya çalışmasından futbolun diğer kurumlarına kadar pres uyguladılar. Beşiktaş’taysa derbiye dair bir emare yoktu.

KULÜBEDEKi TEHDiT!

ŞAMPİYONLUK derbisinde Beşiktaş’ın kulübesinde üç dünya yıldızı vardı: Adriano,Quaresma ve Kagawa... Güneş, tedbir almalıydı ama yine de ligin ikinci devresinde, ‘yediğinden fazlasını atabilen’ Beşiktaş’ın oyun anlayışını da çok bozmamalıydı. Zira bu Beşiktaş, G.Saray için en büyük tehditti. Güneş, kendi yarattığı tehdidi defansif anlayışa harcattı. Güneş, geçen hafta Necip’i oyuna alamadığı için üzüldüğünü; çünkü 300. maçı olacağını söyledi. Neyse ki dün Necip 300. maçına çıktı!

Maçın adamı: Fernando.

Yazının Devamını Oku

Komploda Başakşehir 'Out' Beşiktaş 'In'!

3 Mayıs 2019
Kenan Başaran yazdı.

Haftalar öncesinden ‘Şampi Başakşehir’ manşetleri atılmışken ligin son dört haftasına ‘üçlü bir yarış’ ile giriyoruz. Bunun keyfini sürmek yerine ‘şaibe kazanları’ kaynatılıyor!

Kendisinin lehine hata yapıldığında sessizliğe gömülenler, aleyhlerindeki yanlış bir taç atışında bile ortalığı yangın yerine çeviriyor. Hatta maçta bir hata bulamadıkları zaman üç hafta öncesine kadar gidip, rakibinin başkasıyla oynadığı bir maçta neden falanca oyuncusuna kart verilmediği ne kadar işi vardırıyorlar! Bu nasıl bir zihniyet dünyası? Fatih Terim, Konya beraberliği sonrası müstehzi bir ifadeyle, rakiplerinin kendileriyle berabere kaldığı için sevinmesine sevindiğini söyledi! Aykut Kocaman veya Konya, neden sevinmesin ki aldığı puana?
O halde tersini düşünelim: Galatsaray, Konya’yı yenip sezon sonu şampiyon olduğunda rakibine teşekkür edecek mi? Hayır... Türkiye’de durum şudur: Şampiyonsan, dağları delmişsindir, çöle su barajları kurmuşsundur... Yani her şeyi sen tek başına başarmışsındır.

Ama başarısız olmuşsan da ‘Kahrolsun federaller’! Mustafa Cengiz, 4 hafta kala “Hakemler kurayla belirlensin” diyor... 22. şampiyonluğuna koşan camianın 21 şampiyonluğunun kaçında hakemler kurayla belirlenmiş? İki hafta önce yarışta olmayan Beşiktaş’a hiçbir sataşma yoktu.

Bakıyoruz şimdi, “Şenol Güneş federasyona gitmiş” diyerek, su bulandırılıyor. Evet, görüşmede  Ali Dürüst de vardı... İki hafta önce kollanmayan Beşiktaş, kollanır mı oldu? Komplo teorilerinde, “Başakşehir’i şampiyon yapacaklar” söylemi ‘out’, “Beşiktaş’ı şampiyon yapacaklar” ‘in’ (!)Premier Lig’de son iki haftada iki takım da maçlarını kazanırsa Liverpool, 97 puanla ikinci olacak?

YA LİVERPOOL’UN YERİNDE OLSAYDINIZ?

Düşünebiliyor musunuz? Manchester Citygibi bir ‘çılgın takım’ olmasa, Liverpool, açık ara şampiyon olacak bu puanla. Ama ne olacak, 98 puanlı City’nin ardında ikinci bitirecek sezonu.Bizim takımlarda bir Liverpool’un yerinde olsa tabir caizse kafayı yer! Bakın daha geçen hafta City, çizgiyi milimlerle geçen bir golle galip geldi. Bu durum bizde olsaydı eminim ki gol çizgisinin  yanlış çizildiği vs. iddia edilecek, fırtınalar kopartılacaktı. Sonuç itibarıyla VAR’a rağmen hakemlerin en çok tartışıldığı bir sezonu yaşıyoruz.VAR dahil, hakem yönetiminde temel sorunun;  standart olduğu muhakkak. Lakin bu standartsızlığa her takım maruz kalıyor. Sürekli Süper Lig’in marka değerini yükseltmekten söz eden yöneticiler, şampiyonluk yarışı kızıştığında ligin değerini yerle bir edecek şaibe iddialarını ve güvensizliği pompalamaktan hiç geri durmuyor... Seçim baskısı altında olan Cengiz, tek şansının şampiyonluk olduğunu biliyor. Ama lütfen bunun için son 4 haftaya olan inancımızı sarsmasın. Geçen sezon şampiyon olan takımına inansın, nasıl ki tüm  ‘engeller’e rağmen şampiyon olmuşsa, bu sezon da olacaktır, değil mi! Abdurrahim Albayrak konuştuğunda da yazdım: Ligin güvenli olmadığına dair bir bilgi ya da belge varsa, yargıya gidilmeli. 6222 sayılı yasa da bunu emrediyor.

BENİM SUÇLU ZEVKİM: BURAK YILMAZ

Yazının Devamını Oku

Havlu atmadan şampiyonluk derbisine

29 Nisan 2019
Beşiktaş mucizeyi gerçekleştirirse Güneş bize ders vermiş olacak.

MAÇA iyi başlayan ve 45 dakikayı da daha iyi oynayan Ankaragücü’ydü. Ama soyunma odasına önde giren Beşiktaş’tı. Çünkü golcülükte nirvanaya giden bir Burak Yılmaz’ı vardı! Gol dışında Beşiktaş’ın dişe dokunur bir pozisyonu olmadı. Ankaragücü, Ljajic’in pas yollarını kapattı. Haddinden fazla top kaybı yaşandı. Orta alanda gereken direnç gösterilmeyince A.Gücü, yüksek bir tempoyla çok sayıda atak geliştirdi. Karius, iki kritik kurtarışa imza koydu. Güneş, Ljajic’i sol açıktaki Güven’in yerine çekse de takımın çehresi pek değişmedi.

GOLCÜ VE KALECİ

Deniz Çoban, Burak’ın Kulusic’e yaptığı faulde sarı kart çıkması gerektiğine dair bir tweet attı. Burak, sarı görse G.Saray derbisinde cezalı duruma düşecekti. Pozisyonu tekrar tekrar izledim. Burak kolunu açıyor ama bir dirsek yok. ‘Kontrolsüz hareket’ de inandırıcı gelmedi. 2. devreye de Beşiktaş’ın iyi başladığı söylenemez. Ama yine orta alanda kapılan bir topla 2’yi buldu. Vida, başlattığı pozisyonu şansın da yardımıyla golle bitirdi. Burak’ın penaltısı, maçı bitirmiş gibi gösterse de A.Gücü istifini bozmadı. Ve karşısına yine Karius’u çıktı! Karius, tam bir Alman kaleci olduğunu gösterdi. Güneş’in “Aidiyeti zayıf” dediğinden beri çok iyi. Burak ve Karius maçın adamıysa, ortada ve savunmada sıkıntı vardır. Beşiktaş, dün bir savunma takımı gibi oynamak zorunda kaldı. A.Gücü’nden daha çok faul yaptı. Hep topun peşinden koştu; rakibinden daha az pas yaptı ve isabet oranı düşüktü (%71) Korner ve şutlarda da gerideydi. Farkı yaratan yine şut isabetinin (%50) yüksekliğiydi. 4-1’e rağmen Şenol Güneş, mutlaka bu tabloyu doğru analiz ederek G.Saray derbisine gidecektir. Zira, bu istatistikler, hücumu A.Gücü’nden daha iyi olan G.Saray’a karşı alarm demek.

ÖZELEŞTİRİ: 24. haftada Beşiktaş’ın havlu attığını yazdım. 31. haftadaysa bir nevi şampiyonluk derbisine çıkacak. Gelinen noktada Başakşehir’in payı kadar, 6 maçlık seri de büyük etken. Hiç pes etmeyen Güneş, hepimize tarihi ders verdi.

‘DÜNYAYI ÇOCUKLARA VERELİM’

“Dünyayı çocuklara verelim /Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı/ Çocuklar dünyayı alacak elimizden/Ölümsüz ağaçlar dikecekler...” der Nazım... Ülkemizde daha görünür hale gelen çocuk istismarına karşı taraftarın ‘1 dakika sessizlik’ eylemine Beşiktaş ve Ankaragücü de destek verdi. Susmayalım!

Maçın adamı: Burak.

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş Orman'a bir de muhalefet seçmeli

26 Nisan 2019
900 imzayla adaylık başvurusuna hazırlanan Fikret Orman, adeta seçimi başlamadan kazanıyor! Beşiktaş büyük borç yükü altında. Bazı isimlerin aday olmaması da zaten bundan. Oysa muhalefet bu günde lazım.

Başakşehir’in puan kaybıyla Beşiktaş’ta zoraki olarak şampiyonluk iddiası yeniden ısındı. Aylardır maçlardan sonra hiç konuşmayan yöneticiler birden demeç verir hale geldi! Diğer yandan seçim de yaklaşıyor. 12 Mayıs’taki seçim için adayların 2 Mayıs’a kadar başvurması gerekiyor. Fikret Orman’ın 900 imzayla başvuru yapacağı belirtiliyor. Orman, daha başvururken “Kazandım” diyor adeta. Evet, bir mucize olmazsa Orman devam edecek. Bu noktada gözler nasıl bir yönetim kurulu oluşturacağında. Yine kulislere bakıldığında bugüne kadar çalıştığı esas isimlerle devam edecek.

PARA SİHİRBAZI LAZIM

Beşiktaş’ın en büyük sorunu malum olduğu üzere borç. Borcu kapatmak için kaynak yok. Önümüzdeki 3 yılın temel gelirleri de harcanmış durumda. O halde Orman’ın yeni yönetimine bulabilirse bir ‘para sihirbazı’ koyması lazım! Peki Beşiktaş kongresi bu seçimde ne yapacak veya ne yapmalı? Ağır borç yükü ve kaynaksızlık nedeniyle Orman’a kafa tutması beklenen çevreler görülüyor ki seçime girmiyor. Ben bunu yadırgadığımı defalarca söyledim. ‘Kazanma garantili seçim’ varsa, ben de aday olurum! Endüstriyel futbolda ana mevzu para ve paranın yönetilmesidir. O halde kongre üyelerinin yeni yönetimi denetleyecek mekanizmalar oluşturması lazım. Kulüplerin kurulları bu denetleme görevlerini üstlenebilir. Disiplin kurulu, sicil kurulu ve denetleme kurulu... Bu üç kurulu hafife almayın. Zira birisi kulüpten üye atmaya, birisi üye yapmaya birisi de paranın harcanmasına göz kulak oluyor! Denetleme kurulu, elbette en kritik olanı... 12 Mayıs’taki seçime mevcut kurulun başkanı Feyyaz Tuncel, yeniden aday olacak. Tuncel’in ekibinden Umut Şenol ise, kendi listesiyle seçime girecek. Şenol’un listesindeki Gökhan Tiryaki ve Kerem Akbaş, yıllardır kulüplerin mali raporlarını çok yakından izleyen, üzerine yazıp çizen ve çözüm önerileri de sunan isimler. Ben de kendilerinden çok yararlanırım...

MÜDANASIZ KURUL

Tuncel ile çalışan Şenol’a “Neden yolunuzu ayırdınız?” diye sordum. Kısaca şunu söylüyor: “Geleceğe dair kaygılardan ötürü denge gözetmeyen, iş yükünü eşit dağıtan, daha işlevsel ve yönetimle illa bir uyumu gözetmeyen; iyi günde de kötüyü gösterebilen bir anlayışı savunuyorum. Denetim kurulu, kulübün bu duruma gelmesini önleyebilir ve Orman yönetimine de katkıda bulunabilirdi.” Mevcut başkan Feyyaz Tuncel ise, camiadan kendilerine tekrar aday olmaları konusunda bir teveccüh olduğunu ve bu yüzden “Devam” dediğini söylüyor. Tuncel, “Bizim işimiz yanlışları görüp, tespit etmek. Biz ara ara yönetime kulübün durumuna ilişkin raporlar verip, uyarıyoruz. Yani sadece divanda veya genel kurulda rapor vermekle yetinmiyoruz. Ama uyarılara dair yapılacaklar icra kurulunun uhdesinde” diyor...

EN FAZLA 3 LİSTE YARIŞIYOR

Beşiktaş tüzüğüne göre seçimde en fazla üç liste çıkartılabiliyor. Üçten fazla olursa divan kurulu devreye girip eleme yapıyor. Bunu nasıl yapacağıysa belli değil. Bu madde çok sıkıntılı esasen ve değiştirilmelidir. Ayrıca üçten fazla liste olduğunda divanın elemeyi neye göre yapacağı da açıkça belirlenmelidir tüzükte. Aksi halde suistimale açık bir durum ortaya çıkar. Denetim kurulu artık sadece divandan divana veya kongreden kongreye rapor hazırlayan bir yapıdan çıkmalı. İhtiyaç duyduğunda kamuoyunun önüne çıkıp uyarmalıdır. Buna yetkisi var. Özetle Beşiktaş kongresinin kurullara dair yapacağı tercihler de çok önemli. Denetleme görevini hakkıyla yapabileceğine inandığı, hakikaten bağımsız olan listeleri tercih etmesi, Beşiktaş’ın menfaatine olacaktır... Yani kongre aynı zamanda Orman’a bir ‘muhalefet’ de seçmeli! Unutmayın ki memleket futbolunun bugün toptan büyük bir borç sarmalında olmasının temel nedeni denetim görevinin layıkıyla yapılmamasındandır...

YANAL’IN ELİ HİÇ DEĞMEDİ

Yazının Devamını Oku

Burak mucizeyi tasarladı

23 Nisan 2019
Profesyonelce davranmayan Medel, Beşiktaş'ın işini dün çok güçleştirdi.

Beşiktaş’ın galibiyet umudu tükeniyordu. Bir mucize lazımdı artık. Burak, topu Ljajic’ten ısrarla istedi. O mucizeyi adeta tasarladı ve gerçekleştirdi.

BAŞAKŞEHİR’in beklenmedik puan kayıpları Beşiktaş’ı dünkü maç öncesi zoraki bir zirve ortağı haline getirdi. O da fırsatı tepmedi. Adriano ve Caner’in yokluğunda Medel’i sol beke koyan Güneş, savunma önünü de Atiba-Dorukhan ikilisine bıraktı. Güneş, ofansif görünümü artırmak için de Kagawa ile başladı. Beşiktaş, maça iyi başlamasa da Burak’ın penaltı beklediği pozisyondan sonra canlandı. Ve bir korner atışında golü buldu. Gol ilginçti: Zira önce Dorukhan kafayı vurdu. Sonra Gönül, sonra Mirin ve en sonunda da Vida gol için ayak uzattı. Yani 4 savunmacı 6 pasta golü zorla attı. Beşiktaş’ın golün hemen ardından oyunu tutmakta zorlandı. Medel’in rakibiyle, hakemle ve Güneş ile yaşadığı gerilim de bu süreçte oluştu. Şilili bu pozisyonun etkisinden uzun süre çıkamayınca Diabate’ni attığı beraberlik golünde Lens ile pay sahibi oldu. Zira kendini oyuna veren Medel, Diabate’yi bir şekilde engellerdi.

MEDEL’İ ANLAYAMADIM!

GÜNEŞ’i Kagawa’yı ilk 11’de Ljajic ile birlikte kullanmadığı için çok eleştirdik. Ne var ki Japon orta saha, dün Sivas’ta kendisini savunanların yüzünü kara çıkardı; zira oyunda hiç yoktu.

Güneş, kendisi de oyundan çıkmak istediğini söyleyen Medel, 2. devreye çıkarmadı. Sol bek krizinin olduğu bir günde Medel’in davranışlarını çözmekte zorlandım! Güneş, sol beke Necip’i alarak, tabir caizse ‘ateşten bir gömlek’ giydi! Mecburen sol stoper oynadığında bile büyük zorluklar yaşayan Necip’in sol bekliği elbette hücuma geriden şuurlu desteği düşürdü.

Beşiktaş, topa hükmetse de pozisyon üretmekte zorlandı. Alanı iyi kapatan Sivasspor, sprinter oyuncularıyla da siyah beyazlıların hep gözleri arkasında kalarak oynamasına neden oluyordu. Diabate’nin golü de düşünülünce...

BAŞAKŞEHiR KARAR VERECEK

KAGAWA’nın yerine giren Güven’in her fırsatta kaleyi düşünmesi olumlu olsa da girişimleri cılızdı ve galibiyet umudu giderek azalıyordu. Beşiktaş için artık bir mucize veya bir yıldızın bir anlık sihirli bir dokunuşu lazımdı. İşte o anı da Burak, bile isteye kendisi yarattı. Bu anlamda bir mucize değildi attığı gol. Galibiyeti adeta tasarladı. Frikik vuruştaki ustalığı tartışılmaz Ljajic’ten topu istemesi, kaleyi bakışı ve vuruşu... Bazen gol sevinçleriyle taklit de ettiği Cristiano Ronaldo’vari bir frikik golüyle, “Çoktan bitti” denilen sezonun son 5 haftasına Beşiktaş’ı ortak etti. Beşiktaş, oyun olarak tatmin etmese de iki duran toptan 3 puanı almayı bildi. Zaten duran toplar da bu sezonki en önemli hasletlerinden biri... Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi için ipleri eline aldı. Şampiyonluk mu? Ona da Beşiktaş’ı zirveye ortak etme fırsatı yaratan Başakşehir karar verecek...

Yazının Devamını Oku

Abdurrahim Albayrak'a tarihi bir ders

19 Nisan 2019
Kenan Başaran yazdı.

Galatasaray İkinci Başkanı Abdurrahim Albayrak, spor yöneticiliği kariyerinin en büyük dersini aldı. Mutsuz sonla biten bir futbol maçından hemen sonra sıcağı sıcağına konuşmanın doğru olmadığı yıllardır yazılır çizilir. Ama Albayrak, yine de şöyle bir derin nefes dahi almadan çıkıp derbi hakkında konuştu.

Kendini o kadar kaybetmişti ki Konya maçının VAR kayıtlarının elinde olduğunu ve çok şey bildiğini söyledi. İki cümlede iki ayrı vahim durum söz konusuydu: Hukuken elinde olmaması gereken kayıtlar

olduğunu söylüyordu. îLigin manipüle edildiğine dair güçlü imalarda bulunuyordu. Her iki konu da yargıyı ilgilendiriyor. Herkes nedense 6222 sayılı Sporda Şiddet Yasası’nı gözardı ediyor. Bu yasaya göre öyle belgesiz, bilgisiz ağzınıza geleni söyleyemiyorsunuz; ona buna ithamda bulunamıyorsunuz. Birinci maddede Albayrak, kendini kendisini ele veriyor! Öyle ya, VAR kayıtlarını nasıl elde etmiş? Burada ilgili kurumların kendisine sorması lazım bu soruyu...

İkincisi, Albayrak’ın, ligin güvenliğiyle ilgili bir takım bilgi ve belgeler varsa, 6222 çerçevesinde, direkt konuyu yargıya intikal ettirmesi lazım. Bunu böyle uluorta söylediğine göre çok ciddi iddialar olmalı. Albayrak’ın açıklamalarına dair Başakşehir yönetiminin aldığı tutum doğru. Yani Albayrak’ı bir açıklama ve ispata mecbur bırakacak süreci başlatmaları ligin selameti açısından yararlı bir adım. Eğer yargı süreci işletilirse Albayrak’ın kendisine şampiyonluk yarışıyla ilgili ne tür bilgiler geldiğini de öğrenmiş olacağız! Umarım, bildiği her şeyi açıklar. Doğrusu budur. Elbette benimki çok iyi niyetli bir yaklaşım. Albayrak, ifadesine başvurulursa muhtemelen kastı aşan bir beyanda bulunduğunu, derbi stresiyle fevri bir çıkış vs. yaptığını söyleyecek ve dosya kapatılacaktır. Hatta belki özür dileyecek ve Başakşehir başvurusunu geri çekecektir. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, zaten Albayrak’ın devirdiği çamların farkına erken vararak, “Elinde bilgi belge yok, duyumdan ibaret” şeklinde bir açıklama yaparak, durumu yumuşatmaya çalıştı.

‘GELENEK’, ARTIK FENER’İ VURUYOR

Kendi kendimize ‘dünya derbisi’ etiketini yapıştırdığımız Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, bir kez daha hayal kırıklığı yarattı. ‘Kadıköy geleneği’ne sıkıştırılan derbi, futbol oynanmasını adeta engelliyor. Hır gür dışında, konuşulacak bir şey sunmaz oldu bize. Evet, Fenerbahçe, Galatasaray’a Kadıköy’de kaybetmiyor lakin son dönemlerde doğru düzgün yenemiyor da. Bu ‘gelenek’ işi giderek bir bumeranga dönüyor. F.Bahçe için Kadıköy’de G.Saray’ı yenmek değil, yenilmemek daha önemli oluyor. Sonuçta bu 20 yılda G.Saray, F.Bahçe’den daha çok şampiyon olmuş. Sarı lacivertlilerin artık buna daha çok odaklanmalı...

ISLAK İMZA KAOSU

Beşiktaş’ın başkan adaylarından Hürser Tekinoktay’ın divan kuruluna verdiği 270 ıslak imza reddedildi. Divan, her bir üyenin ya divan huzurunda imza vermesini veya noterden tasdikli dilekçe getirilmesini istedi. Tüzük ‘250 üyenin imzası’ diyor, o kadar. Divan, gereksiz bir bürokrasi uyguluyor. 270 imzadan rastgele 10-15 tanesini seçip bunları üye veri tabanından kontrol etse dahi, belgelerin sahte olup olmayacağına dair bir kanaat oluşturur. Ha çok çok 270 üyenin bilgilerini bir iki günde inceleyerek teyit edebilir. Günümüzde 250 üyeyi tek tek kulübe götürüp imza toplamak, hayatın olağan akışıyla pek uyuşmuyor. Notere verilecek para da Beşiktaş altyapısına bağışlansa daha evladır..

Yazının Devamını Oku

Ezberi bozdu kibiri de yendi

14 Nisan 2019
Beşiktaş, Rize maçındaki gibi skor açısından şanslıydı.

İlk devre Başakşehir, 2. devreyse Beşiktaş, rakibinin ezberini bozup kazandı. Çünkü şampiyonluğa oynamak başka büyük olmak başkadır.

BAŞAKŞEHİR, maç öncesi Abdullah Avcı’nın dediklerini harfiyen uyguladı ilk devre. Yani kendisini zirveye taşıyan pas ve topa sahipliğe dayanan bir oyun planını kusursuz uyguladılar. Bir ara oran yüzde 70’e çıktı. Kısa pası seven Avcı’nın bir de sürprizi vardı: Uzun toplar. Aslında sürpriz değildi zira perşembe günkü idmanda çalışmışlardı. Nitekim gol de Mert’in uzun vuruşu, Visca’nın da 4 savunmacı arasından Robinho’ya yaptığı al da at asistiyle geldi. 3 pasta gol... Beşiktaş, iyi başlar görünse de kısa sürede ortadan ikiye bölündü. Orta alanda devasa boşluklar verirken, Medel-Caner ikilisinin oluşturduğu sol kanat, koridora döndü. Caner, birçok atakta rakibini seyretmekle yetindi. Güneş, çare olarak Caner’i sol beke, Medel’i ortaya çekmekte aradı ama hemen akabinde golü yedi soldan gelen topta!

Rize maçının skorunun aldatıcı olduğu aşikârdı. Ama Ljajic’in ilk 45’te hiç inisiyatif alamaması, Burak Yılmaz’ı besleyememesi anlaşılır değild. Lens’i konuşmaya lüzum yok...

İlk devre Başakşehir, Beşiktaş’ı çok hırpaladı. Farka koşacakken soyunma odasına 1-1 gitti. Beşiktaş, Rize’deki gibi skor açısından şanslıydı.

İkinci devrenin ilk düdüğüyle birlikte rollerin değiştiğini hemen gördük. Beşiktaş Başakşehir’i geriye yasladı ve yine Gönül ile başlayan atakta Lens, maçtaki en olumlu hareketini yapıp topu Burak’a aktardı. O da müthiş vurdu.

Ezberi bozulan Başakşehir, abondone oldu ve üst üste pozisyonlar vermeye başladı. Güneş, sakatlanan Medel’in yerine Kagawa’yı alması da dikkate değerdi. Fizik yerine oyun zekâsına yatırım yaptı böylece. Abdullah Avcı ise Arda-Ba kozlarını sahaya sürürken oyunu da enlemesinine genişleterek, Beşiktaş savunmasında boşluklar aradı.

İŞİN SIRRI TOPLA OYNAMAKTI

MAÇIN sırrı topa sahiplikte yatıyordu. İlk devre Başakşehir, topu göstermedi ve oyunda üstünlük kurdu. Ama sadece 1 gol atması handikaptı. İkinci devre, bazı kısımlar hariç topa daha çok hükmeden Beşiktaş’tı ve o bölümde de galibiyet golünü buldu. Yine maçın sonlarında sakin kalması, topu saklaması da skoru korumasında büyük etkendi. Siyah beyazlılar ikinci devre ayrıca mücadele gücünü de artırdı.

Yazının Devamını Oku

Quaresma'nın yokluğunda Güneş değil Avcı üzülür

12 Nisan 2019
Quaresma olsaydı Avcı’nın işi daha kolay olacaktı. Beşiktaş’ı kanat oyununa zorlayacaktı. Şimdi Ljajic, Kagawa, Burak gibi merkez oyunu iyi oynayan isimlere tedbir almak zorunda.

Şenol Güneş öncesi Beşiktaş, derbilerde doğru düzgün galip gelemiyordu. Slaven Bilic döneminde, “Fark olur” denilen derbilerde dahi yüzü gülmedi. Güneş ile birlikte tablo büyük ölçüde değişti. Güneş’in Beşiktaş’ta canını en çok sıkan isim Abdullah Avcı’dır.

7 kez karşı karşıya geldiler. Güneş, sadece 1 galibiyet alırken, 3 kez berabere kaldı ve 3 kez de yenildi. Güneş, Beşiktaş’ın hocası olarak yarın Avcı ile son kez rakip olacak. Bakalım bu kez Avcı’yı alt edecek mi? Avcı, takımının yapısına göre genel bir oyun şablonu ortaya koysa da rakibe göre planlarını sürekli revize eden bir teknik direktör.

Şöyle bir arşivlere bakarsanız Avcı’nın ‘güncel futbol’la çok ilgili olduğunu görürsünüz. 2015’te Chelsea’yi benzediklerini söylemişti. Geçen sezonki örnekleriyse Napoli’ydi. Ama Avcı’nın değişmeyen bir kaidesi var: Özellikle büyük maçlarda, rakibinin bir bölgeden veya bir kişi üzerinden oynamaya bilinçli müsaade ediyor. Misal, bir Galatasaray maçında Sabri’ye hiç baskı koydurmayarak topu onun kullanmasına izin vermişti.

ALAN UZMANI

Beşiktaş maçlarında da ağırlıkla “Bırakın Quaresma bol bol orta yapsın” demiştir. Çünkü hava hâkimiyeti olan stoperleri o ortalarını kolayca savuştururdu. Başakşehir, bu sezon ne oynuyor? ìİstisnalar hariç, topu rakibe vermiyor. îKaptırdığı topu en hızlı şekilde geri almaya çalışıyor. ïTopun kıymetini biliyor, rastgele şut çekmiyor. Kayseri’de bu hataya düştü (34 şutta 10 isabet) ve 1 puanı uzatmanın sonunda zorlukla kurtarabildi. ñHücumdayken de savunmayı hep akılnda tutuyor.

Alan iyi kullanıyor. Gerektiğinde daraltıyor, gerektiğinde genişletiyor. òVe yüksek pas yüzdesiyle oynuyor. ôSadece 13 gol yedi ve 43 gol attı. 6 maçını 1-0’la kazandı. Maçtan sonra hocaların tercihlerini yargılamak kolay. Öncesinde konuşayım: Evvela Beşiktaş’ın 7-2’lik Rize maçını yeniden okuyalım:

1-Rize’deki 4-3-3 dizilişi Başakşehir’in provasıysa, sıkıntı. Zira takım, oyun olarak çöktü.

2-Lens başta olmak üzere, öndeki üçlü orta alana savunma katkısı vermedi.

Yazının Devamını Oku