Olur tabi, işe bir kadın eli de değsin değil mi? Ahaha!
Siz evli misiniz?
Çocuk var mı?
Şimdi bu görevi veririz ama o biraz narin, daha güçlü bir karakter lazım.
!!!
Amaaan biraz kıdemlenince erkekleşiyor hepsi…
Sabah çok gergindi, kesin kocasıyla kavga etmiştir!
Şimdi ekibi teslim etsek buna, birkaç yıla çocuk yapar izni vs kim yürütecek işleri?
büyük bir alkış gönderiyorum.
İyi ki varsınız. Ya olmasaydınız?
…
Kurumunuzun vergiden düştüğü ve üzerine de reklam malzemesi
olarak kullandığı,
sizi gruplara bölüp “hadi bakalım kendinizi gösterin, ileride terfi kriterlerinde bu da değerlendirilecek” dediği,
sizin de bol bol fotoğraflayıp sosyal medyadan yaydığınız,
statü sağladığınız,
İş hayatı insanın geldiği nokta, sıkışmışlık ve şaşkınlık arasında fena halde dalgalanıyor.
Üstüne bir de kızgınlık ve
muhtemel kırgınlık var ki; sorma gitsin!
…
Son yıllarda çokça bireyselleşmeyi, kişinin kendi kanatları ile uçmasını,
hatta yeni kuşakların - ki ben konunun sadece kuşak farkı ile açıklanamayacağını düşünüyorum – cesur denilecek tercihlerini,
kurumların uyumlanmasını ya da öğrenmesini
konuşuyoruz.
Hadi irite demeyelim ama sanki hayatın gerçekleri
çalışan insanın gündeminde baskın çıkınca, bu kelimenin oldukça eğreti durduğu
bir gerçek.
…
İş hayatı insanlarında uzunca bir süredir unvanlanma, kıdem alma,
daha önde olma,
başkalarına göre konumunun göreceli de olsa baskın
olması şeklinde görülür “kariyer”.
sanırım önce hüzünlenip,
ardından derin bir iç çekmek ve “potansiyel çöplüğü” demek
pek de insafsızca karşılanmazdı.
…
İş hayatına, kurumsal hallere ve iş hayatındaki insan hikayelerine bu açıdan bakınca iç sıkıntınızın yükselmemesi mümkün değil.
Elbette harika kazanımlar, örnekler,
sadece başarı hikayesi olmayıp başkaları için de potansiyel oluşturan yıldızlar mevcut.
Üstelik hem kurum hem de birey olarak
ara ara benim de yaptığım gibi çeşitli istatistiklerden, teori ya da kuramlardan,
psikolojiden, sosyolojiden,
belki insanda derinleşme çabası ile
felsefeden bakmak mümkün.
Lakin şu an, daha kısıtlı bir alanda daha doğrudan bir yorumu temel alarak derdimi anlatma ihtiyacındayım.
…
Umut!
…
Ve gerçekten katılıyorum ki; bütün bu hengamenin içinde çoğumuz genel tabiri ile günü kurtarmaya meylediyor.
…
Hani eskiler “hayat gailesi” der ya, tam da oradayız.
…
Lakin bence hepimiz biliyoruz ki;
mecburen de olsa sadece günü döndürmenin - özellikle iş hayatında – orta ve uzun vadede bir bedeli var.
Atalet!
…
işe alım yaptığım dönemde bir adayın, başka bir adayın hakkını yememe refleksi ile adaylıktan çekilme anıdır.
Masadakilerin gözyaşlarını çok zor tuttuğunu hatırlıyorum!
…
Hızlıca özetlemek gerekirse; Anadolu’da yaptığımız mülakat süreçlerinden biriydi,
hani aynı gün içerisinde hem toplu mülakat hem bireysel görüşmeler
hem de gerekirse yönetici görüşmelerinin yapıldığı
yoğun koşuşturmalardan biri…
Adayımız her şeyi ile göreve uygun ve tüm yöneticilerden onay almış durumda.