Sedef Batı

2 kez yaptırdığı smear testi negatif çıktı ama tam 14 yıl sonra 3'üncü evre kanser teşhisi kondu

22 Mart 2024
Doğum sonrası uzun süre adet görmedi, anormal kanamaları oldu. Doktora gitti ancak jinekoloğu endişelerini yersiz buldu. İki kez yaptırdığı smear testi negatif çıktı ama ilk semptomları yaşadıktan tam 14 yıl sonra üçüncü evre rahim ağzı kanseri teşhisi kondu. Avi Grant-Noonan, HPV aşılarının önemine dikkat çekmek için yaşadıklarını herkesin duymasını istiyor.

Avi Grant-Noonan, 2007 yılında kızını dünyaya getirdi. Doğumdan sonra aylarca adet görmedi. Zaman içinde ara sıra kanamaları olduğunu fark etti. Belirtileri yıllarca sürdü ama jinekoloğu endişelenmemesi gerektiğini söyledi, Noonan'a aşırı tepki verdiğini hissettirdi.

Business Insider'a konuşan 38 yaşındaki Noonan, "Kendi sağlığımı ikinci plana atıyorum ama o zamanlar daha fazla çocuk istemiyordum, bu yüzden sorun yoktu. Ben de özel ihtiyaçları olan kızımın bakımına odaklandım” dedi.

36 KİLO VERDİ AMA BUNUN NEDENİNİ HER GÜN KOŞMASINA BAĞLADI

Noonan, o zamanlar rahim ağzı kanserini tarayan birkaç rutin smear testine gidemedi. 2017 ile 2018 yılları arasında yaklaşık 36 kilo verdi ancak bunu günde iki kez koşmaya başlamasına bağladı.

O ve kocası, 2017 yılında başka bir bebek sahibi olmaya karar vermişlerdi. Bunun için çabalamaya başladıkları için şaşırıyorlardı çünkü Noonan henüz 32 yaşındaydı ve zaten bir çocuğu olmuştu, yani bir sorun yoktu.

Noonan, 2019 yılında ikinci çocuğuna hamile kaldı ancak hamileliğinin 4. ayında düşük yaptı.

Noonan, o zamana kadar yaşadığı ve aklının bir köşesine yerleştirdiği semptomların ona bir nevi vücudu ile anlaması gereken bir şeyler ile ilgili haber verdiğini düşündü. “Kendimi iyi hissetmiyorum, bir şeyler oluyor. İşte bu kanserle yolculuğumun başladığı zamandı." dedi.

2021 yılında, 34 yaşındayken, anormal kanamasının ilk başlamasından 14 yıl sonra Noonan'a

Yazının Devamını Oku

Parmak çıtlatmak eklemlere zarar verir mi?

17 Mart 2024
Bugüne kadar eklemlerimiz ile ilgili pek çok şey duyduk, kimine inandık, kimini sorguladık ‘olmaz öyle şey’ dedik ama şimdi gerçekleri öğrenme zamanı. İşte eklem sağlığı ile ilgili bilinen 8 efsane…

1- PARMAK ÇITLATMAK KİREÇLENMEYE NEDEN OLUR

Bu konuda en bilinen efsanelerden biri parmak çıtlatmak ile ilgili… Çoğumuz parmaklarımızı farkında olmadan çıtlatırız. O duyduğumuz çıt sesi hoşumuza gider, hem eklerimizin hem de kendimizin rahatladığını hissederiz.

Bazıları için parmak çıtlatma gergin olunan anlarda başvurulan bir alışkanlıktır ama çevremizde muhakkak bizi uyaran ‘Aman o hareketi yapma eklemlerine zarar verir’ diyen birileri mutlaka olmuştur. Yıllar boyunca eklemleri bu şekilde çıtlatmanın parmak eklemi etrafındaki kıkırdağa zarar vereceği, ciddi zararlara yol açabileceği söylendi ancak bununla ilgili yeterince çalışma ve deney yoktu.

Bu hareket başkalarının sinirlerini bozabilir, ancak parmak eklemlerinizi çıtlatmak muhtemelen eklem problemlerini kötüleştirmez veya artrit (eklem iltihabı) olasılığını artırmaz.

Guardian’ın haberine göre eklemlerimiz sinovyal sıvı adı verilen jel benzeri bir madde ile yağlanır. Bir eklemi gerdiğinizde, bu sıvıyı içeren boşluk genişleyerek basınç düşüşüne neden olur. Bu da çözünmüş gazın hızla salınması ile bir patlama sesi yaratır. Bir kere bu hareketi yaptığınızda aynı eklemi hemen çıtlatamazsınız çünkü kabarcıkların tekrar o sıvıya karışması yaklaşık 20 dakika sürer.

Parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğuna dair kesin bir bilimsel kanıt bulunmadığını, konu üzerinde yapılan birçok araştırma ve çalışmanın, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye yol açmadığını gösterdiğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Alperen Korucu, bu yaygın inanışın gerçekçi olmadığını şu sözlerle anlattı:

“Birçok insan, parmaklarını çıtlatmanın eklemlerindeki gaz kabarcıklarının patlamasıyla oluştuğunu düşünür ancak, bu kabarcıkların patlaması genellikle eklemlerde biriken sinovyal sıvının basıncının değişmesiyle gerçekleşir. Bu durum, eklem sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir ve kireçlenmeye yol açmaz. Sonuç olarak, bilimsel kanıtlar parmak çıtlatmanın kireçlenmeye neden olduğunu doğrulamamaktadır.”

Yazının Devamını Oku

Daha ağır gelsin diye dilimlerin arasına çemen karıştırılıyor! İşte pastırmadaki hileler...

10 Mart 2024
Sağlığa uygun koşullarda üretilmiş iyi bir pastırma nasıl seçilir? Hileli ürün tadından, görüntüsünden anlaşılır mı?Bu ürünlerin etiketini okurken hangi detayları kontrol etmeliyiz? Pazarlarda ya da şarküterilerde satılan ambalajsız ürünler riskli mi? Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Gıda Güvenliği Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Artık ile 9 soruda hileli pastırmayı anlamanın yollarını konuştuk.

 

PASTIRMA KALİTELİ ETTEN YAPILMAK ZORUNDA

Pastırmanın maliyetini düşürmek için ne gibi hilelere başvuruyorlar? Pastırmanın içine hile karıştığını tüketicinin anlamasının bir yolu var mı?

Değersiz et ile karıştırma olayının blok bir ürün olduğu için pastırmada çok kullanılan bir hile olmadığını belirten Nevzat Artık, parça ve değersiz et karışımının hemen anlaşılabileceğini, kesmede zorluk ve parçalanma olabileceğini ama bu hilelerin daha çok sucuk vb. ürünlerde olacağını söyledi.

İşlenmiş et ürünlerine baharat ilavesinin gerekli olduğunu söyleyen Artık, çemenlemenin pastırmaya özel bir görünüm, renk, aroma ve lezzet kazandıran, mikroorganizmaların gelişmelerini engelleyen bir soslama işlemi olduğunu belirtti. 

Pastırmanın kaliteli etten yapılmak zorunda olduğunudilimlenerek alınmasının uygun olduğunu söyleyen Artık, blok pastırmadan dilimlenerek alındığında hile ihtimali olmadığını ve tüketicinin aldatılmasının önüne geçildiğini söyledi.

Pastırmada çemenin fazla olmasının istenen bir durum olmadığını,

Yazının Devamını Oku

Zeytinyağının iyisi nasıl seçilir? Rengi, şişesi, tadı kalitesi hakkında bilgi verir mi?

10 Mart 2024
Peki en iyi zeytinyağını seçmek için nelere dikkat etmeliyiz? Rengi, kokusu, tadı kalitesinin bir göstergesi mi? İşte  iyi zeytinyağını seçmek için dikkat edilmesi gereken o detaylar…


HASAT ZAMANI VE İŞLEME SÜRECİ

Connecticut'taki New Haven'daki Yale Halk Sağlığı Okulu'nda biyoistatistik alanında yardımcı doçent olan Dr. Tassos Kyriakides, CNN edition’a yaptığı açıklamada,  zeytinyağı kalitesini koruyan markaların, hasat anından itibaren sürece özen gösteren markalar olduğunu, tamamen olgunlaşmamış, nazikçe hasat edilmiş, çok yeşil zeytinlerden yapılan yağın, sağlıklı bileşenlerin daha yüksek konsantrasyonuna sahip olması nedeniyle en iyisi olduğunu söyledi.

Zeytinlerin hasattan yağa dönüştürülme aşamasına ne kadar hızlı geçtiği ise bir sonraki kritik adımdır.

Kyriakides, "Bazı markaları kendi değirmenleri ve üretim tesisleri var, burada iki saat içinde zeytinleri ağaçlardan alıp değirmene koyup işleyebiliyorlar. Bu da meyvenin hasattan sonra çok uzun süre beklemesinden kaynaklanan oksitlenme veya fermente olma riskini en aza indirir. Yani hasat ile işleme tarihleri arasında birkaç günden fazla süre olmaması gerekir.” dedi.

Uzmanlar, yağın nasıl işlendiğinin o ürünün sağlıklı olup olmadığındaki en büyük faktörlerden biri olduğunu, sızma zeytinyağının en sağlıklı versiyon olduğunu bunun nedeninin de yüksek ısı veya kimyasal çözücüler olmadan yalnızca bir kez soğuk preslenmesinden kaynaklandığın, bu özel işlemin sızma yağın besin değerlerini korumasına yardımcı olduğunu söylüyor.

TAZELİK VE SAKLAMA YÖNTEMLERİ

Yazının Devamını Oku

Sahte terayağı nasıl anlaşılır?

6 Mart 2024
Tereyağına süt kreması yerine margarin, ayçiçeği yağı, mısır özü yağı, palm yağı, hayvansal kaynaklı farklı bitkisel yağlar ve patates nişastası eklenmesi en çok uygulanan hilelerden. Bu hileli tereyağlarını ayırt etmenin en iyi yollarından biri ambalajlı ürün almak ve ürün etiketlerini okumak. Ancak gıda sahtekarları ünlü markaların sahte etiketleri kullanarak hileli teryağlarını piyasaya srüyorlar. Peki biz nasıl güvenle tereyağı tüketeceğiz? Gıda Güvenliği Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Artık ile konuştuk.

Özellikle pazarlarda ya da yöresel doğal ürün satan yerlerde ambalajsız tereyağı satılıyor. 'Mis gibi sapsarı köy tereyağı' diye gözümüz boyanıyor. Ama boyanan sadece gözümüz değil... İçine katılan kimyasal maddelerle sarı renge çevrilen bitkisel yağlarla tüketiciler kandırılıyor.

-- Peki marketlerde bile karşımıza çıkan sahte tereyağlarını nasıl ayırt edeceğiz?
-- Tereyağı alırken nelere dikkat etmeliyiz?
-- Kullanmadan önce sahte olup olmadığını anlamak için ne yapabiliriz?
-- Tereyağının rengi doğallığı açısından belirleyici bir rol oynar mı?
-- Pazarlardan alınan ambalajsız tereyağlarından uzak mı durmak gerekir?

Yazının Devamını Oku

Yanmış ekmek yemek kanser yapar mı? Kansere neden olduğuna inanılan en büyük beş efsane ve gerçekler

5 Mart 2024
Yıllardır yanmış tost yemenin ve akıllı telefonlarımızı cebimizde tutmanın, plastik şişelerden su içmenin kansere yol açtığına dair iddialarını duyuyoruz. Peki bu duyduklarımızın hangisi gerçek hangisi efsane? Daily Mail, gerçekle mitleri birbirinden ayırmamıza yardımcı olmak için kansere neden olduğuna dair ortaya atılan en büyük beş efsaneyi çürütüyor. 

CEP TELEFONLARI

Yıllardır cep telefonlarından yayılan radyasyonunun kansere neden olabileceği söyleniyor ancak
araştırmacılar, birçok kişinin telefonlarını vücutlarına yakın tutmanın kendilerini riske atacağından korkmasına rağmen, durumun böyle olduğuna dair iyi bir kanıt olmadığını söylüyor.

Bağımsız kanser araştırma kuruluşu olan Cancer Research UK, yüksek enerjili radyasyonun DNA'ya zarar vererek kansere neden olabileceğini söylerken telefonlardan yayılan versiyonun bu etkiye sahip olmayacak kadar zayıf olduğunu söylüyor. 

Ancak teknoloji hala yeni olduğu için, bilim insanları telefondan yayılan radyasyonun potansiyel etkilerini uzun vadede izlemek için bu alanda araştırmalar yapmaya devam ediyor.

 

Yazının Devamını Oku

Arkadaşlar birbirlerini neden kıskanır? Bu duygunun altında nasıl bir psikoloji yatıyor?

28 Şubat 2024
Hepimiz doğamız gereği sevdiklerimizi zaman zaman kıskanırız. Çok küçükken kardeşimizi, okula başlayınca arkadaşlarımızı, âşık olunca sevdiğimizi… Yani kıskançlığın yaşı yok, cinsiyeti yok, çocukken de yaşanıyor 70 yaşına geldiğimizde de.  Peki ama çok sevdiğimiz arkadaşlar birbirlerini neden kıskanır? Bu duygunun altında nasıl bir psikoloji yatıyor? Arkadaşlar arası yaşanan kıskançlık masum mu yoksa hastalıklı bir durum mu? Uzm. Dr. Seda Ülgen’den almadan önce yakın arkadaşlarının kıskançlıklarına maruz kalanların hikayelerini dinleyelim.

 

‘ADIMI BİLE KISKANIYOR, HER YAPTIĞIMI TAKLİT EDİYORDU’

Sema Y. (51)

Benim kıskanç insanlara hiç tahammülüm yok ama nedense bu insanlar beni bir şekilde buluyor. Çok örnek verebilirim ama en iyisi ben size en son kıskanç arkadaşımı anlatayım.

Bizim yaşadığımız siteye yeni taşınmışlardı. Kızı da benim kızımla aynı yaştaydı. Hemen bir kurabiye yapıp ‘Hoş geldin’ demeye kahveye gitmiştim ve o andan itibaren ayrılmaz ikili olmuştuk. Aynı şeylerden hoşlanıyorduk, hamilelikten itibaren ikimiz de hemen hemen aynı deneyimleri yaşamıştık kızlarımızla ilgili. Kafalarımız uyuşmuştu. Acayip gülüp eğleniyorduk. Bir tek ortak olmayan yanımız onun evliliğinde mutsuz olması benim ise mutlu olmamdı. Eşi onu herkesle kıyaslıyor, çoğu zaman başkalarının yanında aşağılıyordu. Ben de onun bu mutsuz tarafına yardımcı olmaya çalışıyordum.

Her günümüz beraber geçiyordu. Başka arkadaşlarımla buluşmaya gitsem bozuluyordu ama bu beni önceleri rahatsız etmemişti. "Bana çok değer verdiğinden öyle" diye düşünüyordum. Ve her gittiğim yere onu da davet etmeye, ortamlara onu da dahil etmeye başladım. Yaklaşık yedi ay sanki kırk yıldır dostmuşuz gibi harika günler geçirdik. Ve yedi ay sonra arkadaş balayımız sona ermeye başladı. Önceleri küçük küçük iğnelemeler yapıyordu. Sonra benim tanıştırdığım ve sayemde ortamlarına soktuğum arkadaş çevremde beni bozmaya başladı. Hatta daha önce onunla paylaştığım fikirleri ve düşünceleri sanki kendisininmiş gibi ortaya atıp kredi yükseltme çabasına girişti.

Aradan dört beş ay daha geçtiğinde artık kopyala yapıştır aşamasına geçmişti. Kızıma ne alırsam aynısını ve aynı rengini aldığı yetmiyormuş gibi, ben ne giyersem benzerini bulup ertesi günlerde giyiyor ve “Sende gördüm, hoşuma gitti kendime de aldım” demek yerine “Uzun süre önce almıştım ama gardırobumda unutmuşum” diyordu. Bir keresinde kombimiz bozulduğu için üç gün yıkanmamış yağlanmış saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplamıştım. Hemen aynı akşam kısa saçları ile zar zor at kuyruğu yapmıştı.

Artık kopyalaması sınırları aşmaya başlamıştı. Son olarak aslında adının benimki gibi Sema olacağını ama son anda annesinin vazgeçip kendi ismini koyduğunu ama kendisini her zaman bir Sema gibi hissettiğini söyledi, iyi mi?

Yazının Devamını Oku

Deliksiz uyusunlar istiyoruz ama ağırlıklı battaniyeler onlar için tehlikeli olabilir

23 Şubat 2024
Ağırlıklı battaniyeler, vücut üzerinde yarattığı rahatlatıcı baskı sayesinde uyku kalitesini artırdığı, uyku süresini uzattığı, uykusuzluk veya kaygı sorununu azalttığına inanan pek çok yetişkin tarafından kullanılıyor. Üretici firmaların birçoğu bebekler, hatta yeni doğanlar için giyilebilir battaniye ve kundaklar da dahil olmak üzere ağırlıklı uyku ürünleri pazarlıyor ama söz konusu çocuklar olunca çok daha dikkatli olmak gerekiyor. Yetişkinler için herhangi bir zararı olmayan bu ürünler, bebek ve çocuklar için olumsuz etkilere neden olabilir.

Peki, bebek ve çocuklar için bu ürünler neden tehlikeli?
Kaç yaşından sonra güvenle kullanılabilir?Bebeklerin kesintisiz uyumasını sağlar mı?Yenidoğan döneminde ani bebek ölümü sendromuna neden olabilir mi?

Washington Post'a yer alan habere göre, bu ürünler hiçbir güvenlik standardı olmadan ve güvenli olduklarına dair çok az veya hiç kanıt olmadan satıldığını söyleyen çocuk doktorlarını ve ürün güvenliği uzmanlarını alarma geçirdi.

Biz de ağırlıklı battaniyelerin çocuk ve bebeklerin üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve risklerini Çocuk Doktoru Uzm. Dr. Fatih Binboğa, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bekir Çakmak ve Nörolog Belma Doğan Güngen ile konuştuk.

UYKU TULUMLARI DAHA GÜVENLİ

Uzm. Dr. Fatih Binboğa, bebekler söz konusu olduğunda uyku güvenliği gibi bir kavramın karşımıza çıktığını, 1 yaş altında sağlıklı olduğu düşünülen bazı bebeklerin yataklarında “pozisyonel asfiksi” yaşadıklarını yani yataklarında nefes alamaz şekilde bulunabildiklerini ifade etti.  Bizim ‘ani bebek ölümü sendromu’ diye bildiğimiz bu korkutucu tablonun sebepleri araştırıldığında, yumuşak zemin, ağırlıklı veya normal bir battaniye, yatak ile karyola arasında oluşan boşluğa düşerek sıkışmak, tütün dumanına maruz kalmak, aşırı ısıtılmış bir odada yatmak, bir erişkinin altında nefessiz kalmak, yüz üstü uyumak, yatak içerisinde peluş, yastık, pozisyon vericiler, aşırı eğimli yatak gibi sebeplerin bulunduğunu ve son 25 yıldır bunların üzerine gidildiğini söyleyen Binboğa, ailelerin bu konu hakkında bilgilendirilmesiyle Batı ülkelerinde vaka sayılarında ciddi azalma kaydedildiğini, bu bağlamda 1 yaş altında uyku tulumlarının hem normal hem de ağırlıklı battaniyelerden daha güvenli olduğunu vurguladı.

Ağırlıklı battaniyelerin herkese göre olmadığını söyleyen Nörolog Belma Doğan Güngen, örtüyü kendisi çıkaramayacak durumda olan bebek, çocuk ve yaşlıların bu ürünleri kullanmaması gerektiğini, ayrıca astım, uyku apnesi ve dolaşım sorunları gibi belirli tıbbi rahatsızlıklarla yaşayan kişiler için de battaniyelerin uygun olmadığını belirtti ve ekledi: “Ağır battaniyelerle ilgili 2023 yılında yapılan ve The Journal of Sleep Research dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, ağırlıklı battaniyeler, özellikle

Yazının Devamını Oku