Ölüm anında bilinç ne deneyimler?

Son bulgular ölüm anında beynin bir bitişten ziyade daha hızlı çalışma, odaklanma, anılarını çağırma ve düşüncelerini koordine etmenin sinyallerini verdiğini ortaya koyuyor. Sanki bir ‘hazırlığın’ içinde gibi...

Haberin Devamı

Bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçen hayat... Tünelin ucundaki ışık... Ölümden dönen insanların ‘öteki tarafa’ yol alırken yaşadıkları deneyimler arasında en sık anlatılanlar...

Ölüm anında bilinç ne deneyimler

Ölümden sonra ne olduğunu merak etmek, insan doğasının bir parçası. Mitoloji ve kutsal metinler çok şey anlatsa da insan inanmaktan çok bilmeyi özler… Ölüm ve sonrası, bilim dünyası için en kısır ve gizemli konulardan biri olmayı her zaman sürdürüyor. Araştırma imkânları yok denecek kadar kısıtlı zira hastanelerdeki cihaz ve ünitelerin kullanım önceliği hastaların ölümünü gözlemlemek değil, onları hayatta tutmak. Ayrıca hiçbir hastanın başına gidip “Yakında öleceğini düşünüyoruz, beynini gözlemlemek için cihaz takabilir miyiz” diye sorulamayacağı için deney yapmak etik açıdan imkânsız sayılıyor.
Dolayısıyla ölüm anına dair ölümden dönenlerin anlattıkları dışında başvuru kaynağı bulunmuyordu; şimdiye kadar… Popular Mechanics’te yayımlanan habere göre, tesadüf eseri ilk kez ölüm anında ne yaşandığına dair somuta yakın bilimsel kanıtlar elde edildi. Veriler “Hayatın bir film şeridi gibi izlenmesi” şeklinde bilinen fenomenin doğru olabileceğine işaret ediyor.

ABD’de yaşanan olayda 87 yaşındaki epilepsi hastası düşüp başını vurunca acile kaldırılıyor. Bu sırada da kalp krizi geçiriyor. Yaşam ünitelerine bağlanan ve beyin dalgalarını izleyen EEG cihazıyla gözetim altına alınan hasta, kısa süre içinde hayata gözlerini yumuyor. Tesadüfen ölüm anındaki beyin dalgalarını gözlemleyen doktorlar kapanmadan 30 saniye önce ve sonrasında beyinde ne tür aktiviteler gerçekleştiğini canlı olarak izleme ve kaydetme imkânı buluyor.
İlgili makaleyi kaleme alan Dr. Sam Parnia, “Onlarca yıl insanların ölüm esnasında zihinsel bir berraklık ve bilinç yükselmesi deneyimlediğine dair raporlar sunuldu. İlk kez bu durumu doğrulayan beyin taramalarıyla karşılaşıyoruz” diyor. Bulgular, ölmekte olan beynin sönümlenmek yerine tam aksine hızlandığını ve birçok bölgesini aktive ettiğini gösteriyor.

Açıklık ve berraklık

87 yaşındaki vakanın kalbi durduktan hemen sonra alfa ve gama beyin dalgalarında yoğun bir hareketlilik gözleniyor. Söz konusu beyin dalgaları, ileri düzeyde bilişsel fonksiyonları harekete geçirme özelliği taşıyor. Bunlar arasında bilgi işleme, konsantrasyon, hatıraları geri çağırma, bilinçli algılama ve rüya görmenin farklı aşamaları var. Ölmekte olan bir beyin neden en aktif fonksiyonlarını çalıştırmaya başlasın ki? “Tüm bunların hayatın son anında, beyin kendisini kapatırken gerçekleşmesi olayın en çekici yanı” diyor Dr. Parnia ve ekliyor: “Bu çalışma, ölümden sonrasına dair anlatılanları destekliyor ve hayatın sonunda bir açıklık ve berraklık (lucidity) yaşandığının keşfi olabilir.”

Hastanın son nefesinde gerçekleşen beyin taraması sırasında alfa ve gama beyin dalgalarının çapraz bağlaşıma girdiği gözlenmiş. Sağlıklı beyinlerde anıların hatırlanmasına ve değerlendirilmesine yarayan bir faaliyet... Buna bağlı olarak merhumun son anında hayatını yeniden hatırlamakta olabileceği düşünülüyor. Alfa dalgaları uyanık fakat sakin olduğumuz esnada öğrenme ve koordinasyon gibi aktivitelerimize yardımcı oluyor. Gama ise en hızlı beyin dalgaları... İleri derecede uyanık ve tetikte olmayla, bilişsel hafıza ve odaklanmayla ilişkili.

Şimdi asıl meseleye dönebiliriz... Evrendeki en karmaşık tekil yapılardan biri olarak nitelendirilen insan beynini yalnızca beden çerçevesinde değerlendirmek kısıtlı olur. Beyin, bilişsel ve zihinsel faaliyetlerin gerçekleştiği, bilincin kullanımındaki özel bir organ. Her insan dünyayı beyninin içinde yaşar. Fiziki gerçeklik, beynin yorumladığı duyu sinyallerinden ibarettir. Beynin kapanışı fiziki gerçeklik algısının da sonudur. Son bulgularsa ölüm anının beyin için bir bitişten ziyade daha hızlı çalışmasını, odaklanmasını, anılarını çağırmasını ve düşüncelerini koordine etmesini gerektiren bir durum olduğunu ortaya koyuyor. Sanki bir ‘hazırlığın’ içinde gibi...

Ölümden sonrasına dair mitler ve kutsal metinler nice tasvirde bulunur. Yüzlerce, binlerce yıl öncesinin bilinç seviyesine hitap eden bilgiler... Elbette modern bilgi çağı insanına yeterince tatmin edici gelmiyor. Ancak modern spiritüel öğretiler ve farklı ‘kanallardan’ akan bilgiler son yüzyılda rasyonel mantığa uygun açıklamalar sunmaya başladı. Spiritüalizm, ruhun bedene ait olmadığını ve bedeni dünya deneyimini yaşamak için bir araç olarak kullandığı görüşünü merkeze alır. Yaygın olarak ruh diye tabir edilen varlık, özünde bilinçli bir enerji formundan başkası değildir ve tekamülünde ilerlemek için fiziki dünyada doğum vesilesiyle bedenlenir.

Evrensel varoluş ve dünya düzeni hakkında okuduğum bir kaynak olan ‘İlahi Nizam ve Kâinat’ adlı eserde yukarıdaki ‘film şeridinin’ de içinde geçtiği bir bölüm var... 1959’da hazırlanan ve 2013’te ilk baskısı yapılan kitaba göre ölüm, bedenlenmeler yani yaşamlar arasındaki bir sıçramadır. Sıçramanın hemen ardından varlık, tüm hayatının muhasebesini yapacağı, yaptıklarını derinlemesine idrak edeceği ve yarattığı titreşimleri yoğun ve çıplak biçimde geri duyumsayacağı bir ara safhaya girer.

Misal, hayatı boyunca kötülük, zalimlik etmiş bir insanın son derece ıstıraplı bir idrak süreci geçireceği anlatılır. Kitapta, ruhun iki yaşam arasında kendisiyle baş başa kaldığı bu sürecin ‘tüm hayatını hatırlama’yla başladığı ifadesi yer alıyor. Yeni elde edilen bilimsel bulgunun da desteklediği bu bilgiye bakılırsa öyle ya da böyle her varlığı ölümden sonra bir muhasebe, bir değerlendirme süreci bekliyor.

Haberin Devamı

Ölüm anında bilinç ne deneyimler

KISA KISA...

Haberin Devamı

Metaverse’te ‘sonsuz yaşam’ modu

Somnium Space adlı metaverse şirketi, üyelerine ‘sonsuza kadar yaşayacak’ bir avatar yaratma imkânı sundu. ‘Live Forever’ (Sonsuza Dek Yaşa) modunu aktive etmek için önce kullanıcının tamamen kendisine benzeyen bir karakter yaratması ve bir dolu kişisel veriyi sisteme yüklemesi gerekiyor. Sonrasında bu karakter sahibi dünyaya veda etse bile metaverse’te yaşamaya devam ediyor. Somnium Space CEO’su Artur Sychov, babasının ölümünden sonra çocuklarının onunla etkileşime geçebilmesi için bu fikri bulmuş.

Yazarın Tüm Yazıları