Barbaros Tapan

Kadınlar dünyayı değiştirecek

4 Haziran 2023
“Umutsuz Ev Kadınları” dizisindeki Gabrielle Solis karakteriyle tanınan ve dünya çapında büyük bir şöhret yakalayan Eva Longoria, kariyerine oyunculuğunun yanı sıra yönetmen-yapımcı olarak da başarılı bir şekilde devam ediyor. 76. Cannes Film Festivali’nde, Eylül 2023’te yayınlanacak “The Old Oak” filminin prömiyerine katılan Longoria, Kelebek’in sorularını yanıtladı.

Çocukluğunuz Teksas’ta geçmiş, o yıllarda sizi şöhrete çeken silinmez şeyler nelerdi?

- Aman Tanrım, kesinlikle hiçbir şey. Üç kanallı bir televizyonumuz vardı. Babam kablo almayı reddetti. Eğitimci bir ailede büyüdüm, bu yüzden hep kitap okuyorduk. Ben, şöhret aşkıyla büyümedim. Bu yüzden benim için Hollywood’a taşınmak gerçekten yaratma sanatıyla ilgiliydi. Oyuncu olmak için oraya taşındığımda dersler aldım ve herkes bu sanata o kadar meraklıydı ki... Kimse ünlü olmak için orada değildi.

Ekranda çok fazla yol kat ettiniz, tüm bu deneyim şimdi size nasıl geliyor?

- Ah, hâlâ özlüyorum. Televizyonu seviyorum. Yani ben gerçekten bir TV ürünü gibiyim. Film okulum olarak “Umutsuz Ev Kadınları”nı kullandım. Yani sette gerçekten dikkat ettim ve kameraları, lensleri ve ışıkları çok merak ettim...

BAZEN KENDİ YETENEĞİMİZİ  FARK ETMEMİZ ZOR OLUYOR

Ve “Umutsuz Ev Kadınları”ndan kısa süre sonra kamera arkasına geçtiniz...

- Evet, bunu yapmayı sevdim. Gerçekten merdivenin her basamağına dokundum. İki kısa film çektim ve ardından daha büyük işler yaptım. Televizyonda gerçekten çok güzel işlerim oldu. Çevrem yeteneklerimi biliyordu. İnsanların “Ah evet, çok uzun zamandır yönetmenlik yapıyor” demesi bir dakika sürdü sanırım. (Gülüyor)

Yazının Devamını Oku

Çok fazla iyi vuruşum var

28 Mayıs 2023
Amerikalı aktör ve yapımcı Michael Douglas, Fransa’da düzenlenen 76’ncı Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Onur Ödülü’ne (Palme d’Or) layık görüldü. Bu ödülle festivalin seçkin sanatçılar listesine girmeyi başaran ünlü yıldız, Cannes’da Barbaros Tapan’la bir araya geldi. Cannes Film Festivali’nin kendisi için özel bir yeri olduğunu vurgulayan Douglas, kariyeriyle ilgili de şu açıklamayı yaptı: “Bir beyzbol terimi kullanırsam, çok fazla iyi vuruşum var. Sevdiğim ama kimsenin izlemediği filmlerim de var. Ama genel olarak, hepsiyle çok gurur duyuyorum.”

◊ Öncelikle tebrik ederim, 76’ncı Cannes Film Festivali’nde ‘Palme d’Or Ödülü’nü kazandınız. Neler söyleyeceksiniz?

- Burası üvey annem Anne Douglas ile babamın tanıştığı yer... Anne, 63 yıldır üvey annemdi, bu yüzden ona çok yakındım ve onu çok seviyordum. O, Fransız bir reklamcıydı ve 50’lerde George Gravan’la birlikte bu festival için çalıştı. 10-11 yaşımdayken Cannes Festivali ile ilgili o hikâyeleri hatırlıyorum. Aslında birkaç kez gelip ziyaret de ettim. Gittiğim tüm farklı festivaller arasında Cannes açıkça kendi başına bir sınıf oldu. Film yapımcılarının neşesi ve sevgisi bu festivali yönlendirdi. Pek çok film festivalinde ya Amerikan karşıtlığı var ya da sadece Amerikan filmleri üstün tutuluyor. Burada bu ayrıma kimse sahip değil, sadece neşe hissediyorum. Aynı şekilde, hepimizi bir araya getiren bir alan olmasına bayılıyorum. Burada herkesin sinema keyfi var. Bu yüzden, Cannes’ın her zaman arkadaş canlısı, destekleyici ve iyi bir ruh hali içinde olduğunu düşünüyorum.

CANNES’DA ASLA REKABET HİSSETMEDİM

◊ Cannes Film Festivali’nde ilk olarak 44 yıl önceki filminizle yer aldınız. Daha sonra birçok filminizle festivalde boy gösterdiniz. Cannes Film Festivali sizin için ne ifade ediyor?

- Buraya her geldiğimde, tüm prömiyerlerimizden keyif aldım. Her zaman farklıydılar. “The China Syndrome”da Jack Lemmon o yıl, en iyi erkek oyuncu dalında ‘Palme d’Or’ kazandı. Bu büyük bir etki bıraktı. Cannes’da asla rekabet hissetmedim, sadece sinemanın gerçekten neşesini hissettim. Ve hangi ülkeden gelirseniz gelin insanlar burada mutlu. Politika burada minimumda kalma eğilimindedir. Birleşmiş Milletler’in eski bir destekçisi olarak bu benim için önemli çünkü dünyanın nasıl bölündüğü ve muhtemelen nasıl daha fazla bir araya gelmemiz gerektiği konusunda mutlu değilim.

BAŞARININ SIRRI İYİ MALZEME

◊ Palme d’Or sahibi seçkin sanatçılar listesine girdiniz. Kariyerinize dönüp baktığınızda nasıl hissediyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Romandan beyazperdeye

21 Mayıs 2023
Don DeLillo’nun 1985 yılında yazdığı “White Noise” romanı, Noah Baumbach’ın yönetmenliği ile beyazperdede seyirciyle buluştu. Absürt komedi ve dram filmi olan “White Noise”un ilk gösterimi Venedik Film Festivali’nde gerçekleşti, ardından da çeşitli platformlarda yayınlandı. 1980’lerde geçen hikâyeyi filmin yönetmeni Noah Baumbach ile oyuncuları Adam Driver, Greta Gerwig, Don Cheadle ve Jodie Turner-Smith anlattı.

“White Noise” romanını sinemaya uyarlamaya nasıl karar verdiniz?

- Noah Baumbach: Pandemi döneminde kitabı tesadüfen yeniden okudum. Kitabın o dönem yaşadıklarımızla aynı hissiyatı vermesine inanamadım. Hikâyeyi film yapmaya karar verdiğimde ise sadece Don DeLillo’nun dilini almaya değil, onun dilinde kendi sesimi bulmaya başladım.

Greta ve Adam, filmde Jack ve Babbette Gladney adlı bir çifti canlandırıyorsunuz... Siz neler söyleyeceksiniz?

- Greta Gerwig: Teklif gelince romanı yeniden okudum. Açıkçası senaryoyu okurken bile canlandırdığımız karakterlerle aramızda bir bağ hissettik. Çekime başlamadan önce uzun bir prova yapacak kadar şanslıydık. Böylece bizim için o karakterler artık bir hayal olmaktan çıktı.

- Adam Driver: Roman da senaryo da çok iyi yazılmış... Greta’nın dediği gibi, çok fazla prova süremiz vardı. Bir masanın etrafında oturup defalarca okuma yaptık. Noah romana farklı bir bakış açısı getirdi. Biz oyuncular da karakterlerimize kendi yorumumuzu kattık. Bu yüzden filmin romandan farklı ve yeni bir tarzı var. Eminim ki izleyiciler de filme kendi bakış açılarını getirecekler.

80’LERİN DİLİNİ VE RENKLERİNİ KULLANDIM

Yazının Devamını Oku

Bu dizide işler göründüğü gibi değil!

14 Mayıs 2023
Başarılı oyuncu Kiefer Sutherland’ın deyimi ile ‘Avcının av olduğu’ “Rabbit Hole” dizisinin ilk bölümü 26 Mart’ta çeşitli platformlarda yayınlandı. Toplam 8 bölümden oluşan polisiye gerilim tadındaki dizi, izleyicilerin beğenisini kazandı. Glenn Ficarra ve John Requa’nın yönetmen ve yapımcılığını üstlendiği “Rabbit Hole”un oyuncu kadrosunda Kiefer Sutherland, Charles Dance, Enid Graham, Rob Yang gibi başarılı isimler yer alıyor. South by Southwest Film Festivali’nde bir araya gelen, yönetmenler, oyuncular ve yapımcı Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.

Glenn ve John, “Rabbit Hole” hakkında neler söyleyeceksiniz?

- Glenn Ficarra: Söyleyebileceğimiz tek şey, bu dizide eğlencenin olduğu... Bence neler olup bittiğini anlamaya çalışmak eğlencenin bir parçası. İnsanların sadece eğlenerek izlemelerini istiyoruz.

- John Requa: Karışıklık olsun diye karışıklık yok. Bu bir bulmaca. Seyircinin “Rabbit Hole” izlerken bir yandan e-postaları ya da bunun gibi şeyleri kontrol etmelerini istemiyoruz. Tek odakları dizi olsun, dikkatli izlemeleri gerekiyor çünkü.

Kiefer Sutherland’ın “o adam” olacağına nasıl karar verdiniz?

- Glenn Ficarra: Bu bir sır değil. Süper zeki, her şeyin ötesinde olan bir adam. Ve bazen seyirciden çok daha fazlasını biliyor ve bazen de biraz gerisinde kalıyor. Ama çoğu zaman hızlı bir şekilde oynuyor ve seyircinin onunla kalmasını istiyorsunuz.

O Amerika’nın kahramanı gibi ve herkes ona güveniyor. Yani kötü gibi görünen bir şey yaptığında bile, sonunda üstesinden geleceğini biliyorsun. Bu yüzden “o adam” rolü ona çok yakıştı.

Yazının Devamını Oku

Güzellik turizminin yıldızı parlıyor

13 Mayıs 2023
Geçen gün Nişantaşı Mete Aksu Klinik’te Colorado Polis Departmanı’nda görevli bir kadın polisle tanıştım.



Hem tedavi hem de seyahat amacıyla ülkemize gelen genç polis, araştırmaları sonucunda Türkiye’nin medikal turizmde en çok tercih edilen ülkelerden biri olduğunu öğrenmiş.
Konaklama ve tedavi sonrası bakım konularında Mete Aksu’nun ekibinden bilgi aldıktan sonra iznini ayarlayıp Türkiye için yola çıkmış.
Güzellik turizmi hızla artıyor. Estetik tedaviler ve estetik ameliyatlar için ülkemiz dünyanın dört bir yanından turist ağırlıyor.
“Gelişmiş ülkelerdeki yüksek fiyatlar, insanları daha düşük maliyetli ülkelere yönlendiriyor” diyor plastik cerrah Mete Aksu.
Artan taleple birlikte ikinci kliniklerini açtıklarını vurgulayan Meryem Aksu, “Teknoloji ve bilgi birikimimizin yanı sıra dünya vizyonumuzu da Zorlu Center’da hizmete giren Mai Klinik’te hayata geçirdik” diyor.

Yazının Devamını Oku

Bu film kızımla bizi yakınlaştırdı

7 Mayıs 2023
İskoç aktör Ewan McGregor’un kendisi gibi oyuncu olan kızı Clara McGregor ile başrolü paylaştığı “You Sing Loud, I Sing Louder”, Teksas’ta düzenlenen South by Southwest Film Festivali’nde ilk kez izleyiciyle buluştu. Clara McGregor’un yapımcıları arasında da yer aldığı “You Sing Loud, I Sing Louder” yönetmen Emma Westenberg’in ilk uzun metrajlı filmi oldu. Bir baba kızın birlikte çıktıkları yolculuğu beyazperdeye taşıyan film hakkında merak edilenleri Ewan McGregor, Clara McGregor ve Emma Westenberg, Kelebek okurları için anlattı.

Emma, filminizi seyirciyle beyazperdede izledikten sonra nasıl hissettiniz?

- Emma Westenberg: İnsanların gülüp filme tepki vermesi beni çok rahatlattı. Eğer ortam sessiz olsaydı çok korkunç olurdu. Ama çok güldüm, eğlendim. En önemlisi ise bu benim ilk filmim... İçimden geçen duyguları anlatacak bir kelime bilmiyorum. Sadece huzur ve mutluluk doluyum.

Filmde gergin bir baba-kız ilişkisi var... Sizin babanızla ilişkiniz nasıl?

- Clara McGregor: Her ailede olduğu gibi bizim de sorunlarımız vardı. Ama sonunda ilişkimizi beraber gözden geçirdik ve barıştık. Bu film tamamen bizden ve ilişkimizden ilham aldı.

SENARYO HEM ÇOK DOKUNAKLI HEM DE ÇOK KOMİKTİ

Ewan, Clara filmde ‘baba’ rolünü oynamanızı teklif edince tepkiniz ne oldu?

- Ewan McGregor:

Yazının Devamını Oku

Her şey tam anlamıyla rüya gibi

30 Nisan 2023
Dünyanın en popüler bilgisayar oyunlarından “Dungeons & Dragons”tan uyarlanan “Zindanlar ve Ejderhalar: Hırsızlar Arasındaki Onur” (Dungeons & Dragons: Honor Among Thieves) adlı film 7 Nisan’da ülkemizde vizyona girdi. Jonathan Goldstein ve John Francis Daley’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmde Chris Pine, Rege-Jean Page, Michelle Rodriguez, Sophia Lillis ve Daisy Head gibi yıldız isimler rol aldı. Amerika’da vizyona girdiği ilk hafta gişede ilk sıraya yerleşerek hasılat rekoru kıran “Zindanlar ve Ejderhalar: Hırsızlar Arasındaki Onur” hakkında merak edilenleri film ekibi Barbaros Tapan’a anlattı.

“Dungeons & Dragons” oyununu beyazperdeye taşımaya nasıl karar verdiniz?

- John Francis Daley: “Dungeons & Dragons”a 14 yaşımdan, “Freaks and Geeks” dizisinden beri aşinayım. Bu proje ortaya çıkmadan üç yıl önce de oynamaya başladım. Sinematik olarak D&D (Dungeons & Dragons) gibi benzersiz bir şeyi hayata geçirmenin hayalini kurduk. Bu film üzerine yaklaşık 4 yıl çalıştık.

D&D dünyasından en çok neyi beyazperdeye geçirmeyi sevdiniz?

- Jonathan Goldstein: Sanırım yaratıkları ekrana taşımayı çok sevdim. Çünkü onları hepimiz hayal gücümüzle görmeye çalıştık. Dijital efektler ve şu anda sahip olduğumuz teknoloji sayesinde, yaratıkları bu kez gerçekmiş gibi hissettirecek şekilde beyazperdeye getirebilmek süper tatmin ediciydi.

- John Francis Daley: Gerçekten çok yönlü, tamamen farklı karakterlerimiz vardı. Bunun harika bir macera olacağını biliyorduk...

ÇEKİME BAŞLAMADAN ÖNCE AİLEMLE OYUNU OYNADIK

Yazının Devamını Oku

Ayakkabı bir kişinin kimliğini temsil ettiğinde sanat eseri olur

23 Nisan 2023
Ben Affleck’in hem başrolünü üstlendiği hem de yönetmen koltuğunda oturduğu “Air” filmi 5 Nisan’da Amerika’da ilk gösterimini yaptı. Basketbolun yıldızı Michael Jordan ve Nike arasındaki ortaklıkla üretilen efsanevi spor ayakkabıları Air Jordan’ın hikâyesini anlatan filmde ünlü basketbolcunun anne ve babasını Viola Davis ile Julius Tennon canlandırırken, Jason Bateman, Chris Messina ve Matt Damon gibi usta isimler de oyuncu kadrosunda yer aldı. SXSW (South by Southwest) Film Festivali’nde bir araya gelen kadro, Barbaros Tapan’a konuştu.

Ben Affleck

Hem başrol oynamak hem de yönetmenlik yapmak nasıl bir disiplin gerektiriyor?

- Ben Affleck:

Yönettiğim ilk filmde oynamak çok zor ve stresli oldu. Zamanla alıştım. Çekimlerden önce bir sürü hazırlık yaptım. Eğer bir şeyi yeniden çekmek zorunda kalırsak, bunun utanç duyulacak yanı yoktu. Bu düşünce beni ayakta tuttu ve devamlı denememe izin verdi. Her sahnede aşırı mutluydum. Tüm ekibim ve oyuncu arkadaşlarım inanılmaz iş birlikçiydi. O kadar güçlü bir şekilde desteklendim ki... Kamera önünde ve arkasında olanlara minnettarlığımı defalarca ifade etmek istiyorum.

Michael Jordan ile film öncesi görüştünüz mü?

- Ben Affleck:

Evet, Michael’la konuşmaya gittim, onunla daha önce de birkaç kez bir arada bulunma şansı elde etmiştim. Kendime “Michael’ın görünmediği, yine de adının anıldığı ve karşı çıktığı hikâyesinin bir bölümünü anlatan bir film yap” demiştim. Onunla da hikâyeyi nasıl anlatmak istediğimi paylaştım. Beni dinlerken gerçekten çok nazikti...

Yazının Devamını Oku