Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu... 700 yıllık göçe acı bir mola...

Güncelleme Tarihi:

Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu... 700 yıllık göçe acı bir mola...
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2021 07:00

Tam 700 yıldır yollardalar... Çocuklarından ayrı tutmadıkları keçileri, develeri, atlarıyla her mevsim dönüşünde yola koyuluyor, yazın yaylalara kışın sıcak iklimlere göçüyorlar. İşte, dün 7 asırlık yolculuklarına küçük Müslüme’nin ölümüyle acı bir mola vermek zorunda kalan Sarıkeçili Yörükleri’nin hikâyesi...

Haberin Devamı

Bundan 7 yıl önce, üniversitedeki son yılımda duymuştum, dün küçük Müslüme’nin acı haberiyle gündeme gelen Sarıkeçili Yörükleri’ni. Çok ilgimi çekmişti yaz kış sayıları yüz binleri bulan keçi sürüleriyle, tüm Torosları yer yer karayollarından, yer yer uçurum kenarlarından aşarak göçen hayatları... Ve duyar duymaz da kararımı verdim. Üniversiteyi bitirme tezim Sarıkeçililer olacaktı. Hemen iletişime geçtim. Mersin Silifke’de Yeşilovacık mezrasında göçe hazırlanan Sarıkeçili Halil İbrahim Yağal’a konuk oldum.

Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu... 700 yıllık göçe acı bir mola...

GÜNEŞ DOĞMADAN AYAKTA

İlk sabah uyandığımızda henüz güneş doğmamıştı, çadırda çocukların yaktığı kızıllı-sarılı alevler, siyah kıl çadırını ve geceyi hem aydınlatıyor hem de ısıtıyordu. Herkes ayaktaydı. Çocuklar dahil. Çocuklar yetişkinlere göre daha candan ve samimilerdi. Az bir azıkla, çabucak karınlar doydu. Kuru gözlemeler, biraz peynir belki zeytinle, bol bol çayla katık oldu. Hafif hafif aydınlatırken güneş etrafı, çevreye yayılmış 1000 civarı kılkeçisini hızlıca toplamaya girişmişlerdi. Keçiler toplanınca Halil İbrahim, kızı Songül ve oğlu Ali kırmızı bir kamyonetle ilk konaklayacakları yere gitti. Orada kıl çadırlarını kurdular. Ocağı yakıp keçilerini beklemeye başladılar. Yörüklerde işin büyük bölümü ve yükü yine kadınlarda.

Haberin Devamı

Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu... 700 yıllık göçe acı bir mola...

GÜNDE 12 KİLOMETRE

Kadınlar her gün sabahtan gün batımına kadar bine yakın keçiyle dağlardan, tepelerden, uçurumlardan, sırtlarında yeni doğan bebekleriyle yaklaşık 12 kilometre yürüyor. Tüm kadınlar dikiş iğnesi gibi ince. Erkekler daha yağlıca. Çocuklar kışın okula gitse de özel bir izinle erken bırakmak zorunda kalıyorlar sınıflarını. Çünkü keçiler ve göç onları bekliyor. Gençlerde ve çocuklarda, daha çok kızlarda aşina olunamayan, kanıksadıkları ve öğretilmiş bir hüzün seziliyor gözlerinde. Çabuk kadın olunuyor ailede. Çocuk olacak vakitleri pek yok. Çoğu 16’sında evleniyor ve çoban oluyor. Ailelerin geçimi o senenin oğlaklarına bağlı.

Haberin Devamı

Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu... 700 yıllık göçe acı bir mola...

EKMEK ARASI EKMEKLE KAHVALTI

Ekmek içi ekmekle kahvaltıyı ilk orada gördüm. Yaptıkları gözlemeyi tereyağında eritip yine gözleme ekleyerek yedik bir sabah. İsli yoğurtları, peynirleri, sütleri ise yaşamın getirdiği zorluğun kadındaki hüznüyle birleşip buruk bir tat bırakıyor insanda. Tüm gelir kaynakları keçiler. Ama her göç mevsimde hatırı sayılı bir ziyan oluyor hayvanlarında. Canavar dedikleri kurt saldırıları, karayollarından geçerken çarpan araçlar gibi nedenlerden...

AKÜLÜ TEKNOLOJİ

Kazançlarına bağlı olarak birkaç ailede TV var. Otomobil aküsüyle çalışıyor en yüksek teknolojileri. Cep telefonu çoğunda var, yaşı geçkinlerde tabii ki tuşlu. Okuma yazma oranı düşük. Hastalıklarını ya oluruna bırakıyorlar ya da geleneksel tedavilerine...

BAKMADAN GEÇME!