Kenan Başaran

Ya Avcı'yı alacak, ya da Avcı'sını bulacak

8 Mart 2019
Kenan Başaran yazdı...

Beşiktaş’ı gelecek sezon kim çalıştıracak veya çalıştırmalı? Mehmet Özdilek, Rıza Çalımbay ve Sergen Yalçın, adı en çok telaffuz edilenler. Üçünün gücü Beşiktaş efsaneleri olmasından geliyor. Ve ‘evlat’ kontenjanındalar... Çalımbay, bu şansı daha önce yakaladı. En büyük zaferi Kadıköy’deki 4-3’lük Fenerbahçe galibiyeti. Yarım sezonda geldi ve yeni sezonun ilk yarısını da bitiremeden gönderildi. Ama her fırsatta Beşiktaş’ta başarılı olduğunu ve görevden alınmasının haksız olduğunu savundu. 2005’ten 2019’a baktığımda Çalımbay’ın teknik direktörlük kariyerinde büyük bir sıçrama yok. Evet, gittiği her takımı kımıldatıyor fakat ortada ne bir kupa ne de bir derece var.

Çalımbay’ın en büyük sorunu çok ‘yakınması’... Sorunların sebeplerini kendi dışında araması ve olanaksızlıklardan şikâyetçi olması. Bir hoca gücü imzayı atmadan öne kazanır! Koşulsuz göreve gelirseniz, sızlanma hakkınız da olmaz. Mehmet Özdilek, en istikrarlı dönemini Antalyaspor ile geçirdi. 193 maça çıktı. Bu anlamda futbolumuzda alışılmadık bir öykü. Ancak ne bu 5 yıllık serüvende ne de sonrasında bir
derece ve başarısı yok.

EN KARİZMATİK

Ve Sergen Yalçın... Üçlü içerisinde karizması en kuvvetli ve tazesi. Sosyal medyadaki anketlerde de ilk sırada çıkıyor. Eşofmanı ilkin 2013-14 ortasında Gaziantep’te giymiş ve takımı kümede tutmuştu. Ertesi sezon aynı senaryo Sivas’ta gerçekleşti. Mesele tam da burada başlıyor. Sergen Yalçın, 5 yılı
dolmadan yeni bir ‘Yılmaz Vural’ portresi çizmeye başladı: Düşenin dostu! 5 yılda sadece 2015-16’te Sivas’ı sezon başı aldı ama 9 maç sonra bıraktı. Bugün çalıştırdığı Alanya dahil, sonrasında hep yolun yarısında göreve geldi. Yalçın’ın daha orta karar bir takımda bir tam sezona nefesinin yetip yetmeyeceğini bilmiyoruz. 5 yıldır düşmemeye oynayan takım çalıştırmaktan şampiyonluğa oynayan takıma geçerse sonuç ne olur, muamma! Tüm bunlar bir yana Çalımbay, Özdilek ve Yalçın’ın oynattığı futbol sıra dışı bir çizgiye sahip mi? Esas olan bu...

7/24 ANALİZ

Şenol Güneş, apoletleri olan bir teknik direktör olarak geldiği Beşiktaş’a yenilerini ekledi. O, geleneksel yöntemlerle, yılların deneyimi ve büyük ölçüde sezgileriyle başarılı oldu. İkinci şampiyonluğun ardından yaptığımız röportajda boş vaktinde ne yaptığını sormuş, o da şu cevabı vermişti: “Dizi izliyorum. Kore’den dönerken de böyle olmuştu. Dizi izlerken de maçları çalışıyorum bir yandan.” Çocukken ben de böyle ders çalışırdım... Evet, bir yanda dizi izlerken rakip analizi yapan Şenol Güneş, diğer yanda geniş bir ekiple çalışan, yardımcılarına inisiyatif veren, bilgisayar ortamlarında 7/24 analizler yapan; karşılaşma esnasında da yardımcılarından sürekli kendi takımına ve rakiplere dair ‘brifler’ alan Abdullah Avcı... Bu çizginin öncüsü de F.Bahçe’de: Ersun Yanal. Aykut Kocaman Konya’da, Erol Bulut ise Malatya’da bu çizginin taşıyıcıları... Fatih Terim’in sırrıysa onun artık bir nevi ‘başkan hoca’ olmasından kaynaklanıyor. Beşiktaş da artık gelenekselden modern çizgiye geçmek zorunda. Beşiktaş seçim yaparken şuna bakmalı: Güncel futbolu yakından takip eden, işin içine teknolojiyi katan, sezgileri de kuvvetli olan, camia ile aidiyet sorunu yaşamayan bir teknik direktör! Hasılı Beşiktaş ya Avcı’yı alacak ya da Avcı’sını bulacak; yerli veya yabancı!

Yazının Devamını Oku

Bu evlilik 10 hafta daha sürmez

3 Mart 2019
Caner'in kaza golüyle gelen 1 puanın manası yok. İkincilik de hayal ötesi...

3-0 önde olduğu derbiyi ancak 3-3 bitirmiş, liderin 11 puan gerisine düşmüş; üzerine hocasının da Milli Takım’a gideceği resmen açıklanmış Beşiktaş... Bu havalarda birden adalesi çeken ve “Oynamasam olur mu” diyen futbolcu sayısı artar. Buna mukabil, maç öncesi ısınırken sakatlanan Vida, ısrarla oynamak istedi. Beşiktaş namına dünün kaydadeğer tek kıymetli şeyiydi.

Beşiktaş’ın ilk devreyi 1-0 önde kapatması tesadüftü. Doğal olan Kayseri’nin 2-1’lik üstünlüğüydü. Chery’nin yokluğuna, sakatlanan Mensah’ın eklenmesine rağmen Beşiktaş, oyunu domine edemedi çünkü Ljajic berbat oynadı. Derbideki gibi Beşiktaş, 2. devreye yine oyunun kontrolünü yitirerek başladı ve skor da kısa sürede oyunun karşılığı olan hale dönüştü. Eski kuvvetinde olmayan Atiba’nın gole neden olan top kaybı şaşırtıcı değildi. İlk devrede benzeri bir kayıpta tehlike olmuştu.

OĞUZHAN’I DÜŞÜNDÜM VE...

1-1’de Güneş, sakatlanan Dorukhan’ın yerine Roco’yu alıp Medel’i Atiba’nın yanına atadı. O an haftalardır süre alamayan Oğuzhan’ı düşündüm, futboldan soğudum!

Ljajic dökülürken, Atiba çökmüşken bile Beşiktaş’ın ‘1 numaralı kaptan’ı 80’e kadar tercih edilmedi! Caner’in kazara attığı golün kurtardığı 1 puanın manası yok. İkincilik de hayal ötesi. Başından beri yanlış yaşanan sezon bitime 10 hafta kala bitti. Ama Fikret Orman-Şenol Güneş satrancı hâlâ bitmedi! Öyle ya sözleşme var. İki taraf da profesyonelce davranıyor. Tebrikler! Profesyonel yönetim evvela ödemeleri sektirmemeyi gerektirir oysa. Beşiktaş yönetimi, adı Milli Takım’la anıldığı ilk gün itibarıyla Şenol Güneş’e teşekkür etmeliydi.

Bir yılı aşkın süredir bu ilişki ‘evliliğin üçüncü aşaması’ halini almıştı. Yoksa bir başkan üç günde bir “Hocamı seviyorum” demek zorunda kalır mı? Şimdi bu takımı kalan maçlara nasıl konsantre edeceksiniz? Nedir, her anlamda sona ermiş olan Güneş-Beşiktaş ilişkisini sürdürmeye mecbur kılan? Alacak verecek davası mı? Güneş, kendisi bırakıp taraftarın koşulsuz sevgisini daha fazla aşındırmamalı.

Maçın adamı: Hikmet Karaman.

Yazının Devamını Oku

Haksız ithamlara en güzel cevap

1 Mart 2019
Demirören Grubu’nun İddaa ihalesini kazanmasıyla birlikte kamuoyunda büyük bir bilgi kirliliği, algı yönetimi, asılsız ve haksız ithamlar oluştu.

Evet, Demirören Grubu İddaa ihalesini kazandı ancak henüz işletmeye başlamadı. Demirören Grubu, ‘yeni sahip’ olarak İddaa’yı ancak önümüzdeki ağustos ayından itibaren işletip yönetmeye başlayacak. Yani İddaa halihazırda eski şirketin uhdesinde. Dolayısıyla Yıldırım Demirören’in TFF Başkanı olması, ağustos ayına kadar bir çıkar çatışması sağlayacak bir engel değildi. Buna rağmen Demirören, en ufak bir tartışmaya dahi mahal vermemek için, hukuki bir zorunluluk olmamasına rağmen, dün TFF Başkanlığı’ndan ayrıldığını açıkladı.

GÜNEŞ 2 MİLLİ MAÇTA DA OLMALI

Fatih Terim’in milli takımdan ayrıldığı günden beri beklenen gelişme dün resmileşti. Evet, Şenol Güneş yeniden A Milli Takım’ın patronu oldu. Öncelikle tebrik ediyorum ve başarılı olmasını canı gönülden diliyorum. Türkiye’ye dünya üçüncülüğü kazandıran Güneş’ten tekrar tarihi başarılar bekliyoruz.

Bunun için de bugünden tezi yok Güneş, sadece A Milli Takım ile ilgilenmeli. Yani Beşiktaş ile helalleşip ayrılmalı. Bu yapılamıyorsa şayet, her türlü Arnavutluk ve Moldova maçlarında millilerin başında yer almalı. Zira kötü sonuçlarda bedeli ona ödetilir.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun da zaten böyle bir görevlendirme yapma yetkisi var. Federasyon isterse söz konusu iki maç için Ersun Yanal veya Aykut Kocaman’ı da görevlendirebilir. Ama elbet en doğrusu Şenol Güneş olacaktır.

Son bir buçuk yılı biraz sancılı geçse de Şenol Güneş, Beşiktaş’a çok büyük başarılar yaşattı. Son üç maçı hariç, statsız geçen bir sezonda takımı mutlu sona ulaştırdı. 2015-16 sezonundaki şampiyonluk bir kırılmadır. En son 2009’da şampiyonluk görmüş siyah beyazlılarda meydana gelen vasatlaşmaya son vermişti. Ve arkasından bir kez daha...

TEŞEKKÜRLER

Şampiyonlar Ligi’nde gruptan yenilgisiz çıkarması da bir başka büyük başarıydı. Metin-Ali-Feyyaz’lı o muhteşem Beşiktaş için “Edirne’den öteye geçemiyor” denirdi. Güneş ise Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi gibi futbolun en üst seviyesinde çok ötelere ve bahar aylarına taşıdı. Birçok oyuncuya değer kattı.

Yazının Devamını Oku

Önce M.A.F sonra Valerenga

26 Şubat 2019
Vodafone Park'ta dün iki devrede iki farklı Beşiktaş izledik.

İlk 45 dakika Metin-Ali-Feyyazlı dönemin Beşiktaş’ını izledik... İkinci devre ise siyah beyazlı ekip taraftarına, Valerenga kabusunu yeniden yaşattı.

ŞUURLU şekilde futbolu izlediğimden beri ilk defa böyle bir derbiye tanıklık ettim; yani F.Bahçe’nin düşme hattı eteklerinde, Beşiktaş’ın ise zirve derdinde olduğu... Bu özel durumdan öte kora kor bir mücadele başlangıcı bekledim. Ama gördüğüm şu oldu, Mirin’den Burak Yılmaz’a kadar tam saha pres koyan, rakibine göz açtırmayan bir Beşiktaş. Müthiş baskı meyvesini çabuk verdi ve siyah beyazlılar 2-0 öne geçti. Yarım saat devrildiğinde Fenerbahçe’nin şutu dahi yoktu. Yanal’ın talebeleri Beşiktaş yarı sahasına ailecek yerleşip baskı kurmaya başladıklarında da kontra tehlikeleriyle karşı karşıya kaldı. Risk almak zorunda kalan Fenerbahçe’ye faturanın ne kadar ağır olacağını Burak Yılmaz hatırlattı.

Maçın adamı: Gökhan Gönül

YANAL’DAN HAMLE

DEVRE biterken maç da kağıt üzerinde bitmişti. Ama bu bir derbi ve futbol tarihi ne büyük geri dönüşlerle dolu... Bu anlamda kötü tecrübeleri olan Beşiktaş’ın bunu hiç unutmaması lazımdı. Yanal ikinci devreye Isla ve Moses’ın yerine Ayew ve Valbuena’yı alarak, artık atacağı golün hesabına baktı. Ve Fenerbahçe 12 dakikada skoru 3-3’e getirdi.

İKİNCİLİK HAYAL GİBİ

80’de Burak’ın direkten dönen kafa vuruşu yazgısında derbiyi kazanamayacağının ilanıydı adeta! İlk devresi Metin-Ali-Feyyaz’lı (M.A.F) dönemlerin Fenerbahçe derbisi olurken ikinci devresiyse Valerenga kabusu yaşatan bir Beşiktaş maçı oldu. Şampiyonluk potasına girilecekken, ikincilik de hayal gibi oldu...

TARAFTAR SUSAR MI?

Yazının Devamını Oku

Ünal Karaman ve 16 adamı!

23 Şubat 2019
Ligin 2. devresinde işleri yolunda gitmeyen iki takımın mücadelesiydi Göztepe-Trabzon maçı. Oysa Trabzon, ligin ilk devresi tamamlandığında şampiyonluk hayalleri bile kurmaya başlamıştı.

Dün ise bu hayallerden uzak; sadece toparlanma amacındaydılar. Kemal Özdeş, Kayseri 11’nden 6 kişiyi kenarda tutarak başladı oyuna! Bu neşterden de öte bir müdahaleyidi!

Topa daha çok hükmeden ve kanattan daha çok gelen ekip Göztepe, köşe vuruşu için yerleştiği Trabzon yarı sahasında, basketbol tabiriyle söylersek, ribaunda alamayınca fast break’le golü yedi. Golde Göztepe’lilerin sadece mutlak gol pozisyonundaki Yusuf’a odaklanıp atağın taşıyıcılarından Rodallega’yı boşlaması da hataydı. Futbol, artık en az üç adım sonrasını öngörme oyunu. Yusuf’un golü kaçırma ihtimalini düşünmeyen bir savunma anlayışıyla geleceği kuramazsınız. Trabzon, öne geçtikten sonra maç biraz daha izlenir bir hal aldı. 2. devreye, Borges’i çıkarıp forvet Deniz Kadah ile başlayan Kemal Özdeş, beraberlik için erken risk aldı.

GÖZTEPE ÇABUK KÜSTÜ!

Göztepe, oyunu Trabzon’un üzerine yığdı. Yaslanmak zorunda kalan Trabzon, kontralarla cevap vermeyi ise başaramadı. Oyun üstünlüğü Kadah’ın beraberlik golüyle süslenince Göztepe, ani bir konsantrasyon kaybına uğradı. Ve küçük bir rehavet anında Abdülkadir Parmak, güzel bir gol buldu. Hayal kırıklığına uğrayan Göztepe, 20 dakikadan fazla süre kalsa da oyundan düştü. Tabii Trabzon da yeniden öne geçince daha iyi kapandı. Üçüncü golün de yaratıcısı olan Abdülkadir Parmak, maçın yıldızı olurken, Yusuf Yazıcı ve Nwakaeme de öne çıkan isimler oldu. Özdeş, 74’e kadar 3 değişiklik hakkını da kullanırken Karaman, ilk değişikliği sakatlıktan ötürü 86’da yaptı. Diğer iki değişikliğiyse 90 ve sonrasında formalite icabı yaptı. Yoksunluklar fırsatları da içinde barındırır. Karaman’ın da Trabzon’da bu sezon yaptığı bu. Şimdiden sezonun hocası seçebilirim kendisini. Maddi sorunları olmayan Göztepe’nin ise Tamer Tuna sonrasını iyi planlayamadığı bir kez daha görüldü.

Maçın Adamı: Abdülkadir Parmak

Yazının Devamını Oku

Derbiye gümbür gümbür gidiyor

16 Şubat 2019
Ligin ikinci devresinde yeniden havaya giren ve Erzurum’a evinde kaptırdığı 2 puanı düşününce sinirleri bozulan Beşiktaş, dün çok kritik bir maça çıktı.

Geçen sezon baskı altına aldığı ama işe yarar pozisyon üretmekte zorlandığı Malatya’da dün ilk 45 sona erdiğinde maçı kazanabileceği önemli pozisyonlara girmişti.

Erol Bulut, ustası Abdullah Avcı’dan öğrendiği gibi Beşiktaş’ı üzerine çekip hızlı ataklarla pozisyon aramayı seçmişti ve nitekim iki atakta muradına ermeye de çok yaklaştı.

Saha kenarında her top kaybında ve yanlış tercihte çıldıran Güneş, sık sık oyuncularını uyardı. Savunmanın öne çıkmasını ve oyunun genişletilmesini istiyordu Güneş...

Savunma açısında soru işaretleri doğurabilecek olan Caner-Güven ikilisi her şeye karşın hücum aksiyonlarından sağdaki Gönül-Lens ikilisine göre çok daha fazla rol aldı. Özellikle bir maçı bir maçına uymayan Lens, ilk devre işlemeyen parçalardandı.

Adem atılmasıyla Malatya’nın 10 kişi kalması ikinci devrenin senaryosunu da değiştirdi. Daha çok yaslanacak olan Malatya’ya karşı dar alanda marifetli işler yapabilen Kagawa, Güneş’in düşüneceği ilk hamleydi. Ama ondan önce Güneş, bir fırtına koparmayı denedi ve istediğini da aldı. İkinci devrenin ilk düdüğüyle Beşiktaş, sağlı sollu ataklarla Malatya’yı abondone etti. Yanılmıyorsa üst üste 3. kornerin sonunda golü buldu. Golün aksı da ilginçti: Caner-Gönül-Atiba... Yani savunmanın golü...

65’te muazzam bir an yaşadık. Lens boş değil 6, iki pastan golü kaçırdı atağın dönüşünde Ömer, eşitliği sağladı. Lens öyle akla ziyan bir pozisyon harcadı ki tüm takımın aklı orada kaldı ve beraberlik golü de o şaşkınlıkta yenildi.

Güneş doğru bir hamle ile onu Quaresma ile değiştirdi çünkü büyük çöküntü yaşadı.

Eşitlikle birlikte taraftarın da ateşi yükseldi ve Malatya 10 kişi de olsa maça tutunmaya başladı. Ljajic’in golü biraz daha gecikse Beşiktaş, sıkıntı yaşayabilirdi.

Yazının Devamını Oku

Acemi gitti usta döndü

10 Şubat 2019
Burak Yılmaz, acemiliğinin kurbanı olmuştu Beşiktaş’taki ilk döneminde. Dün ‘usta bir golcü’ olarak döndüğü siyah beyazlılarda klasını konuşturdu.

Maç öncesi ortalık yine ‘Şenol Güneş’in ayrılık haberleri’yle çalkalanıyordu. Bu tartışma her iki taraf için de artık çok yorucu Ve ayrıca motivasyon kırıcı.

Başakşehir’in puan kaybı sanırım dün akşam siyah beyazlıları iştahlandıran en önemli unsurdu. Taraftarın heyecanını ise Kagawa besliyordu.

Lakin Güneş, onu yedek soyundurdu. Hazır mı değildi? Akhisar’da 11’de başlattığında Burak Yılmaz da hazır değildi. Bilsem Kagawa da gelecek sezon burada kalacak, “Tamam” derim. Lakin taraftarın onu epi topu izleyeceği iki elin parmakları kadar maç var.

İlk yarım saat Beşiktaş, Bursa’nın önde basmasının da etkisiyleoyun kurmakta güçlük çekti. Aybaba’nın ekibi sahayı iyi parselledi. Oyunun başlarında özelikle Yusuf Erdoğan biraz diş göstermeye çalıştı ama devamını getiremedi.

Diğer yanda Güneş’in kanada koyduğu Güven, hücumlarda gereken desteği vermekten uzaktı ve üstelik doğru pozisyon da alamadı. Ljajic, ‘eski 10 numaralar’ gibi topu ayağından çıkarmamak için direndi adeta. Siyah beyazlılar ağırlıkla Gönül-Lens kanadında üretim yapmaya çalıştı. Buna karşın Beşiktaş’ın kenar toplarının çoğu dağlara taşlara ortalar kabilindendi. Özellikle Dorukhan da merkezden çok fazla yüklenmeyince top haddinden fazla kenara taşındı. 6-2 kazanılan Antalya maçının toplam orta sayısı 13’tü ve Beşiktaş dün bu sayıya ilk devre ulaşmıştı bile. Nihayetinde Lens’in Burak’ı görmesiyle atılan gol, vuruş ustalığının eseriydi.

İstenilen oyun tutturulamasa da soyunma odasına 1-0 önde girmek Beşiktaş için önemli bir avantaj oldu.

Aybaba, ikinci devreye Latovlevici’yi soyunma odasında tutup, Lima ile başladı. Yusuf’u sola attı. 9 dakika sonra da Aytaç’ı çıkarıp Abdullahi’yi sahaya sürdü. Yani ‘beraberlikler takımı’ beraberliği istiyordu. Ancak bu arada Beşiktaş, Ljajic ile mutlak bir gol kaçırdı. Ama telafisi vardı: Burak Yılmaz, yaptığı presle kaptığı topu taşıdı ve mükemmel bir vuruşla da ağlarla buluşturdu. Tam ‘emek işi’ bir goldü ve taraftarla iyice barışıyordu böylece.

Yazının Devamını Oku

2019-2020 Beşiktaş'ında bu 11 yok!

8 Şubat 2019
Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile gelecek sezon devam etme olasılığı çok zayıf. Siyah beyazlılar, kadroda da büyük bir operasyon yapmak zorunda. En az 10 isim masaya yatırılacak. Lens ve Larin’in kaderini kalan 14 maç belirler. Töre’ye son bir şans daha verilmeli.

Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile ilişkisi gün gün yara alıyor. Son olarak Güneş’in istifa kararı aldığı ve başkanın devre girmesiyle güç bela vazgeçtiği haberleri çıktı. Bu iş yamalarla ancak sezon sonuna kadar götürülebilir, daha öteye değil! Geçen hafta “Orman ile Güneş, birlikte yürüyüp yürümeceklerine karar versin” demiştim. Bence bu karar artık verildi: Yürümeyecekler. En azından gelecek sezon. Son bir yılda iki taraf da çok yıprandı, yoruldu bu ilişkiden. Evliliğin üçüncü evresi gibi geçti Orman-Güneş ilişkisi.... Beşiktaş, gelecek sezon için teknik heyetten kadrosuna kadar, büyük bir revizyona gitmek zorunda. Bu kaçınılmaz. Yabancı kuralındaki olası değişimi de göz önüne alarak, genç ve yerli takviyesi yapılması şart. Elden çıkarılması ve durumları gözden geçirilmesi gereken çok sayıda futbolcu var. Biraz yakından bakalım:

Atiba: Çok iyi bir profesyonel. Sahaya çıktığında çok iyi niyetle elinden gelenin en iyisini yapıyor. Lakin artık fiziki durumu ve yaşı, ağır işçilik gerektiren pozisyonu için yetmiyor.

Orkan Çınar: Güneş’in güvenerek aldığı isimlerdendi. Beklenti yüksekti. Potonsiyeli var ama forma için rekabete girmeyi sevmiyor. Kiralık gittiği her takımdan şikâyet geldi. İstiyor ki forma ikram edilsin ama böyle bir dünya yok!

Adriano: Sezon başında parasal sorunlardan ötürü sıkıntılar yaşadı. Gelecek sezonun mukavelesini talep etti. Su bir kere su bulandı. Yoksa, Caner Erkin’den çok daha verimli bir futbolcu.

Mustafa Pektemek: Güneş, 2015’ten bu sezona değin, ligde hiç oynatmadı. Kerhen forma buldu. Sözleşmesi zaten sezon sonu bitiyor. Uzatılacağına dair dedikodular çıktı. “Aman” diyeyim. Ayrılık vakti çoktan geldi de geçti.

Quaresma: Ayrılık kararını zaten aldı. Hesap kitap işi uzadı. Beşiktaş, Portekizli futbolcunun kariyerinin en güzel yıllarını yaşadığı kulüp oldu. İlk geldiğinde 20 bin kişiye statta imza attı. Daha topa ayağı değmemişti. Bugünse şampiyonluklar yaşamış bir Quaresma var. İlk geldiği gibi, yine statta bir veda yakışır ona. Çünkü ne olursa olsun o, bir mahalle topçusu duygusuyla oynadı. Endüstriyel futbola inat; çalımlar attı, trivela’lar ve rabona’lar yaptı...

Roco: İstabnul seyahati haddinden fazla uzadı. Ağır olduğu biline biline alındı. Stopere en ihtiyaç duyulan halde dahi Güneş çok tercih etmedi. İtalyanların tabiriyle ‘bidon transfer’ hanesine yazılan bir isim oldu.

Tolga Zengin: 

Yazının Devamını Oku