Bahar Akıncı - Kelebek

Dünyanın en ağır yükü. Önce kendini sevmek.

9 Ağustos 2018
Bir sabah işe gidiyorsun.

 

 

Belli ki, sıkış tepiş metrodan indin.

Metrobüse biniyorsun.

 

Yer kapma kargaşasının içinde gözün bir kıza ilişiyor.

Gözleri hareli, kucağında kitaplar, üzerinde okul forması.

Göz göze geliyorsunuz. Daha neler! Nasıl da sana benziyor!

Yazının Devamını Oku

Birisine iyi gelmek

25 Temmuz 2018
Bu dünyanın en iyileştiren duygusu birisine iyi gelmek.

 

O birisinin de sana iyi gelmesi.

 

En ihtiyacın olan anda, kalpten kalbe akan ılık ılık bir şey.

Görünmez bir kordonla hepimizi kapsayan o yüksek bilince,

hiç beklemeden bağlanmak gibi. Hattın diğer ucunda umutsuzca beklerken,

operatörün seni bir anda hatta alması gibi. İyi şeyler aniden tam da tünel uzadıkça uzamışken gelir ya. İşte onun gibi. Tarifi yok ama tasviri var.

 

Yazının Devamını Oku

Kalbiyle değil gözleriyle sevenlere, ikinci dünya savaşından bir hayat dersi

3 Temmuz 2018
Ewan 23 yaşına o yıl basmıştı. Kendinden emin, çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra ikinci dünya savaşına savaşa katılmak üzere İngiltere'den ayrılacaktı, hiç bir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona.

 

Ağır adımlarla büyük bir kütüphaneden içeriye girdi, belki sayfalar arasında, hüznüne iyi gelecek bir kaç satır bulabilirdi. Raftan bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu.

 

Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı.

 

Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane görevlisine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi.

 

Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı: 

Yazının Devamını Oku

“İnsanca yolculuk etmek istiyoruz. Daha nasıl anlatalım?”

31 Mayıs 2018
Aylardır izliyoruz sarı taksi – 4 HARFLİ tartışmasını.

 

 

Başımızdakilerden ya da sarı fırtına cemaatinden bir güzel kulun

bizi de dinlemeye gönlü varsa başlıyorum anlatmaya.

 

2 yıl önce İzmir’den İstanbul’a yeni taşındığım gün.

 

Bilmediğim İstanbul’da bildiğim taşıma araçları; havataş, metro, metrobüs, taksi.

Yazının Devamını Oku

Alaçatı’da gürültüye tahammülümüz 75 desibel!

7 Mayıs 2018
60 desibelde sohbet edersin.50 desibelde yağmuru dinlersin.30 desibelde sırlarını paylaşırsın.0 desibelde iç sesini dinlersin.

 

 

 

Ama avuç içi kadar bir köyde çalınan müzik desibeli,

son 5 yıldır yüzlerce desibel. El insaf!

 

 

Geçtiğimiz yaz ortası bir yazı yazdım. Alaçatı için. Kıyamet koptu. Tehditler aldım. Sosyal medya üzerinden karalama kampanyalarına maruz kaldım. Ama yaşamak istediğim Alaçatı’nın yanında durmaktan hiç vazgeçmedim. Ne evim var ne barkım ama orası benim çocukluğum.

Yazının Devamını Oku

Memleketten bunalıp bünyeyi Ege’ye vurmak için 10 sebep

20 Nisan 2018
Geçmişler olsun, bahar geldi.

Öyle bir bunalmışlık hissi yaşıyoruz ki; memleket meseleleriyle mi uğraşalım, kariyer planlaması mı yapalım, çoluğu çocuğu mu dert edelim, okul taksiti mi yetiştirelim, erken seçim değerlendirmesine mi girelim, dolar-euro mu takip edelim derken bahar geldi kapıya dayandı.


Bünye bu tabi, iş yerinde durduğu gibi durmuyor. Göz bilgisayarda, bünye Ege’de, akıl kim bilir nerede? Yüzbinlerce beyaz yakalı, bankacı, finansçı, memur, mühendis; metrobüs yolunu papatya tarlası olarak görmeye başladı bile. 


Memleketin yarısı Ege’de bir karış toprak sahibi olup evi barkı satıp büyük şehirle vedalaşmak için yaşıyor. Fiyatlar uçmuş. Urla’da, Seferihisar’da, Güzelbahçe’de, ya da hadi bırak buraları, Ege’nin ismi bilinmez köylerinde bırak ev almayı, tek göz bir dam alabilmek mucize haline gelmiş. 


Bu işleri başımıza hep ‘blogger’lik mesleği açtı. 


Yazının Devamını Oku

Bu ülkenin gerçek % 50’si, gel barışalım artık!

14 Mart 2018
Bu ülkenin gerçek % 50’si ne o parti, ne de bu parti.

 

Bu ülkenin gerçek % 50’si kadınlar. Barışmazsak,

gidiyoruz tepetaklak.

 

Herkes bizim yerimize konuşuyor.

Herkes bizim yerimize karar veriyor.

 

Hele biz, biz birbirimizi linç ediyoruz.

Yazının Devamını Oku

Dünyayı kadınlara verin, örgü örerek bile bir ülkenin kaderini değiştirirler!

13 Şubat 2018
Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan yüzlerce gönüllü kadın,yıllardır çocuklara atkı-bere örüyor. Arzu Tavukçuoğlu örülenleri Türkiye’ninen soğuk yerlerindeki köy okullarına ulaştırıyor. Hareketin ismi ¨İYİ KALPLİ ELLER¨.

 

Üniversitedeyken, tek örgü örme girişimim dörtgen başlayıp beşgene doğru giden,

geleneksel bir motif taşıması gerekirken ilhamını Gaudi’den alan bir elbeziydi.

Hal böyleyken bir gün bir e-posta geldi ve Bostancı’daki Tavsiye Evi’nde

köy çocuklarına, atkı, bere, yelek vb. ören gönüllü kadınlarla tanıştım.

 

Yazının Devamını Oku