Çoğunlukla yüze, alnın çevresine, çene çizgisine, boynun yanlarına doğru masaj yapmayı içeren yüz yogası, yanak ve yüz kaslarını güçlendirerek yüzünüzün yapısal görünümünü iyileştirmeyi vaat ediyor.
Fransız askısı, altın iğne, botoks, dolgu, mezoterapi, PRP gibi ameliyatsız birçok cilt ve yüz gençleşme yöntemi var ancak yüz yogası cerrahi olmayan bu işlemlere gerek olmadan yüzün gençleşmesine ya da genç kalmasına maliyetsiz bir alternatif olarak özellikle kadınlar tarafından tercih ediliyor.
Peki yüz yogasının gerçekten böyle bir etkisi var mı?Herkes yüz yogası yapabilir mi?Gıdıyı ve kırışıklıkları yok eder mi?Yüzün incelmesine fayda sağlar mı?Ne kadar sürede etkisini gösterir?
Yüz Yogası Eğitmeni Harika Aktepe ve Dermatolog Dr. Yasemin Fatih Amato ile yüz yogası hakkında merak edilenleri konuştuk. İşte 14 soruda yüz yogası dosyası…
5000 YILLIK GEÇMİŞİ VAR
Yüz yogası aslında yüzyıllardır uygulanıyor ama son yıllarda popüler bir güzellik trendi haline geldi. Biraz tarihinden bahseder misiniz?
Harika Aktepe:
Bunun nedeninin uyku-uyanıklık döngüsünü kontrol eden sirkadiyen ritim olduğunu ifade eden Margo, "Derin bir uykuya dalma vücudun soğumasıyla bağlantılıdır. Bu nedenle çıplak halde vücudunuzun soğumasına izin vermek, uyku zamanının geldiğinin sinyalini verebilir" dedi. Margo, özellikle soğuk aylarda bir partnerle çıplak uyumanın 'fiziksel ve duygusal yakınlığın artmasına' da fayda sağlayacağını, ten tene temasın sevgi ve bağlanmayla ilişkili hormon olan oksitosinin salgılanmasını artırabileceğini söyledi.
Çıplak uyumanın stresi ve kaygıyı azalttığı, kilo almayı önlediği, kalp hastalığı ve Tip 2 diyabet riskini azalttığı, vajinal sağlığı iyileştirdiği, erkek doğurganlığını artırdığı, öz güveni artırdığı ve romantik ilişkileri iyileştirdiği de iddia ediliyor.
Çıplak uyumanın faydaları ile ilgili ortaya atılan bu iddiaların hangilerinin bilimsel dayanağı olduğunu konunun uzmanlarına sorduk. İşte oraya atılan iddialar ve gerçekler….
İDDİA 1: UYKUYA DALMAYI KOLAYLAŞTIRIR VE DAHA KALİTELİ UYKU SAĞLAR
“Vücut uyumaya hazırlanırken ısısını düşürüyor. Çıplak uyumak, vücudumuzun soğumasını sağlayıp uyku zamanının geldiği sinyalini vererek daha iyi bir uykuya yardımcı olur mu?”
İç Hastalıkları Uzmanı Aytaç Karadağ:
‘KEŞKE ONU HALA ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLEYİP EVLENME TEKLİFİ ETSEYDİM’
Gökhan H. (32)
Benim en büyük pişmanlığım gurur yapıp yıllar önce kavga edip ayrıldığım sevgilimle tekrar barışmak için adım atmamak. Onu deli gibi sevdiğim halde bir türlü cesaretimi toplayıp bir adım atamadım ve elimden kayıp gitti. Şimdiki aklım olsa bir gün bile beklemeden ondan özür diler, yalvarır ve bir daha elini bırakmazdım.
Sonradan ortak arkadaşlarımızdan benden hep bir adım beklediğini, aylarca çok üzülüp ağladığını duydum ama aradan onca zaman geçmişti ve benim hayatımda başka birisi vardı. Onu hiç unutmadım ve hep sevdim ama hayatıma da bir şekilde devam ettim.
Sonra bir gün evlendiği haberini aldım, dünyam başıma yıkıldı. Ne bekliyordum ki zaten, benim hayatım devem ederken onunki duracak değildi tabii... Ama işte insan bir türlü duygularına söz geçiremiyor. O günden sonra pişmanlığım daha da arttı. Keşke o başkasıyla evlenmeden önce onu hâlâ çok sevdiğimi söyleyecek cesaretim olsaydı da karşısına dikilseydim. Cevabı her ne olursa olsun bunu yapmalıydım. Üzerinden yıllar geçti hâlâ bunun pişmanlığını yaşıyorum. Bu pişmanlık duygusu öyle bir şey ki üzerinden ne kadar geçerse geçsin etkisinden bir türlü kurtulamıyorum.
Mesela o zaman gidip onu hâlâ sevdiğimi söyleyip evlenme teklifi etseydim ve olumsuz bir cevap alıp arkama bakarak dönseydim de pişman olacaktım biliyorum. “Ne aptalım, keşke gitmeseydim, kendimi rezil etmeseydim” diye hayıflanacaktım buna eminim ama o zaman sadece yaptığım bir şey için pişmanlık duyacaktım. Cesaret edemediğim için yapmadığım ve cevabını asla bilemeyeceğim bir şeyden duyduğum pişmanlıkla kıyaslanamaz bile, bu çok daha ağır.
Bu pişmanlığım ömür boyu sürecek ama en azından
Melatonin, beyinde üretilen ve kişinin uyku döngüsünü düzenleyen bir hormon.
Gündüz saatlerinde kan dolaşımında çok az melatonin bulunurken güneş battığında, gözler azalan ışığı algılıyor ve uykuyu teşvik eden bu hormonun üretimini artırması için beyne sinyal gönderiyor. Melatonin seviyeleri akşam 21.00'den itibaren keskin bir şekilde yükselerek uyku haline neden oluyor ve sabaha kadar yüksek kalıyor.
Kötü bir gece uykusunun pek çok nedeni olabilir ancak televizyon, bilgisayar, tablet veya cep telefonu gibi ekranların başında geçirilen zamanın uyku üzerinde etkili olduğuna dair birçok kanıt var. Yani uyku problemlerinin en büyük sorumlusu yatma vaktinde çevrimiçi olmak. Zira bu durum hem uyku için ayrılması gereken saatleri tüketiyor, hem de parlak ekranlar doğal melatonin üretimini baskılayarak uykuyu doğrudan etkiliyor.
Uyku sorunu yaşayan kişiler, özellikle son dönemde, ‘Ben kullanıyorum çok iyi geliyor, sen de bundan kullan’ diyen dost tavsiyeleri ile çareyi melatonin takviyesi almakta buluyor.
Peki ülkemizde melatonin kullanımı ne kadar yaygın?Doktor tavsiyesi olmadan kullanılmasının sakıncaları neler?Çocukların kullanması güvenli mi?Uzun süreli kullanımı bağımlılık yapar mı?Bıraktıktan sonra uyku sorunları tekrar baş gösterir mi?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Esra Okuyucu, İç Hastalıkları Uzm. Dr. Betül Mercan Çiftçi ve Diyetisyen Gamze Çakaloğlu ile melatonin takviyelerini mercek altına aldık. İşte 11 SORUDA MELATONİN DOSYASI
SORUNU ÇÖZMEZ, SADECE SEMPTOMLARI HAFİFLETİR
Stresli bir dönemden önce yağ oranı yüksek gıdaların tüketilmesi, yetişkinlerde beynin oksijenlenmesini azaltıp damar fonksiyonunun zayıflamasına neden olabilir.
Birmingham Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın yazarlarından Rosalind Baynham, insanların stresli olduklarında, yağlı gıdalara yönelme eğiliminde olduklarını ancak bunun strese karşı fiziksel ve psikolojik tepkileri daha da kötüleştirdiğini belirtti. Az yağlı yiyecekleri seçerek stresle daha etkili bir şekilde baş edilebileceğini sözlerine ekleyen Baynham, strese girdiğimizde kalp atışlarımızın hızlandığını, tansiyonumuzun yükseldiğini, beyne kan akışının arttığını, kan damarlarının esnekliğinin azaldığını belirtti.
Stresin bir diğer etkisi de kan damarlarının esnekliğinin azalması. Geçmişte yapılan çalışmalar, damar fonksiyonundaki yüzde 1'lik bir azalmanın, kardiyovasküler hastalık riskinde yüzde 13'lük bir artışa yol açtığını gösteriyordu. Birmingham Üniversitesi'nden araştırma ekibinin çalışması da, yağ tüketiminin hem stres atağı sırasında hem de sonrasında ruh hali üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu buldu. Özetle yağlı gıdalar, ruh halimizi olumsuz etkiliyor.
Bu çalışma, stresli dönemler sırasında yapılan yiyecek seçimlerinin, stresin kardiyovasküler sistemimiz üzerindeki etkilerini artırabildiğini veya bu etkilerden kendimizi koruyabileceğimizi gösteriyor.
Frontiers in Nutrition and Nutrients dergisinde yayımlanan araştırma ayrıca, daha sağlıklı gıdaların, özellikle de kakao, çilek, üzüm, elma ve diğer meyve ve sebzeler gibi polifenoller açısından zengin olan gıdaların tüketilmesiyle, damar fonksiyonundaki bu bozukluğun tamamen ortadan kaldırılabileceğini gösterdi. Dr. Catarina Rendeiro, bu gıdaların stresli dönemlerdeki etkisinin hafife alınmaması gerektiğini söyledi.
YEMEĞE SALDIRMAMIZIN SEBEBİ NE?
‘Neden bazı insanların stresliyken iştahı kesilirken bazıları yemeğe sarılıyor?’ sorusunu sorduğumuz Diyetisyen Safiye Keskin, bu durumu şöyle açıkladı:
“Stres durumunda vücut, stresle başa çıkmak için bir fizyolojik tepki başlatır ve bu tepki bir dizi hormonun salgılanmasına neden olur. Bunlar adrenal bezlerden salgılanan kortizol ve adrenalin hormonlarıdır. Kortizol hormonu kan şekerini artırarak enerji sağlar, yağ depolama süreçlerini uyarabilir, dolaylı yoldan iştah düzenleme üzerinde etkili olabilir ve bu da daha fazla yemeye sebep olabilir. Adrenalin ise stres anında kan basıncını yükseltir, kalp atış hızını artırır ve enerjiyi serbest bırakarak kısa vadeli iştah kapanmasına sebep olabilir.”
Kışın hastalıklara yakalanma riskimiz daha yüksek olduğundan kendimizi daha fazla koruma altına alıyoruz. Büyüklerimiz de ‘Ayağına çorap, içine atlet giy; saçını kurutmadan dışarı çıkma’ gibi öğütleri eksik etmiyor.
Bizi hasta eden şey virüsler ya da bakterilerse ayakların üşütülmesi, ince giyinmek, ıslak saçla dışarı çıkmak ya da soğuğa aşırı maruziyet hasta olmamız için tek başına bir neden olmamalı. Peki bu uyarıların bir haklılık payı var mı?
Sırf soğuk havaya maruz kaldığımız ya da üşüdüğümüz için hasta olur muyuz?
Soğuk havada ıslak saçla dışarı çıkmak başımıza iş açar mı?
Islak saç tek başına sinüzit nedeni olabilir mi?
Islak saçlarla rüzgâra maruz kalmak migren ve yüz felcine neden olur mu?
Tüm bu soruların yanıtlarını uzmanlardan aldık.
Peki bu konuda bilmeden hangi yanlışları yapıyoruz?
Hem sağlıklı hem pratik bir yöntem var mı?
Etlerin cinsine göre çözdürme yöntemleri farklılık gösterir mi?
Özellikle hindi gibi büyük parçalı etlerde durum ne?
Mikrodalga ya da airfryer’da çözdürmek sağlıklı mı?
İşte 11 soruda dondurduğumuz etleri sağlıklı çözdürme rehberi...
GIDA ZEHİRLENMELERİNE YOL AÇABİLİR
1- Gıdaları çözdürürken nasıl hatalar yapıyoruz? Tezgâhta çözülmeye bıraktığımız etler bizi hasta edebilir mi?
Vücudumuzdaki hücrelerin yaşamak için oksijene ihtiyacı vardır. Bu nedenle akciğerler en hayati organlarımızın başında gelir.
Yaşlandıkça kemiklerde, kaslarda ve akciğer dokusunda meydana gelen değişiklikler, solunumumuzu tehlikeye atabilir, nefes darlığına neden olabilir ve enfeksiyon riskini yükseltebilir.
Yaş ilerledikçe akciğer fonksiyonlarında düşüş normal olsa da egzersizle ve diğer birtakım etkenlere dikkat ederek nefes kalitesi artırılabilir.
Peki akciğer sağlığımız için nelere dikkat etmeliyiz?
Güçlü ciğerler için neler yapmalıyız?
Bu soruların yanıtını konunun uzmanlarından almadan önce ilerlemiş yaşlarına rağmen sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdüren Dursun T. ve Meksude S.'nin tavsiyelerini dinleyelim.
SÜREKLİ YATMIYORUM, BASTONSUZ YÜRÜYORUM
104 yaşındaki anneanne Dursun T., yalnız yaşıyor ama gündüzleri evine bir yardımcı geliyor. Her işini kendi yapan Dursun T.'ye gençliğini nasıl geçirdiğini, şu anda nasıl bir yaşam sürdüğünü ve nefes problemi yaşayıp yaşamadığını sorduk. Bakın neler anlattı...