Bahar Akıncı - Kelebek

Bugün de 500 kız çocuğunu hamile bırakanlar adına utandık

20 Ocak 2018
Nereden baksan rezalet. Neresinden tutsan elinde kalıyor.

 

İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bir Araştırma ve Eğitim Hastanesi. Yaşları 14 ile 17 arasında değişen yılda yaklaşık 500 kız çocuğu; hamile bırakılıp bırakılıp kürtaj için buraya getiriliyor. 150’si kayıt altına bile alınmıyor. Üstelik bu 150 kayıtsız çocuğun 39’u Suriyeli!

 

Yazıktır, günahtır kelimeleri lügatınızdan kalkalı ne kadar oldu beyler?

 

Türkiye’nin gündemine oturan 115 hamile çocuk ile ilgili kayıtların polise bildirilmediğini ortaya çıkaran isimse, hastane personeli İclal N.

 

Hastanede soysal hizmet uzmanı olarak Mayıs 2017’de göreve başlıyor.

Yazının Devamını Oku

Hepimizi öldürün, bitsin bu işkence!

11 Ocak 2018
Ben artık dayanamıyorum. Düşündükçe, izledikçe, okudukça uyuyamıyorum. Siz nasıl dayanıyorsunuz, çocuğu öldürülen kadınlara, çocuk gelinlere, sapık beden eğitimi öğretmenlerine, geceleri sokakta biri sizi apartman boşluğuna çekmesin diye önlem olarak yolun ortasından yürümeye?

 

Kapkaranlık, puslu, leş bir İstanbul sabahı. Gün doğmadan dökülmüşüz yollara. Zaten epeydir güneş tam doğacakken vazgeçiveriyor bu topraklara. Kimsenin eleştirecek gücü yok, işe okula gidiyoruz işte gecenin kör karanlığında.

 

Balmumcu’ya inen yokuşların birinde yürüyorum. Karnım aç, hava soğuk, tek ihtiyacım bir tost ve bir demli çay. Giriyorum bir büfeye. Televizyon açık.

Spikerler epeydir aynı haberleri sunuyor sanki. ¨İnternetten alınan pompalı tüfekle öldürülen kadınlar bla bla... ¨

 

Ama başka bir şey söylüyor spiker bu sefer.

 

Yazının Devamını Oku

Belki de dünya sandığımız kadar kötü bir yer değildir

1 Ocak 2018
Ne zor geçtin be 2017! Aldın, yerden yere vurdun, halı gibi silkeledin, paspas gibi ezdin, yetmedi bir de saçımızdan sürüdün. AMA bu dünyayı kurtaracak tek şeyin iyilik olduğunu bize bir kere daha aşağıdaki gerçek hikayelerle gösterdin ya, helal olsun.

 

 

Şehrin her yerine fotoğrafları asıldı

Osmaniye'de bir işadamı hesabına yanlışlıkla yatan parayı iade eden asgari ücretli gencin fotoğrafını şehrin her yanına astırdı... 19 yaşındaki Muhammet Çolakça'nın banka hesabına yanlışlıkla bir işçinin asgari ücret ödemesi yatırıldı. Hesabında bin 404 TL para olduğunu gören genç, paranın İstanbul'da bir firma tarafından hesabına yanlışlıkla gönderildiğini tespit etti. Firma ile iletişime geçen Muhammet Çolakça parayı iade etti.

 

100 yaşına 1000. elbiseyi dikerek girecek

Avusturyalı Lillian Weber 100 yaşında...Son bir kaç yılını Afrika'daki çocuklara kıyafet dikmekle geçiriyor. Şimdiye kadar tam 640 çocuğa elbise dikmiş, hedefi 2018 Mayıs'a kadar elbise sayısını 1000'e tamamlamak. O elbiseleri dikerken inanılmaz bir özen gösteriyor ve karşılığında beklediği tek şey, çocukların mutlu olması... Torunu ona ¨litte dresses for africa¨ isimli bir de blog açmış.

 

Yazının Devamını Oku

Memlekete uzaylı düşse evvela aklını kaçırır!

7 Aralık 2017
Yıllar önce Walter Tevis’in acayip kitabını okumuştum. ¨Dünyaya düşen adam`. Epey etkisinde geçti çocukluğum.

Yıllar önce Walter Tevis’in acayip kitabını okumuştum. ¨Dünyaya düşen adam`. Epey etkisinde geçti çocukluğum. Kitap sonraları kendisi de bir nev’i uzaylı olan David Bowie’nin egzantrik oyunculuğu ile filme çekilmişti. Cüneyt Arkınlı bir ¨Dünyayı Kurtaran Adam¨ kadar olmasa da sonuç efsaneydi. Peki ya o uzaylı memlekete düşseydi?

 

¨Dünyaya düşen insan kılığında bir uzaylı; gezegeni susuzluğun ve türlü savaşların sonucunda yok olmanın eşiğine gelmiş bir Anthea'lı, üstün teknolojik bilgisini kullanarak kısa zamanda dünyadaki en büyük şirketlerden birini kuracak ve kazandıklarıyla kendi "insanlarını" kurtarabilmek için bir uzay gemisi inşa edecektir.

 

Fakat ziyareti uzadıkça bütün planları tersine işlemeye başlar. Şiddet, televizyon, yozlaşma... insanlık onu ele geçirmektedir.¨

 

Böyle diyordu romanın tanıtım yazısında. Acayip hikayeler okumayı seven kuzenim sayesinde mi elime geçti hatırlamıyorum. Ama şimdilerde emin olduğum bir şey var ki, bu zavallıcık Türkiye’ye düşse evvela aklını kaçırırdı.

 

Yazının Devamını Oku

Ey benim ¨doları olan düşünsün¨cü güzel kardeşim

21 Kasım 2017
Müjdeler olsun şanlı yurduma, Dolar 4 lira! BDK verilerine göre Türkiye’deki toplam mevduatın yarısı 65 bin kişinin hesabında, geri kalan yarısı ise 61 milyon kişinin hesabına bölünmüş durumda. O 65 bin kişinin yanından  geçemeyeceğimize  göre, sen de haklısın. Doları olan düşünsün.

 

Ama biliyor musun ki Dolar’daki artış, onları değil, en çok seni beni ETKİLİYOR.

 

Öyle tatlı tatlı yükseldi ki, birikimi dövizde olanların ruhuna neşe, ihracat yapanların ekmeğine bal; dolarla mal alanlara korkulu rüya, dolarla borçlananlara Fredi’nin kabusu oldu.

 

Ama asıl sokaktaki ¨biz istemezük¨çü güzel kardeşimi etkiledi. Onlar dolmuşta, bakkalda, kahvede, vapurda, her yerdeler. Ve enteresan bir biçimde dövizdeki artışın kendi hayatlarını etkilemediğine inanıyorlar.

 

Eve geldin pilavda domates yok.

Yazının Devamını Oku

Hayvan katillerine sosyal medyacı geldi hanım!

14 Kasım 2017
Eskiden ne güzeldi. Köpeklere, kedilere, keçilere, atlara, hatta horozlara her türlü işkenceyi yapar, tekmeler, benzin döküp yakar, zehirler, pompalıyla vururduk. Kimsenin ruhu duymazdı.

 

 

Ama şimdi öyle mi ya? Sosyal medya diye kör olasıca bir illet çıktı. Buradan yellensen Oslo’nun aşağı Grünerlokka mahallesi duyuyor. Hayır Grünerlokkalılar’a neyse bizim mahallenin Sarmanlarına yaptığımız ¨kuyruklarını birbirine bağlayıp iki uçtan germe¨ işkencesinden?

 

Şu feysbuk’u bulan Mark denen herife yattığı yerde iğneler batsın işşallah.

 

Hele şu Mobese’ler! Kuyumcusu ayrı, bakkalı ayrı. Hadi kuyumcuyu anladık, 2 gram altını var onu koruyacak aklı sıra. Ama sen bakkalsın Mecit Efendi. İki gazoz bir kraker satıyorsun en nihayetinde. Senin dükkanın iki cephesine birden gizli kamera koydurmak neyine?

 

Yazının Devamını Oku

Sana pompalı aldım tüfek pazarından

7 Kasım 2017
Çok seviyoruz ulen. Seviyoruz ki öldürüyoruz. Nasıl böyle içimiz yanıyor bir bilsen. Karımız, kızımız dayaktan, zulümden bizi terk edince, korkunca, evden kaçınca. Sevdiğimiz yüz vermeyince. İnternetten alıyoruz pompalıyı basıyoruz tetiğe. Seviyoruz ulen,çok seviyoruz! Bir kişi de çıkıp demiyor bize; ¨sevginiz batsın¨.

 

 

Sevginiz batsın!

 

Hafta sonu, önce T24’teki Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun T24’teki açıklamasıyla, ardından Hürriyet’ten Cansu Şimşek’in aklımı dumura

uğratan haberi ile uyandım.

 

Sadece Ekim ayında 40 kadın, 2017 yılının ekim ayına kadar geçen sürede toplam 339 kadın öldürülmüş bu ülkede. Sebep? Çok sevgiden. Cinayetlerin %80’i pompalı tüfekle işlenmiş.

Yazının Devamını Oku

Engel tanımayan engelsizler

31 Ekim 2017
Şimdi sen bu yazıyı okumadan geçeceksin. Aman çok şüküürr hiç bir fiziksel engelim yok, beni de ilgilendirmez diyeceksin. Ama ben engelli bir arkadaşımla, büyük bir metropolde bir koca gün geçirdim ve yaşadıklarım hala aklımda.

Çünkü bir gün anne olacaksın, bebek arabanla kaldırımlardan rahatça geçmek isteyeceksin.  Belki menüsküs ameliyatı olacaksın, bir süreliğine değnekle ya da tekerlekli sandalye ile dolaşman gerekecek. Ya da annen baban yaşlanacak en basitinden, şöyle bir akşam üstü gezmesine çıkaracaksın tekerlekli sandalyesinde

Oku bak o zaman, başına neler gelecek...

Engelli arkadaşla 1 gün

Geçtiğimiz kış, belki o 1 günü Ömür’le geçirmeseydim, bu yazıyı yazabilme cesaretini gösteremeyecektim. İstanbul’un orta yerinde, tekerlekli sandalyede ama zihni zehir gibi çalışan, üreten, üstelik genç, güzel ve akademisyen Ömür Kınay, benim sosyal medyadan arkadaşım.

İstanbul’un orta yerinde, keyifli bir gün geçirmek için buluşuyoruz. Ve o bir gün boyunca yaşadıklarım, Ömür’e ve Ömür gibi fiziksel engeli olan mahcubiyetim bitmek bilmiyor.

Neden mi utanıyorum? Biziz o biz. Kafadan engelliler cumhuriyeti kadim üyeleri.

Kaldırımlara tuhaf rampalar koyup öylece bırakmayı, engelli iletişiminden sayanlar.

Sonra da o rampanın üzerine araba park edenler. Sanıyoruz ki o rampalar sadece bebek arabalı anneler için. Ki onların geçiş hakkını elinden almaya da zinhar hakkımız yok!

Yazının Devamını Oku