Değerli Kadınlar; Rakamlar Sizi “Saymasın”; Siz Önce Kendinizi “Sayın”!

Sayıların hayatımızdaki psikolojik yerini hiç düşündün mü? Aslında “belirsizlik” kavramını ortadan kaldırıp rahatlatıyor. Çocukken bile arabada arka koltukta başımızı ortadan çıkarıp anne babalarımıza sorardık “Kaç saat kaldı gelmemize?”…

Haberin Devamı

Bu “bilme”, “hakim olma” eylemi kontrolcü benliğini rahatlatıyor olabilir mi?

Konu bedenin ve benliğin olunca da aynı değil mi sence de?

“Kaç kilosun”, “Kaç yaşındasın”, “Kaç bedensin?”

34, 36, 38…

Seni sen yapan gerçekten bu sayılar mı?

Bir kadına yaşını sormak ne zamandan beri ayıp oldu? Sen, kendini say bırak rakamlar seni saymasın. Bırak çıkar artık şu sayıları hayatından. Kaç kilo aldıysan aldın, kaç beden giyiyorsan giyiyorsun. Bunu devamlı kontrol etmek, seni gerçekten mutlu ediyor mu? Yoksa sadece “tatmin” mi ediyor?

Bir süre seni, bedenini ve ruhunu saymamaya davet ediyorum.

Bakalım nasıl hissedeceksin.

Artık bu sayılar o kadar bizi kontrol eder oldu ki, beslenme programları bile öğünler arası kaç “saat” geçtiğine, kaç “saat” aç kalabildiğine bakıyor. Fasting’miş, 16 saatmiş, 18 saatmiş, artık her ne ise kafalar çok karıştı.

Sayıların da psikolojik olarak öyle bir baskısı var ki üzerimizde seneler boyu 7 de yemek yiyorsan sistem otomatik olarak 7 de acıkıyor, yemek yiyor. Psikolojide “uyaran” (saat) aracılığıyla acıkma olarak yorumlayabiliriz. “Birincil pekiştireç” besin diyoruz.

Aslında dediğim gibi, davet ediyorum bir süre saymamaya, sadece dinle kendini. Vücudunu dinle, o sana neye ne zaman ne sıklıkla nasıl ihtiyacı olduğunu emin ol söyleyecek.

34 müşsün, 36 ymışsın, 38 bedenmişsin… Ne önemi var?

Kadınsın, sana her şey yakışır.

Melisa Darmar

Yazarın Tüm Yazıları