İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

Güncelleme Tarihi:

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2022 07:00

Üretim bandından inen ilk TOGG’la yan yana boy gösteren Devrim, Türkiye’nin ilk yerli otomobil girişimi olarak hep konuşuldu. Daha tanıtım gününde benzinin bitip yolda kalması, seri üretime geçilmemesi, bolca teoriler üretilen bir efsaneye dönüştürdü onu. Devrim’in arkasında büyük bir gayret ve özveriyle birlikte trajik de bir öykü var…

Haberin Devamı

1)O yıllarda yerli otomobil üretimi ancak hayaldi. Fakat Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel kararlıydı: “Bizim kitabımızda ‘Yapılamaz’ diye bir şey yok. Yapılacaktır, yapılır. Ot satmakla bir ülke kalkınamaz” diyerek son noktayı koydu. Bakanlar Kurulu, 4 Mart 1961’de bu gündemle toplandı. İTÜ Makine Fakültesi’nin hocalarından Doç. Dr. Necmettin Erbakan da çağrılmıştı. Erbakan yerli otomobil fikrinin mümkün olduğunu ve neler yapılması gerektiğini anlattı.

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

PAZARTESİYİ BEKLEMEDİLER

Konu 30 Mart’taki Bakanlar Kurulu’nda tekrar gündeme geldi. Ardından 22 Nisan’da Başbakan Yardımcısı Fahri Özdilek, Cemal Gürsel adına Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı gönderdi. Yazıda Devlet Demiryolları’nın görevlendirilerek yerli bir otomobil üretilmesi isteniyordu. Demiryolları’nın Sivas, İzmit veya Adapazarı’ndaki fabrikalarından birinin bunun için kullanılması da belirtiliyordu. O gün cumartesi idi. Yazının üstünde “acele” ibaresi vardı ve pazartesiyi beklememişlerdi.

Haberin Devamı

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

Cemal Gürsel, test sürüşü için Devrim’e böyle binmişti.

‘129 GÜN KALDI’ SAYACI

Proje için TCDD özellikle seçilmişti. Trenlere yedek parça imal eden fabrikaları ve tecrübeli teknik personeli vardı. Projenin başına emekli bir asker olan yüksek mühendis Emin Bozoğlu getirildi. Üretim yeri Eskişehir’deki Cer Atölyesi olacaktı. 19 Haziran’da bütün mühendisler oradaydı. Hiçbirinin otomobil tecrübesi yoktu. Mühendisler gelmeden her şey hazır edilmiş, hangarın kapısının üstündeki levhaya “129 gün kaldı” diye yazılmıştı. Çünkü otomobilin 29 Ekim 1961’de teslim edilmesi istenmişti.

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

2) BETON KALIPLAR DÖKÜLDÜ

Haberin Devamı

Temmuzda fiili çalışmalar başladı. Özgün bir model geliştirildi. Plana göre 2 Ekim’de imalat ve montajı yapacaklar, 20 Ekim’de de her şey bitmiş olacaktı. Geceli gündüzlü çalıştılar. Vakit ve imkânlar kısıtlıydı. Ama hepsinin inancı tamdı. Karoser denilen aksam en çok zorlandıkları kısımdı. Türkiye’de teknolojisi yoktu. Beton kalıp dökerek yaptılar.

MOTOR DA TAMAM

Aracın en önemli parçası motoru idi. Kısa sürede üç denemenin ardından bunu başardılar. Ankara’da yapılan bu motor çalıştığında herkes heyecandan coşmuştu. Cumhurbaşkanı Gürsel de birkaç saat sonra motorun başındaydı. Herkesi tebrik etti. Gürsel ile gelen bir bakanın “Motor yapmak önemli değil; ekonomik olup olmadığını incelemek lazım” demesi morallerini bozmadı.

Haberin Devamı

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

HÜRRİYET FARKI

Güçlüklerle yılmadılar. Ekim ayı geldiğinde iki otomobil test sürüşüne hazırdı. Heyecan doruktaydı. Medyada da bir yarış başlamıştı. Herkes otomobillerin fotoğraflarının peşindeydi. Hürriyet bütün rakiplerini geçti, 28 Ekim’de otomobillerin adının “Devrim” olacağını duyurdu ve fotoğraflarına da sayfalarında yer verdi. Hürriyet en başından beri sürecin destekçisiydi.

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

Devrim ekibi...

3) ‘VAGONDA BENZİNLİ ARAÇ TAŞINMAZ...’

İki otomobil, Ankara’ya götürülmek üzere trene yüklendi. Ama mevzuat kesindi, vagonda içinde yakıt olan araç taşımak yasaktı. Özellikle lokomotifin yakınındaki vagonda siyah Devrim’in benzininin çoğu boşaltıldı. Plana göre Ankara’daki istasyonda tekrar benzin ikmali yapılacaktı. Devrim’in hayatına mal olacak hatalar zinciri de böylece başlamıştı. Otomobilleri sabah bir konvoy bekliyordu. Hiç benzin konulmadan Sıhhiye’den TBMM’ye geldiler. Bej otomobilin şoförü mühendis Şecaatin Sevgen, “Aslında benzinliğe gitmek istedik ama kortej durmadan Meclis’e gitti, ayrılamadık” diyecekti.

Haberin Devamı

‘AH BİR HUNİ OLAYDI…’

İki Devrim, 29 Ekim 1961 günü TBMM’ye geldi. Siyah Devrim, Cumhurbaşkanı Gürsel’i Anıtkabir’e götürecek, diğeri ise nöbette kalacaktı. Herkes hazırdı. Ama mühendislerde ayrı bir telaş vardı. Çünkü arabalara benzin takviyesi yapılmamıştı. Bir istasyondan benzin getirildi. Önce siyaha koymak lazımdı. Ama huni yoktu. Gazete sayfasından bir huni yapıldı, olmadı. Dergi ile denediler. Benzin bir türlü istedikleri gibi akmadı. Birkaç ayda zoru başarmışlardı ancak birkaç saatlik sürede elleri ayaklarına dolaşıyordu. Cumhurbaşkanı’nı bekletemezlerdi. Hareket ettiler. Gürsel mühendisleri tebrik etti. “İşte bizde de otomobil yapılabiliyor” diyerek gururla bindi. Direksiyonda mühendis Rıfat Serdaroğlu vardı. Anıtkabir’e doğru yola çıktılar. Her şey yolundaydı. Gürsel birden şoföre döndü ve “Dönüp, iki araba birlikte gidelim” dedi. Geri döndüler. Meclis yakınında bir yokuşa geldiklerinde araba teklemeye başladı ve durdu. Gürsel ne olduğunu sordu. Şoför, “Benzin bitti herhalde Paşam” diye cevap verdi. Gürsel hışımla arabadan indi. Takipteki gazeteciler hemen etrafını sarmıştı. Ne olduğunu sordular. Gürsel o meşhur “Batı kafasıyla otomobil yapıyoruz, şark kafasıyla içini dolduramıyoruz” sözünü söyledi. Diğer otomobil yetişti, Gürsel’i aldı ve Anıtkabir’e götürdü. Gürsel yola çıkmadan önce “Arabada benzin var mı?” diye sormuştu. Sorun yaşamadan Anıtkabir’e gittiler. Her şeye rağmen Gürsel umutluydu, Ulaştırma Bakanı’na “Seri imalat için ne lazımsa söyleyiniz” talimatı verdi.

Haberin Devamı

İhmal, bürokrasi, huni… Devrim’i ne bitirdi

4) ALAYCI YAZILAR KARİKATÜRLER...

Gürsel içindeyken benzini biten otomobile dair alaycı yazı ve karikatürler kamuoyunda yayılmıştı. Yılmayan ekip Eskişehir’de üçüncü ve dördüncü otomobili de üretti. Mühendisler kendi aralarında bu dört arabaya sırasıyla Gecekondu, 1. Araba, Mavi Boncuk ve Bakım Arabası isimlerini vermişti. Ancak heyecan düşmüştü. Eleştiriler artmış, destek azalmıştı. Güçlü ithalatçı firmalar ve acenteler zaten başından beri projeye karşıydı. Raporlar, heyetler, tetkikler derken Devrim’in seri üretimi bir türlü gerçekleşmedi. Öyle sert eleştiriler, öyle aşağılamalar olmuştu ki proje mühendisleri Devrim’de çalıştıklarını söyleyemez oldu.

‘BENİ UYUTTULAR GÖRMEDEN ÖLECEĞİM’

Cumhurbaşkanı Gürsel 31 Ocak 1965’te katıldığı bir konferansta “Bu memlekette otomobil endüstrisi kurulur ve bugün sonuç alınmış olurdu. Ama istemediler. (Eliyle kalbini göstererek) Burası yanık bir sanayi bakanına düşmedik. Gelenler hep uyuttular. Üzülüyorum, yerli otomobilin yapıldığını görmeden öleceğim” diyerek üzüntüsünü paylaşmıştı.

ÜÇÜ KAYIP BİRİ MÜZELİK

Dört otomobil TCDD’nin Eskişehir, Sivas, Ankara ve Adapazarı’ndaki fabrikalarına gönderildi. Üçü zamanla sır oldu. Hele benzini bitip yolda kalan siyah Devrim hiç ortalarda yoktu.  Mühendis Kemalettin Vardar’a göre hurdalığa çıkarılmışlardı. Geriye sadece bej renkli Devrim kaldı. O da o günden beri Eskişehir’deki fabrikada sergileniyor.

MALİYET HESABI YAPTILAR

Prof. Dr. Muhittin Şimşek, Devrim otomobiliyle ilgili süreci akademik disiplinle araştıran isimlerden biri. Bu konuda kitap ve makaleleri de var. Değerlendirmesi şöyle: “Kimse bu başarıyı beklemiyordu. Çoğu dalga geçiyordu. Ama 29 Ekim 1961’de başarı ortaya çıktı. Fakat seri üretime geçemedi. Çünkü Devlet Planlama Teşkilatı ve Maliye Bakanlığı karşıydı. Maliyet hesabı yapıyorlardı. Gazetecileri de provoke ettiler. Körü körüne eleştiren de çoktu. Devrim, eksikleri olsa da büyük bir başarı öyküsüydü. Aynı dönemde Güney Kore’de Hyundai üretime başlamıştı. Şartlar aşağı yukarı aynıydı.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!