Karne eleştirisinde dozu kaçırmayın!

Güncelleme Tarihi:

Karne eleştirisinde dozu kaçırmayın
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2014 12:51

Uzmanlar, bugün karne heyecanı yaşayan ancak notları düşük olan öğrencileri, "hesap sorar ve kişiliğini eleştirir" tarzda değil yapıcı şekilde eleştirmek gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Üsküdar Üniversitesi Rektörü ve Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sürekli eleştirilen çocuğun kendisini yetersiz ve beceriksiz hissettiğini söyledi. Çocuğun karnesinde düşük notların olduğunu gören ailelerin genellikle, "Şu niye zayıf, bu niye zayıf" diyerek çocuktan hesap sorduğunu belirten Tarhan, şöyle konuştu:
"Bu arada çocuğun kişiliğini eleştirmeyi de ihmal etmezler. Halbuki doğru olan 'Bak, şundan beş almışsın, bundan dört almışsın. Şu zayıfları nasıl düzelteceksin?' tarzında yaklaşmak, çocuğu başarıya motive etmektir. O zaman çocuk kendisine değer verildiğini ve sorumluluk aldığını hisseder. Karne yorumunda eleştiri dozunu kaçırmak ve mükemmeliyetçi olmak, çocuğun kendine güvenini azaltıyor."

Tarhan, her şeyin öğrencinin aldığı nota endekslenmesinin doğru olmadığını vurguladı. Çabanın ve gayretin ödüllendirilmesi, onaylanması gerektiğini dile getiren Tarhan, karnenin öğrencinin bilgi seviyesini gösterebildiğini ancak çaba ve gayretini göstermediğini belirtti.

Öğrencinin çabasını göz ardı ederek sadece nota göre hüküm vermenin motivasyonun kırılmasına neden olacağını belirten Tarhan, öğrencileri başkalarıyla kıyaslamanın da yanlış olduğunu söyledi.

Çocuğun başkasıyla kıyaslanmasının onu daha üretken ya da çalışkan yapmayacağını söyleyen Tarhan, şöyle devam etti:
"Belki çocuk dersin başına oturabilir ama mutsuz olur, kendisini eksik ve değersiz hisseder, öz güveni zarar görür. Bu yüzden çalışsa da kaygıyla çalışır ve beyin kapasitesini tam olarak kullanamaz. Okul bittikten sonra da kendisini sürekli olarak başkasıyla kıyaslar. Kıskançlık duyguları kabarır, 'Başkasında var, bende niye yok' diye düşünüp mutsuz olur. 'Madem ben o kadar başarılı olamıyorum, o halde hiçbir şey yapmayacağım' der ve kendisini bırakıverir. Oysa doğru şekilde yapılan kıyas çocuğu başarıya götürebilir. Burada ideal yaklaşım çocuğun kendisine bir hedef belirlemesi ve kendisini kendisiyle kıyaslamasını sağlamaktır."

Sıcak aile ortamı başarıda etkili

Haberin Devamı

Tarhan, öğrencinin başarısında yaşadığı ev ortamının önemli olduğunu söyledi. Evde sohbetlerin ve paylaşımların olduğu sıcak bir ortamın bulunmasının, kişilerin kendisini güvende hissetmesine neden olduğunu anlatan Tarhan, şunları söyledi:
"Nasıl bir bahçede meyve ve sebzelerin yetişebilmesi için iyi bir toprak, su, güneş ışığı gerekirse, evde oluşturulacak sıcak aile atmosferi de aile bireylerinin hayatında önemli rol oynayacaktır. Nitekim başarılı insanların aile yaşamlarına bakıldığında mutlu, esenlik ve güven dolu bir aileye sahip oldukları rahatlıkla görülebilir. Başarı baskısı sadece okul yıllarında öğrencileri ve velileri değil, çalışanları ve yakınlarını, kısacası tüm insanları son derece ilgilendiren bir konudur. Kişinin omuzlarında hissettiği başarı baskısı dozu ayarlandığı takdirde, kişiyi başarıya götürecek güvenilir bir rehberdir."

Haberin Devamı

Karne eleştirisinde dozu kaçırmayın
Sağlıklı tatil önemli

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İletişim Fakültesi Dekan V. Doç. Dr. Ebru Uzunoğlu, günümüz çocuklarının dijital dünya içinde büyüyüp gelişmesinin aileleri endişelendirdiğini söyledi.

Okulların tatile girmesiyle derslerden bunalan öğrencilerin kendilerini bu dijital dünyaya hapsettiğini ifade eden Doç. Dr. Ebru Uzunoğlu, "Bu noktada çocukların ve gençlerin aileleri ile nasıl bir iletişim içerisinde olacakları, kişilik gelişimleri için çok önemli. Çocuklarımızın tabletlerden bilgisayarlara, oyun konsollarından cep telefonlarına, pek çok medya aygıtının oluşturduğu bu dijital kültür içerisinde nasıl hayatlar yaşadıkları sorusu ebeveynleri zaman zaman endişelendirebiliyor" dedi.

Haberin Devamı

Ebeveyn-çocuk ilişkisinde iletişimin gücüne dikkat çeken Doç. Dr. Uzunoğlu, "Onlara hazır yapılmış bir şeyler sunmak yerine onlarla birlikte yaparak ortak-üretim hazzını hissettirmeyi öğretmemiz gerekiyor. Yetişkinlerin, çocukları için ebeveyn olmayı bırakarak "gerçek aile’ olmayı öğrenmesi, iki kuşak arasında sağlıklı iletişim kanallarının açılması için çok faydalı olur. Şunu unutmamak gerekir ki sağlıklı iletişimin temeli monolog; tek yönlü, didaktik değil; diyalog çift yönlü, ortak fayda anlayışı üzerine kuruludur" diye konuştu.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Tarımsal Teknoloji ve Gıda Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Turhan ise, çocukların tatil döneminin rahatlığında beslenme alışkanlıklarında değişiklikler olduğunu anlatarak, ailelere bu süreçte kahvaltı düzeninin korunmasına dikkat etmeleri uyarısında bulundu: "Bağışıklık sistemi için de çocuğun dengeli ve yeterli beslenmesi önemli. Her yemekte mutlaka temel besin gruplarından; et, süt, sebze ve meyve, tahıl, olmalı ve dengeli tüketilmeli. Ara öğünlerde ise abur cubur tüketilmesi yerine taze sıkılmış meyve suyu, meyveli süt, ballı yoğurt, sandviç, ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler tüketilebilir" diye önerilerde bulunan Prof. Dr. Turhan, ara öğünlerin ana yemek saatlerine yakın olmaması gerektiğini belirtti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!