Bayram tatilinin aktivitelerle dolu adresleri... İster köylerde keşfe çıkın ister ailecek doğanın tadını çıkarın | 8 ŞEHİR 15 ÖNERİ

Gelecek hafta üç günlük bir Ramazan Bayramı tatili sizi bekliyor. Hatta Arife gününde yıllık izninizden bir gün kullanabilirseniz bu arayı dört günlük güzel bir bahar seyahatine de çevirebilirsiniz.

Bu nedenle turizm sektöründe yoğun bir hareketlilik yaşanıyor. Fakat otellerde çok fazla para harcayarak zaman geçirmek yerine günübirlik ya da iki günlük nispeten ekonomik bir tatil/aktivite yapabilmek mümkün.

Ben de gezgin ve seyahat yazarları Bahar Gündoğdu, Didem Mutçalıoğlu, Nurgül Büyükkalay ve Erdoğan Gümüş’e ‘Bütçeyi çok fazla sarsmadan, içinde aktivitenin de olduğu uygun bir tatil için nereye gitmeli?’ diye sordum. Kamp atılacak yerlerden tutun da doğa içinde yürüyüş yapılacak ve çocuklarla güzel vakit geçirilecek adreslere kadar birbirinden güzel 15 öneride bulundular.

Ailecek kamp keyfi: ORMANLI KAMP ALANI / ÇATALCA - İSTANBUL

Bayramda İstanbul’da kalacaksınız bir gününüze renk katabilirsiniz. İstanbul’da Çatalca’nın sınırları içinde yer alan Ormanlı Kamp Alanı tam bir cennet… 

“Çatalca; deniz, orman ve göl üçlüsünün olduğu bir yer” diyen Bahar Gündoğdu, “Çatalca’da ‘Ormanlı Köyü’nün sahiline inerken, sol taraftaki yolları takip ederek sahili gören üst taraflarda çadırınızı kurabilirsiniz. Bir de şansınıza hava güzel olursa değmeyin keyfinize… Çocuklu aileler için burası oldukça uygun. Bu arada yol üstündeki çeşmelerden sularınızı doldurmayı unutmayın” dedi.

Bisikletle doğa keşfi: BELGRAD ORMANI / İSTANBUL

Ormanda, sahil kenarında, parkta ya da arazi koşullarının uygun olduğu bir zeminde ailece bisiklet sürmeyi denemediyseniz bu bayram tatili iyi bir fırsat. En güzel adres ise İstanbul'un en değerli nefes alma alanlarından biri olan Belgrad Ormanı… 

Bahar Gündoğdu, “Belgrad Ormanı’nda 20 kilometrelik bisiklet sürmeye elverişli alan bulunuyor. Bu alanın 6 kilometrelik kısmı parkur olarak düzenlenmiş. Alana araçla giriş ücretli olsa da yaya ya da bisikletliler için herhangi bir ücret talep edilmiyor. Bayramda İstanbul’un biraz olsun kalabalıktan arınacağını düşünürsek Belgrad’da güzel vakit geçirmeniz garanti…” dedi

.

Belgrad Ormanı / Fotoğraflar: iStock

Yaban hayatının içinde: KUŞ GÖZLEM KULESİ / İSTANBUL

Bir dürbün, bayramda bütün gününüzü doğada çocuğunuzla birlikte eğlenceli bir şekilde geçirmenize yeter de artar bile... Kuşlar, kelebekler ve ağaçlar… Hepsi keşif için sizi bekliyor. Peki ama nereye gitmeli? 

Bahar Gündoğdu’nun bu konuda favori adresin Sarıyer’de Fener Yolu Kuş Gözlem Kulesi olarak da bilinen Milli Parklar Kuş Gözlem Kulesi olduğunu söyledi ve ekledi: 

“Sarıyer’de Rumeli Fener Yolu üzerinde bulunan bu yer gerçekten görülmeye değer. Fener Yolu Gözlem Kulesi’ne gelindiğinde, kuleye tırmanıp şahane fotoğraflar çekeceğiniz garanti. Eğer profesyonel bir fotoğraf makineniz varsa bölgeden hiç ayrılmak bile istemeyebilirsiniz.”

Tarihinde izinde: TOPKAPI SARAYI, YEREBATAN SARNICI VE MISIR ÇARŞISI / İSTANBUL

Mimarisi ve farklı kültürlerin bir araya geldiği kalabalıklarıyla hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin tarihi kalbi Sultanahmet… Bugün olduğu gibi Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de kentin en önemli meydanı olmuş.

Osmanlı döneminin ‘At Meydanı’, Bizans döneminin ‘hipodromu’ olan meydan, yedi tepe İstanbul’un tepelerinden biri üzerinde kurulu. Bu bayramda bölgede tarihin izinde güzel bir gün geçirebilirsiniz. İşte Nurgül Büyükkalay’ın önerileri…

-- Topkapı Sarayı meydanın tarihi atmosferinin büyüsünde kaybolacağınız muhteşem yapılardan biri. Müze, Osmanlı padişahlarına yüzlerce yıl ev sahipliği yapan ve İstanbul’un tarihine tanıklık eden Topkapı Sarayı’nın hatırlarını yaşatıyor. İstanbul’un siluetini oluşturan muhteşem bir manzarası var. Topkapı Sarayı, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra 1924 yılında müze haline getirilmiş. Cumhuriyet’in ilk müzesi unvanına da sahip.

-- Sarayın çok yakınındaki Yerebatan Sarnıcı ise İstanbul’da görmeniz gereken en özel tarihi yapılardan biri... Günümüze gelene kadar çok sayıda zorluk atlatsa da son haliyle çok büyüleyici. İçine girer girmez sarnıcın mistik ve büyülü atmosferi sizi kendine çekiyor. Suyun içerisinde yükselen sütunlar çok etkileyici. Yerebatan Sarnıcı Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılmış. Yaptırılma amacı, imparatorluk ikametgahı olan Büyük Saray’ın ve civardaki diğer yerlerin su ihtiyaçlarını karşılamakmış. 

-- Yerebatan Sarnıcı’nda görebileceğiniz en etkileyici eser Medusa Başı bulunan sütunlar. Roma Çağı heykel sanatının en güzel örneklerinden biri. Bir başka dikkat çekici eser Ağlayan Sütun. Sütunun üzerinde gözyaşlarına benzer şekiller var ve üzerinden akan su ile ağladığı hissi uyandırıyor. 

-- Bu tarihi yapıları gezdikten sonra İstanbul’un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı’nın rengârenk tezgâhları arasında alışveriş yapabilirsiniz. 1660 yılından beri hizmet veriyor. Bizans İmparatorluğu döneminde Makron Envolos adıyla hizmet vermiş, Osmanlı Döneminde Yeni Cami’nin bir parçası olarak Mısır Çarşısı adını almış. Rengârenk baharatların süslediği tezgahlardan alışveriş yapabileceğiniz gibi tarihi ve otantik atmosferiyle beraber egzotik kokusunu solumak için de mutlaka ziyaret etmelisiniz. 

Topkapı Sarayı

Çocuklar çok sevecek: ORMANYA / KOCAELİ

Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde yaklaşık 4 bin dönüm alana kurulan orman doğal yaşam alanı Ormanya, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük üçüncü doğal yaşam parkı olma özelliği taşıyor.

Bahar Gündoğdu, “Ormanya Doğal Yaşam Parkı, 12 bölgeden oluşuyor; Çocuk hayvanat bahçesi, yaban yaşam alanı, kamp alanı, mesire alanı, yaban hayatı kurtarma ve rehabilitasyon merkezi, ormanköy, doğa parkurları, kuş gözlem alanı, doğa okulu, atlı binicilik, sportif olta balıkçılığı ve sergi salonu... Her birini keşfe çıksanız zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. Özetle keşfedecek çok şey var” ifadelerini kullandı.

Ormanya

Yürüyüş sevenlere: BALLIKAYALAR TABİAT PARKI / KOCAELİ

Kocaeli’nin Tavşanlı Köyü sınırları içinde yer alan Ballıkayalar; kanyonu, göletleri ve şelaleleriyle tam bir cennet… “Milli Park içerisinde, çeşitli zorluk seviyelerinde birçok yürüyüş parkuru alternatifi var” diyen Bahar Gündoğdu, “Kanyonun üstünde bulunan parkuru seçtiyseniz kaya tırmanışı yapan macera severleri görebilirsiniz. Ayrıca kanyonun içinden, Ballıkaya Deresi’ni takip ederek yapacağınız yürüyüşlerde küçük göletlerden geçebilirsiniz. Harika kareler yakalayacağınız kesin…” bilgisini paylaştı.


Ballıkayalar

Çocuklu ailelere özel hareketli bir gün: Macera parkları / SAKARYA

İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bursa gibi büyükşehirlere yakınlığı ve eşsiz doğasıyla yerli turistlerin uğrak adreslerinden biri Sapanca… Bayram tatilinizde ailecek güzel vakit geçirmek için çok doğru bir adres…

Yürüyüş ve bisiklet yolları, açık hava çay bahçeleri, restoranları ve maviye uzanan iskeleleriyle burada mutlu bir gün geçirmeyi vadediyor.

Bahar Gündoğdu, “Çocuğunuzla birlikte adrenalin dolu bir gün geçirmek istiyorsanız Sapanca’daki macera parkları sizi oldukça memnun edecek. Uçan lastikler üzerinde yürüyüş, tünel içinden geçişler, ip üzerinde yürüme ve zipline ile ağaçların arasından kayarak geçmek çok eğlenceli. Bölgede bu tarz macera parklarına sahip çok fazla özel işletme var. Genel olarak hepsinde de 4-14 yaş çocuklar için parkurlar bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Sapanca Macera Parkları

Bayramın sessiz ve sakin adresi: TARAKLI / SAKARYA

2011’de uluslararası Cittaslow Birliği’ne kabul edilen Taraklı, Sakarya’nın ilçesi ve ülkemizin beşinci sakin beldesi. İstanbul’a 210 kilometre mesafede bulunan ilçe, son yıllarda kültür ve termal turizmi denilince ilk akla gelen yerlerden biri.

Bir zamanlar “Mümkünlü’de her şey mümkün!” reklam filmiyle adını duyuran Taraklı; tarihi, kültürel zenginliği ve doğal güzelliğiyle, sinema ve televizyon dizileri için de vazgeçilmez adreslerin başında geliyor.

Erdoğan Gümüş, “Sessiz ve sakin ortama sahip, tarihi ve kültürel zenginliği olan, günlük telaşa kapılmayacağınız bir yer mi arıyorsunuz? İşte Taraklı tam da böyle bir yer… Nice seyyahların duraklarından biri olan Taraklı’ya yolu düşen İbn-i Battuta, “Şirin ve büyük bir köy” diye tanımlamış Taraklı’yı…” dedi. Gümüş, gezilecek yerlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:

-- Dar sokaklarına girmeden önce, Taraklı’yı kuş bakışı seyretmek ve fotoğraflamak için en güzel noktalardan biri olan Hisar Tepesi’ne çıkmalısınız. Sonra da rotanız tarihi konakların arasında dolaşmak olmalı… İlçede Osmanlı Dönemi sivil mimari örnekleri bir hayli fazla… 100’ün üzerinde tescil edilmiş ev ve konak bulunuyor. Kadirler Konağı, Hanımeli Konağı, Çakırlar Konağı, Hacı Rıfatlar Konağı, en çok ilgi çeken konaklar arasında yer alıyor. Konaklarda dolaşırken gerek yaşam odaları gerekse kullanılan eşyalar etkileyici olduğu kadar, dönemi yansıtan hikâyelerini dinlerken tarihe de yolculuk yapmanıza vesile oluyor.

-- Geleneksel el ürünlerinin, el dokuması Taraklı bezlerinin, artık Taraklı’nın simgesi haline gelmiş uhut ve köpük helvasının, köylerde yapılmış ekmeklerin, kuru sebze ve baharatların dizi dizi tezgâhlarda sergilendiği çarşı içinde dolaşmak da ayrı bir keyif katacak tatilinize. Çarşısında güler yüzlü kadınlar, özellikle tahta kaşığın, tarağın, uhutun, doğal ürünlerin faydalarını sıralarken, hoş sohbetlere kapı açarlar… Bu küçük ve şirin ilçede yapacağınız birkaç günlük tatilinizde zamanın su gibi akıp gittiğine şahit olacağınızdan eminim.

Taraklı

Kültür turizmiyle ön plana çıkıyor: GÖYNÜK / BOLU

Ankara ve İstanbul’un arasında, her iki şehre de yaklaşık 200 kilometre mesafede olan Göynük, kısa bayram tatilinde huzur dolu bir ortamda tatil yapmayı arzulayanlar için en güzel adreslerden biri. 

2016 yılında uluslararası Citta Slow Birliği’ne dahil olan ve ‘sakin şehir’ unvanına sahip olan Bolu’nun bu şirin ilçesi, kahverengi kiremitli çatıları ve beyaz badanalı evleriyle, panoramik ve  kartpostallık bir görüntü oluşturuyor. Tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin korunmuş olması ve özellikle kent dokusunun bozulmaması, Göynük’ün tüm yerleşim alanı olarak ‘kentsel sit alanı’ ilan edilmesini sağlamış.

Göynük’ün özellikle inanç ve kültür turizmi açısından da yoğun ziyaretçi akınına uğradığının altını çizen Erdoğan Gümüş, “Fatih Sultan Mehmet’in hocası, İstanbul’un manevi fatihi olarak değerlendirilen Akşemseddin burada vefat etmiş. Hocasını çok seven Fatih, buraya bir türbe yaptırmış. Türbe ve hemen yanı başında 1335 yılında yapılmış olan Süleyman Paşa Camisi, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, “Latif ve havası hoş!” olarak nitelendirdiği tarihi hamam, Bıçakçı Dede (Emir Sıkkîn) Türbesi görülecek eserler arasında …” ifadelerini kullandı. 

Ayrıca Gümüş, Osmanlı sivil mimari eserlerinin en güzel örnekleri olarak Müderrisoğlu Konağı, Türksoylar Konağı, Akşemseddinoğlu Konağı ve Caferler Konağı’nın mutlaka görülmesi gereken adresler olduğunu da söyledi.

Göynük

Yeşilin bin bir tonunda doğa yürüyüşü: YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI / BOLU

Yeşilin her tonunun hâkim olduğu bir yer hayal edin; doğa bütün güzelliklerini sergilemiş olsun. İşte Yedigöller Milli Parkı böylesi bir cennet... Şırıl şırıl melodi gibi akan dereleri, buz gibi şifalı pınarları ve birbirinden alımlı gölleriyle enfes bir doğal güzelliğe sahip…

Adından da anlaşılacağı gibi milli parka adına veren yedi gölden oluşan bölge, hem İstanbul hem de Ankara'dan ulaşımı kolay olduğu için yerli turist akınına uğruyor. Bayramlarda biraz daha kalabalık oluyor ama yine de her şeye rağmen görülmesi gereken bir yer. Kuzeyden güneye sırasıyla; Seringöl, Büyükgöl, Deringöl, Kurugöl, Nazlıgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olarak sıralanan göller, harika bir manzara oluşturuyor.

Didem Mutçalıoğlu, “Tüm bu göller; kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak gibi birçok ağaç türüyle çevrili” dedi ve bölgede yapılması gereken rotayı da şu bilgilerle detaylandırdı:

-- Yedigöller’e geldiğinizde tüm gölleri göreceğiniz tam bir tur yapmanız gerekir. En uygun rotalardan biri İncegöl'den aşağıya doğru ilerleyen rota... İncegöl ile yürüyüşünüze başlayıp onun arkasındaki Sazlıgöl ile devam edip, buradan yine İncegöl'ün yanından geri yürüyüp Nazlıgöl’ü solunuza alacak şekilde patikadan içeri ilerleyin. Karşınıza önce Nazlıgöl sonra Kurugöl çıkacak… Bunları da geçip Gülenkaya ve şelaleye doğru devam edin. Şelaleyi de gördükten sonra aşağıya doğru inip Deringöl'e geliyorsunuz. Deringöl en güzel fotoğraf veren göllerden biri.

-- Deringöl'den ise en popüler ve en çok fotoğraflanan, güzeller güzeli Büyükgöl’e geçiyorsunuz. Büyükgöl ve Deringöl arasındaki restoran ve büfelerde mola verebilirsiniz... En son olarak da Seringöl’ü görüp, yanındaki kafede kahvenizi içip rotayı tamamlayabilirsiniz. Böylece tüm rotayı yokuş aşağıya tamamlamış oluyorsunuz. Yedigöller çok popüler bir yer, bu nedenle tatil günleri çok kalabalık oluyor. Fakat kalabalıklar popüler yerlerde birikiyor. En kalabalık günde bile anlattığım rota, kalabalıklardan uzak bir yürüyüş yapmanızı sağlıyor.

-- “Araba yokuşun en tepesinde girişte kaldı, nasıl alacağız?” derseniz, bunun da çözümü var. Eğer bölgedeki konaklama yerlerinden birinde kalıyorsanız ricacı olup yukarı çıkışınız için araba desteği alabiliyorsunuz. Günübirlik geldiyseniz yukarı çıkan bir arabayla birisini yukarı yollayıp arabayla kendinizi aldırabilirsiniz. Ya da “zaten yürüyüşe geldik” deyip ‘kestirme merdivenlerle’ yukarı çıkabilirsiniz. Fakat bu biraz yorucu olabilir.

Yedigöller

Köy havası: ADATEPE / ÇANAKKALE

Kaz Dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hâkim bir konumda bulunan Adatepe, Cumhuriyet öncesinde zeytin ve hayvancılıkla uğraşan Rum ve Türk ailelerinin yaşadığı bir köy. Mübadele ile birlikte Rumlar köyden ayrılmış. Sadece Türkler kalmış. Köy, mimari olarak taş yapı geleneğine sahip.

“1980’li yıllarda İstanbul’dan Kaz Dağları’na yolu düşen bir grup yazar çizer arkadaş, terk edilen Adatepe Köyü’nün evlerini restore ederek köye yeniden hayat vermişler” diyen Nurgül Büyükkalay, “Osmanlıdan kalma konakları ile Rum taş evlerinin birbirine geçtiği köy sokaklarında yürürken taş işçiliğinin en güzel örneklerini göreceksiniz” dedi. Büyükkalay, şöyle devam etti:

“Taş Mektep bu yapılardan biri. Eski okul binası restore edilerek felsefe, edebiyat, sanat ve tarihi barındıran bir düşünce merkezine çevrilmiş. Okuldaki Atatürk büstünün yanında otururken ilkokulu böyle harika bir manzaraya karşı kurulmuş tarihi bir binada okumak nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorsunuz. Köyün Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşırken karşınıza çıkan doğal ürünlerin satıldığı hediyelik eşya dükkanlarından sabun ve reçel alabilirsiniz. Kahve molası için iki çınar ağacının gölgesindeki köy kahvesine mutlaka uğrayın. Köyün dondurmacılarında Adatepe’nin yöresel otlardan yapılan meşhur otlu dondurmasını da denemeden sakın dönmeyin.”

Adatepe

Her zaman hareketli: BOZCAADA / ÇANAKKALE

Canlı sokakları, sevimli mekânları, tarihi dokusunu koruyan taş evleri, meşhur rüzgârı ve gün batımı ile Bozcaada insanın ömrünü uzatan yerlerden. Geyikli’den kalkan Bozcaada feribotları ile yarım saatte adaya varıyorsunuz. 

Nurgül Büyükkalay, “Gezmeye adanın renkli pencere ve kapılarıyla sevimli evleri ve restoranların olduğu Rum mahallesinden başlayabilirsiniz” dedi ve ekledi: 

“Bozcaada Kalesi ve tüm ada manzarasına hakim yel değirmenlerine çıkarak adayı seyredebilirsiniz. Bozcaada birbirinden güzel çok sayıda koy ve plaja sahip. Bu mevsimde denizi girmeseniz bile sahil kenarında yürüyüş yapmak ve bir şeyler içmek çok keyifli. Özellikle Ayazma’nın altın sarısı ince kumlu muhteşem bir plajı var. Kumsalın üzerinde harika lezzetler sunan restoranlar var. Adanın üzüm bağlarında dolaştıktan sonra Polente Feneri’nde günü batırmanızı öneririm. Hatta ada kafelerinden gün batımı için hazırlanmış yeme-içme paketlerinden alabilirsiniz.”

Bozcaada

Tarihin içinde dolaşmak: SAFRANBOLU / KARABÜK

İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerin karmaşasından uzaklaşmak için ideal bir rota Safranbolu… 17 Aralık 1994’de UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan Karabük’ün bu şirin ilçesi, aradan geçen 29 yılda kendini yenileyerek her yıl 1 milyondan fazla turist ağırlamaya başladı.

“Bölge ‘En iyi korunan kentler’ arasında gösteriliyor” diyen Erdoğan Gümüş, “Kent dokusunun bozulmamış hali, konakların birbirine yakın çatı örtüleri ve birbirinin güneşini kesmeyen cumbalı Safranbolu Evleri iç ısıtan bir görüntü sunuyor. Ayrıca bu evler geleneksel Osmanlı Türk mimarisinin en özgün karakterini taşıyor” dedi.

Gümüş, gezilecek yerlerle ilgili de şu önerileri paylaştı:

“Safranbolu’yu yakından tanımanın en doğru yöntemlerinden biri dar ve dik inen sokaklarında doyasıya dolaşmak… Kenti izleyebileceğiniz Hıdırlık Tepesi’ne çıkmayı sakın ihmal etmeyin. Eski Rum mahallesi Kıranköyü de mutlaka dolaşın. Yemeniciler Arastası’nda ise sevdiklerinize birer hediye almayı sakın unutmayın.”

Safranbolu

‘Dünyanın gözü’: AMASRA / BARTIN

Çağ açıp çağ kapatan Osmanlı Padişahı Fatih’in bile eşsiz manzarasını gördüğü an yanında duran lalasına dönerek; “Lala, lala çeşm-i cihan bura mı ola?" diye ‘dünyanın gözü, gözbebeği’ olarak nitelendirdiği Amasra, Bartın’ın şirin mi şirin bir ilçesi… İstanbul’a 460, Ankara’ya ise 308 kilometre mesafede yer alıyor. Özellikle Ankara ve İstanbul’da oturanlar için bayram döneminde kısa bir tatil kaçamağı adresi…“Tarih boyunca liman kenti özelliğini de taşıyan kasabanın dar sokaklarına atın kendinizi” diyen Erdoğan Gümüş, “Bizanslılar döneminde yapılan, Cenevizliler ve Osmanlılar döneminde değişiklik ve onarım gören Amasra Kalesi mutlaka görmeniz gereken tarihi yerlerinden. Kale içinde kiliseden çevrilme Fatih Cami’sinde tarihi bir gelenek hâlâ devam ettirilmeye çalışılmaktadır ki o da; her cuma ve bayram namazlarında hutbenin kılıç çekilerek okunması geleneği…” dedi.

Gümüş gezilecek yerlerle ilgili şu önerilerin altını çizdi:

-- Amasra’nın yarımada olarak birleştiği iki adadan biri Boztepe’dir. Boztepe tarihi Kemere Köprüsü sayesinde Amasra’ya bağlanıyor. Tam bir seyir teras özelliği ile fotoğraf tutkunlarının da vazgeçemediği adreslerden biri olan adada deniz feneri ve ağlayan ağaç en fazla ilgi gören noktalar… Özellikle not almanızı isterim ki, gün batımı manzarasının en güzel izlenebileceği yerlerden biridir Boztepe…

-- Adım adım dolaşmanın doyumsuz hazzına varacağınız Amasra’da görülmesi gereken en güzel kültürel eserlerden biri de sivil mimariye örnek yapılardan Edhem Ağa Konağı... Günümüzde mesken olarak kullanılan yapı, bir dönem Yeşilçam filmlerinden “Gönderilmemiş Mektuplar” filminin de çekimlerine ev sahipliği yapmış. Tescilli bir eser olan tarihi konak, özgün yapısıyla tarihe tanıklık ediyor adeta...

-- Özellikle yine fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden Direkli Kaya, yedi metre uzunluğunda ve mermerden iskelesiyle bir hayli ilgi uyandırıyor. Hem panoramik açıdan hem gece ve gündüz görüntüsü, fotoğraf kareleri için muhteşem enstantaneler sunuyor. Bu nedenle uğramadan geçmemeniz gereken adreslerden birisi de Direkli Kaya olmalı…

Amasra

Keşfedecek çok şey var: KIZILCIHAMAM VE ÇEVRESİ / ANKARA

Ankara merkeze bir saat uzaklıktaki Kızılcahamam, genelde kaplıca turizmi ve otelleriyle bilinen bir yer. Burada termal otellerden birinde kalıp Soğuksu Milli Parkı gibi içinde şahane ormanlar barındıran bölgelerdeki patikalarda yürüyüş yapıp doğanın ve baharın tadını çıkarabilirsiniz. Fakat Kızılcahamam’ın çevresinde bundan çok daha fazlası var. 

“Bölge termal suları ve muhteşem ormanlarla kaplı doğası dışında hem tarihi kalıntılara sahip hem de jeosit denen, farklı jeolojik olayların gözlemlenebildiği bir alan olduğu için jeopark statüsünde yer alıyor” diyen Didem Mutçalıoğlu, “Bu jeoparkın içinde görülecek keşfedilecek birçok şey sunuyor ziyaretçilerine” dedi. Mutçalıoğlu, şöyle devam etti:

-- Bölgede milyon yıllık fosil yatakları ve ağaç fosilleri bulunuyor. Ayrıca çok ender görülen bir kaya oluşumu olan ve milyonlarca yıl önce volkanik patlamalarda oluşan lav havuzlarının yavaş soğumasıyla meydana gelen ‘Bazalt Sütun’ oluşumlarını Balcılar köyü yakınında ve Sabuncudere boğazında görebilirsiniz. Abacı tarafında peri bacası oluşumları yine görülmesi gereken yerlerden biri. Yine bölgede fay oluşumlarını görebileceğiniz iki farklı alan var. Bunlar Kızılcahamam çevresindeki jeositlerin sadece bir kısmı.

-- Eğer tarih derseniz o da var. Mahkemeağcin köyünde evlerin yanı başında yer alan kaya kiliseler ve yeraltı şehirleri görmeye değer. Kiliselerin bu bölgede saklanan ilk Hristiyanlar tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Sonrasında ise erken Bizans döneminde burası yerleşim yeri olarak kullanılmış. Alicin Deresi Vadisi’nde mağara içerisine yapılmış, manastır kalıntıları da mevcut.