Mustafa Bahçeci

Kadının yaşı üreme sağlığını doğrudan etkiler

29 Haziran 2024
Kadınların 35 yaşından sonra yumurta sayısı ve kalitesi ciddi oranda azalmaktadır. Genetik ve çevresel birtakım faktörlere bağlı olarak bu değerlerin bazı kadınlarda daha genç yaşlarda da azaldığı ve erken menopoz sürecinin başladığı görülmektedir. Çocuk sahibi olamama problemiyle doktora başvuran kadınların %10- 30’unda yumurta rezervinin az olduğu tespit edilmektedir. Yumurtalık rezervi 30 lu yaşların başından itibaren azalmaya başlar,40 yaşına yaklaştıkça rezerv kaybı hızlanır.

Doğurganlık ile doğrudan ilişkili olan kadın yaşı, tüp bebek tedavisinde de başarıyı etkileyen faktörler arasındadır. Bu sebeple 35 yaşın üzerinde evli olan ve anne olmayı planlayan kadınların hayallerini ertelememeleri, doğal yolla çocuk sahibi olamadıkları durumda üreme sağlığına yönelik tüm kontrollerini yaptırmaları ve gerekiyorsa zaman kaybetmeden tüp bebek tedavisine başvurmaları önerilmektedir.

YUMURTA KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN SAĞLIKLI YAŞAM ŞEKLİ BENİMSENMELİ

Kadınlar dünyaya geldiklerinde belirli bir yumurta rezervine sahip olur; yani kadın vücudu, üreme hücresi olan yumurtayı sonradan üretmez. Doğum ile birlikte kadının yumurtalık rezervinde yaklaşık olarak 2 milyon yumurta bulunur. Ergenlik dönemine gelindiğinde bu sayı 300 bin-500 bin aralığına iner. Ergenlik döneminden menopoz dönemine kadar olan doğurganlık dönemi boyunca her ay yaklaşık bin yumurta kaybedilir. Yumurta rezervinde bulunan yumurtaların sayıca azalmasına ek olarak zaman geçtikçe yumurtaların kalitesinde de düşme yaşanır. Yumurtalık rezervinin azalmasının en önemli nedeni yaşın ilerlemiş olmasıdır.

Özellikle ailesinde erken menopoz öyküsü olan kadınlarda yumurta sayısının genç yaşta azalma riski daha yüksektir. Yaşın yanı sıra yumurtalıkla ilgili geçirilen bazı operasyonlar, alınan radyoterapi ve kemoterapi, sigara-alkol tüketimi, çikolata kisti, fazla kiloya bağlı obezite ve uzun süreli yoğun stres altında yaşama gibi etkenler yumurta sayısı ve kalitesinin azalmasında etkin rol oynar. Yumurta rezervini artırmak mümkün olmasa da kalitesini korumak sağlıklı bir yaşam tarzıyla mümkün olabilir. Sigara ve alkolden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, haftada 3-4 gün egzersiz yapmak, stresi yönetmek, düzenli uyku uyumaya dikkat etmek yumurta kalitesi üzerinde pozitif etki yaratan faktörler arasındadır.

YUMURTA REZERVİ AZ OLAN KADINLARIN TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE KİŞİYE ÖZEL YAKLAŞIMDA BULUNULMALI

Kadınlarda adet döngüsünün 21-35 gün aralığında olması gerekir. Yumurta sayısı azaldığında iki adet arasındaki süre giderek kısalır. Adet sıklığının artması yumurtalık rezervinin azaldığına işaret eder. Ama bir gurup kadında da rezerv azaldığı halde düzenli adet döngüsü devam edebilir.Yani düzenli adet görmek rezervin iyi olduğunun kanıtı değildir. Yumurta rezervini değerlendirmek için bazı hormon testleri ve ultrasonografi muayenesi yapılır. Günümüzde ultrasonografi ile yumurtalıkların değerlendirmesi ve kanda Anti-Mullerian Hormon (AMH) düzeyinin belirlenmesi yumurta rezervine dair en doğru sonucu vermektedir. Ultrasonografi muayenesinde yumurtalıklarda bulunan küçük foliküller sayılır ve bu sayı 6‘nın altında ise azalmış yumurtalık rezervi olarak düşünülebilir. Kanda ölçülen AMH düzeyinin ise 1ng/ml’nin altında olması yine düşük yumurtalık rezervi olarak değerlendirilir. Yumurta rezervi azalan kadınların bir kısmı bu durumun hiç farkında olmazlar ve doğal yolla gebelik sağlayabilirler. Gebeliğin meydana gelmediği durumlarda tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olabilirler.

Yazının Devamını Oku

Hiyalüronik asit artık tüp bebek tedavilerinde de kullanılıyor!

30 Mayıs 2024
Adını özellikle güzellik ve kozmetik alanında duyduğumuz hiyalüronik asit şimdi de çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerimizin tüp bebek tedavilerinde yerini aldı. EmbryoGlue adı verilen uygulamayla içeriğinde hiyalüronik asit bulunan transfer sıvısı, çiftlerden elde edilen embriyoların transfer aşamasında kullanılarak gebelik şansını artırmaktadır.

Dokulara esneklik ve dirilik kazandırma özelliği olan hiyalüronik asitin EmbryoGlue uygulaması sayesinde embriyonun rahim duvarına tutunmasına yardımcı olacak şekilde yakınlaştırıcı ve yapıştırıcı bir etkisi bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar EmbryoGlue kullanılan olgularda canlı doğumların %30-40 oranında arttığını göstermektedir. Dünyanın önde gelen tüp bebek merkezlerinde kullanılan ve başarı şansını artıran bu uygulama artık ülkemizde de çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin tedavilerinde yer alarak anne-baba olmalarına yardımcı olmaktadır.

HİYALÜRONİK ASİT, TRANSFER EDİLEN EMBRİYONUN RAHİM DUVARINA TUTUNMASINA YARDIMCI OLMAKTADIR

Üremeye yardımcı tedavi yöntemlerinde son yıllarda gözlenen baş döndürücü gelişmeler çiftlere moral kaynağı ve umut ışığı olmaya devam etmekte. Bu yeniliklerden birisi de rahime tutunma şansı en yüksek olan embriyonun tespit edilip transfer aşamasına geçildiği sırada kullanılan EmbryoGlue uygulamasıdır. EmbryoGlue içeriğinde hiyalüronik asit bulunan özel bir transfer sıvısıdır. Seçilen embriyo rahme transfer edilirken bu sıvı eşliğinde aktarılır. Bu sıvının kullanılmasıyla embriyonun rahim duvarına tutunma ihtimalinin ve gebelik oranlarının arttığı bilinmektedir.

Hiyalüronik asit vücudumuzda doğal olarak üretilen bir moleküldür ve dokularımızda yoğun bir şekilde bulunur. Dokularımıza esneklik, dirilik kazandıran, dokuları bir arada tutan yapışkan özellikte bir maddedir. Özellikle cilt sağlığı ve güzelliği için kozmetik amaçla sıklıkla uygulanmaktadır. Tüp bebek tedavilerinde ise transfer sonrasında embriyonun rahim duvarına tutunmasına yardımcı olacak şekilde yakınlaştırıcı ve yapıştırıcı bir etkide bulunur. Güncel çalışmalar hiyalüronik asit içeriğinden zengin transfer sıvılarının kullanımıyla gebelik oranlarının anlamlı bir şekilde arttığını bildirmektedir. Avrupa İnsan Üremesi ve Embriyolojisi Derneği (ESHRE) tarafından tavsiye edilmesiyle aynı anda Türkiye’de de çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin tüp bebek tedavilerinde uygulanmaya başlamıştır.

HİYALÜRONİK ASİT KADIN ÜREME SİSTEMİNDE YOĞUN BİR ŞEKİLDE BULUNAN DOĞAL BİR MOLEKÜLDÜR

Yazının Devamını Oku

'Açıklanamayan kısırlık' tanısı alan çiftlere kişiye özel tedavi uygulanmalı

17 Nisan 2024
Çocuk sahibi olma problemiyle başvuran hastalarımızda yaptığımız detaylı muayene ve değerlendirmelerin ardından anne-baba olmalarını engelleyen faktörleri net bir şekilde ortaya koyabilmek adına A’dan Z’ye gerekli tüm testlerin yapılması istenmektedir. Bu testlerin sonucuna bakıldığında çiftlerin üreme sağlığına yönelik erkek ya da kadın kaynaklı birtakım problemler tespit edilirken bir grup hastada hamile kalmayı engelleyecek herhangi bir sorun görülmemektedir.

Doğal yolla çocuk sahibi olamayan çiftlerin %15’i bu hasta grubundan oluşmaktadır ve bu durum açıklanamayan kısırlık olarak tanımlanmaktadır. Bu sorunu yaşayan çiftlerimiz için eğer yaşları 35’in altındaysa ve yumurta rezervi iyi durumdaysa tedavi öncesi bir süre beklemeleri önerilir. Önerilen süre içerisinde doğal yolla gebelik oluşmadığında ya da yaşı ileri olan hastalarda üremeye yardımcı tedavi yollarına başvurulabilir. Burada önemli olan nokta bilimsel yaklaşımlar esas alınarak kişiye özgü uygulamalar yapılmasıdır. Açıklanamayan kısırlık olgularına karşılık tecrübeli doktorlarla birlikte laboratuvarı gelişmiş iyi merkezlerde uygulanan tedavilerle yüksek gebelik oranları elde edilmektedir.

ANNE-BABA OLAMAYAN ÇİFTLERİN %15 ‘İNDE AÇIKLANAMAYAN KISIRLIK GÖRÜLÜYOR

Bir yıl boyunca korunmasız düzenli cinsel birlikteliğe rağmen doğal yolla çocuk sahibi olamayan çiftlerin hekime başvurmaları ve üreme sağlığına yönelik kontrollerini yaptırmaları gerekir. Kadın yaşı 35 ve üstü olan çiftlerde ise bekleme süresi altı ay olarak düşünülmelidir. Üreme problemi ile başvuran çiftlerde öncelikli olarak araştırdığımız temel konular vardır. Ultrason, hormon testi ve adet düzeni takipleriyle kadının yumurta rezervi ve yumurtlama durumu kontrol edilir; rahim filmi ya da gerekirse histeroskopi gibi ileri tetkiklerle rahim yapısı ve tüplerin durumu değerlendirilir, ek olarak sperm analizi ile erkeğin sperm sonuçlarına bakılır. Çocuk sahibi olmayı etkileyen bu ilk parametreler araştırılıp eğer herhangi bir etken saptanamıyor ise açıklanamayan kısırlık tanısı konulabilir.

Çocuk sahibi olma problemi ile tüp bebek kliniklerine başvuran çiftler üzerinde yapılan araştırma sonuçları bireylerin %85’inde gebeliğe engel olabilecek erkeğe veya kadına bağlı çeşitli faktörler ortaya koyarken %15’inde ise herhangi bir olgu göstermemektedir. Açıklanamayan kısırlık tedavilerinde uygulanan yöntemler; doğal gebelik bekleme süresi, aşılama ve tüp bebek tedavisi olarak sıralanabilir. Bu tedavilerden hasta için en uygunu doktor tarafından yapılan değerlendirmeler sonucu belirlenir. Yaklaşımımızı belirleyen en önemli parametreler kadın yaşı ve çocuk sahibi olmak istedikleri süredir. Özellikle genç, yeni evli ve yumurtalık kapasitesinin iyi olduğu çiftlerde hiçbir şey yapmadan gerekli önerilerle beklemek iyi sonuçlar verebilir. Bu çiftlere telaşa kapılmamaları konusunda destekleyici telkinlerde bulunmak, gebelik potansiyelinin en yüksek oldugu dönemlerle ilgili bilgilendirme yapmak ve bir zaman tanımak gebelik şansını arttırabilir. Bu sırada sigara, fazla alkol tüketimi veya aşırı kilo gibi durumlar mevcut ise bunların düzeltilmesi için çaba gösterilmesi de son derece önemlidir. Önerilen bekleme süresine rağmen gebelik oluşmaması durumunda aşılama tedavisi uygulanarak sonuç izlenmelidir. Eğer kadın yaşı 35’ten büyükse ya da sınırlı yumurta rezervi söz konusuysa zaman kaybetmeden tüp bebek tedavisine başvurulmalıdır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNE KARAR VEREN ÇİFTLER MERKEZ SEÇERKEN DİKKATLİ OLMALI

Tıbbın her alanında olduğu gibi açıklanamayan kısırlık olgularının tedavilerinde de bilimsel yaklaşımlar esas alınarak kişiye özgü uygulamalar yapılmalıdır. Açıklanamayan kısırlık tanısı alan ve anne-baba olmanın hayalini kuran çiftlerin tedavi konusunda karar verip merkez arayışına geçtiği noktada dikkat etmesi gereken çok önemli faktörler vardır. Tedavi olunacak adresin her şeyden önce köklü ve bilimsel alt yapısı olan bir merkez olması son derece önemlidir. Bu aşamada çiftler doktoru ile ilgili fikir birliği sağladıktan sonra merkezin başarı oranını, tıbbi olanaklarını, teknolojiyi ne kadar kullandığını ve tedavinin mutfağı olarak nitelendirdiğimiz laboratuvar koşullarını göz önünde bulundurup karar vermeliler. Kişiye özel değerlendirmenin büyük önem taşıdığı tüp bebek tedavilerinde uygulanan testler ve yeni yöntemler pozitif gebelik sonucuna ulaşmayı hızlandırmaktadır.

STRES VE ÇEVRE BASKISI DA ÇİFTLER ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİ YARATIYOR

Yazının Devamını Oku

Rahim duvarının incelmesi anne olmayı engeller mi?

18 Mart 2024
Rahim duvarının incelmesi, adet dönemi boyunca her kadında gerçekleşen bir durumdur ancak bazen adet döneminin sona ermesine rağmen rahim içi duvarı kalınlaşma sürecine girmez. Rahim duvarı inceliği olarak adlandırılan bu problem, hamile kalmaya engel olmasa da embriyonun rahim içine tutunamamasına ve dolayısıyla kişinin gebeliğini sürdürme konusunda olumsuz sonuçlarla karşılaşmasına yol açabilir. Gebeliğin sağlanabilmesi ve doğuma kadar sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilmesi için rahim duvarının 7 mm’den kalın olması gerekir.

Geçirilen bazı cerrahi operasyon ya da enfeksiyonlar rahim duvarında incelmeye sebep olabilir. Rahim iç tabakasını hem yapısal olarak hem de kalınlık olarak göz önünde bulundurmak ve tespit edilen problemleri çözüme kavuşturduktan sonra tüp bebek tedavisine başlamak pozitif sonuca ulaşmak adına büyük önem taşır. Çocuk sahibi olma problemiyle bize başvuran bu hasta gruplarında uyguladığımız yöntemler ve kişiye özel yaklaşımlar ile çiftlere bebek müjdesi vermek mümkündür.

GEÇİRİLEN BAZI CERRAHİ OPERASYONLAR VE AĞIR ENFEKSİYONLAR RAHİM DUVARINDA İNCELMEYE YOL AÇABİLİR

Gerek tüp bebek tedavisi sürecinde gerekse hamilelik döneminde rahim iç tabakasının doğru şekilde değerlendirilmesi son derece önemlidir. Doğal yollarla hamile kalamayan ya da gebeliği düşüklerle sonuçlanan kadınların durumu incelendiğinde yaş faktörü, yumurtalık rezervi, genetik hastalıklar, hormonal dengesizlikler gibi konuların yanı sıra rahim duvarının istenilen kalınlıkta olup olmadığı da mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Kadında hamile kalmayı engelleyen herhangi bir yumurtlama problemi görülmüyorsa ya da erkekte sperm kaynaklı bir sorun olmasa da rahim duvarı olması gereken kalınlığa ulaşmıyorsa elde edilen gebeliğin düşükle sonuçlanma ihtimali çok yüksektir. Geçirilmiş cerrahi operasyonlardan veya ağır enfeksiyonlardan sonra oluşan yapışıklıklar, östrojen hormonunun yetersizliği, bilinçsiz yapılan diyetler, yoğun egzersiz programı, yağ tüketmemek, tiroid hastalıkları, turner sendromu ve bazı ilaçların kullanımı rahim duvarında incelme oluşmasına neden olabilir. Ayrıca dolaşım sisteminde oluşan sorunlar da rahim duvarının yeterince beslenememesine yol açabilir. Rahim duvarı inceliği genellikle kadınlarda adet dönemindeki kanama miktarında azalma ile kendini gösterir. Adet döneminin sancılı geçmesi de rahim duvarı incelmesinin anlaşılmasına yardımcı olan belirtiler arasında yer almaktadır. Bu sebeple kadınların adet döngülerini iyi takip etmeleri ve herhangi bir olumsuzluk yaşadıkları noktada doktora başvurmayı ihmal etmemeleri çok önemlidir.

RAHİM İSTENİLEN KALINLIĞA ULAŞTIĞINDA EMBRİYO TRANSFERİ GERÇEKLEŞTİRİLİR

Rahim, kadın üreme sisteminin en önemli organlarından biridir. Yumurtanın sperm hücresi ile döllenmesi sonucunda oluşan embriyo, rahmin en iç kısmında bulunan tabakaya tutunur ve yaklaşık 40 hafta süren gebelik süreci boyunca rahim içinde gelişimini sürdürür. Bu yüzden hem gebeliğin oluşabilmesi hem de bebeğin anne karnında sağlıklı bir şekilde gelişip büyüyebilmesi için yapısal bozukluğu olmayan ve gerekli kalınlığa ulaşmış olan rahim büyük önem taşır. Rahim duvarı incelmesi, adet dönemi boyunca her kadında gerçekleşir ancak bazı durumlarda rahim içi duvarı adet döneminin sona ermesine rağmen kalınlaşma sürecine girmez. Gebeliğin sağlanabilmesi ve sağlıklı bir şekilde doğuma kadar sürdürülebilmesi için rahim duvarının 7 mm’den kalın olması gerekir. Rahim duvarı inceliğine bağlı olarak arka arkaya üzücü sonuçlarla karşılaşan ya da hiç hamile kalamamış hastaların tüp bebek tedavisine başvurmaları, bebeklerini kucaklarına alacakları süreyi daha da hızlandıracaktır. Çünkü elde edilen embriyonun transferi öncesi rahim hazırlık aşamalarından geçer. Rahim istenilen kalınlığa ulaştığında ve embriyonun tutunma ihtimalinin en yüksek olduğu zaman doğrultusunda transfer yapıldığında gebeliğe ulaşma şansı artar. Rahim kaynaklı problemler ortadan kaldırıldıktan sonra doğru zamanlamayla gerçekleştirilecek olan embriyo transferi sağlıklı bir gebelik sürecini de beraberinde getirecektir.

RAHİM DUVARINDA İNCELMEYE YOL AÇAN PROBLEME GÖRE TEDAVİNİN ŞEKLİNE KARAR VERİLİR

Rahim duvarı incelmesi her kadında farklı sebeplere bağlı olarak meydana gelebilir. Bu yüzden tedavi süreci öncelikle hastanın tıbbi öyküsünün dinlenmesi, rahim duvarının incelmesine yol açan problemin tespit edilmesi ile başlamaktadır. Rahim duvarı inceliği östrojen eksikliğinden kaynaklanıyorsa kişiye hormon takviyesi yapılabilir. Enfeksiyon gibi farklı rahatsızlıkların varlığında ise odak hastalığa yönelik tedaviler uygulanabilir. Rahim duvarının inceliği rahim için yapışıklıklara bağlı olarak gelişmiş ise cerrahi müdahale ile tedavi edilmesi gerekebilir. Ayrıca rahim duvarı inceliği bulunan kişilerin uzun süre ile hareketsiz kalmaması gerekir. Düzenli egzersiz yapmak kişinin kan dolaşımını hızlandırır. Bazı vakalarda yalnızca egzersiz yapmak dahi kişinin rahim duvarının gebelik için uygun kalınlığa ulaşmasını sağlayabilir.

Yazının Devamını Oku

Tüp bebek başarısızlığı yaşayan çiftlere özel tedavi uygulanmalı

12 Şubat 2024
İyi kalitede embriyo transferi yapılmasına rağmen uygulanan üç ve üzeri tüp bebek tedavisinde gebelik elde edilememesi durumu tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olarak tanımlanmaktadır. Bu olumsuz sonuçlara yol açan kadın ve erkek kaynaklı pek çok faktör vardır.

Kadın yaşının ileri olması, yumurta kalitesinin kötü olması, rahim kaynaklı sorunlar, genetik hastalıklar, erkekte sperm sayısının az ve kalitesiz oluşu tüp bebek tedavisinin başarısız sonuçlanmasına yol açabilecek temel problemler arasındadır. Bu gruptaki hastalarda yeni bir tedaviye başlamadan önce mutlaka kapsamlı bir araştırma yapılıp başarısızlığa yol açan problemin saptanması gerekir. Ardından teknolojinin üreme sağlığı alanına kattığı yapay zeka gibi yenilikler de dahil edilerek kişiye özel bir tedavi programı oluşturulmalıdır. Arka arkaya üzücü sonuçlar yaşamış olan çiftlerin de bu noktada tedavi olacakları merkezi iyi araştırmaları, laboratuvarları hakkında bilgi almaları ve teknolojiyi ne oranda kullandıklarını öğrenerek karar vermeleri hayallerine kavuşmalarına yardımcı olacaktır.

KADIN YAŞI BAŞARIYI ETKİLEYEN TEMEL FAKTÖRLERDEN BİRİDİR

Anne-baba olmanın hayaliyle tüp bebek tedavisi gören çiftlerden bazıları ilk denemelerinde pozitif sonuca ulaşırken bazı çiftler ise kucaklarına almayı bekledikleri bebekleri için yıllarca mücadele ederek çok sayıda tedavi yoluna başvurmaktadır. Hamile kalmayı engelleyen ve tüp bebek tedavilerinin olumsuz sonuçlanmasına yol açabilecek faktörlerden birisi anne adayının yaşıdır. Kadın yaşı ilerledikçe yumurta rezervi ve kalitesinde azalma başlar. Kadın yaşı yumurta rezervini azalttığı gibi tedaviyle birlikte elde edilecek embriyonun kalitesini de etkilemektedir. Dolayısıyla tüp bebek uygulamalarında başarıyı etkileyen en önemli faktörün kadın yaşı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Özellikle kadın yaşının ileri olduğu durumlarda ve buna bağlı olarak tekrarlayan başarısızlık yaşayan çiftlerin tedavi protokolünde genetik testlerin de yer alması gerekir. Böylelikle karşılaşılabilecek düşük tehlikesinin riski azaltılmış olup, taşıyor olabilecekleri muhtemel genetik hastalık embriyonun transfer aşaması öncesinde kontrol altına alınmış olur. Tüp bebek tedavisi sonucunda başarılı bir gebelik elde edebilmek için rahmin embriyoyu kabul edebilmesi çok önemlidir. Rahim ağzında darlık, perde, rahim içerisindeki polip, miyom ve yapışıklık gibi problemler embriyonun tutunmasına engel olabilir. Histeroskopi ile bu problemlerin teşhis ve tedavisi sağlanır. Tüp bebek tedavisinin negatif sonuçlanmasına sebep olan kadın kaynaklı faktörler ele alındığında karşılaşılan sorunlardan birinin de rahim iç zarı problemi olduğunu söyleyebiliriz. Rahim iç zarında problem olması transfer edilen embriyonun tutunamamasına neden olur. Bu durum da tekrarlayan tüp bebek başarısızlığına sebep olur. Rahim iç zarının doğru tedavilerle hastaya uygun olarak hazırlanması son derece önemlidir. Uygun kalınlıkta ve ideal görünümde olan bir rahim iç zarı tüp bebek başarısını da beraberinde getirecektir.

YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİ İLE HAREKETLİLİĞİ VE HIZI EN İYİ OLAN SPERM SEÇİLİR

Çiftlerin anne-baba olmalarını engelleyen ve başvurdukları tüp bebek tedavilerinde üzücü sonuçlarla karşılaşmalarına sebep olan önemli etkenlerden biri de erkek kaynaklı problemlerdir. Sperm hücrelerinin üretimi, miktarı ve yumurtayı dölleme özelliği yeterli olmadığında beklenen gebelik gerçekleşememekte veya süreç oldukça uzamaktadır. Varikosel, geçirilen birtakım enfeksiyonlar, inmemiş testis, hormonal bozukluklar, kromozomal anomaliler ve geçirilmiş bazı cerrahi operasyonlar sperm üretimini engelleyerek veya üretilen spermin kalitesinde bozulmaya yol açarak erkeklerin baba olmasının önüne geçen faktörlerdir. Erkek kaynaklı yaşanan üreme problemlerine karşılık bilimsel veriler ışığında uygulanan tedaviler gebelik şansını artırmakta ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı yaşayan çiftlerin yıllarca bekledikleri bebeklerine kavuşmalarını sağlamaktadır. Son dönemde tüp bebek laboratuvarlarında yerini alan yapay zeka teknolojisi dölleme ve kaliteli embriyo oluşturma şansı en yüksek spermin seçilmesini sağlayarak tedavinin başarı şansını artırmaktadır. Yapay zeka teknolojisi, insan gözünün bile algılamakta yetersiz kaldığı sperm hareketlerini veri tabanına kaydedilmiş milyonlarca spermle karşılaştırır ve en kaliteli spermleri anında işaretleyerek embriyoloğa bildirir. Hareketliliği ve hızı en iyi olan sperm seçilerek kaliteli embriyo oluşması sağlanır. Elde edilen kaliteli embriyoların transferinin ardından pozitif sonuca ulaşma şansı artar ve çiftler yıllarca bekledikleri gebelik haberine bir adım daha yaklaşmış olur.

Yazının Devamını Oku

'Yapay zeka' üreme tıbbına yön veriyor! Yapay zekanın tüp bebek tedavisindeki rolü

2 Ocak 2024
Dijital yaşamın her alanında etkin şekilde kullanılan yapay zeka teknolojisi üreme tıbbına da yön vererek çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Uyguladığımız tüp bebek tedavilerine geçtiğimiz yıllarda dahil ettiğimiz yapay zeka şimdi de Akıllı Sperm teknolojisi sayesinde dölleme ve kaliteli embriyo oluşturma şansı en yüksek spermin seçilmesini sağlıyor.

Yapay zeka teknolojisi insan gözünün bile algılmakta yetersiz kaldığı sperm hareketlerini veri tabanına kaydedilmiş milyonlarca spermle karşılaştırır ve en kaliteli spermleri anında işaretleyerek embriyoloğa bildirir. Böylece hareketliliği ve hızı en iyi olan sperm seçilerek kaliteli embriyolar elde edilir. Bu teknoloji sayesinde de gebelik şansı artmaktadır. Bu doğrultuda modern yaşamın her alanında etkisini gösteren yapay zekanın tüp bebek tedavisindeki rolünün günden güne büyüdüğünü ve yapay zeka teknolojisi sayesinde doğan bebeklerin sayısının her geçen yıl artış gösterdiğini söylemek mümkündür.

YAPAY ZEKA, AKILLI SPERM TEKNOLOJİSİ İLE ERKEK KISIRLIĞINA SAVAŞ AÇIYOR

Dünya ile birlikte ülkemizde de hızla dijital verileşmeye doğru ilerlemekteyiz. Elimizdeki verileri yazılımlarla birleştirerek daha doğru sonuçlara ulaşmaya çalışmaktayız. Sağlık, savunma sanayi, ilaç keşfi, eğitim, pazarlama, otomotiv gibi pek çok alanda kullanılan yapay zeka ürünleri son birkaç yıldır tüp bebek laboratuvarlarında da yerini alarak baş döndürücü sonuçlar ortaya koymaya başlamıştır. Birkaç yıl önce tedavi protokolümüze dahil ettiğimiz ve bu sayede çok sayıda çiftin hayalini kurdukları bebeklerine kavuşmalarını sağlayan yapay zeka teknolojisi şimdi de erkek kaynaklı yaşanan kısırlık problemine karşı savaş açacak nitelikte yenilikler sunuyor. Dünyadaki tüp bebek merkezlerinde uygulanan ve Türkiye’de de çok kısa bir süre önce hizmete sunulan Akıllı Sperm teknolojisi, mikroenjeksiyon işlemi sırasında dölleme ve kaliteli embriyo oluşturma şansı en yüksek spermin yapay zekâ kullanılarak seçilmesini sağlamaktadır. Gerçek zamanlı ve mili-saniye düzeyindeki bu değerlendirme; hareketliliği ve hızı en iyi olan spermi insan gözünün yeteneklerini aşarak anında tespit ederek mikroenjeksiyon işlemi sırasında yumurtaya en doğru spermin verilmesine yardımcı olmaktadır.

BAŞARILI SONUCA ULAŞABİLMEK İÇİN YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİNDEN FAYDALANMAK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Tüp bebek tedavisi kişiye özel yaklaşım gerektiren bir tedavi olduğu için en doğru analizi yapabilmek, en doğru tanıyı koyabilmek ve sonucunda başarıya ulaşabilmek adına yapay zeka teknolojisinden faydalanmak büyük önem taşımaktadır. Tüp bebek laboratuvarında yumurtaya verilecek en sağlıklı sperm mikroenjeksiyon işlemini yürüten deneyimli embriyologlar tarafından seçilmektedir ancak anlık değerlendirmelerde insan gözünün algıladığı ve dikkate aldığı kriterler sınırlı kalabilmektedir. Akıllı Sperm uygulaması mikroenjeksiyon işleminde yumurta hücresine verilecek spermlerin seçilmesi sırasında, işlemi gerçekleştiren embriyoloğa yol göstererek en sağlıklı hücrenin seçilmesine; dolayısıyla çok sayıda kaliteli embriyonun oluşturulmasına katkı sağlamaktadır. Mikroskoba yerleştirilen özel kameralar yardımıyla bilgisayar, sperm hücrelerini takip eder ve insan gözünün fark edemeyeceği hareket dinamiklerini anında analiz ederek yaptığı seçimi embriyoloğa iletir. Bu uygulama kullanılarak elde edilecek kaliteli embriyoların transferleriyle pozitif sonuca ulaşma şansı artabilir ve çiftler yıllarca kavuşmayı bekledikleri bebeklerine bir adım daha yaklaşmış olur.

TEKNOLOJİYİ İYİ KULLANABİLEN LABORATUVARA GÖRE MERKEZ SEÇİLMELİ

Tüp bebek tedavisi için başvuran çiftlerimize en doğru tedavi programını oluşturarak sağlıklı gebelikler elde edebilmek için son teknolojiyle birlikte üreme tıbbına dair yeniliklerin yakından takip edilerek uygulanması gerekir. Son geldiğimiz noktada tedavilerimizde genetiği ve yapay zekayı birleştirerek hareket ediyoruz, sperm seçimlerinde yine yapay zekadan faydalanıyoruz ve başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Tıbbın her alanında olduğu gibi üremeye yardımcı tekniklerde de yapay zekayı kullanarak elimizdeki verileri yazılımlarla birleştirerek daha akılcı ve daha doğru sonuçlara ulaşmaya çalışıyoruz. Bizler dünyada olan tüm yenilikleri ülkemize getirmeye ve uygulamaya koymaya çaba gösterirken tedaviye başlayacak olan çiftlere de başvurdukları merkezlerde laboratuvarların nasıl işlediğini, teknolojiyi ne oranda kullandıklarını sorarak bilgi almaya çalışmalarını önermekteyiz. Çünkü tercih edecekleri merkezin altyapı ve tıbbi hizmet süreçlerinin niteliği, teknolojik donanımı, bilimsel veriler ışığında hareket ediyor olması tüp bebek tedavisinin başarıya ulaşmasını sağlayan zincirin önemli halkalarıdır. Bu faktörleri değerlendirerek verecekleri kararla başarısı kanıtlanmış laboratuvara sahip merkezleri

Yazının Devamını Oku

Yumurta dondurarak her yaşta hamile kalmak mümkün!

28 Kasım 2023
Son yıllarda hem ülkemizde hem de Dünya genelinde ortaya konulan veriler kadınların kariyerine öncelik verdiğini; bu sebeple evlilik ve çocuk yapma fikrini ertelediğini göstermektedir. Bu tabloda özellikle 35 yaşından sonra evlenmeyi tercih eden kadınlar anne olmak istediklerinde başta yumurta rezervinde azalma olmak üzere birtakım problemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Üreme tıbbında son yıllarda sıklıkla uygulanan yumurta dondurma yöntemi sayesinde kadınların hem kariyer hem de istedikleri yaşta çocuk yapması mümkün hale geliyor. Evlenmeden önce yumurtaların dondurularak saklanması ve aynı kalitede uzun yıllar korunması, iş dünyasındaki basamakları hızla tırmanan kadınların anne olmak için geç mi kalıyorum endişesini ortadan kaldırıyor.

YUMURTA DONDURMA YÖNTEMİ, ÜREME SAĞLIĞINI KORUMAK ADINA ALINABİLECEK EN ETKİLİ TEDBİRLERDEN BİRİDİR

Eğitim seviyesinin yükselmesi, toplumsal değişim ve yeni çalışma alanlarının açılmasıyla birlikte iş dünyasında çalışan kadının sayısı gün geçtikçe artış göstermektedir. Kadınların üreten ve kendi gücünü yaratan kimlikleri, kariyerlerinde başladıkları noktadan üst düzey yönetici pozisyonuna kadar yükselmelerini sağlamaktadır. Bu motivasyonla tüm odak noktası iş hayatı olan kadınların evlilik ve anne olma fikrini ikinci plana atması ise biyolojik saatin ilerlemesine ve buna bağlı olarak üreme fonksiyonlarında bozulmaya yol açmaktadır. Bu durumu yaşayan kişilerin merak ettiği konulardan biri de; bekar kadınlar yumurta dondurabilir mi şeklinde oluyor. Gelişen teknolojiyle birlikte üreme sağlığına yönelik kullanılan uygulamalardan biri olan yumurta dondurma yöntemi, çocuk sahibi olmak ve kariyeri arasında seçim yapmak zorunda kalan kadınların diledikleri zaman evlilik ve hamilelik planlamalarına fırsat sağlıyor.

Yumurtalar her kadın için sınırlı sayıdadır ve yaş ilerledikçe vücudun yumurta üretimi azalarak sona erer. Özellikle 35 yaşını aşmış kadınlarda yumurta sayısı da kalitesi de gebelik şansını son derece düşürecek ölçüde azalır. Henüz anne olmamış kadınlar ilerleyen yıllarda hamile kalabilme şanslarını artırmak için yumurta dondurma işlemini tercih edebilir. Doğurganlığını muhafaza etmek isteyen ancak henüz anne olmak istemeyen kadınların gelecek yıllarda rahatça anne olabilmesi için uygulanan yumurta dondurma işlemi, ilerleyen yaşlarda yaşanabilecek kısırlık sorunlarına karşı alınabilecek en etkili tedbirlerden biridir.

YUMURTA DONDURMA İŞLEMİNİN 35 YAŞINDAN ÖNCE YAPILMASI SAĞLIKLI YUMURTA BULUNABİLMESİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR

Yumurta dondurma yöntemi kadınların üreme potansiyellerini korumak için son dönemde sıklıkla uygulanan bir işlemdir. Düzenli adet gören 37-38 yaşındaki birçok kadının yumurtalık rezervi ve yumurta kalitesi azalmaktadır. 35 yaşından sonra dondurulan yumurtalar ile oluşacak gebelik şansı azalmaya başlarken 37-38 yaşlardan sonra kırılma çok daha belirginleşir ve her bir yılın önemi daha da artmaktadır. 45 yaşından sonra sağlıklı yumurta bulma olasılığı çok azaldığından yumurta dondurma işleminin 35 yaşından önce yapılması sağlıklı yumurtanın bulunabilmesi açısından önerilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Kaç yaşında menopoza girilir, menopoz belirtileri nelerdir?

12 Ekim 2023
Menopoz adet döngülerinin bittiği, kadınlarda hormonal birtakım değişikliklerin olduğu ve buna bağlı olarak doğurganlığın sona erdiği bir dönemdir. Ortalama menopoz yaşı 48-50’dir; adet kanamalarının 40 yaşından önce sonlanması, birtakım cerrahi müdahalelerle yumurtalıkların alınması erken menopoz olarak değerlendirilir.

Kadının menopoz yaşını belirleyen en önemli etken annesinin menopoza girdiği yaştır. Eğer ailede erken menopoz hikayesi varsa kadının erken menopoza girme riski yüksektir. Menopoz sürecine dair belirtiler her kadın için farklılık gösterse de en sık karşılaşılan şikayetler ateş basması, uyku problemleri ve düzensiz adetlerdir. Menopoz kadınlarda doğal bir süreç olduğu için tedavi gerektiren bir durum değildir ama süreci rahat geçirmeye ve semptomları hafifletmeye yardımcı olacak önerileri dikkate almak gerekir. Düzenli fiziksel aktivite ile kemik yapısını ve kasları güçlendirmeye özen gösterilmeli, menopozun beraberinde getireceği ruhsal etkilerden uzaklaşmak için stresten uzak durulmalı, uykusuzluk ve sıcak basması gibi durumları tetikleyecek çay- kahve gibi içecekler yerine rahatlatıcı bitki çayları tercih edilmeli, tuz ve şeker tüketimi sınırlandırılmalıdır.

MENOPOZ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kadınlarda üreme hücresi olan yumurtanın olgunlaşması sonucu rahmin iç dokusu kalınlaşır. Eğer kadın vücudunda herhangi bir yumurta döllenmemiş ise bu kalınlaşmış olan doku belli bir miktar kan ile birlikte vajinal yollan adet kanaması olarak dışarı atılır. Yaş ilerledikçe yumurtalıklar da yaşlanır, 40 yaş civarında yumurtalıklar beyinden gelen hormonal sinyallere daha az cevap verir ve daha az östrojen salgılar. Adetler düzensizleşir ve menopoz öncesindeki bu dönemde östrojen seviyesi hızlı bir düşüş gösterir. Sonunda yumurtalıklarda yumurta gelişimi ve östrojen üretiminin durması ile adetler kesilir ve menopoz süreci başlar. Bir kadının menopoz tanısı alması için adet olmadan 12 ay geçirmiş olması gerekmektedir.

Ortalama menopoz yaşı 48-50’dir, ancak bu ortalama toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. İyi beslenemeyen, zayıf, vejetaryen, rahmi alınan, anne karnındayken gelişme geriliği olan ve yüksek yerlerde yaşayan kadınlarda menopoz yaşı biraz daha erken olabilmektedir. Ayrıca sigara içen kadınlar menopoza daha erken girerler. Kadınlar genellikle annelerinin menopoza girdiği yaşta son adetlerini görürler. Yaşı ne olursa olsun cerrahi olarak yumurtalıkları çıkarılmış kadın menopoza girmiş kabul edilir. Rahmi çıkarılıp yumurtalıkları bırakılan kadınlarda adet kanaması olmaz ama yumurtalık fonksiyonları devam ettiği sürece menopoza girmiş olmazlar. Menopoz belirtilerinin en tipik örneği ateş basmasıdır. Baş, boyun ve göğüs bölgesinde ani kızarıklık, vücut ısısında artış ve ardından aşırı terleme görülür. Ateş basmalarına bağlı olarak hastanın uyku kalitesi ve dolayısı ile günlük yaşam kalitesinde bir bozulma görülebilir. Kilo alımı ile yavaşlayan metabolizma, saçlarda incelme-dökülme, kuru cilt ve vajinal kuruluk da menopoz belirtileri arasında gösterilebilir.

ERKEN MENOPOZ TANISI ALAN KADINLAR TÜP BEBEK TEDAVİSİYLE ANNE OLABİLİR

Bir kadının 40 yaşından önce adet kanamalarının sonlanması erken menopoz olarak değerlendirilir. Erken menopozda östrojen hormonunun salgılanması azalır, FSH ve LH hormon seviyelerinde yükselme görülür. Eğer ailede erken menopoz hikayesi varsa kadının erken menopoza girme riski yüksektir. Herhangi bir nedenle kadının iki yumurtalığı da alınmışsa erken menopoz oluşur. Erken menopoz yaşanmasının en yaygın sebeplerinden biri de otoimmun hastalıklardır. Otoimmun hastalıklar, bağışıklık sisteminin kendi organlarını yabancı doku olarak kabul etmesi ve bu organlara saldırmasıdır. Eğer bu organlar yumurtalıklarsa erken menopoz görülür.

Kanser tedavisi süresince alınan radyoterapi ya da kemoterapi yumurtalıklara zarar vererek erken menopoza neden olabilmektedir. Erken menopozda ilk belirti daha sık adet görmektir. Normal koşullarda kadınlar 28 günde bir adet olmaktadır, adetin 22 günden daha sık görülmesi genellikle yumurtalık rezervinin azaldığına işaret eder. Erken menopoz öngörülemeyen bir durumdur fakat düzenli doktor muayenesi ile erken teşhisi mümkündür. Yumurtalık rezervi azaldığını tespit ettiğimiz ve anne olmak isteyen hastalar için vakit kaybetmeden tüp bebek tedavisi öneririz. Evli olmayan ve kısa bir süre içerisinde gebelik düşünmeyen hastalarımız için ise yumurta dondurma uygulaması uygundur.

Yazının Devamını Oku